Lübnan'a net bir mesaj

İsrail-Lübnan sınırındaki çatışma, İsraillilerin çeşitli Arap liderlerinin geçen haftaki Beyrut ziyaretinden duyduğu rahatsızlığın göstergesi


İsrail’in El Adaysseh’e yönelik saldırısı bir tesadüften veya değerlendirme hatasından kaynaklanmıyordu. Buna rağmen, önceki gün yaşananlar henüz savaş değildi. Belki de bu olayların amacı Lübnan’ın iradesini ve kendini savunma gücünü sınamaktan ibaretti; İsrail’in, uygun zamanı ve gerekçeyi bekleyen hazırlıklarının bir ifadesiydi. Adaysseh çatışması, beklenen büyük yangını tutuşturacak türden bir kıvılcımı temsil etmiyordu. Kara sınırı Lübnan’la İsrail arasında ana savaşın sahası olmayacak. Dahası, iki ülke arasında sınır, gözlem noktaları, askerlerin konuşlanacağı mevziler ve çatışmaya dair uluslararası kuralları üzerine ne kadar anlaşmazlık yaşanırsa yaşansın, Adaysseh çatışması bir savaş için yeterli gerekçe de sunmuyor.

Ordunun güçlenmesini de istemiyor
Fakat bu çatışma, hiç kimsenin savaştan korkmadığının ve böyle bir durumdan sakınmaya çalışmadığının ifadesiydi. Düşman İsrail Lübnan’a, hem resmi düzeyde hem de halk nezdinde bu savaşa hazır olduğunu ve bir saldırıya maruz kalırsa Lübnan ordusuna karşı bile aşırı güç kullanmak konusunda tereddüt etmeyeceğini göstermek istedi.
Ayrıca askeri operasyonlarının hiçbir siyasi yaklaşıma boyun eğmeyeceğini, geçen hafta çeşitli Arap liderlerinin Beyrut’a yaptığı ziyaretlerin ardından yayılan atmosfere ve iyi niyetlere bağlı kalmayacağını kanıtlamak istedi. İsrail’in bu saldırıyla, zaten mütevazı olan bu ziyaretlerin altını oymak istediğine dair
bir kuşku söz konusu.
Muhtemel savaş sınır savaşı olmayacağı için, İsraillilerin kendi bakış açılarını ispatlamanın yanı sıra Lübnan devletinin, ülkenin askeri ve sivil kurumlarının ana hedefler olacağına dair tehditlerini pekiştirmek için Lübnan ordusuna sert bir darbe vurduğu söylenebilir. İsrail, Lübnan ordusunun davranışlarına ve Araplarla uluslararası toplumun bu ordunun yeniden yapılandırılması, silahlandırılması ve sınır bölgelerine konuşlandırılması yönündeki kararlılığına açıkça itiraz ettiğini kendi yöntemleriyle gösterdi.

UNIFIL ortada yok
Fakat saldırının hedefi sadece Lübnan ordusu değil, bütün Lübnan devletiydi. Bu arada, barış gücü sıfatını kaybedip, ortadan kaybolan bir gözlem mekanizmasına dönüşen çok uluslu BM gücü (UNIFIL), dengelere ilişkin hiçbir değerlendirmenin içinde yer almıyor. Oysa bu güç İsrail saldırılarını engellemeliydi. Lübnan devletinin ve halkın verdiği tepkiyse, muhtemel bir savaşa dair panik havası olmadığına, Hizbullah ve savaşçı birliklerinin tekelinde tutmadığı direnişe ve mücadeleye hazır olunduğuna dair etkili bir mesaj verdi. Savaş tek taraflı değil.
Lübnan direnişi rolleri adil bir biçimde paylaştırıyor ve bu da olağanüstü durumlarda kullanılan stratejik bir silah sayılıyor. Bu bir savaş değil, savaşın bir alternafiydi. Zira çatışmanın sınır bölgesiyle sınırlı kalması, buradaki tıkanıklığı rahatlatır. Fakat yaşananlar yine de dört yıldır güney cephesine hâkim olan sükuneti sona erdirdi ve şartları 2006 savaşı öncesine döndürdü. (Lübnan gazetesi Sefir, 4 Ağustos 2010)