'Bilgi Çağında Eğitim Ve Malatya' Sempozyumun Sonuç Bildirgesi Açıklandı
Ulusal Malatya Sempozyumları kapsamında düzenlediği "Bilgi Çağında Eğitim ve Malatya" sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
BİLSAM , Malatya Belediyesi ve Malatya İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle 15-16 Mayıs 2010 tarihleri arasında Malatya Anemon Otelde gerçekleştirilen " Bilgi Çağında Eğitim ve Malatya " başlıklı ulusal sempozyumun sonuç bildirgesi Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu , Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut ve BİLSAM Başkanı Prof . Dr . İbrahim Gezer tarafından açıklandı .
BİLSAM Başkanı Prof . Dr . Gezer , " Hem bir sivil toplum kuruluşu öncülüğünde düzenlenmesi hem de çok paydaşlı gerçekleştirilmesi yönüyle ilimizde bir ilk olan bu sempozyuma Malatya içinden ve dışından toplam 65 bilim insanı katılmıştır . Sempozyumda yirmi farklı üniversiteden , YÖK ' ten ve Milli Eğitim Bakanlığının üst düzey yetkililerinden katılımcılar yer almıştır . Üç ayrı salonda eş zamanlı gerçekleştirilen ve toplam 15 oturumda 48 bildirinin sunulduğu sempozyumda ayrıca 2 konferans ve 2 panel
gerçekleştirilmiştir . İlgi ve katılımın çok yoğun olduğu , ülkemiz eğitim camiasından birçok seçkin konuğun da katıldığı sempozyumda sunulan bildiriler ile gerçekleştirilen panel ve konferanslarda ifade edilen görüşler özetlenerek aşağıya alınmıştır . Ayrıca sunulan bildirilerin tam metni ile gerçekleştirilen panel ve konferansların çözümlerini içeren sempozyum kitabı önümüzdeki günlerde yayımlanacaktır " dedi .
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut , " Bu çalışma ilimiz içinde çok önemli oldu . Çok sayıda üniversite ve bakanlığımızın ve YÖK ' ün üst düzey temsilcilerini de katıldığı bilimsel sempozyumda eğitimin çeşitli konulardaki sorunları tartışıldı " dedi .
Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu , " Farklı bir birliktelikle ilimiz ve ülkemiz açısında önemli sonuçlar veren bir sempozyum düzenlendi . Sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerinden birini BİLSAM ile birlikte yaptık . Bu sempozyum bir ilk olması açısında da önemliydi . Bu tür sempozyumların ilimizin tanıtımına verdiği katkıda göz ardı edilemez . bu tür ideal projeleri destekleyeceğiz " dedi .
Bilgi Çağında Eğitim ve Malatya " sempozyumun sonuç bildirgesindeki " Genel tespitler " şu şekilde aktarıldı ;
" 1 . Son on yılda Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki koordinasyonsuzluk , milli eğitimde istikrarlı ve bütüncül bir politika geliştirmeyi engellemiş ve yüz binlerce veli ve öğrencinin mağduriyetine yol açmıştır . Eğitim sistemimizin bugünkü sorunu , yaptığını doğru şekilde yapamamak değil , doğru olanı yapmamaktır . Bu yüzden bundan sonrası için yapılması gereken , daha önce yapılanları daha iyi nasıl yapabileceğimizi düşünmek değil , ne yapılması gerektiğine yeniden karar vermektir .
2 . Eğitim sistemimizdeki , çocukları ve gençleri birbirine karşı yarıştıran strese sokan ve tüm yaratıcı özelliklerini yitirmelerine yol açan mevcut sınav merkezli yaklaşım hala devam etmektedir . Öyle ki , çocukların başarısı hangi kolej ya da fakülteye girdiğiyle ölçülür hale gelmiştir .
3 . Eğitim sisteminin sınav odaklı bir yapıda olması , eğitimden beklenen amaçların elde edilememesine , eğitime ayrılan kaynakların verimsiz kullanılmasına , öğrenciler ve ailelerinde mali , sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır .
