Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: En büyük teşvik, siyasi istikrar ve güven ortamıdır

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, "En büyük teşvik, siyasi istikrar ve güven ortamıdır. En büyük teşvik ülkenin iyi bir demokratik seviyeye ulaşma

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, "En büyük teşvik, siyasi istikrar ve güven ortamıdır. En büyük teşvik ülkenin iyi bir demokratik seviyeye ulaşmasıdır." dedi.

Bakan Ergün, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık'ı ziyaretinden yaptığı konuşmada, Anadolu şehirlerinin kara ve demiryolları ile Karadeniz ve Akdeniz limanlarıyla buluşturulması gerektiğini söyledi. Anadolu'da da çok büyük bir dinamizm olduğuna dikkat çeken Ergün, "Bu dinamizmin liman şehirleriyle buluşması halinde ülke topluca büyük bir dinamizm kazanmış olacaktır. Bugün yapılan çalışmalardan bazıları da bu istikamettedir. Hem Anadolu boydan boya kendi içerisinde duble yollarla örülmekte, karayolu ulaşımı geliştirilmekte hem de havayolu ulaşımı son derece büyük bir inkişaf içerisindedir. Havayolunda artık neredeyse atıl bir havaalanımız kalmadığı gibi talebe de yetmez hale geldi. Yeni yeni havaalanları yapma durumundayız." diye konuştu.

Demiryolu projelerine de ağırlık verildiklerini anlatan Bakan Ergün, Marmaray ve Kars-Tiflis-Bakü tren yolu projelerine değindi. Bunlar sanki İstanbul Boğazı'nın altından geçen bir tren yoluyla şehir içi ulaşımı sağlayacak gibi göründüğünü, ancak böyle olmadığını ifade eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar Londra'dan Pekin'e kadar çok uzun bir tren yolu ağını birbirine bağlayan iki projedir. Ve böylesine uzun tren yolu hattı sadece Türkiye üzerinden geçmiş olacaktır. Londra'dan kalkan bir tren Türkiye üzerinden Pekin'e kadar yük taşımacılığı yapabilecektir. Şu anda İstanbul'a kadar gelen trenler gemiye binip karşıya geçmek mecburiyetindeler. Kars-Tiflis-Bakü tren hattında bu bağlantı da kurulmakta."

Türkiye'nin 2023 yılında siyasi ve ekonomik anlamda tarihteki hak ettiği yeri alması için çalıştıklarını belirten Bakan Ergün, Türkiye'nin dünyayla ilgili ekonomik ve siyasi kararlar alınırken o kararlara uyan ülkelerden birisi değil, o kararları alan ülkelerden birisi haline geldiğine işaret etti. Bunu daha ileri seviyelere taşımak istediklerini söyleyen Ergün, "Ekonomide geldiğimiz nokta çok önemi. Son 7 – 8 yıl içinde Türkiye dünyanın 26. büyük ekonomisinden 16. büyük ekonomisi olmuş. 36 milyar dolar ihracattan 132 milyar dolar ihracat yapan ülke konumuna gelmiş. Hızlı bir ilerleme göstermiş ihracatta. 3 bin dolarlık milli gelirden 10 bin dolarlık milli gelir seviyelerine ulaşmış. Aslında bundan daha fazlasını gösterebilir. İşte bu nedenle 2023 yılının şöyle olsun istiyoruz; ihracatını 500 milyar dolara çıkarsın, Gayri Safi Milli Hasıla'sını 20 bin doların üzerine çıkarsın ve 2023'te dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden birisi haline gelsin. Türkiye'nin bu gücü, bu kabiliyeti, bu potansiyeli var." ifadelerini kullandı.

"AYAĞIMIZDAKİ PRANGALARI ÇÖZMELİYİZ"

Bakan Ergün, Türkiye'nin bunu yapabileceğini, ancak hızlı koşması, hızlı koşmak için de üzerimizdeki yükleri atması, ayağındaki prangaları çözmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye'nin epeyce bir mesafe aldığını, ama bu mesafeyi çok enerji sarf ederek aldığını kaydeden Ergün, "İçeride çok önemli sorunlarla zaman kaybederek aldı. Önemli engellerle boğuşarak aldı. Kimisi yargısal, kimisi siyasi engeller, kimisi toplumsal bir takım engeller. Bu problemlerin hepsini kenara koyabilmemiz lazım. Eğer bunu yapabilirsek o zaman çok daha hızlı mesafe alacaktır." dedi.

Ülkeleri küresel ilişkiler ağında sıkıştıracak iki argümanın bulunduğuna işaret eden Ergün, bunların küresek ekonomik kriz ve terör olduğunu belirtti. Dünyaya açık bütün ülkelerin küresel dalgalanmalardan etkilenebileceğine değinen Ergün, şöyle devam etti: "Biz de ekonomimiz ve toplumsal yanımız dünyaya açık. Dünyadaki gelişmelerden ister istemez etkileniyoruz. Eğer kapalıysanız etrafınızda, duvar varsa dışarıda fırtına da olsa etkilenmezsiniz. Ama açıksanız dışarıdaki en küçük dalgalanma sizin toplumsal ve ekonomik yapınızda etkiler meydana getiriyor. Biz de dışa açık bir ülkeyiz. Onun için ayağımızı yere daha sağlam basmamız gerekiyor. Ekonomik krizler ülkeleri sıkıştırabilir. Eğer ülkeler kendi içindeki ekonomik dengelerini sağlam tutmazlarsa ekonomik krizlerden çok etkilenir ve ciddi tahribat yaşarlar. Biz geçen dönem ekonominin altyapısını sağlam temellere oturttuğumuz için bu ekonomik krizden fazla etkilenmedik."

