Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na sıcak mesaj
MHP lideri Bahçeli Kılıçdaroğlu için “Kendileri benim okul arkadaşımdır. Başarılı bir öğrenci ve başarılı bir bürokrattı” dedi
MHP lideri Bahçeli Kılıçdaroğlu için “Kendileri benim okul arkadaşımdır . Başarılı bir öğrenci ve başarılı bir bürokrattı” dedi
ANKARA – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığına seçilmesini " Başarılı bir öğrenciydi , başarılı bir bürokrat oldu . Şimdi de başarılı bir siyasetçi olmasını bekliyoruz " sözleriyle yorumladı .
Bahçeli grup toplantısının çıkışında gazetecilerin Kılıçdaroğlu’na ilişkin sorularını yanıtladı . CHP Kurultayının beklendiği gibi coşkulu geçtiğini , tek adaylı bir kurultay yapıldığını ifade eden Bahçeli , Kemal Kılıçdaroğlu’nu telefonla arayarak başarılar dilediğini söyledi . Bahçeli , " Kendileri benim okul arkadaşımdır . Başarılı bir öğrenciydi , başarılı bir bürokrat oldu . Şimdi de başarılı bir siyasetçi olmasını bekliyoruz " diye konuştu . Bahçeli , " Bugün gazetelere , ‘kaliteli sosyal demokrat’ şeklinde bir ifade yansıdı . Bu ifade size mi aitti " şeklindeki bir soruya " Evet , zaten düşünce itibariyle kalitelidir sosyal demokrasi " karşılığını verdi .
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , grup toplantısında yaptığı konuşmada ise " Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP’den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır . Kaçış yolu yoktur " dedi .
Bahçeli , Karadon maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucu 30 işçinin hayatını kaybetmesinin herkesi derinden üzdüğünü kaydetti .
Bu olayın nedenlerinin idari , teknik ve hukuki tüm boyutlarıyla araştırılarak sorumlularının ve sorun alanlarının ortaya çıkarılması gerektiğini ifade eden Bahçeli , " Devlet , hakkın rahmetine kavuşan işçi kardeşlerimizin yakınlarının mağdur olmaması için her türlü tedbiri devreye sokmalıdır " dedi .
Anayasa değişiklik paketinin kabulü sırasında , AK Parti’li milletvekillerinin " birbirleriyle sarmaş dolaş olurken , dışarıda ağır sorunların milleti çaresizlik sarmalına mahkumiyete devam ettiğini " savunan Bahçeli , " Bu aşamadan sonra bundan önceki görüşleri ne olursa olsun herkes yapılacak referandumun sonucuna saygı duymak mecburiyetindedir " diye konuştu .
CHP’nin Anayasa Mahkemesine başvurduğunu , bunun " tıpkı AKP anayasa değişikliklerinin tek taraflı olarak onaylanması kadar meşru ve yasal olduğu " görüşünü savunan Bahçeli , " Ancak , bundan önceki girişimlerin sonuçlarına bakarsak , Anayasa Mahkemesine müracaatlardan karar aşamasına kadar geçen süreçlerin iktidar zihniyetine siyasi yığınak oluşturduğu görülecektir " dedi .
Bahçeli , " Anayasa Mahkemesinden çıkacak muhtemel bir iptal kararının neden olacağı yeni istismar sahaları ve kutuplaştırma vasıtaları , yaklaşan genel seçimlerin sonuçlarını etkileyecek gelişmeleri de başlatacağını " dile getirdi .
Türkiye’nin uzun zamandır erken genel seçimin bütün şartlarını taşıdığını ileri süren Bahçeli , " Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP’den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır . Kaçış yolu yoktur " diye konuştu .
Anayasa görüşmeleri sırasında MHP’li milletvekillerinin doğru bildiğini , doğru üslupla ve doğru yöntemlerle sonuna kadar inançla savunduğunu anlatan Bahçeli , " Her görüşmenin sonunda yapılan oylamada hür iradenizi ortaya koydunuz ve hiçbir fire vermeden ’hayır’ kararınızı tarihin tanıklığına emanet ettiniz . Milletimiz için verdiğiniz mücadele , siyasetimizin geleceği için gösterdiğiniz kararlılık unutulmayacaktır . Hepinizle iftihar ediyorum . Hepinize partim ve şahsım adına teşekkür ediyorum " dedi .
Bahçeli , şunları kaydetti :
" En zor anlarımızda bile duvar diplerinden sürünerek geçenlerin , yer altına sinerek bizi görmezden gelenlerin , şimdi darbe karşıtlığımızı ve acılarımızı kullanarak şerefli geçmişimize atıflarda bulunmaya çalışmaları tam bir iki yüzlülük ve alçaklıktır .
Elbette ki siyasete dışarıdan müdahalenin eleştirisinde , reddiyesinde ve hesaba çekilmesinde zaman aşımı veya tarihin akışı gibi bahaneleri benimsemeyiz . Ancak , otuz yıl önce nasıl büyük mağduriyetlere neden olduğunu yaşayarak bildiğimiz bir dönemi mahkum edeceğiz derken , Türkiyemizin ve büyük Türk milletinin geleceğini de AKP eliyle bölünmeye , çürümeye , parçalanmaya , ayrışmaya ve kargaşaya mahk& ; #251 ; m edemeyiz .