4 . Eğitim sisteminin çok sayıda sorununu çözmesi amacıyla uygulamaya konulan yeni ortaöğretime geçiş sistemi , kendisinden beklenen sonuçları verememiştir . Seviye Belirleme ( SBS ) sınavlarının uygulanmaya başlaması ile birlikte , öğrencilerin müfredatla ve okulla ilişkileri nispeten iyileşmiş ancak buna karşın sınav odaklı yaklaşım güç kazanmış ve erken yaşlardan itibaren çocukların okul dışı kaynaklara yönelimine yol açmıştır .
5 . Türkiye ' de en büyük eğitim kaybı ortaöğretimden yüksek öğretime geçişte yaşanmaktadır . İlköğretimden mezun olanlardan ortaöğretime geçişte sadece yüzde 8 örgün öğretim dışında kalırken bu oran yükseköğretime geçişte yüzde 78 , 3 olmaktadır . Eğitim kademeleri içinde nicelik olarak en zayıf halkalar okul öncesi ile yükseköğretimdir . Her iki kademede de Türkiye oldukça gerilerdedir .
6 . Mesleki ve Teknik Eğitim , Türkiye ' de " problem alan " lardan biri olmaya devam etmektedir . Türk eğitim sistemi bu açıdan başarısızdır ve ara eleman meselesini hala çözememiştir .
7 . Popülist politikalar sonucu -şehirleşme eğilimi ve hızı dikkate alınmadan 60 ' lı ve 70 ' li yıllarda plansız , programsız bir şekilde yapılan köy okulları bugün kapatılmak durumunda kalınmıştır . Ülkedeki toplam okulların yüzde 72 ' si köylerde bulunmakta buna karşılık öğrencilerin ise sadece yüzde 27 ' si köy okullarına devam etmektedir . Büyük maliyetlerle yapılan köy okulları kayıp yatırımlar olarak ortaya çıkmıştır .
8 . Türkiye ' de yükseköğretim hariç resmi ya da özel tüm eğitim kademelerinde 58 . 900 eğitim mekanında 16 . 100 . 000 öğrenci eğitim görmekte ve bu kademelerde toplam 578 . 000 öğretmen görev almaktadır .
9 . Türkiye ' de halen 11 . 800 okulda ikili eğitim yapılmaktadır ki , bu acilen çözülmesi gereken ciddi bir meseledir .
10 . Ortaöğretimde kargaşa yaşanmaktadır . Okul türleri hafızada kalamayacak sayılara ulaşmıştır . Türlerin isimleri de aynı kargaşayı ve kavram karışıklığını göstermektedir .
11 . Yükseköğretime geçiş sistemi ve yükseköğretimin kurumsal yapısı ciddi problemlerle karşı karşıyadır . Yükseköğretime giriş sistemi ikinci enformel bir eğitim sistemi yaratmıştır . Büyük kaynaklar , rolü ve fonksiyonu belirsiz bu enformel sisteme kaymaktadır .
12 . Rakamlara göre Türkiye ' de son on yılda herhangi bir şekilde suçla yüzleşen çocukların sayısı iki kat artmıştır . Zor yaşam koşulları çocukları suç çemberi içine çekmektedir . Suç işleme yaşı hızla düşmektedir . Bunda televizyonlarda gösterilen mafya dizilerinin de önemli bir rol oynadığı sanılmaktadır .
13 . 2010 yılında Türkiye Eğitim Sistemi , birçok alanda anlamlı düzeyde yetmezlik sorunuyla karşı karşıyadır . Bu anlamda mevcut paradigmalar bir çözüm sunamamaktadır . Türkiye ' de nüfusun ortalama eğitim süresi köylerde 4 , şehirlerde 6 yıl civarındadır .
14 . TÜİK verilerine göre 15-24 yaş arası 12 milyon 400 bin gençten yüzde 30 ' u okula gidiyor , yüzde 30 ' u çalışıyor . Gençlerin yaklaşık yüzde 40 ' lık bir kesimi , yani yaklaşık 5 milyonu ise ne okula gidiyor ne de çalışıyor ; yani raporun ifade ettiği şekliyle " atıl " durumda . Son krizle bu rakamlar daha da kötüleşmiştir .
