KKTC'nin yerlisi imtiyazlı, göçmeni köle

Kur'an ve Kilise ile birlikte ünlü şarkıcı Jenifer Lopez tartışmalarının yaşandığı, sokaklarında 150 TL'lik ticari araçların gezdiği KKTC'de yerli halk ile göçmenler arasında müthiş bir gelir ikilemi yaşanıyor.

KKTC'nin yerlisi imtiyazlı, göçmeni köle
Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak'ın köşesine taşıdığı ada ile ilgili çarpıcı tespitler:

KKTC'nin nüfusu resmi kayıtlarda 265 bin görünüyor ama gerçekte 500 binin üstünde. (Not: Bu rakamı 700 bine, 800 bine çıkaranlar da var.) İstatistiklerde görünmeyen artı nüfusu Türkiye'den gelenler oluşturuyor. Onlar da eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanıyorlar. Hem de ücretsiz. Türkiye'den gelen ailelerde bir kişi çalışıyor, sağlık karnesiyle eşi, çocukları, ailesinden kim varsa bedava yararlanıyor. Şu anda devlet hastanelerindeki hastaların yüzde 90'ı Türkiye kökenliler.

"KKTC'de hayat pahalılığından haberiniz var mı?" diye soruyor bazıları. Örnekler de veriyor: Domates 4.5 lira, kiraz 17.5 lira, dürüm 10 lira, fasulye 16 lira, en ucuz kira 750 lira...
Hepsi kabul. Ama KKTC'nin resmi istatistiklerine göre, adanın yerli halkının dörtte üçü kendi evinde oturuyor. Yani kira derdi yok. KKTC'de kişi başına düşen milli gelir 16 bin dolar. KKTC'nin Türkiye'den gelenlerle birlikte nüfusu İstanbul'un Bağcılar ilçesi kadar ya var ya yok. Toplam büyüklüğü ise taş çatlasın Bakırköy ilçesi kadar. Haydi biraz torpil geçelim, Bahçelievler ile Küçükçekmece'yi de katalım. Bu kadarcık alanda bin kişiye 600 otomobilin düştüğü bir başka diyar var mı? Diyeceğimiz şu ki, Kıbrıslılar'ın refah düzeyi yüksek. İlk yazıdaki notu tekrarlayalım; "Gözü olanın gözü çıksın..."
Tabii, gelen e-mail'lerde şöyle ifadeler de yer alıyor:

"Burada devlet dairelerinde salla başını al maaşını düzeni var. Sabah geliyorlar, imzayı atıyorlar, sonra kimisi kendi işine (ek işine) gidiyor, kimisi (kadınlar) odalarında börülce, molihiya ayıklıyor ama maaşlar tıkırında ödeniyor. Temizlik işi yapan bile en az 2.500 lira alıyor."

"Düşünün ki, bir devlette cumhurbaşkanı kızını cumhurbaşkanlığına alıyor, diğer kızını gençlik dairesi müdürü yapıyor, bir diğerini de meclise vekil olarak sokmak için uğraşıyor; hanedanlık, çiftlik değil de nedir?"


"Burada zengin şirketlerden, iş sahiplerinden vergi, elektrik borcu falan almıyorlar. Asil Nadir'in 25 milyon lira vergi borcu var, beş kuruş ödemediği gibi, sürekli kredi çekiyor, teşvik alıyor. Serdar Denktaş'ın kayınbabası (marketleri var) 14 aydır sigorta, İhtiyat Sandığı primlerini yatırmadıktan başka 800 bin liraya yaklaşan elektrik borcu var."


"Denktaş ve Eroğlu üçer kez emekli çıktılar ve ikramiye aldılar. En son geçen ay Derviş Bey tekrar emekliye ayrılıp 570 bin lira daha ikramiye aldı."
"Bir vatandaş olarak diyorum ki; yıllardır Türkiye'den gelen paralar nereye gitti, kimler yedi, kaç kişiye kıyak geçtiler, kimleri zengin ettiler? KTHY'yi batırdılar, hesap soran olmadı. DAÜ batıyor, hesap soran yok. KIBTEK batmak üzere, sesini çıkaran yok. Telefon Dairesi bitmiş, kimsenin umurunda değil."