Açılım denen yıkımdan vazgeçildiğine dair bir işaret görmeden , kimliklerin tahrikine yönelik ihanet arayışları son bulmadan , sözde tarihi sorgulama adına konulan tuzaklara düşemeyiz . Geçmişle hesaplaşacağız derken milletimizin geleceğini kaybedemeyiz . Kimse , milliyetçi hareketten bedeli ne olursa olsun böylesi bir oyunda figüran olmasını bekleyemez . "
-İRAN İLE İLİŞKİLER-
Dış politika konusunda da iktidara eleştiriler yönelten Bahçeli , " AKP zihniyetinin Kıbrıs , Irak , Ermenistan , Yunanistan gibi alanlarda taviz üstüne taviz vererek veya vermeye hazır olduğunu ilan ederek yürüttüğü tek taraflı ilişki modelinin geldiği ve ulaştığı yer ortadadır " diye konuştu .
Bahçeli , konuşmasını şöyle sürdürdü :
" Ekümenik Patrikhane tanımından rahatsızlık duymamak , Heybeliada Ruhban Okulunu açma teşebbüsleri , cemaati bile olmayan tarihi Ermeni kiliselerini onarıp ibadete ve ayine açma hevesleri , tarihi hadiselerde ecdadı faşizan olmakla suçlamak bu düşkünlüğün yapı taşlarıdır .
Buna şimdi de İran ile ilişkilerimiz dahil olmuş , Türkiye küresel gücün kendisine verdiği ev ödevini yapmaya soyunmuştur . Kısa vadede olumlu gibi görünmesine rağmen , orta ve uzun vadede İran ile ilişkilerimizi çıkmaza sokacak bu gelişmenin arkasındaki oyunu görmek lazımdır .
Elbette kalıcı ve güven verici bağımsız kararlarla , gereken hallerde arabulucu olmak , barış ve dostluğun devamında rol oynamak gerekebilir ve olmalıdır . Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta , yine baştan beri ifade ettiğimiz başkent Ankara merkezli bir vizyonun kararlarımıza yön vermiş olmasıdır . Komşu bir ülkede üretim aşamasına yaklaşılmış nükleer silaha karşı çıkmak başka bir gerekçedir , bunu küresel gücün talebi ve baskısı ile yapmak başka bir sonuçtur .
İran’da henüz olgunlaşma sürecine giren nükleer silah aşamasını önlemeye diplomasiyle çabalamak ayrı bir gelişmedir , buna karşılık aynı mesafede olan İsrail’in sahip olduğu nükleer silahlara gözyummak farklı bir bakıştır .
Özellikle Irak’ın işgalinden sonraki gelişmelerin ABD üzerindeki tahribatı , Afganistan’da küresel gücün yaşadığı büyük zorluklar bu ülkenin İran üzerindeki yaptırımlarını zayıflatmış ve geciktirmiştir . Komşumuzdaki bir nükleer silahın varlığı tabidir ki bizim için de bir tehdit unsuru olacaktır . Ancak ABD’nin kaygısı ne Türk milleti ne de bölge güvenliğidir . Maksat mütecaviz bir İran’a karşı İsrail’e güvenlik kuşağı oluşturmaktır . "
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , " Yüksek işsizlik , Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak hatırlanacaktır " dedi .
Bahçeli , partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada , " siyasetteki çalkantı , toplumdaki erozyon , ahlaktaki yozlaşma , değerlerdeki zedelenme hallerinin ekonomik ilişkilere de doğrudan doğruya sirayet ettiğini " söyledi .
AK Parti hükümetinin önem ve önceliğinde olmayan ekonomik sorunların , sosyal ve siyasal olumsuzluklarla birleşince endişe verici bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini savunan Bahçeli , " Yakın tarihimiz bunların örnekleriyle doludur " diye konuştu .
" Buna rağmen , her şeyin iyi olduğuna dair sakat görüşü sürekli gündemde tutarak , ikiyüzlü ve yalan bataklığına saplanan mevcut siyasi zihniyet kadar , demokrasi tarihimizdeki hiçbir hükümet bu denli gerçeklerle bağını koparmamıştır " diyen Bahçeli , şöyle devam etti :
" AKP hükümeti , beceriksizliklerinin gerekçesini kendi dışındaki faktörlere yüklemiş , olağan gelişmelerden kaynaklanan pozitif ilerlemeleri ise başarı diye kendisine mal etmiştir . Bu siyasi çaresizliği ve kurnazlığı , ekonomide biriken ve yığılan sorunlara yönelik tutum ve değerlendirmelerinde fazlasıyla görmek mümkün olmuştur . Geçtiğimiz yıldaki tesirinden dolayı , milletimizi çok zor şartlar altında bırakan ekonomik krizin ; geri püskürtülmesi için doğru , düzgün ve kararlı adımlar atılamadığı hepimizce malumdur . Sokaklardaki insanımızın çaresiz bakışlarında ve çektiği ıstırapların merkezinde , AKP hükümetinin vurdumduymazlığı ve krizi ciddiye almaması vardır ve görmek isteyenleri çok hazin örnekler vatanımızın her köşesinde beklemektedir . Tarlalarında hayallerini bırakan , kapanan iş yerlerinde umutlarını yitiren , cebinde parası olmadığından marketlere girecek gücünü kaybeden vatandaşlarımızın içler acısı hallerinin müsebbibi , elbette AKP zihniyetinden başkası değildir . "
-İŞSİZLİK-
İşsizliğin , en büyük sorun olarak ortada olduğunu ifade eden Bahçeli , sorunun ağırlığından hiçbir şey kaybetmediğini söyledi .
