Muzaffer Tekin, Danıştay davasıyla ilişkilendirilmeye çalışıldığını ileri sürdü

Ergenekon ana davasının tutuklu sanığı Muzaffer Tekin, Üzeyir Garih'in öldürülmesi, Devrimci Karargah Örgütü, Hrant Dink'in öldürülmesi, Kafes davası

Ergenekon ana davasının tutuklu sanığı Muzaffer Tekin, Üzeyir Garih'in öldürülmesi, Devrimci Karargah Örgütü, Hrant Dink'in öldürülmesi, Kafes davası ile irtibatladırılmaya çalışıldığını ileri sürerek, "Bundan sonra benden ifade alamazlar." dedi.

Ergenekon Davası'ının görüldüğü Silivri Ceza İnfaz Kurumu'ndaki 160. duruşmada hakim karşısına çıkan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, "Osman Yıldırım gelecek gizli tanık olarak dinlenecek. 35 sene vatan hizmet vermiş Veli Küçük'ün sözleri düşünülecek, Osman Yıldırım'ın sözü geçerli olacak. Size bir sanık olarak değil kabul ederseniz bir kardeşiniz olarak tavsiyede bulunacağım. Gizli tanıkların ifadesi sırasında eşlerinizi, çocuklarınızı da duruşmaya getirin. Burada nasıl bir yargılama yapıldığını görsünler. O utançla iyi bir miras bırakayım diye kendinizi Boğaz Köprüsü'nden atarsınız." diye konuştu.

1996 yılında Veli Küçük-Susurluk diye konuşulmaya başlandığını hatırlatan Küçük, "Veli Küçük'ün Susurluk üzerinden karalanması gerekiyordu. Sözde kitap yazan Hanefi Avcı kitabının 553 sayfasında 'Veli Küçük'ün suçlu mu masum mu olduğunu bilmiyorum ama adını ilk kez ortaya Susurluk davasında ben atmıştım' yazmış. Arabada Emniyet'in hazırladığı ruhsat, kimlik, Emniyet envanterine kayıtlı silahlar varmış. Baktılar ki kabak başlarına patlayacak Emniyet üst seviyesi Hanefi Avcı'yı çağırmış. 'Hemen Türk Ordusu'nun üzerine yıkalım'. En yumuşak karınlı, günah keçisi Veli Küçük üzerinden gidelim." dedi.

Veli Küçük, Hrant Dink'in öldürülmesi davasında daha önce tanık olarak dinlenen Amasya Cezaevi'nde tutuklu bulunan Erhan Özen adlı bir kişinin ikinci olarak verdiği ifadeye de göndermede bulundu. Küçük "Amasya'dan bir gizli tanık daha çıkacak. 'Veli Küçük ile 2006 yılında JİTEM'de birlikte çalıştım' diye ifade vermiş. Ben 2000 yılında emekli oldum. Kısa zamanda yeni bir gizli tanık ifadesi bekliyorum. Benden gizli tanık hiç olmaz. Osman Yıldırım'ın bugünkü listesi de size geldikten sonra artık söyleyecek bir şeyim yok. Önceden Tuncay Güney'in Ergenekon şeması vardı ve ondan yargılanıyorduk. Bir de Osman Yıldırım'ın Ergenekon şeması çıktı. Şimdi bir de ondan yargılanırız." ifadesini kullandı. Küçük, Osman Yıldırım'ın bugünkü listesini gördükten sonra söyleyecek bir şeyi kalmadığını ifade etti.

VELİ KÜÇÜK: ALPARSLAN ARSLAN İLE HİÇ BİR DİYALOĞUM YOK

Alparslan Arslan ile hiç bir diyaloğu olmadığını ifade eden Küçük, "Ortada hiçbir şey yokken bin gündür buradayım. Bir görüşmem olsaydı, idamı geri getirirlerdi hemen." dedi.