Kuzey Kıbrıs'tan gelen e-mail'leri okudukça içimize hüzün çöküyor. Dehşet duyguları cabası. Çeyrek asırdır birlikte yaşayan soydaşlar, bu kadar mı birbirlerinden kopuk olurlar?


Dün yazdığımız gibi, söz sırası KKTC'deki Türkiye kökenlilerde. Birçok e-mail'den alıntı yerine, ayakları yere basanlardan birinin gerçekçi, soğukkanlı gözlemlerine yer vereceğiz.: "
TC'de 14 milyon kadar motorlu taşıt var, 5 kişiye bir araç düşüyor.
KKTC'de 245 bin taşıt var. Bu da her yurttaşa bir araç demek.
TC'de 15 milyon öğrenci ve 600 bin öğretmen var. 25 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. KKTC'de ise toplam 36 bin öğrenciye 6 bin öğretmen eğitim veriyor. 6 çocuğa bir öğretmen düşüyor.
TC'de bir memur ortalama 1.300-2.000 lira maaş alıyor. KKTC'de maaşlar 2.500-5.000 lira aralığında.
TC'de bir memur emekli olunca 25-70 bin lira arası ikramiye alıyor, KKTC'de 200 bin ile 2 milyon TL arasında değişiyor.
TC'de bir litre benzin 3.8 TL dolayındayken KKTC'de 2 TL düzeyinde. TC'de 12 kilo sıvılaştırılmış gaz 55 lira, KKTC'de 10 kilo tüpgaz 25 lira.
KKTC'de alkollü içkilerin fiyatı TC'nin yarısı düzeyinde. Et, süt, şeker, makarna, bakliyat, ekmek, tuz gibi temel gıda maddelerinin fiyatı iki ülkede de hemen hemen aynı.
KKTC'nin yerlileri lüks apartmanlarda ya da havuzlu villalarda yaşarken, TC'den gelenler, Pakistanlılar, Türkmenler ve TC'li öğrenciler köhne evlerde fahiş kirayla oturuyorlar.
KKTC'nin en ağır, en pis işleri Türkiyeli, Pakistanlı ve Türkmen göçmenlere yaptırılıyor. İzini, raporu, mesai ücreti iyi olan ballı işler ise adalılar arasında paylaşılıyor.
Adalıların hemen tümünün Rum pasaportu var. Bu belgeyi kullanarak dünyanın her yerine rahatça gidiyorlar ama buna rağmen tecritten şikâyet ediyorlar.
KKTC hazinesinden her ay 70 bin kadar kişi maaş alıyor. Yani hemen hemen tüm Kıbrıslı ailelerin evine devletten bir şekilde kaynak aktarılıyor.
KKTC'nin tüm ekonomisi 10 kadar ailenin denetiminde. Bu 10 aile birbirine rakip görünse de, aynı Lions, Rotary, Inner Wheel kuruluşlarında birlikte hareket ediyorlar.
KKTC'nin kendini asılzade, üstün ırk gören yerlilerinin çocuklarının önemli bölümü lise ve üniversite eğitimlerini Rum kesimindeki, İngiltere'deki ve ABD'deki okullarda yapıyorlar. KKTC devleti, eğitimini yurtdışında yapan yurttaşlarına ayda 1.200 TL dolayında karşılıksız burs veriyor.
Adalı ailelerin çocukları KKTC'deki üniversitelere sınavsız giriyor. Hiçbir zahmete katlanmadan yüksek öğrenime geçebildiklerinden mezunların kalitesi inanılmaz derecede düşük. Mühendis diploması sahibi binlerce KKTC'li mühendis, en temel mesleki bilgilere bile sahip olamadığı için piyasada tutunamayıp kamuda işe giriyor.
KKTC'deki üniversitelerde 40 bin dolayında öğrenci okuyor. Bu kitlenin 35 bini Türkiyeli. Adadaki öğrencilerin sadece 5 bini yurtlarda barınabiliyor, kalan 35 bini yüksek fiyata (500-1.000 TL arası) kirayla ev tutuyor. KKTC'li ailelerin hemen tümünün kiraya verdiği ikinci ya da üçüncü evi var. Evlerin geliri sayesinde 10-15 yıl vadeli taksitlerle satılan yeni bir ev daha alınıyor. İşte bu çarkla 10-20 dairesi olan memur ailelerine rastlamak mümkün.
250 bin nüfuslu KKTC'de resmi makam aracı sayısı 2.400'ün üstünde. 100 milyon nüfuslu Japonya'da sadece 5 bin makam aracı var.
KKTC'de her iktidar değişikliğinde tüm dairelerin müdürleri, hatta kaymakamlar bile değişiyor.
Görevden alınanlar müşavir sıfatıyla kızağa çekiliyor ve hiç işe gitmeden her ay 6-8 bin lira maaşı ömür boyu almaya devam ediyor...