15 . Bütün bunlar , insan kaynakları sorununu da etkilemekte ve Türkiye insan yetiştirme meselesini bir türlü çözememektedir . "
( BK-HE-Y )
BİLSAM Başkanı Prof . Dr . Gezer , " Hem bir sivil toplum kuruluşu öncülüğünde düzenlenmesi hem de çok paydaşlı gerçekleştirilmesi yönüyle ilimizde bir ilk olan bu sempozyuma Malatya içinden ve dışından toplam 65 bilim insanı katılmıştır . Sempozyumda yirmi farklı üniversiteden , YÖK ' ten ve Milli Eğitim Bakanlığının üst düzey yetkililerinden katılımcılar yer almıştır . Üç ayrı salonda eş zamanlı gerçekleştirilen ve toplam 15 oturumda 48 bildirinin sunulduğu sempozyumda ayrıca 2 konferans ve 2 panel
gerçekleştirilmiştir . İlgi ve katılımın çok yoğun olduğu , ülkemiz eğitim camiasından birçok seçkin konuğun da katıldığı sempozyumda sunulan bildiriler ile gerçekleştirilen panel ve konferanslarda ifade edilen görüşler özetlenerek aşağıya alınmıştır . Ayrıca sunulan bildirilerin tam metni ile gerçekleştirilen panel ve konferansların çözümlerini içeren sempozyum kitabı önümüzdeki günlerde yayımlanacaktır " dedi .
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut , " Bu çalışma ilimiz içinde çok önemli oldu . Çok sayıda üniversite ve bakanlığımızın ve YÖK ' ün üst düzey temsilcilerini de katıldığı bilimsel sempozyumda eğitimin çeşitli konulardaki sorunları tartışıldı " dedi .
Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu , " Farklı bir birliktelikle ilimiz ve ülkemiz açısında önemli sonuçlar veren bir sempozyum düzenlendi . Sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerinden birini BİLSAM ile birlikte yaptık . Bu sempozyum bir ilk olması açısında da önemliydi . Bu tür sempozyumların ilimizin tanıtımına verdiği katkıda göz ardı edilemez . bu tür ideal projeleri destekleyeceğiz " dedi .
Bilgi Çağında Eğitim ve Malatya " sempozyumun sonuç bildirgesindeki " Genel tespitler " şu şekilde aktarıldı ;
" 1 . Son on yılda Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki koordinasyonsuzluk , milli eğitimde istikrarlı ve bütüncül bir politika geliştirmeyi engellemiş ve yüz binlerce veli ve öğrencinin mağduriyetine yol açmıştır . Eğitim sistemimizin bugünkü sorunu , yaptığını doğru şekilde yapamamak değil , doğru olanı yapmamaktır . Bu yüzden bundan sonrası için yapılması gereken , daha önce yapılanları daha iyi nasıl yapabileceğimizi düşünmek değil , ne yapılması gerektiğine yeniden karar vermektir .
2 . Eğitim sistemimizdeki , çocukları ve gençleri birbirine karşı yarıştıran strese sokan ve tüm yaratıcı özelliklerini yitirmelerine yol açan mevcut sınav merkezli yaklaşım hala devam etmektedir . Öyle ki , çocukların başarısı hangi kolej ya da fakülteye girdiğiyle ölçülür hale gelmiştir .
3 . Eğitim sisteminin sınav odaklı bir yapıda olması , eğitimden beklenen amaçların elde edilememesine , eğitime ayrılan kaynakların verimsiz kullanılmasına , öğrenciler ve ailelerinde mali , sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır .
4 . Eğitim sisteminin çok sayıda sorununu çözmesi amacıyla uygulamaya konulan yeni ortaöğretime geçiş sistemi , kendisinden beklenen sonuçları verememiştir . Seviye Belirleme ( SBS ) sınavlarının uygulanmaya başlaması ile birlikte , öğrencilerin müfredatla ve okulla ilişkileri nispeten iyileşmiş ancak buna karşın sınav odaklı yaklaşım güç kazanmış ve erken yaşlardan itibaren çocukların okul dışı kaynaklara yönelimine yol açmıştır .
