USAK Genel Koordinatörü Laçiner: Ergenekon ve Balyoz'un kaderini referandum çizecek

USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Laçiner, 27 mayıstan bugüne yüksek yargıda CHP zihniyetinin hakim olduğunun aşikar olduğunu belirterek, "Bu tek

USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Laçiner, 27 mayıstan bugüne yüksek yargıda CHP zihniyetinin hakim olduğunun aşikar olduğunu belirterek, "Bu tekelin kırılması, ve yüksek yargının daha çoğulcu bir yapıya kavuşması CHP'nin siyaset yaparken sahip olduğu önemli araçlardan birini elinden almış olacak. Kısacası CHP'nin çıkışı ilkesel olmaktan çok pragmatik bir çıkış." dedi.

Referandumun bir anlamda geçmiş darbelerden çok mevcut ve gelecek darbe girişimleri ile hesaplaşmak gibi göründüğünü ifade eden Laçiner, Ergenekon ve Balyoz'un kaderini de referandumun çizeceğini kaydetti.

Referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Laçiner, hem MHP hem de CHP için bu referandumda 'hayır' demenin ilkesel bir anlamı bulunmadığını söyledi. CHP'nin hem Anayasa Mahkemesi hem de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki değişiklikler konusundaki temel endişesinin yargının kuşatılmasından ziyade bir kuşatılmışlığın kırılmasında yattığının altını çizen Laçiner, bu konuda ilkesel bir çıkışlarının dahi bulunmadığını ifade etti.

MHP'nin ise bilinçli olarak referandumu terörle mücadele ve Kürt sorununa kaydırdığını anlatan Laçiner, "Sanki 12 Eylül'de Anayasa değişiklikleri değil de, Demokratik (Kürt) Açılımı oylanacakmış gibi davranan MHP bu sayede AK Parti'ye darbe indirmeye çalışıyor. AKP 12 Eylül 1980'den, CHP 27 Nisan 2007'den hesap soracağını söylese de referandum dünden çok bugünle ve yarınla ilgili. Elbette geçmiş darbelere yargı yolunun açılması ve geçmişteki darbelerin kınanması çok önemli. Ancak Türkiye'nin son 8 yıldır neredeyse kesintisiz bir şekilde darbe ve hükumet işlerine organize müdahale girişimleri ile geçtiğini gözünde bulundurduğumuzda geçmiş darbeler ile hesaplaşmak ikinci planda kalıyor. Bu bağlamda denebilir ki şu anda devam eden darbecilik ile ilgili davaların geleceği de 12 Eylül 2010'daki referandumda belli olacak. Eğer 'hayır' çıkarsa bu davaların akıbeti zora girebilir. Eğer referandumda güçlü bir 'evet' çıkarsa bunun anlamı darbecilere çok güçlü bir direniş olacaktır. Hatta belki de yakın bir zamanda darbe veya benzeri girişimlerde bulunacak olanların heveslerinin kırılmış olması olacaktır." dedi.

ASKERİ YARGININ GÖREV ALANI YENİDEN BELİRLENECEK

Referandumdan eğer 'evet' çıkar ise devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davaların her durumda sivil mahkemelerde görüleceğini dile getiren Laçiner, şöyle devam etti: "Yani darbe girişiminde bulunan kim olursa olsun hiçbir kurum ve yasanın arkasına saklanamayacak. Askere sivil yargı yolu güçlü bir anayasal güvenceye kavuşacak. Dahası askeri yargının görev alanı yeniden belirlenecek, askeri yargı, askeri ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülecek. Askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak."

Mevcut darbe girişimlerini etkileyen bir diğer değişikliğin ise AYM'nin ve HSYK'nınn üye sayısının artması olacağını anlatan Laçiner, özellikle HSYK'nın şu haliyle başta Ergenekon ve Balyoz davaları olmak üzere yürüyen pek çok davayı etkileyecek türden kararlar aldığını belirterek "Şu ana kadarki manzaranın HSYK'ya kalsa bu davalar vakit yitirilmeden sona erdirilmelidir. Eğer referandumdan hayır oyu çıkar ise HSYK ve genel olarak yüksek yargı mevcut hastalıkları ile güçlenmiş olacak yeni Sarıkaya kararlarına şahit olmuş olacağız. Mesleğini kaybetmek istemeyen veya işini yaptığı için ceza almak istemeyen pek çok hakim ve savcı HSYK korkusuyla darbecilik davalarından uzak duracaklardır." şeklinde konuştu.