Sabih Kanadoğlu, politikacı gibi konuştu
Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, gerek Anayasa Mahkemesi gerekse HSYK'nın yapısının değiştirilmek istenmesinin arkasındaki asıl amacın bağımsız yargı oluşturma çabası değil, siyasi iradenin kendisine bağımlı yargı oluşturma girişimi diye konuştu.
Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, gerek Anayasa Mahkemesi gerekse HSYK'nın yapısının değiştirilmek istenmesinin arkasındaki asıl amacın bağımsız yargı oluşturma çabası değil, siyasi iradenin kendisine bağımlı yargı oluşturma girişimi olduğunu belirterek, "Hukuk devletinde yargı mutlaka bağımsız olmalı. Ama bağımsız değilse tarafsız olması düşünülemez" dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Ordu Şubesi'nin davetlisi olarak Ordu'ya gelen Sabih Kanadoğlu, Grand TESK Otel'de konferans verdi. Konuşmasında halen Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olan anayasa değişiklik paketi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kanadoğlu, değişiklik paketinin tümünün iptal edilemeyeceğini söyledi. Değişiklik paketinin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinden şikayet edilmemesi gerektiğini vurgulayan Kanadoğlu, "Anayasa Mahkemesine 'Ana Muhalefet Mahkemesi' adını takmak ya hukuktan hiç anlamamaktır ya da kendi çıkarına belirli kurumları alet etmektir. Anayasa Mahkemesi ana muhalefetin hakkıdır. Bu 111 milletvekili iradesinin birleşmesidir. Bu yasayı çıkaranların iradesi ne kadar değerli ise, bu 110 milletvekilin iradesi de o kadar değerlidir"diye konuştu.
Anayasa değişikliğinin büyük bir olay gibi lanse edildiğini, oysa bunun öyle olmadığını kaydeden Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Anayasa değişikliği sanki büyük bir olay gibi ortaya koyuluyor. Peki bu anayasa değişikliğinde, dokunulmazlıklar mı kaldırılıyor, çoğulculuk mu sağlanıyor, laik devletin kurulması mı sağlanıyor? Ekonomik yönden yurttaşı daha mutlu edecek bir anayasa mı yapılıyor? Buradaki sorun halk oylaması yapılıp yapılmaması değildir. Burada yapılmak istenen, gerçekte kendisine bağımlı bir yargı oluşturmak istenmesidir. Maddelere bakıldığında gerçekler ortaya çıkıyor. Yapmak istenilen Anayasa Mahkemesi'ni bağımsız yapmak değildir. Çünkü 11 asil ve 4 yedek üye sayısını 17'ye çıkarmak, o oluşumu bağımsız hale getirmez. 17'ye çıkartırken bunun 3'ünü meclis seçsin, kalanı cumhurbaşkanı seçsin diyorsanız, bu Anayasa Mahkemesi'ni bağımsız yapmaz. Aslında bağımsızlıktan çıkartmışken tarafsızlığını da ortadan kaldırır. Eğer hukuk devletinden bahsediyor isek, orada yargı mutlaka bağımsız olacak. Yargı bağımsız değilse tarafsız olması düşünülemez"
HAPI YUTMAYIN, 'HAYIR' DEYİN
Anayasa değişikliği ile vatandaşın yararına bir durum ortaya çıkmayacağını vurgulayan Kanadoğlu, şunları söyledi: "Anayasa değişikliği ile yurttaşın yararına hiçbir şey getirmiyorsun. Dokunulmazlıkara dokunmuyorsun, çoğulculuk düşünceni çoğunlukçu hale getiriyorsun. Ve hiç çekinmeden biz bunu bir hap haline getirdik diyeceksin. Bu düzenlemeler ile hap haline getirildi. Ama Türk milletini hapı yutmanın ne anlama geldiğini biliyor. Sakın bu hapı yutmayın. Bu hap ortaya çıkaracağı etkilerle sizi birden bire bağımsızlığını yitirmiş yargı ile neler ortaya çıkabileceği sonucuna gitmek için yeterlidir. Böyle bir dikta rejimi dinci özellik taşıyorsa bunun adı dinci diktadır. Türkiye nereden nereye nasıl geldi? Ben sizlere yılların getirdiği yargı tecrübesi ile ifade edeyim. Sizler o sandık kurulur ise, siz buna kesin bir şekilde hayır damgası vurunuz. Çünkü Türk milletli kendisine açılmak isteyen bu tuzağı fark edecek deneyimdedir, akıl ve mantıktadır."