Bütün ülkelerin teröre açık hedef olduğunu ifade eden Ergün, "Ülkelerin içinde bir takım sosyal siyasi problemler vardır. Bunlar istismar edilerek terörize edilmektedir. Terör örgütleri el altından, el üstünden, içeriden, dışarıdan destek görebilmektedir. Bazen kimin destek verdiğini görürsünüz, bilirsiniz ama o konuda doğrudan doğruya müdahale edemezsiniz. Diplomatik yollardan bir şeyler yapmaya çalışırsınız. Böyle karmaşık bir süreç yaşanabileceği için terör örgütleri bu süreçten istifade edebilmekte ve ülkede ciddi problemler terör vasıtasıyla meydana getirebilmektedir." şeklinde anlattı.

Ergün, Türkiye'nin hızlı ilerleyişinden rahatsız olan çevrelerin terör yoluyla Türkiye'yi terbiye etmek, hızını kesmek ilerlemeleri yavaşlatmak gibi amaçlarının olabileceğine de dikkat çekti. Ergün, bu meselenin istismar edildiği bütün alanları ortadan kaldırmak ve bu gibi meseleleri çözüme kavuşturarak Türkiye'nin ilerlemesini artırmak gerektiğini vurguladı.

"TÜRKİYE 12 EYLÜL'DE ÖNEMLİ YÜKLERNDEN KURTULACAK"

Yargı yoluyla siyasete müdahale sorunlarını çözme kavuşturmak gerektiğini söyleyen Bakan Ergün, "Bir taktım kaotik ortamlar hazırlayarak darbelere zemin hazırlamak isteyenlerin artık bunları aklına bile getiremeyeceği bir demokratik ve hukuki ortam meydana getirmemiz lazım ki, Türkiye hızına hız katsın. O nedenle 12 Eylül'deki referandum da böyle bir anlam taşıyor. Türkiye'nin gerçekten üzerindeki çok önemli yükleri bırakacağı gündür; 12 Eylül. Türkiye o gün çok önemli yüklerden kurtulacaktır. Türkiye'nin hızını kesen, yavaşlatan çok önemli unsurlar bir kenara konulmuş ve Türkiye daha hukuka uygun, daha demokratik, hak ve özgürlük alanını daha çok genişletmiş ülke haline gelebilecek ve önemli bir avantaj elde etmiş olacaktır. Türkiye'nin 2023 hedeflerine varmasında ciddi rol oynayacak bir dönüm noktasıdır. Biz öyle gördüğümüz için toplumun her kesiminde bunu anlatmaya gayret ediyoruz." diye konuştu.

Referandumu şu veya bu siyasi partinin tek başına halletmesi gereken bir mesele olarak görmemek gerektiğinin altını çizen Bakan Ergün, bunun bir millet meselesi olduğunu kaydetti. Ergün, "Referandumda oy vermekle partilere oy vermek arasında çok büyük fark vardır. İnsanlar seçim zamanı başka başka partilere kuşkusuz oy verebilirler adaylarını politikalarını beğenirler ötekini beğenmezler ve ona göre siyasi tercihlerini oluştururlar. Ama bu siyasi bir tercih, bir parti tercihi meselesi değildir. Ülkenin geleceğiyle alakalı anayasal zeminin oluşturulması meselesidir. Onun için toplum tarafından partiler üstü bir mesele olarak algılanmalıdır. Geçen referandumda 'cumhurbaşkanını halk seçsin' konusu böyle algılandı ve toplum yüzde 70 destek verdi. Halbuki bizim parti olarak oyumuz yüzde 70 değil. Ama halk yüzde 70 oranında destek verdi. Çünkü milli bir mesele olarak gördü, politik düşünmedi yani.

Aynen bu da öyledir." dedi.

Bakan Ergün, Anayasa Mahkemesi'nin demokratik yapısının, HSYK'nın demokratik yapısının, askeri yargı mekanizmalarının yapısının, özgürlük alanlarının genişlemesinin şu partinin bu partinin meselesi değil, bütün toplumun meselesi olduğunu dile getirdi. Ergün, bunların Türkiye'nin ekonomik istikrarı ve gelişmesiyle de çok yakından ilgili konular olduğunu belirtti.

'Bu işin içinde aş var mı iş var mı?' diye sorulduğunu söyleyen Bakan Ergün, "Bu işin içinde aş var iş var. Bütün iller teşvik bekliyorlar. Bedava arsa olsun, vergi indirimi olsun, KDV düşürülsün. İstihdam vergileri düşürülsün, mümkünse her şey bedava olsun teşvik olsun diye şeklinde talepler var. Bu teşviklerin hepsi önemli ve değerli. Ama en büyük teşvik siyasi istikrar ve güven ortamıdır. En büyük teşvik ülkenin iyi bir demokratik seviyeye ulaşmasıdır. İyi bir hukuk devletinin inşa edilmesidir, ülkede hak ve özgürlükler alanının geniş olmasıdır. En büyük teşvik budur. Bütün her şey bedava olsa bile ekonomik gelişmeler açısından bundan daha büyük etki meydana getiremez. Çünkü yatırımcıyı motive eden ciddi unsurlardan biri budur. Yerli veya yabancı bütün yatırımları, sermaye hareketlerini ciddi anlamda etkileyecek altyapı oluşacaktır." diye sözlerini tamamladı.