Rus Siyaset Uzmanı Kosirev, Türkiye Ve Başbakan Erdoğan İle İlgili Övgü Dolu Bir Yazı Kaleme Aldı
Rus Devlet Ajansı Ria Novosti'nin Siyaset Uzmanı Dmitri Kosirev, "Türkiye, Sıkıştığı Köşesinden Kurtuldu" başlıklı yazısıyla, Türkiye ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a karşı övgü dolu bir yazı kaleme aldı
Rus Devlet Ajansı Ria Novosti'nin Siyaset Uzmanı Dmitri Kosirev, "Türkiye, Sıkıştığı Köşesinden Kurtuldu" başlıklı yazısıyla, Türkiye ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'a karşı övgü dolu bir yazı kaleme aldı.
Yazısında Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'in Türkiye ziyaretlerine değinen Kosirev, "Yine Türkiye, yine resmi ziyaret diyeceksiniz ama bu defa 8 Haziran'da başlayan Rusya Başbakanı Vladimir Putin'nin ziyaretiyle ilgili olacak. Dostu olarak nitelendirdiği Tayip Erdoğan'la Vladimir Putin şu ana kadar 10 defa görüşmüştür. Bir de Mayıs'ta Devlet Başkanı Medvedev de Türkiye'yi ziyaret etmişti. Ancak Vladimir Putin'nin İstanbul'a yaptığı bu ziyaret ikili görüşmelerden ziyade,
7-9 Haziran arası devam eden 3'üncü Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansla alakalıdır. AIGK, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ürünüdür, amacı AGİK tarzı bir kuruluşu Asya'da kurmaktı. Şu anda Kazakistan zaten AGİK'in başkanlığını yürütüyor ve AIGK'in başkanlığını da Ankara'ya devir etti" ifadelerini kullandı.
Yazısında Başbakan Erdoğan'ın başarılarına dikkat çeken Kosirev Türkiye'nin önemini, "Şimdi Erdoğan'ın kurmaylarının kısa sürede gerçekleştirdiği diplomasi başarılarının birkaçını sıralayalım ve hayran olalım. Mesela, meşhur Tahran nükleer girişimi (Brezilya ile beraber). İran, uranyum değiş tokuşunu Türkiye'de yapmayı kabul etti. Ermenistan'la ilişkileri düzeltme konusunda gösterilen çabalar, Kafkaslar'da ortaya koyulan girişimler, Pakistan ve Afganistan Devlet Başkanlarının katılımıyla oluşturulan üçlü
zirve, Suriye ile Türkiye arası vizesi dönemin başlaması ve Orta Doğudaki diğer olaylar 'yine Türkiye' dememize sebep oluyor. Sırbistan'la Bosna Hersek arasında arabuluculuk girişimi başarıyla sonuçlandı. Rusya'yla ise her şey çok güzel gidiyor, Moskova ise Türkiye'nin en büyük ticari ortağı oldu. Ayrıca bizim sayemizde Türkiye bütün gaz borularımızın bağlantı noktası haline geldi, Mavi Akım, Güney Akım ve rakibimiz olan Nabucco projesi. Eğer bunlar da yeterli değilse, Türkiye Afrika'nın 16 ülkesinde ve
Güney Amerika'nın 2 ülkesinde büyükelçilikler açtı. Son olarak AIGK, burada da Türkiye var" ifadeleriyle açıkladı.