Atatürkçü Düşünce Derneği Ordu Şubesi'nin davetlisi olarak Ordu'ya gelen Sabih Kanadoğlu, Grand TESK Otel'de konferans verdi. Konuşmasında halen Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olan anayasa değişiklik paketi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kanadoğlu, değişiklik paketinin tümünün iptal edilemeyeceğini söyledi. Değişiklik paketinin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinden şikayet edilmemesi gerektiğini vurgulayan Kanadoğlu, "Anayasa Mahkemesine 'Ana Muhalefet Mahkemesi' adını takmak ya hukuktan hiç anlamamaktır ya da kendi çıkarına belirli kurumları alet etmektir. Anayasa Mahkemesi ana muhalefetin hakkıdır. Bu 111 milletvekili iradesinin birleşmesidir. Bu yasayı çıkaranların iradesi ne kadar değerli ise, bu 110 milletvekilin iradesi de o kadar değerlidir"diye konuştu.
Anayasa değişikliğinin büyük bir olay gibi lanse edildiğini, oysa bunun öyle olmadığını kaydeden Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Anayasa değişikliği sanki büyük bir olay gibi ortaya koyuluyor. Peki bu anayasa değişikliğinde, dokunulmazlıklar mı kaldırılıyor, çoğulculuk mu sağlanıyor, laik devletin kurulması mı sağlanıyor? Ekonomik yönden yurttaşı daha mutlu edecek bir anayasa mı yapılıyor? Buradaki sorun halk oylaması yapılıp yapılmaması değildir. Burada yapılmak istenen, gerçekte kendisine bağımlı bir yargı oluşturmak istenmesidir. Maddelere bakıldığında gerçekler ortaya çıkıyor. Yapmak istenilen Anayasa Mahkemesi'ni bağımsız yapmak değildir. Çünkü 11 asil ve 4 yedek üye sayısını 17'ye çıkarmak, o oluşumu bağımsız hale getirmez. 17'ye çıkartırken bunun 3'ünü meclis seçsin, kalanı cumhurbaşkanı seçsin diyorsanız, bu Anayasa Mahkemesi'ni bağımsız yapmaz. Aslında bağımsızlıktan çıkartmışken tarafsızlığını da ortadan kaldırır. Eğer hukuk devletinden bahsediyor isek, orada yargı mutlaka bağımsız olacak. Yargı bağımsız değilse tarafsız olması düşünülemez"
HAPI YUTMAYIN, 'HAYIR' DEYİN
Anayasa değişikliği ile vatandaşın yararına bir durum ortaya çıkmayacağını vurgulayan Kanadoğlu, şunları söyledi: "Anayasa değişikliği ile yurttaşın yararına hiçbir şey getirmiyorsun. Dokunulmazlıkara dokunmuyorsun, çoğulculuk düşünceni çoğunlukçu hale getiriyorsun. Ve hiç çekinmeden biz bunu bir hap haline getirdik diyeceksin. Bu düzenlemeler ile hap haline getirildi. Ama Türk milletini hapı yutmanın ne anlama geldiğini biliyor. Sakın bu hapı yutmayın. Bu hap ortaya çıkaracağı etkilerle sizi birden bire bağımsızlığını yitirmiş yargı ile neler ortaya çıkabileceği sonucuna gitmek için yeterlidir. Böyle bir dikta rejimi dinci özellik taşıyorsa bunun adı dinci diktadır. Türkiye nereden nereye nasıl geldi? Ben sizlere yılların getirdiği yargı tecrübesi ile ifade edeyim. Sizler o sandık kurulur ise, siz buna kesin bir şekilde hayır damgası vurunuz. Çünkü Türk milletli kendisine açılmak isteyen bu tuzağı fark edecek deneyimdedir, akıl ve mantıktadır."