Ak Parti Sözcüsü Çelik, Chp'nin İddialarına Cevap Verdi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun '27 Nisan Bildirisi'nin AK Parti'yi yeniden iktidara getirmek için kurgulandığı, Başbakan Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın çıkar işbirliği yaptığı' iddialarıyla ilgili olarak, "Ben sadece 'Pes d

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun '27 Nisan Bildirisi'nin AK Parti'yi yeniden iktidara getirmek için kurgulandığı, Başbakan Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın çıkar işbirliği yaptığı' iddialarıyla ilgili olarak, "Ben sadece 'Pes doğrusu' diyorum. Yani bu zavallı iddiaya göre, Sayın Başbakanla Sayın Büyükanıt pazarlığa oturmuşlar, Sayın Başbakan Sayın Büyükanıt'a demiş olmalı ki
'Ver bir muhtıra biz yeniden iktidara gelelim, siz de kapın zırhlı arabayı'. Öyle mi? Bu iddiaya sağlar değil, ehli kubur yani ölüler bile güler Sayın Kılıçdaroğlu" dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, CHP'nin hükümet ve partilerine yönelik iddialarına yanıt verdi. Çelik, konuşmasına Hatay'da hain bir terör saldırısı sonucu şehit olan 4 polise Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı dileyerek başladı. Terör saldırılarının devam ettiği bu günlerde sağduyulu olmak, itidali elden bırakmamak, terör karşısında tek yürek olmanın, teröristlere verilebilecek en anlamlı ve sonuç alıcı cevap olacağını da vurgulayan Çelik, bazı ilçelerde yaşanan
olaylara da değindi. Çelik, "Kimsenin kendini devletin yerine koymaması, güvenlik güçlerinin işini zorlaştırmaması ve bir hukuk devletinde yaşadığını unutmaması gerekiyor. Aksi durum, terörün ve teröristlerin ekmeğine yağ sürmektir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 27 Nisan Bildirisi ile ilgili iddiasına yanıt veren Çelik, CHP'nin genel başkan yardımcısı 27 Nisan Bildirisi'ni baş tacı ederken, AK Parti hükümetinin halkına yaptığı açıklamada vakarlı bir duruş sergilediğini ve bu duruşuyla bildiriyi yayımlayanlara konumunu ve sınırlarını gösterdiğini söyledi. Bildiriyi yazdığını söyleyen dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın gerek Başbakan Erdoğan'a, gerekse makamında yaptıkları 2 saat 10 dakika süren
görüşmede kendisine, 'bunun asla bir muhtıra olmadığını, sadece TSK'nın hassasiyetlerini kamuoyu ile paylaşan bir bilgilendirme açıklaması' olduğunu söylediğini bildirdi. Başlangıçta bir muhtıra olarak tasarlanmış olsa da ne Genelkurmay Başkanlığı'nın kurumsal olarak ne de Büyükanıt'ın bireysel olarak bir 'muhtıra' iddiasının arkasında durmadığını vurgulayan Çelik, "Hal böyle olunca yargı süreci başlatmaya yönelik bir şikayete de gerek görülmemiştir. AK Parti ve hükümeti ne zaman suç duyurusunda
bulunacağının veya bulunmayacağının idraki içerisindedir. Nitekim 'Islak imza' tartışmalarına konu olan belgenin ortaya çıkmasıyla birlikte partimiz kurumsal olarak hedef alındığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur. Ayrıca söz konusu belgede adımın geçmesi ve hedef haline getirilmemden dolayı ben de ayrıca suç duyurusunda bulundum ve mahkeme malum davada müdahil olmamı kabul etti" diye konuştu.

"DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİ GİZLİ SAKLI YAPILMADI"
Büyükanıt'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakanlık Dolmabahçe ofisindeki görüşmesine yönelik iddialara da değinen Çelik, bir Başbakanın ne zaman gerekli görürse Genelkurmay Başkanı'nı davet edeceğini ve görüşeceğini kaydetti. Nitekim Başbakan Erdoğan'ın da halen Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile haftalık olarak çoğu zaman da baş başa görüştüğünü belirten Çelik, "Herhalde Sayın Başbakan her seferinde bu görüşmelerini tutanak altına alıp deşifrelerini Sayın Kılıçdaroğlu'na göndermek
durumunda değildir. Bu ne kadar normal ise Sayın Başbakan'ın Sayın Büyükanıt'la görüşmesi de o kadar normaldir. Ayrıca bu, gizli saklı yapılan bir görüşme de değildir. Söz konusu görüşmede hiçbir suretle Sayın Büyükanıt'ın eşiyle ilgili bir konu gündeme gelmediği halde, çok yakışıksız bir biçimde iddialar ortaya atıldı, yazıldı çizildi ve nihayet bu mesele yargıya taşındı" dedi.
CHP'lilerin tüketemediği bir malzemenin de Büyükanıt'a zırhlı araç satın alınmış olması olduğunu belirten Çelik, bu güne kadar emekli olan tüm Genelkurmay Başkanlarına zırhlı araç tahsis edildiğini veya satın alındığını söyledi. Bu durumun Büyükanıt'a mahsus bir uygulama olmadığını belirten Çelik, ayrıca Başbakanlık tarafından ve Başbakanlığın bütçesiyle hükümetin özel bir tercihiyle bir satın alma gerçekleşmediğini kaydetti. Çelik, şöyle konuştu:
"Genelkurmay Başkanlığı'nın kendi bütçesiyle ve kendi inisiyatifi ile Sayın Büyükanıt'a araç satın almıştır. Bu vesileyle Sayın Büyükanıt'ın hükümet tarafından ödüllendirildiği iddiası abesle iştigaldir. Sayın Kılıçdaroğlu daha da ileriye giderek 27 Nisan Bildirisi'nin AK Parti'yi yeniden iktidara getirmek için kurgulandığını, Sayın Başbakanla Sayın Büyükanıt'ın çıkar işbirliği yaptığını iddia etmektedir. Siz bu iddiayı nasıl karşılıyorsunuz bilmiyorum ama ben sadece 'Pes doğrusu' diyorum. Yani bu zavallı
iddiaya göre, Sayın Başbakanla Sayın Büyükanıt pazarlığa oturmuşlar, Sayın Başbakan Sayın Büyükanıt'a demiş olmalı ki 'Ver bir muhtıra biz yeniden iktidara gelelim, siz de kapın zırhlı arabayı'. Öyle mi? Bu iddiaya sağlar değil, ehli kubur yani ölüler bile güler Sayın Kılıçdaroğlu.

