Gazete manşetlerinde İsrail'in katliamı var
İngiltere'de yayınlanan gazetelerin hepsinin manşetinde, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısı var.
Guardian'ın manşeti, "İsrail kanlı saldırının ardından devlet terörü uygulamakla suçlanıyor" şeklinde.
Haberin ayrıntılarına 5 tam sayfa ayıran gazete, İsrail'in oynadığı kumarın kendisine çok pahalıya mal olacağını savunuyor.
Kast edilen bedel, uluslararası alanda daha da yalnızlaşmak ve Orta Doğu'da hayati önem arz eden halkla ilişkiler savaşını kaybetmek.
Gazetenin Orta Doğu editörü Ian Black'in analizinde de, İsrail'in üzerindeki Gazze ablukasını kaldırma ve Hamas ile temas kurma baskısının artacağı görüşüne yer verilmiş. Ancak Black İsrail'in politikasında pek bir değişiklik olmayacağı görüşünde.
Guardian "Ablukadan Katliama" başlıklı başyazısında ise bir hayli sert bir uslup kullanıyor. Yazı şu satırlarla başlıyor:
"Eğer Somalili korsanlar dün uluslararası sularda 6 gemiye çıkıp 10 yolcuyu öldürse ve onlarcasını da yaralasa, bugün NATO'ya bağlı bir görev gücü Somali kıyılarına doğru yola çıkmış olurdu. Dün Gazze karasularının dışında, uluslararası sularda olanlar korsanların değil İsrailli komandoların işiydi ve bugün İsrail kıyılarına doğru yol alan NATO gemileri olmayacak. Ama belki de olmalı."
İsrail donanmasından gelen, kendilerine ateş açıldığı, linç edilmekten kurtulmak için karşılık verdikleri açıklamasına da tepki gösteriyor Guardian ve soruyor: "Komandolar Filistin yanlısı aktivistlerin ne yapmasını bekliyordu ki? Kendilerini kaptanla köprü üstünde çay içmeye davet etmelerini mi?"
Gazete başyazısını, İsrail'e Gazze ablukasını sona erdirme ve Hamas ile temas kurma çağrısı yaparak noktalıyor.
Financial Times'ın manşeti ise "İsrail küresel tepkiyle karşı karşıya."
Gazeteye göre dünkü olay İsrail'in Türkiye ile ilişkilerini daha da bozmanın yanı sıra, bu ülkenin uluslararası alandaki itibarının daha da zarar görmesine neden olacak.
İlk olarak Avrupa'dan gelen tepkileri hatırlatan Financial Times İsrail'in bu bölge ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini belirtiyor.
Ancak İsrail'in Avrupa hükümetlerinin tepkisinden çok Avrupa kamuoyunun tepkisinden çekindiğinin altı çiziliyor. Bazı İsrailli siyasetçi ve askerlerin uluslararası hukukun ihlali suçlamasıyla tutuklanmak ya da protesto edilmek korkusuyla zaten Avrupa'ya gitmek istemediklerini hatırlatan gazete, dünkü saldırının ardından Madrid ya da Londra gibi başkentlerde pek de dostane karşılanmayacaklarını belirtiyor.
İsrail'in yardım gemilerine saldırısının ABD'de memnuniyetsizlik yaratan tarafının ise başka olduğunu savunuyor Financial Times. Obama'nın İran üzerindeki baskıyı arttırmak gibi daha önem verdiği konular ile ilgilenmek yerine, İsrail saldırısının yarattığı bu diplomatik krizle uğraşmak zorunda olacağı belirtiliyor.
Gazete başyazısında ise, "İsrail denizde boğuldu" başlığını kullanmış ve tıpkı Guardian gibi İsrail'i korsanlık yapmakla suçlamış. Yazıda Orta Doğu Dörtlüsü ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrı yapılarak, İsrail'e artık çok ileri gittiğinin açıkça söylenmesi talep ediliyor.
Times gazetesi "Açık denizlerde ölüm" manşetiyle çıkmış.
Gazete başyazısında, İsrail'in yardım gemileriyle ilgili tutumunu, Gazze'ye kaçak yollardan silah sokulması endişesiyle açıklıyor.
İsrail'in bunu engelleme hakkı olduğunun altını çizen satırları ise, seçilen yöntemin yanlış olduğunu vurgulayan şu sorular takip ediyor:
"Komandoları helikopterden indirerek onları saldırı tehlikesine açık hale getirmek mantıklı mıydı?"
"Türk vatandaşlarını hedef alarak, bir zamanlar yakın siyasi ve askeri ilişkilere sahip olunan Müslüman bir komşuyla ilişkileri daha da bozmak siyasi açıdan zeki bir adım mıydı?"
