Leyla Zana'dan Cumhurbaşkanı, Pkk Ve Kck'ya Mektup
DEP eski Milletvekili Leyla Zana öncülüğünde kurulan "Kürt Kadın Girişimi Grubu", Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümü için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, PKK ve KCK'ya mektup gönderdi
DEP eski Milletvekili Leyla Zana öncülüğünde kurulan "Kürt Kadın Girişimi Grubu", Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümü için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, PKK ve KCK'ya mektup gönderdi.
Eski DEP Milletvekili Leyla Zana'nın aralarında bulunduğu, Irak Çevre Bakanı Nermin Osman, Irak Milletvekili Ala Talabani, BDP Van Milletvekili Fatma Kurtalan, çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ve parti temsilcilerinin katıldığı, "Kürt Kadın Girişimi Grubu" bir basın toplantısı düzenledi. Sümerpark'ta yapılan açıklamada konuşan Leyla Zana, kalıcı barışın sağlanması için kadın girişiminin üstleneceği rollerin Ulusal konferansın bir an önce gerçekleşmesi için taraflara katkı sunmak, kadına yönelik her
türlü şiddetle mücadele ve somut eylem planlarına varmak olduğunu söyledi.
Zana yaptığı açıklamada, "Mesut Barzani, Parlamento Başkanı Kemak Kerküki, Başbakan Berham Salih ve parlamentoda üyesi bulunan bütün siyasi partiler ile görüştü. Diplomatik ilişkilerle beraber birçok örgüte başvurduk. Birleşmiş Milletler (BM), ilk defa dünya barış gününü kutlamak üzere bir konferans düzenledi. Biz bütün görüşlerimizi kapsayan bir mektubu kendilerine ilettik. Aynı zamanda İslam Konferansı'na, eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, PKK ve KCK'ya da mektup gönderdik. Mektuplarda,
silahların bir daha konuşmaması için sorunların diyaloglar şeklinde çözülmesi gerektiğini ifade ettik. Çalışmalarımız bunlardan ibaret" dedi.
Bir gazetecinin "PKK ile Kandil'de direk temasınız oldu mu?" sorusuna ise Zana, "Hayır hiç kimseyle bu konuda direk temasımız olmadı. Talebimiz vardı. Medya mensupları ile birlikte gitmek istiyorduk. Bölgesel koşullar uygun değildi. Ama bu talebimizi ertelemedik. Güncel olarak önümüzde duruyor. Koşullar uygun olduğunda bu grup adalet, barış ve özgürlük arayışını sürdürecektir. Herkes ile ilişki kurma çabası içerisinde olacaktır" ifadelerini kullandı.
ZANA, HÜKÜMET VE BDP GÖRÜŞMESİNİ DEĞERLENDİRDİ
Leyla Zana, dün yapılan hükümet ve BDP görüşmesine de değindi. Zana, "Görüşmeler daima toplumu zenginleştirir. Bütün kesimler ile görüşülmeli. Hiç kimse bunun dışında bırakılmamalı. Bu sorun kolaylaştırır. Irak'ta yaptığımız görüşmelerde herkes, barışın sağlanması ve sorunların diyalogla çözülmesi konusunda çabalarını sunacaklarını ifade ettiler. Biz, süreci kolaylaştırma temelinde bizi kabul eden herkesle görüşürüz" diye konuştu.
GİRİŞİMİN GÜL'E GÖNDERDEĞİ MEKTUP
Kürt Kadın Girişimi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderdiği mektup şöyle:
"Öncelikle 2009 yılının başlarında Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının tanınması ile ilgili olarak başlattığınız tarihi insiyatifi memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek istiyoruz. 21. yüzyılın demokratik ve ilerici dünyasının ulusların temel haklarının korunmasında uluslararası hukuku ve BM insan hakları evrensel sözleşmesini esas aldığı bu süreçte askeri operasyonların sürdürmenin, insanların adalet duygusunu zedelediğini ve Türkiye'yi dünya öncülüğünde zor durumda bıraktığını belirtmek isteriz.