Türkiye'nin bölgedeki öneminin arttığına vurgu yapan Kosirev yazısını "Neler oluyor? Ankara, bölgenin diplomatik merkezi haline mi dönüşüyor? 20 yıl evvel NATO'nun üyesi olan Türkiye, kendi stratejisi ve diplomasisi olmayan dünya politikasının tozlu köşesi idi. Mesela, Japonya birkaç yıldır bu durumdan kurtulabilmek için kafa yoruyor. Şu anda Amerikalı köşe yazarları ve düşünürler Türkiye'yi acımazca eleştiriyorlar, Rusya'ya satıldılar, Amerikan askerlerinin Irak'a geçmelerine müsaade etmediler, diğer
Müslümanlara kayıyorlar. Neden? Çünkü Fransa ve Almanya, 72 milyonluk Türkiye'yi AB'ye almak istemiyor. 'Batı iyi, Doğu kötü sen seç' gibi düşünce 20 yıl veya belki ortaçağdan kalma bir düşüncedir. Ancak şu anda Türkiye'nin yaptığı ise yarının fenomenidir. Türkiye, iki ayrı kutbun ve kurallarının yer almadığı yeni bir dünyanın yansımasıdır. Bu yeni dünyada yeni oyuncular da yer alıyor, yeni devler de (Çin ve Hindistan). Buı yeni dünya içinde herkes kendi yolunda devam ediyor. Böyle oyuncuların sayısı
artacak çünkü bu iş kar getiriyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yakın bir zaman içerisinde 'Foreign Affairs' dergisinde yayımlanan makalesinde, 'Türkiye'nin dış politikası ABD dahil olmak üzere bütün dünyaya faydalı olacak' deniliyor. En çok 'çok ortaklı dünyaya' yarayacak. Şu anda Türkiye bu yeni dünyaya geçiş yapıyor. Türkiye, NATO üyesi, AB'ye girmek istiyor, Müslüman ülkelerle ilişkisi iyi. Türkiye- kozmopolitliğin ruhunu içine barındıran bir mini imparatorluktur. Aynı makalede Davutoğlu
memnuniyetle Türkiye'nin en büyük kaynağını şöyle açıklıyor: 'Şu anda Türkiye'de Bosna'dan daha çok Boşnak yaşıyor, Arnavutluk'tan daha çok Arnavut yaşıyor, Abhazya'dan (Gürcistan bölgesi diyor) çok Abhaz yaşıyor. Ruslar bunu kabul etmek istemez ama 2 asır boyunca mükemmel bir donanmayla savaştık. Gerçi Balkan Hıristiyanlarına pek de zarar dokunmadı ama'* Bir de ºu da ço?umuzun hoºuna gitmeyebilir; Türkler 1453'te fethetti?i Bizans'?n kal?nt?lar?ndan çok ºeyi kendi kültürüne benimsedi, mimarl?ktan tutun da
yeme?e kadar. ªu anda mini dünyada ABD gibi olmak güç kayna??d?r" ifadeleriyle sona erdiriyor.
Yazısında Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve Devlet Başkanı Dmitri Medvedev'in Türkiye ziyaretlerine değinen Kosirev, "Yine Türkiye, yine resmi ziyaret diyeceksiniz ama bu defa 8 Haziran'da başlayan Rusya Başbakanı Vladimir Putin'nin ziyaretiyle ilgili olacak. Dostu olarak nitelendirdiği Tayip Erdoğan'la Vladimir Putin şu ana kadar 10 defa görüşmüştür. Bir de Mayıs'ta Devlet Başkanı Medvedev de Türkiye'yi ziyaret etmişti. Ancak Vladimir Putin'nin İstanbul'a yaptığı bu ziyaret ikili görüşmelerden ziyade,
7-9 Haziran arası devam eden 3'üncü Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansla alakalıdır. AIGK, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ürünüdür, amacı AGİK tarzı bir kuruluşu Asya'da kurmaktı. Şu anda Kazakistan zaten AGİK'in başkanlığını yürütüyor ve AIGK'in başkanlığını da Ankara'ya devir etti" ifadelerini kullandı.
