Ak Parti'li Çelik, Aihm'nin 'Dink' Kararını Değerlendirdi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AİHM'nin Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum etmesini, "Yaşam hakkı söz konusu olduğu zaman, anlamsız savunma yapmanın gerekli olmadığını düşünüyoruz

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, AİHM'nin Hrant Dink davasında Türkiye'yi mahkum etmesini, "Yaşam hakkı söz konusu olduğu zaman, anlamsız savunma yapmanın gerekli olmadığını düşünüyoruz. Çıkan karara saygı duymaktan başka yapılabilecek bir şey yoktur" sözleriyle değerlendirdi.
Çelik, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Çelik, toplantıda, ağırlıklı olarak halk oylamasının değerlendirildiğini ve sonucun geniş analizinin yapıldığını bildirdi. Çelik, referandumun başarıyla neticelendirilmesinde emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.
Başbakan Erdoğan'ın seçim sonrası yaptığı 'Ben hakkımı helal ediyorum ve haksızsam özür dilerim' açıklamalara atıfta bulunan Çelik, Erdoğan'ın bu açıklamasıyla yeni bir sayfa açtığını ve bu davranışın 'demokratik bir erdemlik' olduğunu kaydetti. Siyasette de futbol ve diğer spor dallarında olduğu gibi centilmenliğin olması gerektiğin düşündüklerini belirten Çelik, "Bütün siyasi partiler rakiplerimizdir ama rekabet halindeyiz. Zaman zaman kırıcı, incitici olabiliriz ama muhalefet kendi iktidar kendi
sorumluluğunu yüklenerek hep birlikte adımlar atmamız gerekiyor" diye konuştu.
Çelik, referandumda 'hayır' oyu verenleri de önemsediklerini ve il ve ilçe bazında analizler yaparak, hangi endişelere dayalı olarak 'hayır' kullanıldığını tespit edeceklerini vurguladı. BDP'nin seçimleri boykotunun telkin düzeyinde kalmadığını ve birçok ilde tehditlere varan hatta fiili müdahalelere ulaşan bir süreç yaşandığını savunan Çelik, BDP'li belediye olan 8 ilin 2'sinde boykotun uygulanamadığını ve bunların Tunceli ile Iğdır olduğunu kaydetti. Referandumun referandum ile kıyaslanması gerektiğine
işaret eden Çelik, bu kapsamda daha önceki referanduma göre, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 105 bin 'evet' oy fazlası bulunduğunu belirtti.

"HESABINI VEREMEYECEĞİMİZ BİR KURUŞ HARCAMAMIZ OLMAMIŞTIR"
Çelik, referandum sonrasında, 'çamur atma, hakaret etme, iftira etme, hamaset yayma, korku salma, bölünme paranoyası, saldırma, hırçınlık, gerginlik ve gerilimin' kaybettiğini ifade ederek, "Eğer siz toplumun problemlerini nasıl çözeceğinize dair halka gitmezseniz, halk size saygı duymaz. İktidara hakaret etmekle kimsenin kazanç elde edemeyeceğini hepimizin bilmesi gerekiyor" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim sonucunu maddi eksikliğe bağlamasını da değerlendiren Çelik, şunları kaydetti:
"Parti olarak insanın, finansın ve zamanın yönetilmesini önem verdik. Hesabını, faturasını veremeyeceğimiz bir kuruş harcamamız olmamıştır. Bu kapsamda, mali işler başkanlığımız bunun hesabını internet üzerinden 73 milyona verecektir. Finans yönetimi, verimlilik ve erdemlik vazgeçemediğimiz prensiplerimizdir."
Çelik, bankası olan tek partinin CHP olduğunu söyledi.

"KİMSE BÖLÜNME ENDİŞESİ TAŞIMASIN"
Seçim sonrası bazı kuruluşların halkın iradesinin Türkiye haritasına yansımasını 'bölünme' olarak değerlendirmesine de tepki gösteren AK Parti'li Çelik, "Bunu talihsiz bir yorum olarak değerlendiriyorum. Her dönemde bir ilde bazı partilere oylar yoğunlaşabiliyor. Halkın iradesinin sandığa yansıması bölünme olarak ifade edilemez" diye konuştu. Çelik, AK Parti'nin Türkiye'nin 'çimentosu' olduğunu ve kimsenin bölünme endişesi içinde olmaması gerektiğini söyledi.
Çelik, 2011 seçimlerinden sonra halk yetkiyi verirse, tamamen çağdaş, demokratik, standartları yüksek ve hukukun üstünlüğünü öngören bir anayasayı hazırlayıp halka takdim etmekten 'şeref duyacaklarını' belirtti. Çelik, yeni anayasa sürecinde bütün kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve Meclis dışındaki siyasi partilerle de işbirliği içinde olacaklarını bildirdi.

"YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZ"
Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'erken seçim' çağrısını da, "Genellikle yenilen pehlivan güreşe doymaz. Türkiye zamanında seçim yapmayı öğrenmelidir. Seçimler 2011 yılının Temmuz ayında yapılacaktır. Mevsim şartları itibariyle Haziran'a alınabilir mi, buna TBMM karar verecek. Ama bu erken seçim anlamına gelmeyecektir" sözleriyle değerlendirdi.

"SAVUNULAMAYAN KONULARDA SAVUNMA YAPMAYACAĞIZ"
Çelik, gazetecilerin sorusu üzerine, AİHM'nin Hrant Dink'in öldürülmesinde Türkiye'yi mahkum etmesini de değerlendirdi. Bu konunun da MYK toplantısında ele alındığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Dink davasında Türkiye dostane çözüm önerdi. Aile buna yanaşmadı. Mahkemede şartların oluşmadığına hükmetti. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi bir ülkedir. Bu çıkan karara saygı duymaktan başka yapılabilecek bir şey yoktur. Dink'i öldüren kişi, destekçileri, onların taşıdığı zihniyet, saygın bir insanı ve Türk vatandaşını öldürmekle kalmamış; maalesef devletimizin mahkum olmasını da sağlamıştır. Keşke böyle bir cinayet olmasaydı. Yaşam hakkı söz konusu olduğu zaman, anlamsız savunma yapmanın gerekli
olmadığını düşünüyoruz. Daha önce yapılan hatalara düşülmeyecektir. Savunulamayan konularda savunmaya girmeyecektir. Karardan üzgünüz. Keşke Türkiye mahkumiyetle karşı karşıya kalmasaydı ama Türkiye buna itiraz etmeyecektir."

"BAŞKANLIK SİSTEMİ GÜNDEMİMİZDE YOK"
Çelik, başkanlık sistemi tartışmalarına da değindi ve "Gündemimizde başkanlık sistemi gibi bir gündem şu anda yok" dedi. Çelik, bu meselenin bir tabu olmadığını ve konuşulup, tartışılabileceğini kaydetti.
Çelik, kurumsal hale getirilen 'Dolmabahçe Toplantıları' kapsamında, 25 Eylül Cumartesi günü medya temsilcileriyle, Başbakan Erdoğan'ın bir araya geleceğini belirtti.