Bunun yanı sıra Kürt sorununu çözmek yerine askeri yöntemlere başvurmak, binlerce Kürt ve Türk gencinin yaşamlarını yitirmesine ve büyük tahribatlara yol açmıştır. Bununla birlikte devam eden silahlı çatışma süreci sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda tüm komşu ülkelerin de istikrarını zedelemiştir. Tüm farklılıkların demokrasi, eşitlik ve adalet içinde birarada kardeşçe yaşamalarını, ülkenin barış içinde yol almasını sağlayacaktır. Bu bağlamda dünyanın bir çok coğrafyasında biraraya gelen Kürt kadınları
olarak Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl çözümü ve Türkiye'de yaşayan insanların refahı için tarihi bir adım atmanızı, çatışmasızlık sürecinin devamı için insiyatif alarak anayasal bağlamda bir çözüm geliştirmenizi talep etmekteyiz. Savaştan ve şiddetten en fazla zarar görenlerin en büyük acıları çekenlerin kadınlar olduğu gerçeğinden hareketle, bizler uluslararası insanlık hukuk çerçevesinde barış sürecini başlatmanız konusunda insiyatif almanızı dileriz."
KCK VE PKK'YA GÖNDERİLEN MEKTUP
Girişimin KCK ve PKK'ya gönderdiği mektup ise şöyle:
"Çatışma süreçlerinde diğer dünya ülkelerinde de örnekleri olduğu üzere biz kadınlar diyoruz ki, barış kadınların emeği, özlemi, kimliği ve doğal karakteridir. Bu çerçevede değerlendirilen eylemsizlik süreci sonucunda BM, İslam Konferansı Örgütü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ve KCK'ya kalıcı bir barışın inşası için bir çağrıda bulunmaya karar verdik. Bu bağlamda eylemsizlik süreci ile birlikte Türk, Kürt ve bölge halklarında barışa dair gelişen umudu gözlemliyor ve bunu paylaşmayı tarihi bir görev olarak
biliyoruz. Sizlerinde aynı duyguyla bugüne kadar defalarca ateşkes ve eylemsizlik kararları aldığınızı göz önünde bulundurarak, biz Kürt kadınlarının uluslar birlik, adil ve onurlu bir barış için yüklendiği bu ağır ve tarihi sorumluluğa değer biçeceğimizden kuşku duymuyoruz. Tarih tanıktır ki, hiçbir zaman başkalarına saldırarak savaş yanlısı olmamışlar ve başkalarının haklarını ihlal etmemişlerdir. Kürtler sadece ve sadece hayatta kalabilmek ve ulusal haklarını korumak için silah kullanmak zorunda
kalmışlardır. İşte bugün önümüzde duran ve tarihsel fırsatı, anaların gözyaşlarını dindirmek, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yoluyla çözülmesini sağlamak için bir kez daha en iyi şekilde değerlendirerek eylemsizlik kararının kalıcı bir ateşkese dönüşmesi hem halkımızın hem de bölge halklarının dileği ve umududur."
Eski DEP Milletvekili Leyla Zana'nın aralarında bulunduğu, Irak Çevre Bakanı Nermin Osman, Irak Milletvekili Ala Talabani, BDP Van Milletvekili Fatma Kurtalan, çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ve parti temsilcilerinin katıldığı, "Kürt Kadın Girişimi Grubu" bir basın toplantısı düzenledi. Sümerpark'ta yapılan açıklamada konuşan Leyla Zana, kalıcı barışın sağlanması için kadın girişiminin üstleneceği rollerin Ulusal konferansın bir an önce gerçekleşmesi için taraflara katkı sunmak, kadına yönelik her
türlü şiddetle mücadele ve somut eylem planlarına varmak olduğunu söyledi.
Zana yaptığı açıklamada, "Mesut Barzani, Parlamento Başkanı Kemak Kerküki, Başbakan Berham Salih ve parlamentoda üyesi bulunan bütün siyasi partiler ile görüştü. Diplomatik ilişkilerle beraber birçok örgüte başvurduk. Birleşmiş Milletler (BM), ilk defa dünya barış gününü kutlamak üzere bir konferans düzenledi. Biz bütün görüşlerimizi kapsayan bir mektubu kendilerine ilettik. Aynı zamanda İslam Konferansı'na, eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, PKK ve KCK'ya da mektup gönderdik. Mektuplarda,
silahların bir daha konuşmaması için sorunların diyaloglar şeklinde çözülmesi gerektiğini ifade ettik. Çalışmalarımız bunlardan ibaret" dedi.
Bir gazetecinin "PKK ile Kandil'de direk temasınız oldu mu?" sorusuna ise Zana, "Hayır hiç kimseyle bu konuda direk temasımız olmadı. Talebimiz vardı. Medya mensupları ile birlikte gitmek istiyorduk. Bölgesel koşullar uygun değildi. Ama bu talebimizi ertelemedik. Güncel olarak önümüzde duruyor. Koşullar uygun olduğunda bu grup adalet, barış ve özgürlük arayışını sürdürecektir. Herkes ile ilişki kurma çabası içerisinde olacaktır" ifadelerini kullandı.