5 . Türkiye ' de en büyük eğitim kaybı ortaöğretimden yüksek öğretime geçişte yaşanmaktadır . İlköğretimden mezun olanlardan ortaöğretime geçişte sadece yüzde 8 örgün öğretim dışında kalırken bu oran yükseköğretime geçişte yüzde 78 , 3 olmaktadır . Eğitim kademeleri içinde nicelik olarak en zayıf halkalar okul öncesi ile yükseköğretimdir . Her iki kademede de Türkiye oldukça gerilerdedir .
6 . Mesleki ve Teknik Eğitim , Türkiye ' de " problem alan " lardan biri olmaya devam etmektedir . Türk eğitim sistemi bu açıdan başarısızdır ve ara eleman meselesini hala çözememiştir .
7 . Popülist politikalar sonucu -şehirleşme eğilimi ve hızı dikkate alınmadan 60 ' lı ve 70 ' li yıllarda plansız , programsız bir şekilde yapılan köy okulları bugün kapatılmak durumunda kalınmıştır . Ülkedeki toplam okulların yüzde 72 ' si köylerde bulunmakta buna karşılık öğrencilerin ise sadece yüzde 27 ' si köy okullarına devam etmektedir . Büyük maliyetlerle yapılan köy okulları kayıp yatırımlar olarak ortaya çıkmıştır .
8 . Türkiye ' de yükseköğretim hariç resmi ya da özel tüm eğitim kademelerinde 58 . 900 eğitim mekanında 16 . 100 . 000 öğrenci eğitim görmekte ve bu kademelerde toplam 578 . 000 öğretmen görev almaktadır .
9 . Türkiye ' de halen 11 . 800 okulda ikili eğitim yapılmaktadır ki , bu acilen çözülmesi gereken ciddi bir meseledir .
10 . Ortaöğretimde kargaşa yaşanmaktadır . Okul türleri hafızada kalamayacak sayılara ulaşmıştır . Türlerin isimleri de aynı kargaşayı ve kavram karışıklığını göstermektedir .
11 . Yükseköğretime geçiş sistemi ve yükseköğretimin kurumsal yapısı ciddi problemlerle karşı karşıyadır . Yükseköğretime giriş sistemi ikinci enformel bir eğitim sistemi yaratmıştır . Büyük kaynaklar , rolü ve fonksiyonu belirsiz bu enformel sisteme kaymaktadır .
12 . Rakamlara göre Türkiye ' de son on yılda herhangi bir şekilde suçla yüzleşen çocukların sayısı iki kat artmıştır . Zor yaşam koşulları çocukları suç çemberi içine çekmektedir . Suç işleme yaşı hızla düşmektedir . Bunda televizyonlarda gösterilen mafya dizilerinin de önemli bir rol oynadığı sanılmaktadır .
13 . 2010 yılında Türkiye Eğitim Sistemi , birçok alanda anlamlı düzeyde yetmezlik sorunuyla karşı karşıyadır . Bu anlamda mevcut paradigmalar bir çözüm sunamamaktadır . Türkiye ' de nüfusun ortalama eğitim süresi köylerde 4 , şehirlerde 6 yıl civarındadır .
14 . TÜİK verilerine göre 15-24 yaş arası 12 milyon 400 bin gençten yüzde 30 ' u okula gidiyor , yüzde 30 ' u çalışıyor . Gençlerin yaklaşık yüzde 40 ' lık bir kesimi , yani yaklaşık 5 milyonu ise ne okula gidiyor ne de çalışıyor ; yani raporun ifade ettiği şekliyle " atıl " durumda . Son krizle bu rakamlar daha da kötüleşmiştir .
15 . Bütün bunlar , insan kaynakları sorununu da etkilemekte ve Türkiye insan yetiştirme meselesini bir türlü çözememektedir . "
( BK-HE-Y )