Resmi olarak yüzde 14 , 4 oranında bulunan işsizliğin izah edilecek ve anlatılacak hiçbir tarafı bulunmadığını savunan Bahçeli , " Başarısızlık ortadadır ve yüksek işsizlik Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak hatırlanacaktır . Dünyanın hiçbir yerinde işsizlik karşısında pes etmiş bir iktidar yoktur . Çaresizliğini itiraf eden , bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini ikrar eden bir hükümet de bulunmamaktadır " diye konuştu .
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın , madencilerin toprak altında kalmasını doğal gördüğünü öne süren Bahçeli , " Değişik vesilelerle , ’herkese iş bulunacak diye bir kaide yoktur’ diyerek de milyonlarca vatandaşımızı tek kelimeyle sefalete itmeyi doğal görmüştür’ dedi .
Ülkede , resmi rakamlara göre 3 milyon 564 bine yakın işsiz bulunduğunu ifade eden Bahçeli , sözlerine şöyle devam etti :
" Ülkemizde , işsizliğin açtığı derin yaraya mazeret arayışları ’ne yapalım , işsizlik başka ülkelerde de var’ bahaneleri olsa olsa siyasi ahlaktan nasibini alamamışların bir yerlere sığınma telaşıdır . Daha da vahimi , iş aramayıp , çalışmaya hazır olanlarla birlikte 6 milyona yaklaşan işsiz sayımızın azaltılması yönünde fantezi teklifler dışında , hükümet tarafından hiçbir değerli çözüm , katkı ve ekonomik hamle yapılmamıştır . Başbakan Erdoğan’ın yakınları arasında işsizlik sorununu yaşayan bulunmadığından kendisinin bu konuyla ilgili bir gündemi de yoktur .
Nasıl olsa ülkemiz bütün kaynaklarıyla AKP hanedanını beslemekte ve palazlandırmaktadır . Çiftçimiz köyünde Başbakan Erdoğan daha çok gezsin , yesin , içsin diye çalışmaktadır . Esnafımız , AKP’nin bıyığı yeni terleyenlerinin iş kurmaları , ticaret yapmaları için olmayan kazançlarının vergilerini vermektedir . Emeklimiz , işçimiz yandaşların daha çok ihale alması için çile çekmektedir . Bu ahlaksız ve en ufak olumlu tarafı olmayan yozlaşmış zihniyetin işsizimizin derdini anlaması ve yanında olması mümkün değildir . "
Bahçeli , partisinin işsizliğin giderilmesine yönelik tekliflerinden bazılarını şöyle sıraladı :
" -İşsizlikle mücadelenin esası , istihdam odaklı sürdürülebilir büyümenin gerçekleştirilmesine , istihdam edilebilirlik düzeyinin yükseltilmesine ve girişimci odaklı piyasasının tesis edilmesine bağlı olmalıdır .
-Ülkemizin sahip olduğu bütün üretim faktörlerinin etkin ve verimli bir şekilde , en üst düzeyde üretim sürecine dahil edileceği ve tam istihdamı esas alan Milli Ekonomi Programı uygulamaya konulmalıdır .
-Rant ekonomisinden yatırım-üretim-istihdamı sürekli artırmayı öngören üretim ekonomisine geçilmelidir .
-Özel teşebbüssün uzun vadeli yatırım kararları alabileceği yatırım iklimi oluşturulmalı , küçük ve orta ölçekli işletmeler desteklenerek , doğrudan yabancı sermayenin katma değer ve istihdam yaratmak üzere yapacağı yatırımlar özendirilmelidir .
-Ekonomik önlemlerin yanı sıra iş gücü piyasası tedbirleriyle birlikte sosyal politikalar da gözden geçirilmelidir .
-İşsizlik ödeneklerinin ve sosyal yardımların kapsamının genişletilmesi yoluyla , sosyal güvenlik ağları güçlendirilmeli , iş arayanların iş bulmasına yardım edecek aktif iş gücü piyasası programlarına yönelik kaynaklar artırılmalıdır .
