Eski ülkücü Yasan: İşkence gören hiçbir ülkücü 'hayır' diyemez (Özel)
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 2 yıla yakın hapis yatan ve cezaevinde akıl almaz işkencelere maruz kalan MHP Eminönü eski İlçe Başkanı Zülfikar Yasa
Darbesi öncesi Alparslan Türkeş'in liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)'nin önce Eminönü İlçe Başkanlığı'nı sonra da Malatya İl Başkan yardımcılığı görevini yürüten Yasan, 12 Eylül 1980 sonrası insanın hayal gücünü zorlayan işkencelere maruz kaldıklarını söyledi.
Dava arkadaşlarının, darbe dönemindeki bütün sıkıntıları kemiklerine kadar hissettiğini anlatan Yasan, "12 Eylül'ü darbesi sonrası 16 Eylül'de gözaltına alındım. Darbe sırasında Malatya'nın Pütürge ilçesinde yaşayan ailemin yanındaydım. Yaylaya jandarmalar geldi. 'Zülfikar Yasan'ı arıyoruz' dediler. Ben de hemen karşılarına çıktım 'benim' dedim. Hiçbir suçum yoktu. Gözaltına aldılar. Önce Malatya'ya götürüldüm. Orada sivil polisler bizi teslim aldı. O zamana kadar muamele iyiydi. Ancak ondan sonra işkencenin en âlâsını gördük. Ardından Elazığ'a götürdüler. Orada da çok büyük işkencelere maruz kaldım. Filistin askısıyla astılar, ayaklarımıza ağırlık bağladılar. Gözlerimize de pamuk doldurdular. Bir gün yaşanan başka bir olay nedeniyle beni unuttular. Ben inanılmaz acılar içinde akşama kadar asılı kaldım. Damarlarımdan kan aktı. Bir hücrede 35–40 gün kaldım. Devamlı işkencedeydim. Bir askeri doktor sonra beni muayene etti. İlaç yazdı ama ilaçlar çok pahalıydı. Sonra kendisi emir vererek ilaçları getirtti. Bu ilaçlarla hayatta kaldım. Yılbaşı gecesi Elazığ'da savcıya çıktım. Özellikle Abdi İpekçi için ifade verdim. Benim adıma ifadeye eklemeler oldu. Malatya'da Aydın Demirkol ve Mehmez Yazgan'ı işkenceyle öldürdüler. Yargılandığım davaların hepsinden beraat ettim. Çünkü hiçbir suçum yoktu." diye konuştu.
"DARBENİN EN BÜYÜK MAĞDURU ÜLKÜCÜ KESİM"
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında mağdur olan kesimlerin başında ülkücülerin geldiğini vurgulayan Yasan, şunları söyledi: "Bizim şahsımızda MHP ve Türkeş'i suçladılar ve yargıladılar. MHP'ye soykırım yapıldı. Hamido olayını bile bizlere yıkmaya çalıştılar. Ne olacağını şaşırdık. Tabii unutulacak gibi değil. Korkunç işkenceler gördük. MHP o zaman Türkiye'deki tek devrimci hareketti. Ekonomik kalkınma paketlerini hayata geçirmeyi planlıyordu. Kapitalizm, komünizm, faşizme alternatif bir dünya görüşüydü. Yunus'un dediği gibi 'yaratılanı sev, yaratandan ötürü' anlayışını benimseyen, temelinde insan sevgisi olan bir yönetim şeklini ideal edinmişti. Sağ ve sola da fikir üreten hareketti. Rahmetli Türkeş ile birlikte iktidara gidiyorduk. Biz Avrupa'daki gibi şoven milliyetçilik yapmadık. Bizimki kültürel Türk milliyetçiliğiydi. Türkiye'nin her yerinden katılım vardı. Türkeş'in ardından biz partiden ayrıldık. MHP ile bir ilişkim kalmadı."
Darbenin yıl dönümünde yapılacak referanduma 'zulüm görmüş, işkence çekmiş arkadaşlarının anısıyla' giderek evet oyu vereceklerini belirten Yasan, "İşkencenin insanlık suçu olduğunu düşünüyorum. Zorla, baskıyla otorite kurulmuştu. Bunları kabul etmemiz mümkün değildir. Yeni anayasa değişikliğine herkesin 'evet' diyeceğini düşünüyorum. İşkence gören hiçbir ülkücünün buna 'hayır' diyebileceğine inanmıyorum. Soldan da öyle olması lazım. 'Hayır' demenin memlekete bir faydası olsa amenna 'olur' diyeceğiz. Ancak o da yok. Niçin böyle yapılıyor onu da bilmiyoruz. Bu referandum bir fırsat. Ben şunu diyorum işkence gören ülkücü ve ailesi mutlaka buna 'evet' demelidir. Bunun siyasetle alakası yok. AK Parti'yi beğenirsin, beğenmezsin o ayrı bir konudur. Burada işkenceye maruz kalan insanların dramları, sıkıyönetim döneminin acıları, o dönemden kalan bir anayasa var. Bu değiştirilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
"HER ÜLKÜCÜ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ DESTEKLEMELİ"
Her ülkücünün anayasa değişikliğini desteklemesi gerektiğini düşünen Yasan, şöyle devam etti: "Particilik yapmaya gerek yok. Türk milliyetçisiyiz ülkemizi herkes gibi seviyoruz. Başbakan'ın 12 Eylül'de idam edilen ülkücüler için döktüğü gözyaşlarının samimiyetinden şüphem yok. Eski partim olan MHP'nin tavrını anlamakta zorlanıyorum. Ben 12 Eylül'ü yaşadım. O dönemde Cengiz Bekdemir ve Cevdet Karakaş isimli arkadaşlarımı astılar Aydın Demirkol ve Mehmez Yazgan'ı da öldürdüler. Bunları gören bunları yaşayan bir adam 'evet' demelidir. Ben o dönemdeki birçok arkadaşımızla görüşüyorum. Onların yüzde 80'i 'evet' diyecektir. Hayır diyenleri anlamıyorum. Onlar hiç karakol kapısı gördü mü acaba onu merak ediyorum. Darbelerle hiçbir yere gidilmiyor. Ülkenin demokratikleşmesi gerekiyor. Onun için anayasaya biz eski ülkücüler olarak 'evet' diyeceğiz. Biz ülkücüyüz Türk milliyetçisiyiz."