Peki Adanın yerli halkı dışardan gelenlere ve Türkiye ile ilişkilere nasıl bakıyor: İşte onların yorumları

Adamız şu an ikileme girmiş durumda: Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımı var. Burası çok güvenle yaşayabileceğiniz ve çocuklarınızı güven içinde yetiştirebileceğiniz bir ada. Bu yavaş yavaş yok olmaya başladı maalesef. Sebebi? Türkiye'den gelenlerin yaşam tarzlarını ülkemize yansıtmaları. Cezaevimiz Türkiye'ye çalışıyor. Kıbrıs'ın özü bozuluyor."

"Biz KKTC halkı olarak üretmeyi çok seven bir halktık. Özal hükümetine ve KKTC'yi kurup ambargoları yiyene kadar. Tüketildik. Türkiye'den yılda 300 milyon dolar alıyoruz ve 1 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz, yani 3 katı geri ödüyoruz."

"Kıbrıs'ın kuzeyinde gerçekte kontrolün kimin elinde olduğu, yıllardır Kıbrıslı yatırımcının Türkiye'ye neden ürünlerini satamadığı sorgulanmıyor. Oysa sorgulanmalı. Çünkü '1974 düzeni' bitti. Yeni dönemin Kıbrıs'ı - ki tek kurtuluş çaresi 'Barış'tır kanımca- mutlaka yeniden yazılmalı."

"KKTC ya bağımsızdır ya değildir. Bağımsızdır diyorsanız, içişlerine karışılmaz. Bağımsız bir ülkeye karışılıyorsa, nüfusu sürekli artırılıyorsa, o zaman gerekli bedel ödenecek. Batıyorsa pılı pırtıyı toplayıp düşün yakasından. Siz de rahat, biz de."

"1974 sonrası adanın kuzeyinde oluşturulan çarpık yapı, TC'nin onayı ve uyguladığı politikalar sonrasında şekillendi. Bu çarpık yapıda TC'nin birçok hükümeti bizlere 'Siz çalışmasanız da biz para yollarız' dedi. Böylelikle Kıbrıs halkı üretimden koparılarak 'Memurizm' denilen bir yapıya kavuşturuldu. Ayrıca Osmanlı'nın 500 yıl önce adada gerçekleştirdiği bilimsel ve son derece başarılı iskân politikası, 1974'ten sonra ne yazık ki uygulanamadı. Özellikle adaya kimlikle girişlerin başlatılmasıyla birlikte, 1990'lardan bu yana ülkede ciddi sosyal kaoslar yaşanıyor. Gün geçmiyor ki, Kıbrıs Türkleri'nin hiç de alışık olmadığı hırsızlık, tecavüz, cinayet olayları yaşanmasın. Türkiye'den adaya taşınan kumarhaneler ve fuhuş sektörü tüm bunlara tuz-biber ekiyor."

Kaynak: Haber7