-Yatırımı ve verimliliği teşvik etmeyi amaçlayan uygun kredi imkanlarının sunulması sağlanmalı ve iş gücü sektörler arası gözden geçirmeyle yeniden yapılandırılmalıdır . "
- " EKONOMİ DALGALI BİR DENİZDE " -
" Türkiye ekonomisinin dalgalı bir denizde kaptansız ve pusulasız şekilde akıntıların ve esen rüzgarın yönüne göre yol aldığını ve felaketine biraz daha yaklaştığını " ileri süren Bahçeli , " Bir de bunun üzerine küresel ekonomideki kriz tufanı eklendiğinde , ne kadar büyük sorunlarla yüz yüze kalındığı daha iyi anlaşılabilecektir " dedi .
Yunanistan başta olmak üzere , AB’nin kriz sarmalına girmesinin gelecek dönemlerin çok sıkıntılı geçeceğini gösterdiğini ifade eden Bahçeli , şunları söyledi :
" İhracatımızdaki payı yüzde 45 , 7 olan AB’nin , ekonomik sorunlarının katlanması ve içinden çıkılmaz düzeye ulaşması halinde Türkiye’nin dış dengesi bundan olumsuz etkilenecektir . Nitekim bunun belirtileri görülmüş ve etkili olmaya başlamıştır . Bu kapsamda , ithalatın ihracattan daha çok ve hızlı artması dış açığı yükseltmiş ve eski bir yaranın kanamasına neden olmuştur . Özellikle gelişmiş ülkelerin yeni sorunlarla karşılaşmaları ve bunların gittikçe büyümesi , dış talep vasıtasıyla gelişmekte olan ülkeleri de etkisi altına alabileceğini göstermektedir .
Bu itibarla çoğalan dış açık ve bunun sonucunda katlanan cari açık Türkiye ekonomisi için hayra alamet göstergeler değildir . Özellikle yabancı sermayenin ani karar değişiklikleri ve dış finansmanda karşılaşılabilecek problemler ülkemizi zora sokacak yeni bir sürecin kapısını aralayabilecektir . Bunların yanı sıra geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yapılan kamu fiyat ayarlamaları ve vergi zamları , izleyen süreçte gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar , enflasyon canavarının gözlerini yeniden açmasına neden olmuştur . Stok birikiminin sınırlı düzeyde olması da Türkiye ekonomisinde toplam talepteki belirsizliğin devam ettiğini teyit etmektedir . Dış ve iç talepteki derin zaaflar sanayi sektöründen hizmetler sektörüne kadar her sektöre yayılmış , bu da doğrudan doğruya yeni iş sahalarının açılmasına mani olmuştur .
Vatandaşlarımız yeterli geliri olmadığından harcama yapamamakta ve ekonomik faaliyetlerin canlanması mümkün olmamaktadır . Bütün bu gerçekler ortada iken , ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısının Türkiye ekonomisinin parmakla gösterildiğini iddia edebilmesi şayet akıl tutulması değilse siyasi basiretin iflasıdır . Türkiye ekonomisinin 2008 yılında içine girdiği çözülme ve çöküş süreci geçtiğimiz yıl doruk noktaya ulaşmıştır . "
-KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ ÖNGÖRÜLERİ-
Bahçeli , " hükümetin en büyük dayanağının derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notlar olduğunu " ifade etti .
" Geçmişte derecelendirme kuruluşlarından bazılarının , Yunanistan ekonomisi alarm verirken , bu ülkeye olumlu not vermeleri aslında bu şirketlerin öngörülerinde nasıl bir isabetsizlik içinde olduğunu açıklıkla kanıtlamıştır " diye konuşan Bahçeli , şunları kaydetti :
" Ayrıca geride kalan günlerde , ekonominin yönetiminden sorumlu Başbakan Yardımcısının bir tespiti bizim için son derece dikkat çekici olmuştur . Bu zat , uluslararası göstergelere bakıldığında , Türkiye’de günlük bir doların altında geliri olan vatandaşımızın kalmadığını ve iki doların altında bulunanların ise hemen hemen olmadığını vurgulamıştır . Elbette bu sözler , her anlamda sorunlu ve endişe vericidir . Türkiye’de bulunan , Türkiye’de görev yapan ve Türk milletinin oyuyla seçilen siyasi bir iktidarın , ülkemizin ağırlaşan yoksulluk sorunun üstünü , uluslar arası raporlarla örtmeye çalışması ve bunu da marifetmiş gibi sunması tam bir sorumsuzluk ve kendini bilmezliğin ifşası olmuştur .
Eğer AKP hükümeti , vatandaşlarımızın durumunun ne olduğunu sokaklardan , çarşılardan , pazarlardan ve hanelerden değil de yalnızca uluslararası raporlardan öğreniyorsa , milli kurum ve kurallara ihtiyaç kalmamış demektir . Böylesi siyasi zihniyete göre bağımsızlığımızın bir anlamı da olmayacaktır . Her şeyi yabancı güçlerin tercih ve kararlarına teslim edersiniz olur biter . Anlayış budur , mantık bu yöndedir . Tokatlının gündemi , Ağrılının beklentisi , Nevşehirlinin sorunları , Muğlalının talepleri Amerikan ve Avrupalı şirketlerin vereceği karne notları ile mi karşılanacaktır? "
Bahçeli , Süper Lig’de şampiyon olan Bursaspor’un oyuncuları , yöneticileri ve taraftarlarını da kutladı . ( anka , aa )
Radikal
ANKARA – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığına seçilmesini " Başarılı bir öğrenciydi , başarılı bir bürokrat oldu . Şimdi de başarılı bir siyasetçi olmasını bekliyoruz " sözleriyle yorumladı .
