Fenerbahçe'nin Avrupa macerası uzamadı

Fenerbahçe Selanik'te 1-0 yenildiği PAOK karşısında Emre'nin attığı golle normal süreyi 1-0 önde tamamladı. Uzatmada gelen Misimovic'in golü Fenerbahçe'yi Avrupa dışında bıraktı


BAĞIŞ ERTEN

Malum, Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde sular durgun akmıyor bu aralar. Ve böyle zamanlarda her zaman olduğu gibi yine bıçak sırtında halay çekiyorlar. Onlara her maç referandum, her gün ya herro ya merro. Gece durum değişmedi. Üstelik jenerikte bu sefer ‘ben gamlı hazan’ şarkısı vardı.

2’de Niang’ın girişimi zaten ‘ajite’ haldeki tribünleri direkt gaza getirdi. Anlaşılan, maçın tansiyonu kalitesinin önüne geçecek kadar yüksekti. 6’da PAOK’u ilk defa atakta gördük. Tribünlerle birleşen ablukayı bir an evvel dağıtmak ister gibiydiler. Yine de ilk dakikalarda Vieirinha’nın etkili ayağı dışında rakibi kendi sahasında tutmayı başardı Kanaryalar. Çok sürmedi ama. Yavaş yavaş mengene açıldı ve dakikalar geçtikçe konuk ekip özgüven kazandı. Tam o sırada duyuldu PAOK’lu ‘300 Spartalı’nın sesi. Yunanistan temsilcisinin taraftarları hakikaten müthişti ve delirmiş gibiydi. Zaten tribünlerin maçı sahadakine üstün gelmeye başlamıştı yavaştan.

Görünen o ki Fenerbahçe’deki sorunun temeli geride pas yapma beceriksizliğiydi. Andre Santos ve Bilica’nın tutukluğu, Cristian’ın fazla emniyetli oyunu bir süre sonra adeta hız tümseğine dönüşmüştü. Taraftar 23’teki kornere bile atak muamelesi yaparken 24’te Stoch’un nefis şutu geldi. Daha fazlası lazımdı Sarı-Lacivertlilere. PAOK hücum personelinde tensikata gitmemiş olsa işler daha da kötüye gidebilirdi. 30 gibi gördük ki, Fotakis’in uyarı atışı değil bir türlü pas yapamayan Fenerbahçe orta sahası endişe veriyordu taraftara. 33 geçilirken uyarı ateşi kıvamında iki kalede bir gelgit oldu, sonra yeniden ‘sanat filmi’ tadında uzun sıkıcı sekanslara döndük. Devre gol getirecek gibi durmuyordu.

Bu tıkanıklığı ancak bir sihir açardı. İkinci yarı işte o sihirle başladı. Bir yüklenme anında top Niang’ın ayağından sekip Emre’nin önüne düştü. O da tüm gücüyle köşeyi buldu: 1-0. Hemen ardından bir kroşe imkanı daha geldi, lakin Topuz’un şutu kalecide kaldı. Tribünler iyice kıvama gelmişti artık. Sıra sahadaki oyundaydı. Onlar da buna uyum gösterdi sonunda. Efor testinde artı veriyordu Sarı-Lacivertliler. 56’da Alex denedi şansını. O da kalede kaldı. 62’de ikinci yarıda ilk kontrasına çıktı PAOK. Salpingidis topu içeri dürtse Kadıköy ‘sessizliğin ortasında’ kalırdı. Benzer senaryo bu sefer 65’te yine Alex’le ters kalede oldu. 69’da daha iyisini de vurdu kaptan. O da girmedi. Oyun giderek tekinsiz sulara doğru yuvarlanıyordu. Artık iş kaza kurşununa kalmıştı. Son 15’te atış talimine önce PAOK başladı. Üstelik yaylım ateşi gibiydi. 80’e kadar süren bu sağanak neyse ki gol getirmedi. Ama Fenerbahçe’nin yorulduğunu tescilledi. 85’te son nefeste Gökhan Gönül’le yüklendiler. Olmadı. Bu maç belli ki uzayacaktı.

Uzatmada başrolde önce Fenerbahçe vardı. Topuz yerine giren Özer maharet seviyesini yükseltmişti. 99’da Alex işi bitirmek için sokuldu. Tam golün kokusunu almışken geldi 102’de Müslimoviç’in vuruşu. Bir anda sızdı Boşnak ve sert vurdu: 1-1. Artık bundan sonrası çok zordu. Nitekim gardı düşen Fenerbahçe’nin gücü bitti. 'Avrupa’da Mart’ı görür-görmez tartışması' mazilerde kaldı. Fenerbahçe de, Galatasaray da Eylül’ü bile göremedi.