Yazısında Başbakan Erdoğan'ın başarılarına dikkat çeken Kosirev Türkiye'nin önemini, "Şimdi Erdoğan'ın kurmaylarının kısa sürede gerçekleştirdiği diplomasi başarılarının birkaçını sıralayalım ve hayran olalım. Mesela, meşhur Tahran nükleer girişimi (Brezilya ile beraber). İran, uranyum değiş tokuşunu Türkiye'de yapmayı kabul etti. Ermenistan'la ilişkileri düzeltme konusunda gösterilen çabalar, Kafkaslar'da ortaya koyulan girişimler, Pakistan ve Afganistan Devlet Başkanlarının katılımıyla oluşturulan üçlü
zirve, Suriye ile Türkiye arası vizesi dönemin başlaması ve Orta Doğudaki diğer olaylar 'yine Türkiye' dememize sebep oluyor. Sırbistan'la Bosna Hersek arasında arabuluculuk girişimi başarıyla sonuçlandı. Rusya'yla ise her şey çok güzel gidiyor, Moskova ise Türkiye'nin en büyük ticari ortağı oldu. Ayrıca bizim sayemizde Türkiye bütün gaz borularımızın bağlantı noktası haline geldi, Mavi Akım, Güney Akım ve rakibimiz olan Nabucco projesi. Eğer bunlar da yeterli değilse, Türkiye Afrika'nın 16 ülkesinde ve
Güney Amerika'nın 2 ülkesinde büyükelçilikler açtı. Son olarak AIGK, burada da Türkiye var" ifadeleriyle açıkladı.
Türkiye'nin bölgedeki öneminin arttığına vurgu yapan Kosirev yazısını "Neler oluyor? Ankara, bölgenin diplomatik merkezi haline mi dönüşüyor? 20 yıl evvel NATO'nun üyesi olan Türkiye, kendi stratejisi ve diplomasisi olmayan dünya politikasının tozlu köşesi idi. Mesela, Japonya birkaç yıldır bu durumdan kurtulabilmek için kafa yoruyor. Şu anda Amerikalı köşe yazarları ve düşünürler Türkiye'yi acımazca eleştiriyorlar, Rusya'ya satıldılar, Amerikan askerlerinin Irak'a geçmelerine müsaade etmediler, diğer
Müslümanlara kayıyorlar. Neden? Çünkü Fransa ve Almanya, 72 milyonluk Türkiye'yi AB'ye almak istemiyor. 'Batı iyi, Doğu kötü sen seç' gibi düşünce 20 yıl veya belki ortaçağdan kalma bir düşüncedir. Ancak şu anda Türkiye'nin yaptığı ise yarının fenomenidir. Türkiye, iki ayrı kutbun ve kurallarının yer almadığı yeni bir dünyanın yansımasıdır. Bu yeni dünyada yeni oyuncular da yer alıyor, yeni devler de (Çin ve Hindistan). Buı yeni dünya içinde herkes kendi yolunda devam ediyor. Böyle oyuncuların sayısı
artacak çünkü bu iş kar getiriyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yakın bir zaman içerisinde 'Foreign Affairs' dergisinde yayımlanan makalesinde, 'Türkiye'nin dış politikası ABD dahil olmak üzere bütün dünyaya faydalı olacak' deniliyor. En çok 'çok ortaklı dünyaya' yarayacak. Şu anda Türkiye bu yeni dünyaya geçiş yapıyor. Türkiye, NATO üyesi, AB'ye girmek istiyor, Müslüman ülkelerle ilişkisi iyi. Türkiye- kozmopolitliğin ruhunu içine barındıran bir mini imparatorluktur. Aynı makalede Davutoğlu
memnuniyetle Türkiye'nin en büyük kaynağını şöyle açıklıyor: 'Şu anda Türkiye'de Bosna'dan daha çok Boşnak yaşıyor, Arnavutluk'tan daha çok Arnavut yaşıyor, Abhazya'dan (Gürcistan bölgesi diyor) çok Abhaz yaşıyor. Ruslar bunu kabul etmek istemez ama 2 asır boyunca mükemmel bir donanmayla savaştık. Gerçi Balkan Hıristiyanlarına pek de zarar dokunmadı ama'* Bir de ºu da ço?umuzun hoºuna gitmeyebilir; Türkler 1453'te fethetti?i Bizans'?n kal?nt?lar?ndan çok ºeyi kendi kültürüne benimsedi, mimarl?ktan tutun da
yeme?e kadar. ªu anda mini dünyada ABD gibi olmak güç kayna??d?r" ifadeleriyle sona erdiriyor.