Bahçeli grup toplantısının çıkışında gazetecilerin Kılıçdaroğlu’na ilişkin sorularını yanıtladı . CHP Kurultayının beklendiği gibi coşkulu geçtiğini , tek adaylı bir kurultay yapıldığını ifade eden Bahçeli , Kemal Kılıçdaroğlu’nu telefonla arayarak başarılar dilediğini söyledi . Bahçeli , " Kendileri benim okul arkadaşımdır . Başarılı bir öğrenciydi , başarılı bir bürokrat oldu . Şimdi de başarılı bir siyasetçi olmasını bekliyoruz " diye konuştu . Bahçeli , " Bugün gazetelere , ‘kaliteli sosyal demokrat’ şeklinde bir ifade yansıdı . Bu ifade size mi aitti " şeklindeki bir soruya " Evet , zaten düşünce itibariyle kalitelidir sosyal demokrasi " karşılığını verdi .
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , grup toplantısında yaptığı konuşmada ise " Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP’den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır . Kaçış yolu yoktur " dedi .
Bahçeli , Karadon maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucu 30 işçinin hayatını kaybetmesinin herkesi derinden üzdüğünü kaydetti .
Bu olayın nedenlerinin idari , teknik ve hukuki tüm boyutlarıyla araştırılarak sorumlularının ve sorun alanlarının ortaya çıkarılması gerektiğini ifade eden Bahçeli , " Devlet , hakkın rahmetine kavuşan işçi kardeşlerimizin yakınlarının mağdur olmaması için her türlü tedbiri devreye sokmalıdır " dedi .
Anayasa değişiklik paketinin kabulü sırasında , AK Parti’li milletvekillerinin " birbirleriyle sarmaş dolaş olurken , dışarıda ağır sorunların milleti çaresizlik sarmalına mahkumiyete devam ettiğini " savunan Bahçeli , " Bu aşamadan sonra bundan önceki görüşleri ne olursa olsun herkes yapılacak referandumun sonucuna saygı duymak mecburiyetindedir " diye konuştu .
CHP’nin Anayasa Mahkemesine başvurduğunu , bunun " tıpkı AKP anayasa değişikliklerinin tek taraflı olarak onaylanması kadar meşru ve yasal olduğu " görüşünü savunan Bahçeli , " Ancak , bundan önceki girişimlerin sonuçlarına bakarsak , Anayasa Mahkemesine müracaatlardan karar aşamasına kadar geçen süreçlerin iktidar zihniyetine siyasi yığınak oluşturduğu görülecektir " dedi .
Bahçeli , " Anayasa Mahkemesinden çıkacak muhtemel bir iptal kararının neden olacağı yeni istismar sahaları ve kutuplaştırma vasıtaları , yaklaşan genel seçimlerin sonuçlarını etkileyecek gelişmeleri de başlatacağını " dile getirdi .
Türkiye’nin uzun zamandır erken genel seçimin bütün şartlarını taşıdığını ileri süren Bahçeli , " Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP’den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır . Kaçış yolu yoktur " diye konuştu .
Anayasa görüşmeleri sırasında MHP’li milletvekillerinin doğru bildiğini , doğru üslupla ve doğru yöntemlerle sonuna kadar inançla savunduğunu anlatan Bahçeli , " Her görüşmenin sonunda yapılan oylamada hür iradenizi ortaya koydunuz ve hiçbir fire vermeden ’hayır’ kararınızı tarihin tanıklığına emanet ettiniz . Milletimiz için verdiğiniz mücadele , siyasetimizin geleceği için gösterdiğiniz kararlılık unutulmayacaktır . Hepinizle iftihar ediyorum . Hepinize partim ve şahsım adına teşekkür ediyorum " dedi .
Bahçeli , şunları kaydetti :
" En zor anlarımızda bile duvar diplerinden sürünerek geçenlerin , yer altına sinerek bizi görmezden gelenlerin , şimdi darbe karşıtlığımızı ve acılarımızı kullanarak şerefli geçmişimize atıflarda bulunmaya çalışmaları tam bir iki yüzlülük ve alçaklıktır .
Elbette ki siyasete dışarıdan müdahalenin eleştirisinde , reddiyesinde ve hesaba çekilmesinde zaman aşımı veya tarihin akışı gibi bahaneleri benimsemeyiz . Ancak , otuz yıl önce nasıl büyük mağduriyetlere neden olduğunu yaşayarak bildiğimiz bir dönemi mahkum edeceğiz derken , Türkiyemizin ve büyük Türk milletinin geleceğini de AKP eliyle bölünmeye , çürümeye , parçalanmaya , ayrışmaya ve kargaşaya mahk& ; #251 ; m edemeyiz .
