Arınç: çalışmalar yapıyoruz İstanbul ? 25.08.2010

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Büyükada Rum Yetimhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu ve diğer konularla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, 'Önümüzde engeller varsa bunların bir kısmı Anayasa Mahkemesinin, bir kısmı başka engellerin önümüze çektiği sınırlardır.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Büyükada Rum Yetimhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu ve diğer konularla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, 'Önümüzde engeller varsa bunların bir kısmı Anayasa Mahkemesinin, bir kısmı başka engellerin önümüze çektiği sınırlardır. Bunlar sebebiyle çok haklı olan talepleri yerine getirmekte zorluklarla karşılaştığımızı itiraf etmeliyim ama bunları aşacağız' dedi. 
Arınç, Türkiye genelindeki 161 azınlık vakfının Esma Sultan Yalısında verdiği iftara katıldı. Burada konuşan Arınç, Vakıflar Kanunu yeni şekliyle 3 yıl önce çıkarken TBMM'de yapılan tartışmaları biraz utanarak ve sıkılarak hatırladığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'İktidarımız büyük hücumlara maruz kalmıştı. Sanki olmayan bir hakkı veriyormuşçasına, sanki yurt dışından Türkiye'yi istila etmek için gelmiş insanlar nazarıyla cemaat vakıflarının mal edinmesine, kendilerine layık oldukları hak ve imkanların verilmesine şiddetle itiraz edenler vardı. Bunlara gerekli cevaplar verildi. Uzun müzakerelerden sonra, Anayasa Mahkemesi sürecinden sonra kanun gerçekleşti. Henüz gerekçeli karar açıklanmadı ama 3 ay önce Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı müracaatın biri dışında 8 maddenin iptalini reddetti. Biri de süratle yerine getirilecektir, özle ilgili değildir. Hem Meclis içindeki muhalefetin bize yönelttiği itirazlar hem de Anayasa Mahkemesine gidiş bir bakıma da çok yararlı oldu. Evet, üzülmüş ve sıkılmıştık. Çünkü cemaat vakıflarının ve Türkiye'de yaşayan azınlık mensuplarının, farklı inanç gruplarının devletimize küsmesi, haklarının ellerinden alınmak istenmesini duymaları karşısında üzülmelerini istemiyorduk ama Anayasa Mahkemesi süzgecinden geçerek, yeni Vakıflar Kanunumuzun yürürlüğü devam edecek. Bu tartışmalarda sayın Başbakanımızın şöyle bir konuşma yaparak, Meclis grubumuzu etkilediğini söylemek istiyorum; 'Arkadaşlar, bu konuda bu cemaat vakıflarına tanınacak imkan ve haklar, onların gerçekten hakları değil mi?' Hep beraber 'Evet' dedik. Bunu inceleyen arkadaşlarımız, vakıfları temsil eden bakanımız vardı. 'Evet haklarınız' denildi. O zaman hak, haklının en mukaddes malıdır. Bize de düşen onu vermek, yerine getirmektir.'

-'KANUN GEÇMİŞE GÖRE ÇOK İLERİ'-

Arınç, cemaat vakıflarının mallarını almak için müracaatlarda bulunduklarını ifade ederek, malların yüzde 10'unun otomatikman tapuya tescil edildiğini, büyük bir kısmının ise maddedeki şartları taşımadığı gerekçesiyle reddedildiğini kaydetti. 
Bu kanunun geçmişe göre çok ileri, faydalı, zaruri bir kanun olduğunu vurgulayan Arınç, uygulama sırasında birtakım eksiklikler, aksaklıklar olduğunun görüldüğünü, kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin öneriler geldiğini, bunları incelettiğini söyledi. 
Eksiklik ve aksaklıkları kaldıracak yasal düzenleme içerisine de gireceklerini anlatan Arınç, şöyle konuştu: 
'Çünkü yüzyıllardır sizin elinizde, hizmetinizde bulunan, ancak belli sebeplerle edinemediğiniz birtakım mameleki (mal varlığı) size vermek hukukun gereğidir. Bunun gereğini yapmak için AİHM kararını beklemeye hiç gerek yoktur. Bunu biz vermeliyiz ki AİHM'e giderek, oradan gelecek kararla biz bunu zorla yapmış olmayalım. Bize düşen, hukuka dayalı bir hukuk devleti olmanın gereği, bu hakları önüyle arkasıyla, sağıyla soluyla mükemmel bir şekilde sunabilmektir. Bunu yapacağız, bunun gayreti içinde olacağız, sizin de yardım ve desteklerinizle... Ben, cemaat vakıfları ve diğer talepleriniz konusunda her şeyi onların üzerine bina etmeyeceğim. Bunları sıkı sıkıya takip etmenin sözünü veriyoruz.'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, geçen yıl 15 Ağustosta Büyükada'daki toplantıya katıldığını anımsatarak, şunları kaydetti: 
'Orada da talepleriniz oldu. Mesela yetimhane, Heybeliada ve diğer konularda. Bunlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Önümüzde engeller varsa, bu engellerin bir kısmı geçtiğimiz onlarca yıl öncesinden yaşanan olumsuzluklar karşılığında, bir kısmı Anayasa Mahkemesinin, bir kısmı başka engellerin önümüze çektiği sınırlardır. Bunlar sebebiyle çok haklı olan talepleri yerine getirmekte zorluklarla karşılaştığımızı itiraf etmeliyim. Sadece bu konularda değil. Bizim de toplumumuz için uygun gördüğümüz özgürlüklerin daha güçlendirilmesi konusunda attığımız adımlar nasıl engellerle karşılaşıyorsa, inanın sizin de taleplerinizin önünde böylesine yasal, pek çoğu da psikolojik, siyasi engeller var. Ama bunları aşacağız, aşmanın gayreti içindeyiz. Bir dini topluluk kendi dininin daha iyi öğretilmesi için din adamı yetiştirme talebinde bulunuyorsa, bu konudaki eksikliğini bize iletiyorsa, laik devlete düşen o talebi karşılamaktır. O talebi en uygun şekilde karşılamaktır ki, o dinin ibadetini yapmak isteyen insanlar bilerek yapsınlar, en ehliyetli ağızlardan, dillerden öğrenmiş olsunlar. Böyle bir talebin karşısında hukukun her zaman egemen olacağına yürekten inanıyoruz. Samimiyetimize ve iyi niyetimize güvenin.'
26.08.2010 00:14:09