Siyasiler ve idarecilerin cezalandırılması istenince faili meçhul cinayetlerin raporu gündeme alınmadı (Özel)

Emekli Koramiral Atilla Kıyat'ın, 1993-1997 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin "devlet politikası" olduğunu ileri sürmesi tartışmaları

Emekli Koramiral Atilla Kıyat'ın, 1993-1997 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin "devlet politikası" olduğunu ileri sürmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Türkiye, faili meçhullerle ilk kez 1948'de edebiyatçı Sabahattin Âli'nin öldürülmesiyle karşılaştı. Faili meçhullerin aydınlatılması için ilk önemli adım ise bundan 17 yıl önce TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun kurulmasıyla atıldı. Uğur Mumcu suikastının ardından kurulan komisyon, faili meçhul cinayetler ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırladı. Ancak rapor gündeme dahi alınmadı. Raporun "Alınması gereken tedbirler ve öneriler" bölümünde kamuya zarar veren idareci ve siyasilerin cezalandırılması istendi. Benzer talepler raporun rafa kaldırılmasına sebep oldu.

Raporda, faili meçhul cinayetlerin toplam sayısı 908 olduğu belirtildi. Adalet ve İçişleri Bakanlığınca toplam 34 ilde faili meçhul siyasi cinayetlerle ilgili bilgiler intikal ettirildiği ifade edilirken, 259 faili meçhul cinayetle Diyarbakır'ın birinci olduğu kaydedildi. Bunu sırasıyla 155 ile Mardin, 145 ile İstanbul, 125 ile Batman, 34 ile Şırnak, 25 ile Malatya, 23 ile Adana, 15 ile Tunceli izliyor. Faili meçhul siyasal cinayetlerin en çok tabanca ile vurularak öldürme olayı olduğu ve 468 ile ilk sırayı aldığı görüldü. 2. sırayı 234 ile silahla öldürülme olayı alıyor. Bunları sırasıyla Kalaşnikof marka otomatik silahla 55, bomba ile 22, otomatik silah ile 14, bıçak ile 14, uzun namlulu silah ile 10, asılarak 9, boğarak 8, ip ile 6 sert bir cisim ile 4, darpedilerek 4, kesici-delici alet ile 4, sopa ile 2 izliyor. Bunların dışında da çeşitli yöntemlerle öldürme olayları mevcuttur. 12 üyeli komisyonun Başkanı Sadık Avundukluoğlu, raporun gündeme dahi alınmadığını söyledi. Avundukluoğlu, faili meçhul cinayetlerin devlet politikası olduğu iddiası için ise şu göndermede bulundu: "Raporun 'Alınması gereken tedbirler ve öneriler' başlığında '200 tane olan PKK'cının terörü tırmandırmasını hatalı davranışlarıyla sebebiyet veren ve kamunun çok büyük zararına yol açan idareciler ve siyasiler hakkında gerekli soruşturmalar açılmalı ve cezalandırılmaları sağlanmalıdır.' deniyor. Bu ve buna benzer maddeler olduğu için rapor gündeme alınmadı."

JİTEM HABERSİZ POLİS BÖLGESİNDE OPERASYON YAPIYOR

Adı özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetlerle anılan JİTEM de, Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nda yer aldı. Raporda kaldırılması istenen JİTEM şu ifadelerle anlatıldı: "Bölgede JİTEM'in faaliyetlerinin ne olduğu komisyonumuzca anlaşılamamıştır. (...) Devlet organlarının kanunlarla sınırlı görev ve yetkilerini aşıp, yasal boşluklardan yararlanıp yeni kurumlaşmalara gittiği görülmüştür. (...) Devlet çapında istihbarat toplayıp, bunları yetkili makamlara ulaştırmak MİT'in görevidir. Görevli ve yetkili bu makam olduğu halde, devletin başka organlarının yeni düzenlemelere giderek kendi görev ve yetkililerine aşmalarının karışıklığa yol açacaktır. Bu kadar çok birimin yetkili ve görevli olmadığı halde bu alanda faaliyet göstermesi kimin ne olduğunun, ne yaptığının anlaşılamamasına da yol açmaktadır. Bu ortamdan da en iyi bir şekilde devlet ve Cumhuriyet aleyhine faaliyet gösteren provakatörler ve terör örgütleri istifade etmektedir. JİTEM yetkisiz, görevsiz olduğu polis mıntıkasında polisten habersiz operasyon yapmaktadır. Yasal dayanağı olmayan ve buna rağmen kuruluş amacından saparak bazı yasadışı olaylarla birlikte anılan kuruluşun faaliyetlerine son verilmesi hukukun üstünlüğüne inanan devletimiz lehine olumlu bir davranıştır."

İDDİALAR SORUŞTURULMUYOR

Komisyon raporunun sonuç bölümünde ise gizli örgüt şeklinde örgütlenen oluşumların devletin seçimle işbaşına gelmiş organlarınca denetlenemediği belirtildi. "Bu örgütler hakkında zaman zaman kamuoyunda haberler çıkmakta ise de; nedeni bilinmez bir şekilde bunlar hakkındaki iddialar hiçbir zaman soruşturmaya konu olmamaktadır." denilen raporda, seçilmişlerin birtakım odakların devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarının hakim kılınması için otoriteyi eline almak zorunda olduğuna dikkat çekildi. Raporda, bu yapılmadığı takdirde komisyonun çalışmaları sırasında karşısına çıkan odakların devlete hakimiyetlerini ve hukuka aykırı davranışlarını devam ettirecekleri vurgulandı.

Komisyonun çalışma süresi 5 kez uzatıldı ve 20 ay süren çalışma sonucunda rapor hazırlandı. 14 Ekim 1994 tarihinde imzaya açılan rapor, bir türlü imzalanmadı. O dönem DYP'li üyeler, rapora "Bölücü güçlere yarayacağı" iddiasıyla muhalefet şerhi koydu. Aynı partinin Genel Başkanı ve o dönem Başbakan olan Tansu Çiller de bu rapora sahip çıkmadı ve Meclis'te görüşülmedi.