Küçük, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ü kastederek, "Basında sizinle ilgili birşey çıkınca haklı tepkinizi verdiniz. 'Torunum oldu' dediniz. Benimkiler kelaynak yavrusu değil. Benim itibarım var, onurum var." şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Muzaffer Tekin, konuşmasının tamamında Danıştay davası ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasına ilişkin dava ve bu davanın sanıkları hakkında konuştu. Amasya Cezaevi'nde yatan Erhan Özen'in ifadesini eleştiren Tekin, Üzeyir Garih'in öldürülmesi, Devrimci Karargah Örgütü, Hrant Dink'in öldürülmesi, Kafes davası ile irtibatladırılmaya çalışıldığını ileri sürerek, "Bundan sonra benden ifade alamazlar." dedi.

Danıştay davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım ile Alparslan Arslan'ın, Ankara'da gözaltında alınmalarından bu yana suçlamaya ilişkin verdikleri ifadelerin çelişkilerle dolu olduğunu savundu. Alparslan Arslan'ın, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını önce Veli Küçük'ten, daha sonra da Muzaffer Tekin'den aldığı şeklinde ifadesi bulunduğunu hatırlatan Tekin, "Ayrıca el bombalarının kendisine verildiğini ileri sürdüğü ev 2 katlı, 3 katlı, 4 katlı olduğu gibi birbirinden farklı ifadeler verdi. Oysa bahsedilen yerdeki evin 5 katlı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca bombaların kendisine verildiği oda konusunda da farklı farklı beyanları var. Osman Yıldırım da kendisini arabayla Migros önünden alan kişinin kimliği konusunda farklı farklı ifadeler verdi. Bu sanıkların verdiği ifadelerin hepsi birbirinden farklı." iddialarında bulundu.

PERİNÇEK: JANDARMA'NIN HAZIRLADIĞI RAPOR DAVAYI KÖKÜNDEN HALLETTİ

Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de Ergenekon örgütünün varlığına delil olarak gösterilen belgelerle ilgili olarak Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 4 Ağustos 2010 tarihli bir bilirkişi raporunun hazırlanarak mahkemeye gönderildiğini söyledi. Perinçek, bu raporun davayı kökünden hallettiğini iddia etti.

Jandarma Genel Komutanlığı'nın, Ergenekon belgelerini 4'e ayırdığını belirten Perinçek, "Birincisi İşçi Partisi'nin organ kararları olan 2 belge. Devletin yeniden yapılandırılması üzerine ve Türk ile Kürdü birlikte örgütleme programı." diye konuştu. Jandarma Genel Komutanlığı'nın, bu belgelerin diğerlerinden tamamen farklı olduğunun, çünkü PDF formatında hazırlandığının belirtildiğini söyleyen Perinçek, yani belgeden tarandığını, üzerinde oynama yapılamayacağına dair iddianın da raporda belirtildiğini söyledi.

Jandarma Genel Komutanlığı raporunun, mahkemede söylediklerini doğruladığını belirten Perinçek, "Bunlarda yazanlar doğrudur, savunuyoruz, her satırı bize aittir. Bu belgelerle Amerika merkezli hazırlanan belgeler tamamen farklıdır ve cephe cepheye zıttır. İçerikleri zıt olduğu gibi, Ergenekon belgelerinde İşçi Partisi ve Doğu Perinçek'e saldırılar vardır." iddiasında bulundu.

Raporda belgelerin Oğuztan ve Güney tarafından hazırlandığının ifade edildiğini belirten Perinçek, "Bilirkişi diyor ki bu belgeler, çok kısa sürede ve farklı tarihlerde hazırlanmıştır. Üzerlerine de çok gizli damgaları vurmuşlar. Adnan Akfırat mahkemede bunları tespit etmiş ve mahkemenize sunmuştur." dedi.

Perinçek, "Bizi tahliye edin. Türkiye'yi bölmek isteyenleri yemin ediyorum tepeleyeceğiz. Onlara yardım edenleri de tepeleyeceğiz." diyerek talebini sonlandırdı.