"Okul çocukları için boya kalemi, hastaneler için ilaç, bombaların yıktığı evlerin tamiri için çimento taşıyan gemileri engellemeye çalışmak halkla ilişkiler açısından iyi bir fikir miydi?"
Independent'ın manşeti: "İsrail'in hücumbot diplomasisi küresel öfkeye neden oldu."
Gazetenin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn'ün kaleme aldığı analizde ise, İsrail'in müdahalesinin Türkiye ile ilişkilere büyük darbe indirdiğinin altı çiziliyor. Cockburn yazısını şu satırlarla noktalıyor:
"Türkiye şu anda Orta Doğu'da, geçmişte olduğundan çok daha hayati bir müttefik. Amerikan askerlerinin daha rahat bir şekilde çekilmesine yardımcı olarak, Irak'ta kritik bir rol üstleniyor. Üstelik Ankara'nın İsrail ile ittifakı, Amerika'nın Orta Doğu politikasının en önemli payandalarından biri olmuştur."
"Türk Dışişleri Bakanı daha önce, yardım filosuna müdahalenin geri dönülmez sonuçlar doğuracağını söylemişti. Galiba bu diplomatik klişe ilk kez doğru çıkacak."
Patrick Cockburn böyle derken, Independent'ın bir başka deneyimli ismi, Robert Fisk ise zehir zemberek bir yazı kaleme almış.
Dünya liderlerinin dünkü olaylarla ilgili açıklamalarını yetersiz buluyor ve eleştiriyor Fisk. Beyaz Saray açıklamasını korkak, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'u ise gülünç olarak niteledikten sonra, İngiltere Başbakanı David Cameron'ı sessiz kalmakla suçluyor.
Fisk'in, "Politikacılarımız nerede? Bu noktaya nasıl geldik?" sorusuna yanıtı ise şöyle:
"Belki de hepimiz İsrail'in Arapları öldürmesine alıştık. Belki de İsrail Arapları öldürmeye alıştı. Şimdi de Türkleri öldürüyorlar. Ya da Aprupalıları. Son 24 saatte Orta Doğu'da birşeyler değişti ve İsrailliler -bu katliama verdikleri son derece aptalca tepki düşünüldüğünde- olan biteni kavrayamamış gibi görünüyor. Dünya artık bu zorbalıktan bıktı usandı. Politikacılar sessiz olsa da."
Haberin ayrıntılarına 5 tam sayfa ayıran gazete, İsrail'in oynadığı kumarın kendisine çok pahalıya mal olacağını savunuyor.
Kast edilen bedel, uluslararası alanda daha da yalnızlaşmak ve Orta Doğu'da hayati önem arz eden halkla ilişkiler savaşını kaybetmek.
Gazetenin Orta Doğu editörü Ian Black'in analizinde de, İsrail'in üzerindeki Gazze ablukasını kaldırma ve Hamas ile temas kurma baskısının artacağı görüşüne yer verilmiş. Ancak Black İsrail'in politikasında pek bir değişiklik olmayacağı görüşünde.
Guardian "Ablukadan Katliama" başlıklı başyazısında ise bir hayli sert bir uslup kullanıyor. Yazı şu satırlarla başlıyor:
"Eğer Somalili korsanlar dün uluslararası sularda 6 gemiye çıkıp 10 yolcuyu öldürse ve onlarcasını da yaralasa, bugün NATO'ya bağlı bir görev gücü Somali kıyılarına doğru yola çıkmış olurdu. Dün Gazze karasularının dışında, uluslararası sularda olanlar korsanların değil İsrailli komandoların işiydi ve bugün İsrail kıyılarına doğru yol alan NATO gemileri olmayacak. Ama belki de olmalı."
İsrail donanmasından gelen, kendilerine ateş açıldığı, linç edilmekten kurtulmak için karşılık verdikleri açıklamasına da tepki gösteriyor Guardian ve soruyor: "Komandolar Filistin yanlısı aktivistlerin ne yapmasını bekliyordu ki? Kendilerini kaptanla köprü üstünde çay içmeye davet etmelerini mi?"
Gazete başyazısını, İsrail'e Gazze ablukasını sona erdirme ve Hamas ile temas kurma çağrısı yaparak noktalıyor.
Financial Times'ın manşeti ise "İsrail küresel tepkiyle karşı karşıya."
Gazeteye göre dünkü olay İsrail'in Türkiye ile ilişkilerini daha da bozmanın yanı sıra, bu ülkenin uluslararası alandaki itibarının daha da zarar görmesine neden olacak.
