Kemal Bey bu işin neresinde? - Şamil TAYYAR
“sivil”
Neredeyse tüm kamuoyu yoklamalarında Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP oylarının yüzde 30 bandına oturduğu yönünde sonuçlar var . Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar kuruluşunun yaptığı son anket de bunu gösteriyor , CHP yüzde 30 . 1 çıkıyor .
Yüzde 30 oranını , henüz Kılıçdaroğlu aday olmadan önce TV ekranında telaffuz etmiş biri olarak , bu gelişmeyi sürpriz bulmuyorum . Ayrıca demokratik rejim açısından yararlı buluyorum .
Güçlü muhalefet ; rejimi güçlendirir , umutları canlı tutar , yeraltına kaçışı azaltır , organize suç örgütlerinin taban tutmasını önler , sandık dışı arayışları etkisizleştirir , iktidarın aymazlıklarını frenler , denetim kanallarını açar .
Tabi , bu rüzgarı kullanmaksa ayrı maharet ister . Rüzgara doğru işemek de var yelkenleri doldurmak da . . . Bir de rüzgar durursa , vay halinize . AK Partili Hüseyin Çelik’in dediği gibi rüzgar kesildiğinde uçurtma biranda yere çakılır .
Şimdilik gelişmeler , Kemal Bey’in rüzgarı kullanmak konusunda mahir olmadığını veya rehin alındığı iradenin elinde kuklaya döndüğü izlenimini doğuruyor . Kimi zaman 27 Mayıs , 28 Şubat ve 27 Nisan’la ilgili demeçler patlatarak “sivil” makyaja ihtiyaç duysa da Ergenekon esareti sürüyor .
Kurultayda Ergenekon sanıklarının görüntüleriyle Silivri’ye selam verdikleri , özel yetkili mahkemelerin kaldırılması taahhüdünde bulunmaları yetmez gibi , Ergenekon sanığı Mehmet Haberal’ın “Sözlü Silivri Savunması” adlı kitabı Parti Meclisi’nin son toplantısında üyelere dağıtıldı .
Son olarak , CHP’nin değişim sembolü haline gelen , çarşaf ve kuran kursu açılımıyla CHP’ye yeni bir vizyon kazandırmaya çalışan İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin , bir kalemde harcandı . Tekin , İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun oy patlamasındaki en kritik rolü üstlenmiş biridir . Ayrıca , adaylık tercihiyle Baykal’ın son umudunu suya düşürmüş biridir .
Kılıçdaroğlu’nun teklifiyle Parti Meclisi listesine giren Tekin , Genel Sekreter Önder Sav’ın gazabından kurtulamadı , merkez yönetim kurulundan dışlandığı gibi İstanbul İl Başkanlığı’nı kaybetti .
Şimdi daha iyi anlaşılıyor , CHP’yi kendi içine kapatan dar kadrocu anlayışın mimarı Deniz Baykal değil Önder Sav’mış . Sav’a kayıtsız şartsız biat eden Baykal bir gecede nasıl kaybettiyse Kılıçdaroğlu da aynı riskle karşı karşıya .
Kılıçdaroğlu’na açık çağrı
Bu değerlendirmeleri yaparken Önder Sav gazisi Gürsel Tekin’i aradım . “Bu konuda konuşmak istemiyorum , Çarşamba günü daha net açıklamalar yapabilirim” dedi . Parti içindeki pozisyonuna ilişkin bir iki gün muhakeme yapma niyetindeydi sanki . Bu sözlerinden onu anladım .
Israr ettim , dedim ki : “Siz ne kadar konuşmasanız da kamuoyu Önder Sav ve ekibi tarafından harcandığınızı düşünüyor . ”
Gürsel Bey : “Ben bir şey diyemem . Sayın genel başkanın bu konuda bir açıklama yapması gerekir . Genel başkan bu işin neresinde? Önemli olan bu . . . ”
Uzun konuşmaya alışık bildiğimiz Gürsel Bey bu defa kısa ve kesik cevaplar verdikçe ısrarımızı sürdürdük : “Siz CHP’de çarşaf , kuran kursu açılımlarıyla değişimin sembolü haline geldiniz , dışlanmanız CHP’de politika değişikliği anlamına mı geliyor?”
Şöyle cevap verdi Tekin : “Büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri sırasında Kemal Beyle birlikte önemli açıklamalarda bulunduk , bu iddiamızı ortaya koyduk , değişim dönüşüm dedik , kendisiyle bu konuda hemfikir olduk . Onun için diyorum , genel başkan bunun neresinde?”
“Avukatıyım” diyen Baykal’dan daha katı Ergenekon savunuculuğuna ne demeli? Açıkça söyledim : “Hak ve özgürlükler konusunda değişim ve dönüşümden söz ederken Ergenekon sanıkları üzerinden politika üretilmesini , Mehmet Haberal’ın savunmasının PM’de dağıtılmasını anlamış değilim . ”
Gürsel Bey güldü : “Vallahi nasıl yaparlar hele ben hiç anlamış değilim . . . ”
İl başkanlığı ve PM üyeliğine gelince . . .
“İki tercihim var , ya il başkanlığı ya PM üyeliği” diyen Tekin , PM üyeliğini seçerse il başkanlığını bırakacak . İl başkanlığında kalmak isterse ne olacak? Malum Sav’ın 27 Mayıs genelgesiyle PM üyesi seçilenlerin il başkanlıkları sona eriyor .
Tekin kendinden emindi : “PM’ye seçildiğim için il başkanlığım düşmüşse yine problem olmaz . Biliyorsunuz , büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde aday olunca görevimden istifa etmiştim , arkadaşlar bizi tekrar aynı göreve seçtiler , bizim tüzüğümüz buna uygundur , isterlerse yeniden seçerler . ”
Son cümlesi şu oldu : “Çarşambayı bekleyin . . . ”
Sol hastalık
Soruyorum size , özellikle CHP’lilere ; Türkiye genelinde müthiş bir rüzgar estirilmişken , dar kadrocu ve Ergenekoncu yapılanmaya yönelmenin , ayağa kurşun sıkmaktan veya rüzgara karşı işemekten öte bir anlamı var mı?
Zaten onun içindir , Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP oylarında göreceli bir artış gözlemlenmesine karşın , CHP , “sorun çözücü” olarak algılanmıyor .
Bugün CHP oyları için “yüzde 30 . 1” tahmini yapan Metropoll’ün araştırmasında ; “Kılıçdaroğlu Kürt meselesini çözebilir mi?” sorusuna “hayır” diyenlerin oranı yüzde 61 . 7 çıkıyor . Başörtüsü ve işsizlik sorunlarının çözümü konusunda da Kılıçdaroğlu’na inanmayanların oranı yüzde 62 . 8’dir .
Ufukta Kılıçdaroğlu’nu görüp Baykalsız CHP’ye oy vereceğini söyleyenlerin , Türkiye’nin üç kritik sorunuyla ilgili çözüm adresi olarak CHP’yi görmemesi , üzerinde durulması gereken çok önemli sosyolojik bir hadisedir . Özellikle kamuoyundaki yaygın “sol iş yapmaz sadece laf üretir , birbiriyle kavga eder” anlayışı üzerinde durulmalıdır .
“Çözüm adresi” görülmediği halde Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’ye kısmi yönelişten sadece CHP’liler değil , iktidar partisi de kendi payına düşeni almalıdır .
AK Parti fırsattan istifade şu sorunun cevabını bulmalıdır : İnsanlar doluya tutulacağını bile bile yağmurdan neden kaçar?
Star Gazete