Nesebi gayri sahih tavuk... - Mehmet ALTAN

Dün gece telefonum çaldı... Kabinenin en birikimli bakanlarından biri olan Tarım ve Köyişleri Bakan’ı Mehdi Eker Brüksel’den arıyordu... Arayışında hafif bir sitem mi vardı yoksa ben mi öyle se...


Dün gece telefonum çaldı... Kabinenin en birikimli bakanlarından biri olan Tarım ve Köyişleri Bakan’ı Mehdi Eker Brüksel’den arıyordu... Arayışında hafif bir sitem mi vardı yoksa ben mi öyle sezinlemedim, doğrusu bilemiyorum...

Çünkü kısa bir süre önce “Hamas AB üyesi mi?” başlıklı yazımda şunları yazıyordum:

“Bu arada, bulunduğumuz bölgede işleri ‘Kudüs ile İstanbul’ özdeşliğine kadar vardırırken, AB ile müzakereye başladığımız günden bu yana ilk kez bir dönem başkanlığı, ‘müzakere faslı’ açılmadan bitmekte...

Çünkü 35 müzakere başlığından 12’ncisi olan ‘Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı’ faslında müzakerelerin başlatılabilmesi için Türkiye’nin ‘açılış kriterleri’ni yerine getirmesi, bu amaçla da TBMM’de bazı yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi gerekiyordu.

Parmağını oynatan olmadı.

Hamas’ın peşine düşerken, Türk halkının sağlığını gözeten yasal düzenlemelere boş verildi.”

***

Neyse ki faslın açılabilmesi için tasarı son dakikada Meclis’ten geçirilmiş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül özveri göstererek hiç bekletmeden Meclis kararını imzalamış, karar Resmi Gazete’nin ek baskısında yayınlanmış ve gene nefes nefese son dakikada Brüksel’de faslın açılması sağlanmıştı.

Tarım Bakanı “hepimiz buradayız” derken bu süreçte emeği geçen siyasi ve bürokratları kastediyordu...

Bu yeni faslın bugüne kadar açılanların hepsinden daha önemli olduğu gerçeğine vakıf biri olarak, çok gecikmelerine rağmen hepsini kutladım, bir de buradan kutluyorum...

Ama eleştiri okurlardan geldi... Sabahın erken saatlerinde ekranıma düşen birisi şöyleydi:

 “İspanya ile fasıl açıldı. Yüzde kırk ihracat fazlası olabileceğini söylüyorlar. Madem öyle neden adım atmazlar bir anlasam”...

***

AB ile önceki gün açılan bu yeni faslın önemini Tarım Bakanı Mehdi Eker, “hem insanlarla, hem hayvanlarla, hem de diğer yenilebilir canlılarla ilgili standartları, bunların denetim mekanizmasını, AB standartlarına taşıyacak olan bir uygulamanın başlangıcı” diyerek vurguluyordu...

Böylece Türkiye halkı Avrupa Birliği standartlarındaki gıdaya ulaşma, Avrupa’nın hijyen ve kalite ölçüsündeki gıdayı tüketme imkanına kavuşmuş oluyordu...

Yani eşek eti yemekten kurtuluyordu...

Çünkü bundan böyle tüm gıdaların “nesebi” saydamlaşıyordu...

Nesebi gayri sahih hiçbir şey kalmıyordu.

***

AB standartlarında gıdaya ulaşmak...

O standartlardaki hijyen ve kalite ölçüsünde gıda tüketmek ne demek?

Belki bunu algıda somutlaştırmak için şunları bilmek gerek:

“Büyükbaş ve küçükbaş tüm hayvanların kulağına çipli küpelerin takılması...

Bu çipli küpeler sayesinde hayvan taşımacılığının uydudan izlenebilmesi ve yine bir haftadan küçük kuzuların 100 km öteye taşınma yasağının kontrol edilebilmesi...

Sütten kesilmemiş hayvanların yolculuk sırasında 9 saatte bir su molası için durma zorunluluğunun denetlenmesi...

Yasayla hamile ineklere doğumdan bir hafta önce ve sonra yolculuğun, heyecanlı hayvanları kesmenin, hayvanlara dayak atmanın yasaklanması...”

Bu özetlenen, faslın açılabilmesi için yapılanlardan sadece birinin hikâyesi...

Birinci Cumhuriyet halkına sağlıklı gıda yedirecek önlemleri almadı, gerekeni yapmadı, şimdi AB yapıyor...

Bu reform süreçlerini savsaklamak Türkiye halkına da, savsaklayana da yarar getirmez...

***

Faslın açılması için gösterilen çabayı kutluyorum ama son ana kadar sallanılmış olmayı da eleştiriyorum...

İspanya ile dört fasıl açabilecek iken son anda zar zor bir tane açabildik...

AB diye tutturmam boşa değil... Akademik bir çerçeveden bakıldığında, AB reformlarının hayata geçirilmesi tarihsel olarak en geçerli ve acil kurtuluş reçetesi...

Siyasal iktidar “uçağı düşürmek” istemiyorsa, siyasi mesele ve bahaneleri bir yana bırakarak AB reform sürecine son sürat gaz vermeli.

Vermeyince ne hallere düştüğümüz, Türkiye’nin genel ve günlük bilançosunda var...

Henüz halkının gıda güvencesini sağlayamamış ya da sağlamayı sallamış bir devlet, neyi ne kadar başaracak ki?

Star Gazete