İlk olarak Avrupa'dan gelen tepkileri hatırlatan Financial Times İsrail'in bu bölge ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceğini belirtiyor.
Ancak İsrail'in Avrupa hükümetlerinin tepkisinden çok Avrupa kamuoyunun tepkisinden çekindiğinin altı çiziliyor. Bazı İsrailli siyasetçi ve askerlerin uluslararası hukukun ihlali suçlamasıyla tutuklanmak ya da protesto edilmek korkusuyla zaten Avrupa'ya gitmek istemediklerini hatırlatan gazete, dünkü saldırının ardından Madrid ya da Londra gibi başkentlerde pek de dostane karşılanmayacaklarını belirtiyor.
İsrail'in yardım gemilerine saldırısının ABD'de memnuniyetsizlik yaratan tarafının ise başka olduğunu savunuyor Financial Times. Obama'nın İran üzerindeki baskıyı arttırmak gibi daha önem verdiği konular ile ilgilenmek yerine, İsrail saldırısının yarattığı bu diplomatik krizle uğraşmak zorunda olacağı belirtiliyor.
Gazete başyazısında ise, "İsrail denizde boğuldu" başlığını kullanmış ve tıpkı Guardian gibi İsrail'i korsanlık yapmakla suçlamış. Yazıda Orta Doğu Dörtlüsü ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrı yapılarak, İsrail'e artık çok ileri gittiğinin açıkça söylenmesi talep ediliyor.
Times gazetesi "Açık denizlerde ölüm" manşetiyle çıkmış.
Gazete başyazısında, İsrail'in yardım gemileriyle ilgili tutumunu, Gazze'ye kaçak yollardan silah sokulması endişesiyle açıklıyor.
İsrail'in bunu engelleme hakkı olduğunun altını çizen satırları ise, seçilen yöntemin yanlış olduğunu vurgulayan şu sorular takip ediyor:
"Komandoları helikopterden indirerek onları saldırı tehlikesine açık hale getirmek mantıklı mıydı?"
"Türk vatandaşlarını hedef alarak, bir zamanlar yakın siyasi ve askeri ilişkilere sahip olunan Müslüman bir komşuyla ilişkileri daha da bozmak siyasi açıdan zeki bir adım mıydı?"
"Okul çocukları için boya kalemi, hastaneler için ilaç, bombaların yıktığı evlerin tamiri için çimento taşıyan gemileri engellemeye çalışmak halkla ilişkiler açısından iyi bir fikir miydi?"
Independent'ın manşeti: "İsrail'in hücumbot diplomasisi küresel öfkeye neden oldu."
Gazetenin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn'ün kaleme aldığı analizde ise, İsrail'in müdahalesinin Türkiye ile ilişkilere büyük darbe indirdiğinin altı çiziliyor. Cockburn yazısını şu satırlarla noktalıyor:
"Türkiye şu anda Orta Doğu'da, geçmişte olduğundan çok daha hayati bir müttefik. Amerikan askerlerinin daha rahat bir şekilde çekilmesine yardımcı olarak, Irak'ta kritik bir rol üstleniyor. Üstelik Ankara'nın İsrail ile ittifakı, Amerika'nın Orta Doğu politikasının en önemli payandalarından biri olmuştur."
"Türk Dışişleri Bakanı daha önce, yardım filosuna müdahalenin geri dönülmez sonuçlar doğuracağını söylemişti. Galiba bu diplomatik klişe ilk kez doğru çıkacak."
Patrick Cockburn böyle derken, Independent'ın bir başka deneyimli ismi, Robert Fisk ise zehir zemberek bir yazı kaleme almış.
Dünya liderlerinin dünkü olaylarla ilgili açıklamalarını yetersiz buluyor ve eleştiriyor Fisk. Beyaz Saray açıklamasını korkak, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'u ise gülünç olarak niteledikten sonra, İngiltere Başbakanı David Cameron'ı sessiz kalmakla suçluyor.
Fisk'in, "Politikacılarımız nerede? Bu noktaya nasıl geldik?" sorusuna yanıtı ise şöyle:
"Belki de hepimiz İsrail'in Arapları öldürmesine alıştık. Belki de İsrail Arapları öldürmeye alıştı. Şimdi de Türkleri öldürüyorlar. Ya da Aprupalıları. Son 24 saatte Orta Doğu'da birşeyler değişti ve İsrailliler -bu katliama verdikleri son derece aptalca tepki düşünüldüğünde- olan biteni kavrayamamış gibi görünüyor. Dünya artık bu zorbalıktan bıktı usandı. Politikacılar sessiz olsa da."
