Tahliye Olan Gazeteci Ufuk Akkaya Davayı Eleştirdi
Tutuklu bulunduğu ıslak imzalı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasında tahliye kararı verilen gazeteci Ufuk Akkaya, İstihbarat Şefliği'ni yürüttüğü Ulusal Kanal'da mesai arkadaşlarınca alkışlarla karşılandı
Tutuklu bulunduğu ıslak imzalı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasında tahliye kararı verilen gazeteci Ufuk Akkaya, İstihbarat Şefliği'ni yürüttüğü Ulusal Kanal'da mesai arkadaşlarınca alkışlarla karşılandı.
Mahkemece suç vasfının değişme ihtimali ve dosyadaki mevcut delil durumunu dikkate alınarak yaklaşık 10 aydır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden akşam saatlerinde tahliyesine arar verilen Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Akkaya, akşam saat 22.30 sıralarında geldiği televizyon binası önünde sevenleri tarafından alkışlarla karşılandı. Mahkemenin yurt dışına çıkış yasağı koyduğu gazeteci Akkaya, gazetecilere yaptığı açıklamada, tutuklanma kararını ve söz konusu davayı eleştirdi. Silivri'deki arkadaşlarının
teker teker tahliye olacağına inandığını kaydeden Akkaya, alkışlar arasında yaptığı basın açıklamasında, "Silivri'den cesaret mesajı getirdim. Yüzlerce aydını, gazeteciyi, ordu mensubunu uyduruk gerekçelerle Silivri demir yığınına sokanlar bu mücadelenin gün geçtikçe büyüdüğünü görecekler. Silivri Cezaevi'nde yatan arkadaşlarımız teker teker çıkacaklar" şeklinde konuştu.
HANEFİ AVCI'NIN KİTABINI DAYANAK GÖSTERDİ
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanıkların hiçbirinin suç işlediğine dair bir delil olmadığını savunan Akkaya, "Gerçek ne? Nedir burada gerçek olan? Sormak lazım. Bu davada isimlerimizi bile doğru yazmayan ve Hanefi Avcı'nın kitabında açıkladığı gibi usulsüz dinlemeler ve dizi dizi tezgah ve tuzaklarla içeri tıkıldık. Aydınlık Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Deniz Yıldırım hala içeride. Şimdi bizim durumumuzda ne fark var? Ben dışarıdayım. O içeride. 9 Kasım 2009 tarihinde bir yazı geldi
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün eline. Üstünde ne yazıyordu? Üstünde 'Başbakanlık Müsteşarlığı' yazıyordu. Altında kimin imzası var? Başbakan adına.. 'Başbakan adına bunları tutuklayın' talimatı gelmiş. 2 dakika içinde 10 ay önce tutuklandık. 10 ay içinde ne oldu? Hiçbir şekilde değişen birşey olmadı. Hakkımda ne aleyhte ne de lehte bir delil girmemiştir bu dosyaya. Biz 10 aydır ter döküyoruz. Sadece biz de değil Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım, Mustafa Balbay, Hikmet Çiçek, Emcet Olcaytuğ gibi basınımızın
değerli temsilcileri özgürlük mücadelesi veriyor. Yaptıkları haberler yüzünden hedef alınarak tutuklandılar. Biz içeri girdikten sonra 81 kişinin yasadışı dinlemeleri ortaya çaktı. Hanefi Avcı dedi ki 'Bunları istihbarat dairesi yapıyor. İstanbul istihbaratı yapıyor' Açıkça yer belirtti. Ben de şunu söyleyeyim biletimin kesildiği günü Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi olarak ciddi bir habere imza attık. İstanbul Emniyetinde çok önemli bir birimi yazdık. Bunu da o zamanın Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah
doğruladı" dedi.
"EMNİYETTE 'R2' DİYE BİR BİRİM VAR"
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ın "R2" diye bir birimden söz ettiğini ve bu birimin gizli dinlemeler yaptığını ifade eden Ufuk Akkaya, uydurma ihbarlarla içeri atıldıklarını kaydetti.
Gazetecilerin tahliye sonrası sürece yönelik değerlendirmelerini sorması üzerine Akkaya, "'Mücadelemizi sürdüreceğiz. Oradaki arkadaşlarımızı teker teker alacağız. Boş durmayacağız elbette. Ben çıkacağım burada önemli gazetecilerimiz için kaldığım yerden görevime devam edeceğim. Buradaki sevinç çok buruk bir sevinç. Arkadaşlarımız hala içeride. 12 Eylül'de de halkımız bu hükümete gerekli dersi verecektir" dedi.
Türk bayraklarının açıldığı basın açıklaması sırasında çeşitli pankartlar açarak sloganlar atan televizyon çalışanları ve İşçi Patisi sempatizanları, daha sonra dağıldı.
