Bu vadi hiç bitmez gülüm... - İpek TUZCUOĞLU
Bu hafta Kurtlar Vadisi Pusu’nun 92’nci bölüm setindeyim. Zaza’nın yeğenleriyle silah kuşandık. Polat ve adamlarıyla yeni planlarını konuştuk...
Bu hafta Kurtlar Vadisi Pusu’nun 92’nci bölüm setindeyim. Zaza’nın yeğenleriyle silah kuşandık. Polat ve adamlarıyla yeni planlarını konuştuk...
Kurtlar Vadisi Pusu’nun 92.Bölüm setindeyim. Yoğun bir randevulaşma süreci sonucu Tuğba (pana filmin halkla ilişkiler ve basın sorumlusu) ile Kavacık’ta buluşabildik. İstikamet Mahmut Şevket Paşa Köyü. Maksat, Kurtlar Vadisi dizisinin İstanbul’da çekim güzergahlarını öğrenmek, oyuncular ve ekiple sohbet edip izlenim yazmak. Biliyor musunuz ki bu sete yıllardır hiçbir gazeteci veya dışarıdan herhangi bir izlenimci alınmadı. Kimse resim çekip saatlerce ve günlerce sevgiyle ağırlanmadı. Hazır şimdi sırası gelmişken, bana duydukları güven ve verdikleri destek için pana filme sonsuz teşekkürlerimizi sunup, sohbete kaldığımız yer Kavacık tan devam edelim.
20 dakika süren bu köy yolu boyunca sağınızda solunuzda yeşillikler çayır çimen taptaze orman havası içinde keyifle yol alıyorsunuz. Şehir’in trafiği uğultusu ve karmaşasından 3-4 dakika içinde bambaşka bir alemdesiniz. Tezek kokuları, inekler, horozlar kuşlar böcekler derken harika bir mekana geliyoruz. Tüm bahçesi mayınlarla döşeli Zaza’nın evine. Birazdan zaza (ALİ SÜRMELİ) bizi karşılayacak. Aman kulaklara dikkat diyerek eve doğru ilerliyoruz. Zaza’yı beklerken bizi Mevlana karşılıyor. Artık siz düşünün o setin huzurunu, hikmetini, kıymetini ve bereketini... Latife bir yana, Mevlana buranın yapım sorumlusu. Yani her şeyden sorumlu. Sete alınacak çaydan tutunda, oyunculara alınacak aksesuarlara, kameranın kasetinden, arabaların benzinine kadar. Alakalı alakasız aklınıza gelebilecek her şey işte...
Ve işte beklenen an geliyor. Neden böyle diyorum ? Çünkü Zaza’yı her seyrettiğimde müthiş keyiflendiğim, adeta bir oyunculuk dersi izliyormuşçasına feyz aldığım ve bir gün karşılaşınca sarılıp öpeceğim dediğim kişi işte tam karşımda duruyor.
-”Ben size hayranım, bayılıyorum size” dedikçe karşımda sempatik, cana yakın, esprili bir Ali Sürmeli var.Valla beni görünce ilk söylediği şu oluyor:
“-Kurtlara hiç böyle kuzular düşmezdi, nereden düştün sen” der demez espriler havada uçuşmaya başlıyor. Oooooo bir bakıyorum ki ekipte eş dost tanıdık çok.
Sadullah Şentürk dizinin yönetmeni. (Yeşilçam ekolünde setin efendisi yönetmendir. Onlara sorulmadan izin alınmadan hiç bir şey yapılmaz-ki ben bu gelenekle yetişen oyunculardanım) Selahattin Sancaklı görüntü yönetmeni (Asmalı Konak’ın o harika atmosferini unutulmaz kılan kişilerdendir) ekip kuaförü Sami ile de çok çalışmışlığımız var . Kendisi 5 yıldır Necati Şaşmaz’ın ve diğer oyuncuların saçlarını yapmakta.
Sette kadınlara oranla erkekler daha ağarlıkta. Dizinin adıyla bir uyum söz konusu. Tutun ki dizinin adı Melekler Vadisi olsaydı, haliyle kadınların ağırlıkta olduğu bir set olacaktı. Bu dizinin yıllardır bu kadar çok sevilmesinin,fenomen olmasının en büyük nedenlerinden biri de gündemi sıkı takip etmesi. Dizide de dedikleri gibi: Kurtlar vadisinde her cinayet ardında bir sır bırakır misali, öyküyü keyifli ve heyecanlı bir hale getiriyor.Tabii bu noktada şapkalar senaristlere çıkarılıyor. Raci Şaşmaz, Cüneyt Aysan ve Bahadır Özdener’e. .Hooop hoppp Polat Alemdar’ı atlamayalım ablacığım dediğinizi duyar gibiyim. Merak etmeyin Polat olmadan Kurtlar’da kuş uçmaz .Onu son bölüme bıraktım..Bir diğer dikkatimi çeken şey ise setin kalabalıklığı. Sanırsınız buradakilerin yarısı çalışıyor da diğer yarısı sevgisinden sete gelmiş. Sektörün tüm sıkıntılarına rağmen huzurlu ve pozitif bir set. Yoğun çalışmalarına rağmen herkes çok güler yüzlü çok saygılı. Ali Sürmeli’nin deyimi ile “Reyting iyi olunca moraller iyi olur’ Aynı o hesap.