Açılım denen yıkımdan vazgeçildiğine dair bir işaret görmeden , kimliklerin tahrikine yönelik ihanet arayışları son bulmadan , sözde tarihi sorgulama adına konulan tuzaklara düşemeyiz . Geçmişle hesaplaşacağız derken milletimizin geleceğini kaybedemeyiz . Kimse , milliyetçi hareketten bedeli ne olursa olsun böylesi bir oyunda figüran olmasını bekleyemez . "
-İRAN İLE İLİŞKİLER-
Dış politika konusunda da iktidara eleştiriler yönelten Bahçeli , " AKP zihniyetinin Kıbrıs , Irak , Ermenistan , Yunanistan gibi alanlarda taviz üstüne taviz vererek veya vermeye hazır olduğunu ilan ederek yürüttüğü tek taraflı ilişki modelinin geldiği ve ulaştığı yer ortadadır " diye konuştu .
Bahçeli , konuşmasını şöyle sürdürdü :
" Ekümenik Patrikhane tanımından rahatsızlık duymamak , Heybeliada Ruhban Okulunu açma teşebbüsleri , cemaati bile olmayan tarihi Ermeni kiliselerini onarıp ibadete ve ayine açma hevesleri , tarihi hadiselerde ecdadı faşizan olmakla suçlamak bu düşkünlüğün yapı taşlarıdır .
Buna şimdi de İran ile ilişkilerimiz dahil olmuş , Türkiye küresel gücün kendisine verdiği ev ödevini yapmaya soyunmuştur . Kısa vadede olumlu gibi görünmesine rağmen , orta ve uzun vadede İran ile ilişkilerimizi çıkmaza sokacak bu gelişmenin arkasındaki oyunu görmek lazımdır .
Elbette kalıcı ve güven verici bağımsız kararlarla , gereken hallerde arabulucu olmak , barış ve dostluğun devamında rol oynamak gerekebilir ve olmalıdır . Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta , yine baştan beri ifade ettiğimiz başkent Ankara merkezli bir vizyonun kararlarımıza yön vermiş olmasıdır . Komşu bir ülkede üretim aşamasına yaklaşılmış nükleer silaha karşı çıkmak başka bir gerekçedir , bunu küresel gücün talebi ve baskısı ile yapmak başka bir sonuçtur .
İran’da henüz olgunlaşma sürecine giren nükleer silah aşamasını önlemeye diplomasiyle çabalamak ayrı bir gelişmedir , buna karşılık aynı mesafede olan İsrail’in sahip olduğu nükleer silahlara gözyummak farklı bir bakıştır .
Özellikle Irak’ın işgalinden sonraki gelişmelerin ABD üzerindeki tahribatı , Afganistan’da küresel gücün yaşadığı büyük zorluklar bu ülkenin İran üzerindeki yaptırımlarını zayıflatmış ve geciktirmiştir . Komşumuzdaki bir nükleer silahın varlığı tabidir ki bizim için de bir tehdit unsuru olacaktır . Ancak ABD’nin kaygısı ne Türk milleti ne de bölge güvenliğidir . Maksat mütecaviz bir İran’a karşı İsrail’e güvenlik kuşağı oluşturmaktır . "
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , " Yüksek işsizlik , Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak hatırlanacaktır " dedi .
Bahçeli , partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada , " siyasetteki çalkantı , toplumdaki erozyon , ahlaktaki yozlaşma , değerlerdeki zedelenme hallerinin ekonomik ilişkilere de doğrudan doğruya sirayet ettiğini " söyledi .
AK Parti hükümetinin önem ve önceliğinde olmayan ekonomik sorunların , sosyal ve siyasal olumsuzluklarla birleşince endişe verici bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini savunan Bahçeli , " Yakın tarihimiz bunların örnekleriyle doludur " diye konuştu .
" Buna rağmen , her şeyin iyi olduğuna dair sakat görüşü sürekli gündemde tutarak , ikiyüzlü ve yalan bataklığına saplanan mevcut siyasi zihniyet kadar , demokrasi tarihimizdeki hiçbir hükümet bu denli gerçeklerle bağını koparmamıştır " diyen Bahçeli , şöyle devam etti :
" AKP hükümeti , beceriksizliklerinin gerekçesini kendi dışındaki faktörlere yüklemiş , olağan gelişmelerden kaynaklanan pozitif ilerlemeleri ise başarı diye kendisine mal etmiştir . Bu siyasi çaresizliği ve kurnazlığı , ekonomide biriken ve yığılan sorunlara yönelik tutum ve değerlendirmelerinde fazlasıyla görmek mümkün olmuştur . Geçtiğimiz yıldaki tesirinden dolayı , milletimizi çok zor şartlar altında bırakan ekonomik krizin ; geri püskürtülmesi için doğru , düzgün ve kararlı adımlar atılamadığı hepimizce malumdur . Sokaklardaki insanımızın çaresiz bakışlarında ve çektiği ıstırapların merkezinde , AKP hükümetinin vurdumduymazlığı ve krizi ciddiye almaması vardır ve görmek isteyenleri çok hazin örnekler vatanımızın her köşesinde beklemektedir . Tarlalarında hayallerini bırakan , kapanan iş yerlerinde umutlarını yitiren , cebinde parası olmadığından marketlere girecek gücünü kaybeden vatandaşlarımızın içler acısı hallerinin müsebbibi , elbette AKP zihniyetinden başkası değildir . "
-İŞSİZLİK-
İşsizliğin , en büyük sorun olarak ortada olduğunu ifade eden Bahçeli , sorunun ağırlığından hiçbir şey kaybetmediğini söyledi .