Akkaya, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile birlikte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, işadamı Remzi Gür ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile internet ortamına düşen telefon kayıtlarını yayınladıkları gerekçesi ile gözaltına alınmış, ardından da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ıslak imzalı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasından tutuklanmıştı.
(SK-Y)
Mahkemece suç vasfının değişme ihtimali ve dosyadaki mevcut delil durumunu dikkate alınarak yaklaşık 10 aydır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden akşam saatlerinde tahliyesine arar verilen Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Akkaya, akşam saat 22.30 sıralarında geldiği televizyon binası önünde sevenleri tarafından alkışlarla karşılandı. Mahkemenin yurt dışına çıkış yasağı koyduğu gazeteci Akkaya, gazetecilere yaptığı açıklamada, tutuklanma kararını ve söz konusu davayı eleştirdi. Silivri'deki arkadaşlarının
teker teker tahliye olacağına inandığını kaydeden Akkaya, alkışlar arasında yaptığı basın açıklamasında, "Silivri'den cesaret mesajı getirdim. Yüzlerce aydını, gazeteciyi, ordu mensubunu uyduruk gerekçelerle Silivri demir yığınına sokanlar bu mücadelenin gün geçtikçe büyüdüğünü görecekler. Silivri Cezaevi'nde yatan arkadaşlarımız teker teker çıkacaklar" şeklinde konuştu.
HANEFİ AVCI'NIN KİTABINI DAYANAK GÖSTERDİ
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanıkların hiçbirinin suç işlediğine dair bir delil olmadığını savunan Akkaya, "Gerçek ne? Nedir burada gerçek olan? Sormak lazım. Bu davada isimlerimizi bile doğru yazmayan ve Hanefi Avcı'nın kitabında açıkladığı gibi usulsüz dinlemeler ve dizi dizi tezgah ve tuzaklarla içeri tıkıldık. Aydınlık Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Deniz Yıldırım hala içeride. Şimdi bizim durumumuzda ne fark var? Ben dışarıdayım. O içeride. 9 Kasım 2009 tarihinde bir yazı geldi
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün eline. Üstünde ne yazıyordu? Üstünde 'Başbakanlık Müsteşarlığı' yazıyordu. Altında kimin imzası var? Başbakan adına.. 'Başbakan adına bunları tutuklayın' talimatı gelmiş. 2 dakika içinde 10 ay önce tutuklandık. 10 ay içinde ne oldu? Hiçbir şekilde değişen birşey olmadı. Hakkımda ne aleyhte ne de lehte bir delil girmemiştir bu dosyaya. Biz 10 aydır ter döküyoruz. Sadece biz de değil Tuncay Özkan, Deniz Yıldırım, Mustafa Balbay, Hikmet Çiçek, Emcet Olcaytuğ gibi basınımızın
değerli temsilcileri özgürlük mücadelesi veriyor. Yaptıkları haberler yüzünden hedef alınarak tutuklandılar. Biz içeri girdikten sonra 81 kişinin yasadışı dinlemeleri ortaya çaktı. Hanefi Avcı dedi ki 'Bunları istihbarat dairesi yapıyor. İstanbul istihbaratı yapıyor' Açıkça yer belirtti. Ben de şunu söyleyeyim biletimin kesildiği günü Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi olarak ciddi bir habere imza attık. İstanbul Emniyetinde çok önemli bir birimi yazdık. Bunu da o zamanın Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah
doğruladı" dedi.
"EMNİYETTE 'R2' DİYE BİR BİRİM VAR"
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ın "R2" diye bir birimden söz ettiğini ve bu birimin gizli dinlemeler yaptığını ifade eden Ufuk Akkaya, uydurma ihbarlarla içeri atıldıklarını kaydetti.
Gazetecilerin tahliye sonrası sürece yönelik değerlendirmelerini sorması üzerine Akkaya, "'Mücadelemizi sürdüreceğiz. Oradaki arkadaşlarımızı teker teker alacağız. Boş durmayacağız elbette. Ben çıkacağım burada önemli gazetecilerimiz için kaldığım yerden görevime devam edeceğim. Buradaki sevinç çok buruk bir sevinç. Arkadaşlarımız hala içeride. 12 Eylül'de de halkımız bu hükümete gerekli dersi verecektir" dedi.
Türk bayraklarının açıldığı basın açıklaması sırasında çeşitli pankartlar açarak sloganlar atan televizyon çalışanları ve İşçi Patisi sempatizanları, daha sonra dağıldı.
Akkaya, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile birlikte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, işadamı Remzi Gür ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile internet ortamına düşen telefon kayıtlarını yayınladıkları gerekçesi ile gözaltına alınmış, ardından da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ıslak imzalı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasından tutuklanmıştı.
(SK-Y)