Buraya figürasyon için gelen oyuncu arkadaşlarda çok mutlu. Eeeee mahallede havaları da binbeşyüz. Hele birde Zaza’nın yeğenlerinden isen Polat’a, Memati’ye racon bile kesersin. Her bölüm, 10-12 kişinin öldüğünü hesaplarsak her an piyango onlardan birine de çıkabilir ...
DİZİLERİN DERDİ ÇOK
Şimdi okuyacaklarınız ise Kurtlar Vadisi’nin değil, dizi sektörünün problemleri. Bu vesile ile bunları da yazmak istedim çünkü sorunları da epey bir konuştuk arkadaşlarla. Düşünsenize sadece çalıştığınız süre boyunca sigortalısınız.Yayın süreleri zaman içinde 45 dakikalardan 90 dakikalara çıktığı için insan üstü bir performansla çalışıyor set ekibi.Başka setlerde bölüm yetiştirilecek diye nerede ise uykusuz günlerce gecelerce çalışan ekipler var. Süreler uzayınca da, senaristler bölümleri uzatmak için farklı yöntemlere yöneliyorlar. Türküydü fıkraydı bol müzik altı görüntüler falan filan...Bir yandan da yönetmenlerden de süreyi uzatmaları isteniyor. O zaman ne oluyor? Bazı sahneler gereksiz uzatılıp, uzun uzun detay planlar konuluyor. Kısacası herkes için, işin kalitesi de zevki de kaçıyor.
VEEE POLAT ALEMDAR
Veeeee şimdide huzurlarınızda Polat Alemdar.Kendisi ile Beykoz’da eski kundura fabrikasının içinde buluştuk. Milyonlarca kadın hayranı olan bir kahraman için pekte romantik bir ortam sayılmaz ama idare edeceksiniz artık ne yapalım. Gerçi eminim bir o kadar da (belki de daha fazla erkek hayranı vardır) erkek hayranını düşünecek olursak buluşma mekanımız onlar için çook uygun.
Bir çoğunuz onu yakından tanımıyorsunuz ama benim tanıdığım en hoş görülü, kompleksiz, esprili, anlayışlı insanlardan biri o. Kendisine ve karşısındakine saygısından dolayı aslında o mesafeli duruşu. Velhasıl sonunda Polat’la da buluşabildik. Genel olarak sette güler yüzü, neşeli bir hal içinde. Hoş beş oradan buradan derken derin bir sohbete daldık.
Ekibin tatil yapabilmek için sadece bir hafta zamanı olabilecek çünkü dizi biter bitmez, Zübeyir Şaşmaz ın yönetmenliğinde, Kurtlar Vadisi Filistin’in çekimleri başlayacak. Yazımızın sonlarına doğru iş hayatında özel hayata yatay geçiş yaparak;
‘Polatsız zamanlar nasıl geçiyor?’ diyorum. Bir düşünsenize 2002 yılından beri süre gelen katlana katlana, büyüye büyüye gittikçe fenomenleşen bir yaşam onun ki.
Diyor ki ‘-Kendimi dışta zenginleştiremeyeceğimi görünce, içte zenginleştirmeye başladım. Ney üflemek, klarnet çalmak, animasyon hazırlamak, şiir ve senaryo yazmak bunlardan bazıları. Kapalı bir yaşam tercih ettim. Sporumu evimde yapıyor, sevdiğim dostlarımı evimde ağırlıyorum’
Valla sevgili filan muhabbetlerine hiççç girmedim. O konuyu boşuna beklemeyin. Çünkü bir ünlü olarak bana sorulmasını sevmediğim şeyleri bende kimseye soramam. Zaten günün birinde paylaşmak istenilen şeyler olursa , bu doğal bir akış içinde kendiliğinden ortaya çıkar hiççç merak etmeyin. Allah herkesin gönlüne göre versin. Hımmmm bir de evinden Anadolu yakasından Avrupa yakasını seyretmeye bayılıyor. Bu yaratıcılık, bu üretim, bu kendini bilme hali bu yüzden...Ahhh güzel İstanbul ahhh bak şu yaptıklarına...Ahhh bu şehir..Ahh bu girdap şehir...Hatırladınız değil mi, desenize nasıl unuturuz ki nasıl unutabiliriz ki...Kurtlar vadisinden bahsedilir de seni anmadan geçebilir miyiz biz... Bu şehir girdap gülüm Girdapta mehtap gülüm Feleğin bir suyu var Su değil kezzap gülüm... Nur içinde yat Ömer Lütfü Mete......
Star Gazete