ZANA, HÜKÜMET VE BDP GÖRÜŞMESİNİ DEĞERLENDİRDİ
Leyla Zana, dün yapılan hükümet ve BDP görüşmesine de değindi. Zana, "Görüşmeler daima toplumu zenginleştirir. Bütün kesimler ile görüşülmeli. Hiç kimse bunun dışında bırakılmamalı. Bu sorun kolaylaştırır. Irak'ta yaptığımız görüşmelerde herkes, barışın sağlanması ve sorunların diyalogla çözülmesi konusunda çabalarını sunacaklarını ifade ettiler. Biz, süreci kolaylaştırma temelinde bizi kabul eden herkesle görüşürüz" diye konuştu.
GİRİŞİMİN GÜL'E GÖNDERDEĞİ MEKTUP
Kürt Kadın Girişimi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderdiği mektup şöyle:
"Öncelikle 2009 yılının başlarında Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının tanınması ile ilgili olarak başlattığınız tarihi insiyatifi memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek istiyoruz. 21. yüzyılın demokratik ve ilerici dünyasının ulusların temel haklarının korunmasında uluslararası hukuku ve BM insan hakları evrensel sözleşmesini esas aldığı bu süreçte askeri operasyonların sürdürmenin, insanların adalet duygusunu zedelediğini ve Türkiye'yi dünya öncülüğünde zor durumda bıraktığını belirtmek isteriz.
Bunun yanı sıra Kürt sorununu çözmek yerine askeri yöntemlere başvurmak, binlerce Kürt ve Türk gencinin yaşamlarını yitirmesine ve büyük tahribatlara yol açmıştır. Bununla birlikte devam eden silahlı çatışma süreci sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda tüm komşu ülkelerin de istikrarını zedelemiştir. Tüm farklılıkların demokrasi, eşitlik ve adalet içinde birarada kardeşçe yaşamalarını, ülkenin barış içinde yol almasını sağlayacaktır. Bu bağlamda dünyanın bir çok coğrafyasında biraraya gelen Kürt kadınları
olarak Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl çözümü ve Türkiye'de yaşayan insanların refahı için tarihi bir adım atmanızı, çatışmasızlık sürecinin devamı için insiyatif alarak anayasal bağlamda bir çözüm geliştirmenizi talep etmekteyiz. Savaştan ve şiddetten en fazla zarar görenlerin en büyük acıları çekenlerin kadınlar olduğu gerçeğinden hareketle, bizler uluslararası insanlık hukuk çerçevesinde barış sürecini başlatmanız konusunda insiyatif almanızı dileriz."
KCK VE PKK'YA GÖNDERİLEN MEKTUP
Girişimin KCK ve PKK'ya gönderdiği mektup ise şöyle:
"Çatışma süreçlerinde diğer dünya ülkelerinde de örnekleri olduğu üzere biz kadınlar diyoruz ki, barış kadınların emeği, özlemi, kimliği ve doğal karakteridir. Bu çerçevede değerlendirilen eylemsizlik süreci sonucunda BM, İslam Konferansı Örgütü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ve KCK'ya kalıcı bir barışın inşası için bir çağrıda bulunmaya karar verdik. Bu bağlamda eylemsizlik süreci ile birlikte Türk, Kürt ve bölge halklarında barışa dair gelişen umudu gözlemliyor ve bunu paylaşmayı tarihi bir görev olarak
biliyoruz. Sizlerinde aynı duyguyla bugüne kadar defalarca ateşkes ve eylemsizlik kararları aldığınızı göz önünde bulundurarak, biz Kürt kadınlarının uluslar birlik, adil ve onurlu bir barış için yüklendiği bu ağır ve tarihi sorumluluğa değer biçeceğimizden kuşku duymuyoruz. Tarih tanıktır ki, hiçbir zaman başkalarına saldırarak savaş yanlısı olmamışlar ve başkalarının haklarını ihlal etmemişlerdir. Kürtler sadece ve sadece hayatta kalabilmek ve ulusal haklarını korumak için silah kullanmak zorunda
kalmışlardır. İşte bugün önümüzde duran ve tarihsel fırsatı, anaların gözyaşlarını dindirmek, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yoluyla çözülmesini sağlamak için bir kez daha en iyi şekilde değerlendirerek eylemsizlik kararının kalıcı bir ateşkese dönüşmesi hem halkımızın hem de bölge halklarının dileği ve umududur."