"CHP DE Mİ AK PARTİ İLE ÇIKAR İŞBİRLİĞİ YAPTI"
Bu mantığa göre 367 şartını ortaya atan Sabih Kandoğlu'nun, buna 'mal görmüş mağribi gibi sarılıp Meclis Genel Kurul'una girmeyerek Cumhurbaşkanı seçimini engelleyen ve meseleyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan CHP, malum ve meşhur 367 kararını veren Anayasa Mahkemesi'nin de AK Parti'nin yeniden iktidara gelmesi için tıpkı Büyükanıt gibi AK Parti'yle çıkar işbirliği yapmış olduğunu belirten Çelik, "Buna ne dersiniz Sayın Kılıçdaroğlu? Sizin partiniz böyle bir ihanetin nasıl faili oldu? Sizce Balyozcular,
Sarıkızcılar, Ayışığıcılar, Yakamozcular, Eldivenciler, Kafesçiler, Poyrazköycüler ve bilumum Ergenekoncular da AK Parti'yle gizli bir ittifak içinde olabilirler mi? Bu ne komplo teorisi üretme dehası, bu ne zavallı mantık" dedi.

BABACAN'IN YAPTIĞI ANLAŞMA
Kılıçdaroğlu'nun çok kaba ve nahoş bir yakıştırması ve ithamının da 2003 yılında Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ABD yetkilileriyle imzaladığı bir anlaşma ile ilgili olduğuna dikkati çeken Çelik, Başbakan Erdoğan'ı ülkesine ihanet etmekle suçlayan Kılıçdaroğlu ve partisinin yıllardır söz konusu anlaşmayı adeta ağızlarına sakız haline getirdiklerini söyledi. 22 Eylül 2003 tarihinde Ali Babacan'ın ekonomiden sorumlu devlet bakanı sıfatıyla Amerikalılarla Türkiye'nin Irak'ın işgaliyle doğan ekonomik zararlarını
telafi edilebilmesi için 8,5 milyar dolar krediye çevrilebilir 1 milyar dolarlık bir hibe için anlaşma imzaladığını belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Bu anlaşmada Türkiye kendisini hiçbir siyası kayıt ile sınırlandırmamış, Kuzey Irak'a gerekli hallerde asla girmeme taahhüdünde bulunmamıştır. Ancak Amerikan tarafı Türkiye'nin Irak'a tek taraflı müdahalede bulunmasını ödemenin geri kalanını askıya alma sebebi sayacağını ifade etmiştir. Türkiye'de ekonomik şartların hızla iyileşmesi üzerine yapılan yeniden değerlendirmede 8,5 milyar dolarlık krediye veya 1 milyar dolarlık hibeye gerek olmadığı sonucuna varılmış ve anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
onay için gönderilmemiş ve anlaşma Dışişleri Bakanlıkları arasındaki nota teatisiyle iptal edilmiştir. İşin aslı esası budur."

BAHÇELİ'YE SERT TEPKİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün yayımladığı basın açıklaması ile ağzını bozma seanslarına devam ettiğini söyleyen Çelik, Başbakan Erdoğan'ı etnik bölücülük yapmakla itham eden Bahçeli'nin aynaya bakması gerektiğini kaydetti. Çelik, "Sayın Bahçeli unutmamalıdır ki, Türkiye'nin değişerek gelişmesine mani olmak, 12 Eylül Anayasası'nın kısmen de olsa değişmesine engel olmak ve statükocuların ekmeğine yağ sürmek gibi hususlarda, kendisi istese de istemese de, bu durumdan hoşnut olsa da olmasa da şu
anda PKK'nın ve onun siyaset tarzının safında yer almaktadır. Bir kez daha söylüyorum bizim dağarcığımızda Sayın Bahçeli'nin sarf ettiği küfürler ve hakaretler yoktur. Biz hançerimizi bunlarla kirletmedik ve kirletmeyeceğiz. Bu ilkel ve kaba üslup Sayın Bahçeliye de Türk siyasetine de yakışmıyor" diye konuştu.
(MÜG-CC-Y)