Çiçek'ten Gerçeker'e sert eleştiri

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in konuşmasını "Yargı...


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in konuşmasını "Yargı adına talihsiz açıklamalar" olarak değerlendirirken, görüşlerin tüm yargı camiasını bağlamayacağını söyledi. Gerçeker'in muhalefet lideri söylemlerini devam ettirdiğini savunan Çiçek "Bu konuşma ya yapılmamalıydı, ya da tören 13 Eylül'de olmalıydı" dedi.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in 2010-2011 yargı yılı açılış töreninde yaptığı konuşmayı NTV'de katıldığı bir programda değerlendiren Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Gerçeker'in konuşmasının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Çiçek, "Dünkü konuşmanın önemli bir kısmı anayasa değişikliğiyle ilgiliydi. Yargı eğer bir siyaset söylemine paralel söylemler geliştiriyorsa işte arka bahçe buradan çıkıyor ön bahçe buradan çıkıyor. Yargının tarafsız olmadığı noktasındaki toplumdaki kanaat de buralardan pekişiyor. Dünkü konuşmayı yargı adına son derece talihsiz haksız suçlamalar olarak gördüm. Bunu doğru bulmuyoruz. Bu konuşma ya yapılmamalıydı, ya da tören 13 Eylül'de olmalıydı. Sayın başkan Anayasa Mahkemesi'nin kararını yok sayıyor" dedi.

Çiçek, Yargıtay Başkanı Gerçeker ile Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar'ın farklı görüşler savunduğuna dikkat çekerek Gerçeker'in görüşlerinin yargının tamamının görüşüymüş gibi bir hava pompalandığını söyledi. Barolar Birliği'nin hazırladığı anayasa değişikliği teklifinde parlamentodan da 4 kişinin seçilmesini istediklerini belirten Çiçek şunları söyledi:

"Siz yargı olarak böyle düşünmüyorsunuz. Olsa olsa Yargıtay'ın görüşüdür. Yargıtay'da da bir kesimin görüşüdür. Yargıtay'ın pek çok üyesi de bu değişiklikle ilgili sayın başkan gibi düşünmüyor. Bir özeleştiri yapılabilseydi. Yargının siyasallaşması tek yönlü olmaz. Yargı içerden de siyasallaşır dışarıdan da siyasallaşır..Dünyanın hiçbir bölgesinde bu kadar çok demeç veren manşetlik konuşmaları yapan yargı yok. İkide bir belli konularda açıklamalar yaparsanız buna karşılık da birileri bir şey söyler. Söylediği zaman da yargı siyasallaşıyor derseniz bu çok doğru değil. Yapılan anketlerde yargı bugün güven sıralamasında nerede gözüküyor?"

-REÇETE VEREN SADECE AKP Mİ?-

Başbakan Yardımcısı Çiçek, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'in AKP'li Genel başkan yardımcılarının da aralarında bulunduğu bir kısım partililerin kendisinden bazı hakimlerin atanmasını istediği yönündeki iddialarına da yanıt verdi. Çiçek "Her taraftan bu tür torpil reçeteleri gelir. AK Parti'den iki üç tane geliyor, diğer yerden gelmiyor demek doğru değildir. Bunların hepsi tek yanlı değerlendirmelerdir. Kurula giden herkesin cebinde bu tür torpil reçeteleri olur ama hepsi yanlıştır" dedi.

-KILIÇDAROĞLU TRİBÜNLERE OYNUYOR-

Çiçek, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği Genel Af tartışmaları ve 2006 yılında hükümetin teröristbaşı Abdullah Öcalan'a af getiren bir düzenleme hazırladığı yönündeki iddialara ilişkin ise şunları söyledi:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nu dinlerken bir Ana muhalefet partisinin bu kadar hazırlıksız bu kadar konulara vakıf olmadan tribünlere oynayarak konuşmasına üzüldüm. Önce Batman'da sonra Tunceli'de bu genel af lafını etti. Sonra partisinden tepki gelince geçmiş defterleri ortaya döktü. Bu konu 2006'da gündeme geldiğinde tartışma yapıldı. Hatta Sabih Kanadoğlu buna sağırlar diyaloğu demişti. 2006'da Öcalan'a af getirilmesi için teklif verilmesi söz konusu olmadı. Öcalan terörle mücadele yasasından hüküm giymedi. Anayasa'nın 125. Maddesinden devletin topraklarını ayırmak suçundan hüküm giydi. Dolayısıyla Öcalan'ın aftan yararlanması mümkün değil."

-ÖSYM BAŞKANINI BEN ATAMIYORUM HESABINI BEN VERİYORUM-

Cemil Çiçek, son günlerde yaşanan sınav skandallarına ilişkin değerlendirmesinde ise bu skandalın yeni bir anayasaya olan ihtiyacı bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Çiçek "Mevcut Anayasa sorumluluğu bize yetkiyi başkasına veriyor. ÖSYM Başkanı'nı ben atamıyorum, soruları ben belirlemiyorum. Ama hesabını ben veriyorum. Son kullanım tarihi geçti. Ne olup bittiğini ben bilmediğim takdirde neyin hesabını vereceğim? Hükümetle alakalı bir konu değil. Bu anayasanın getirdiği bir sıkıntıdır. Seçilmişlere belli yetkiler vermediğiniz sürece her şeyin hesabını ondan soramazsınız. Seçilmişleri belalılar, tencereyi kirletenler olarak görülüyor. Bu konuyla ilgili gazetede yazılanlar dışında hiçbir bilgim yok. Bir an evvel çözülmesi lazım" dedi.