Resmi olarak yüzde 14 , 4 oranında bulunan işsizliğin izah edilecek ve anlatılacak hiçbir tarafı bulunmadığını savunan Bahçeli , " Başarısızlık ortadadır ve yüksek işsizlik Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak hatırlanacaktır . Dünyanın hiçbir yerinde işsizlik karşısında pes etmiş bir iktidar yoktur . Çaresizliğini itiraf eden , bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini ikrar eden bir hükümet de bulunmamaktadır " diye konuştu .
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın , madencilerin toprak altında kalmasını doğal gördüğünü öne süren Bahçeli , " Değişik vesilelerle , ’herkese iş bulunacak diye bir kaide yoktur’ diyerek de milyonlarca vatandaşımızı tek kelimeyle sefalete itmeyi doğal görmüştür’ dedi .
Ülkede , resmi rakamlara göre 3 milyon 564 bine yakın işsiz bulunduğunu ifade eden Bahçeli , sözlerine şöyle devam etti :
" Ülkemizde , işsizliğin açtığı derin yaraya mazeret arayışları ’ne yapalım , işsizlik başka ülkelerde de var’ bahaneleri olsa olsa siyasi ahlaktan nasibini alamamışların bir yerlere sığınma telaşıdır . Daha da vahimi , iş aramayıp , çalışmaya hazır olanlarla birlikte 6 milyona yaklaşan işsiz sayımızın azaltılması yönünde fantezi teklifler dışında , hükümet tarafından hiçbir değerli çözüm , katkı ve ekonomik hamle yapılmamıştır . Başbakan Erdoğan’ın yakınları arasında işsizlik sorununu yaşayan bulunmadığından kendisinin bu konuyla ilgili bir gündemi de yoktur .
Nasıl olsa ülkemiz bütün kaynaklarıyla AKP hanedanını beslemekte ve palazlandırmaktadır . Çiftçimiz köyünde Başbakan Erdoğan daha çok gezsin , yesin , içsin diye çalışmaktadır . Esnafımız , AKP’nin bıyığı yeni terleyenlerinin iş kurmaları , ticaret yapmaları için olmayan kazançlarının vergilerini vermektedir . Emeklimiz , işçimiz yandaşların daha çok ihale alması için çile çekmektedir . Bu ahlaksız ve en ufak olumlu tarafı olmayan yozlaşmış zihniyetin işsizimizin derdini anlaması ve yanında olması mümkün değildir . "
Bahçeli , partisinin işsizliğin giderilmesine yönelik tekliflerinden bazılarını şöyle sıraladı :
" -İşsizlikle mücadelenin esası , istihdam odaklı sürdürülebilir büyümenin gerçekleştirilmesine , istihdam edilebilirlik düzeyinin yükseltilmesine ve girişimci odaklı piyasasının tesis edilmesine bağlı olmalıdır .
-Ülkemizin sahip olduğu bütün üretim faktörlerinin etkin ve verimli bir şekilde , en üst düzeyde üretim sürecine dahil edileceği ve tam istihdamı esas alan Milli Ekonomi Programı uygulamaya konulmalıdır .
-Rant ekonomisinden yatırım-üretim-istihdamı sürekli artırmayı öngören üretim ekonomisine geçilmelidir .
-Özel teşebbüssün uzun vadeli yatırım kararları alabileceği yatırım iklimi oluşturulmalı , küçük ve orta ölçekli işletmeler desteklenerek , doğrudan yabancı sermayenin katma değer ve istihdam yaratmak üzere yapacağı yatırımlar özendirilmelidir .
-Ekonomik önlemlerin yanı sıra iş gücü piyasası tedbirleriyle birlikte sosyal politikalar da gözden geçirilmelidir .
-İşsizlik ödeneklerinin ve sosyal yardımların kapsamının genişletilmesi yoluyla , sosyal güvenlik ağları güçlendirilmeli , iş arayanların iş bulmasına yardım edecek aktif iş gücü piyasası programlarına yönelik kaynaklar artırılmalıdır .
-Yatırımı ve verimliliği teşvik etmeyi amaçlayan uygun kredi imkanlarının sunulması sağlanmalı ve iş gücü sektörler arası gözden geçirmeyle yeniden yapılandırılmalıdır . "
- " EKONOMİ DALGALI BİR DENİZDE " -
" Türkiye ekonomisinin dalgalı bir denizde kaptansız ve pusulasız şekilde akıntıların ve esen rüzgarın yönüne göre yol aldığını ve felaketine biraz daha yaklaştığını " ileri süren Bahçeli , " Bir de bunun üzerine küresel ekonomideki kriz tufanı eklendiğinde , ne kadar büyük sorunlarla yüz yüze kalındığı daha iyi anlaşılabilecektir " dedi .
