Gelin, mahalleyi rahatlatalım

Kendisinin de mezun olduğu Marmara Üniversitesi'nin 2010-2011 Akademik Yılı açılış törenine katılan Başbakan R...

Kendisinin de mezun olduğu Marmara Üniversitesi'nin 2010-2011 Akademik Yılı açılış törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnanç özgürlüğüne, eğitim özgürlüğüne bu kadar müdahil olmanın artık anlamı yok. Bu ülkede hangi düşüncede olursa olsun, hangi inançta olursa olsun, ne tarafta olursa olsun şu mahalle baskısı adını verdikleri şeyi ortadan kaldıralım" dedi. Marmara Üniversitesi mezunu olmaktan büyük onur duyduğunu belirten Erdoğan, 12 Eylül öncesindeki kaos ortamı ve sonrasındaki baskıları özellikle genç bir üniversite öğrencisi olarak tüm boyutlarıyla yaşadığını vurguladı. Erdoğan, şu mesajları verdi:

'İNANMAK İSTİYORUM'
Muhalefet 'Madem 12 Eylül'le yüzleşeceksiniz o zaman YÖK'ü kaldırın' diyor. YÖK ile ilgili eleştiri yapan muhalefet partisi iktidar ortağı olduğu dönemde YÖK'ü kaldırmadı. Başörtüsü meselesinin mucidi olanlar ve 30 yıl boyunca Türkiye'yi bu meseleyle meşgul edenler bugün çözüm istediklerini ifade ediyorlar. Söylediklerinde samimi olduklarına inanmak istiyorum.
Biz demokrasinin standartlarını daha ileri noktalara götürecek her türlü projenin içinde olacağımızı, işbirliği yapacağımızı bütün samimiyetimizle ifade ettik. 12 Eylül'den kalan her izi konuşalım.
YÖK'ün kaldırılması ile ilgili CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a bizzat teklif götürdüm. Baykal'dan "YÖK'ü kaldırmak bir rejim meselesidir" cevabını aldım. Şimdi ise yeni Genel Başkanı 'YÖK'ü kaldıralım' diyor. Nasıl oldu bu iş.
TESK Genel Kurulu'nda CHP lideri Kılıçdaroğlu ile başörtüsü sorununu görüştük. Dedim 'Hadi buyurun. Siz görev verin, ben de görev vereyim. Bizim Diyanet İşleri Başkanlığımız var. Hatta yeterli görmüyorsanız başkalarını da katın bu işin içine. Şu sorunu bir defa ortadan kaldıralım.'
İnanç özgürlüğüne, eğitim özgürlüğüne bu kadar müdahil olmanın artık anlamı yok. Bu ülkede hangi düşüncede olursa, hangi inançta olursa olsun, ne tarafta olursa olsun şu mahalle baskısı adını verdikleri şeyi ortadan kaldıralım. Herkes hür olsun, rahat olsun. Bu ülkenin yararına olacak ne varsa hepsini masaya getiririz. Hepsini istişare ederiz. Ama lütfen gençlerimize örnek olmakla bunu samimiyet duygusuyla yapalım.
Son 8 yılda 2 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 referandumdan başarıyla çıktık. Şu ana kadar partime müracaat eden uluslararası 70 siyasi parti var. Bu başarıları nasıl elde ettiniz, bize de eğitim verir misiniz diyorlar. Bizim bu başarımızın altında yatan en önemli neden hizmetlerimiz, eserlerimiz. Bunun yanında vatandaşımızla kurduğumuz samimi gönül bağı. Biz siyasete yeni bir dil kazandırmanın mücadelesini veriyoruz. En az güvenilen kurum olan siyasetin prestijini yukarı çekmenin mücadelesini veriyoruz. Bunda da başarı sağlıyoruz.
Referandumda yüzde 42'nin neden 'hayır' dediğiyle ilgili Türkiye çapında bilimsel araştırma yaptırıyorum. Bize düşen yüzde 42'yi 'evet' demediği için yok saymak değil, neden hayır dediğini anlamaya çalışmak. Demek ki bir yerlerde hatalarımız, eksiklerimiz var. Neyse bunu öğrenmem lazım. Ona göre adımlarımızı atmamız lazım.
Siyasetin kutuplaştığı yerde ülke de kutuplaşıyor. Elbette eleştiri olacak, ama hakaret asla. Haklı ve demokratik tepkiler ortaya konacak. Elbette biz de güçlü bir şekilde tahammül göstereceğiz. Biz kendimizi sorguluyoruz, gerekli özeleştirileri yapıyoruz. Aynı özeleştiriyi artık muhalefet, medya, üniversiteler, sivil toplum örgütlerinin yapmasını bekliyoruz.
(Hıncal Uluç'a açıkladığı "Çılgın Proje") Çılgın Proje diyorum herkes, 'Acaba nedir?' diyor. Niye, alışık değiller. Biraz çalışın, göreceksiniz ne olduğunu.
Bazı engellemeler olmasaydı Marmaray Projesi'ni bugüne kadar bitirmiş olacaktık. Niye biteremedik? Yargıyla olan mücadelemiz. Sürekli engel, engel... Güneyinde yeni bir tüp geçit yapıyoruz, inşallah bir aksilik olmaz. Bir Galataport, bir Haydarpaşaport İstanbul'a farklı zenginlikler kazandıracak atılımlar olacak.