Yunanistan başta olmak üzere , AB’nin kriz sarmalına girmesinin gelecek dönemlerin çok sıkıntılı geçeceğini gösterdiğini ifade eden Bahçeli , şunları söyledi :
" İhracatımızdaki payı yüzde 45 , 7 olan AB’nin , ekonomik sorunlarının katlanması ve içinden çıkılmaz düzeye ulaşması halinde Türkiye’nin dış dengesi bundan olumsuz etkilenecektir . Nitekim bunun belirtileri görülmüş ve etkili olmaya başlamıştır . Bu kapsamda , ithalatın ihracattan daha çok ve hızlı artması dış açığı yükseltmiş ve eski bir yaranın kanamasına neden olmuştur . Özellikle gelişmiş ülkelerin yeni sorunlarla karşılaşmaları ve bunların gittikçe büyümesi , dış talep vasıtasıyla gelişmekte olan ülkeleri de etkisi altına alabileceğini göstermektedir .
Bu itibarla çoğalan dış açık ve bunun sonucunda katlanan cari açık Türkiye ekonomisi için hayra alamet göstergeler değildir . Özellikle yabancı sermayenin ani karar değişiklikleri ve dış finansmanda karşılaşılabilecek problemler ülkemizi zora sokacak yeni bir sürecin kapısını aralayabilecektir . Bunların yanı sıra geçtiğimiz yılın sonlarına doğru yapılan kamu fiyat ayarlamaları ve vergi zamları , izleyen süreçte gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar , enflasyon canavarının gözlerini yeniden açmasına neden olmuştur . Stok birikiminin sınırlı düzeyde olması da Türkiye ekonomisinde toplam talepteki belirsizliğin devam ettiğini teyit etmektedir . Dış ve iç talepteki derin zaaflar sanayi sektöründen hizmetler sektörüne kadar her sektöre yayılmış , bu da doğrudan doğruya yeni iş sahalarının açılmasına mani olmuştur .
Vatandaşlarımız yeterli geliri olmadığından harcama yapamamakta ve ekonomik faaliyetlerin canlanması mümkün olmamaktadır . Bütün bu gerçekler ortada iken , ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısının Türkiye ekonomisinin parmakla gösterildiğini iddia edebilmesi şayet akıl tutulması değilse siyasi basiretin iflasıdır . Türkiye ekonomisinin 2008 yılında içine girdiği çözülme ve çöküş süreci geçtiğimiz yıl doruk noktaya ulaşmıştır . "
-KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ ÖNGÖRÜLERİ-
Bahçeli , " hükümetin en büyük dayanağının derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notlar olduğunu " ifade etti .
" Geçmişte derecelendirme kuruluşlarından bazılarının , Yunanistan ekonomisi alarm verirken , bu ülkeye olumlu not vermeleri aslında bu şirketlerin öngörülerinde nasıl bir isabetsizlik içinde olduğunu açıklıkla kanıtlamıştır " diye konuşan Bahçeli , şunları kaydetti :
" Ayrıca geride kalan günlerde , ekonominin yönetiminden sorumlu Başbakan Yardımcısının bir tespiti bizim için son derece dikkat çekici olmuştur . Bu zat , uluslararası göstergelere bakıldığında , Türkiye’de günlük bir doların altında geliri olan vatandaşımızın kalmadığını ve iki doların altında bulunanların ise hemen hemen olmadığını vurgulamıştır . Elbette bu sözler , her anlamda sorunlu ve endişe vericidir . Türkiye’de bulunan , Türkiye’de görev yapan ve Türk milletinin oyuyla seçilen siyasi bir iktidarın , ülkemizin ağırlaşan yoksulluk sorunun üstünü , uluslar arası raporlarla örtmeye çalışması ve bunu da marifetmiş gibi sunması tam bir sorumsuzluk ve kendini bilmezliğin ifşası olmuştur .
Eğer AKP hükümeti , vatandaşlarımızın durumunun ne olduğunu sokaklardan , çarşılardan , pazarlardan ve hanelerden değil de yalnızca uluslararası raporlardan öğreniyorsa , milli kurum ve kurallara ihtiyaç kalmamış demektir . Böylesi siyasi zihniyete göre bağımsızlığımızın bir anlamı da olmayacaktır . Her şeyi yabancı güçlerin tercih ve kararlarına teslim edersiniz olur biter . Anlayış budur , mantık bu yöndedir . Tokatlının gündemi , Ağrılının beklentisi , Nevşehirlinin sorunları , Muğlalının talepleri Amerikan ve Avrupalı şirketlerin vereceği karne notları ile mi karşılanacaktır? "
Bahçeli , Süper Lig’de şampiyon olan Bursaspor’un oyuncuları , yöneticileri ve taraftarlarını da kutladı . ( anka , aa )
Radikal