Tobb 65. Genel Kurulu...(2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanki ilk defa bir maden kazası oluyor gibi Zonguldak'taki grizu faciasının nasıl abartıldığını gördüklerini belirterek, "Ajite edilen, mutlaka ve mutlaka hükümetle doğrudan ilişki kurularak yansıtıldığını nazarı dikkatimizden kaçırmıyoruz

  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , sanki ilk defa bir maden kazası oluyor gibi Zonguldak ' taki grizu faciasının nasıl abartıldığını gördüklerini belirterek , " Ajite edilen , mutlaka ve mutlaka hükümetle doğrudan ilişki kurularak yansıtıldığını nazarı dikkatimizden kaçırmıyoruz . Ülkenin farklı yerlerinde meydana gelen adi vakaların gereğinden fazla abartılıp , gündemin ilk sıralarına taşındığını , ilgili ya da ilgisiz her meselenin doğrudan hükümetle ilişkili gösterildiğini ibretle izliyoruz " dedi .
Başbakan Erdoğan , TOBB 65 . Genel Kurulu ' nda bir konuşma yaptı . Konuşmasında , Zonguldak ' taki grizu patlamasında göçük altında kalan iki işçinin çıkartılması çalışmalarının devam ettiğini belirten Erdoğan , " Onlara da en kısa zamanda ulaşmak suretiyle gündemimizden daha doğrusu bu olayı düşürmek istiyoruz " diye konuştu .
Bu konuda hükümete yönelik eleştirilere tepkisini de yineleyen Başbakan Erdoğan , şunları kaydetti :
" Sanki Türkiye ' de ilk defa bir grizu patlaması oldu . Sanki ilk defa bir maden kazası oluyor gibi bu meselenin nasıl abartıldığını gördük , gördünüz . Ajite edilen , mutlaka ve mutlaka hükümetle doğrudan ilişki kurularak yansıtıldığını nazarı dikkatimizden kaçırmıyoruz . Ülkenin farklı yerlerinde meydana gelen adi vakaların gereğinden fazla abartılıp , gündemin ilk sıralarına taşındığını , ilgili ya da ilgisiz her meselenin doğrudan hükümetle ilişkili gösterildiğini ibretle izliyoruz . Daha önce üçüncü
sayfalarda kalan haberlerin manşetlere nasıl çekildiğini , dakikalarca , saatlerce ekranlarda döndürüldüğünü , lokal , mevzi olayların adeta bir Türkiye manzarası gibi sunulduğunu da görüyoruz . 7 . 5 yıl boyunca ekonomiyle ilgili karamsarlık yayma taktiği , ekonomide tutmayınca , şimdi toplumsal yapı üzerinde deneniyor . Şunu da rahatlıkla söylüyorum bu ülkenin işadamları , sanayicileri , yatırımcıları , tüccarları , girişimcileri , 7 . 5 yıl boyunca o karamsar analizlere , kötümser yorumlara , felaket tellallarına kulak
asmadılar ve işlerini yaptılar . Aynı şekilde bugün de işimize bakacağız . Bu senaryolar inanıyorum ki toplumumuzda da karşılığını bulmayacak . "

EKONOMİK BÜYÜME VE BÜTÇE AÇIĞI
Başbakan Erdoğan , ekonomiye ilişkin bazı rakamlar ada değindiği konuşmasında , son 7 yılda ekonomik büyümenin yılda yüzde 4 . 3 olarak gerçekleştiğini kaydetti . Buna 2009 kriz yılının da dahil olduğunu ifade eden Erdoğan , " Bizim dönemimizdeki 7 yılla , bizden önceki 7 yılı kıyaslıyorum . 1995 ' ten 2002 yılına kadar ekonomimiz yılda yüzde 2 . 9 büyüme kaydetmiştir . Daha da öteye gidelim , 1988-1995 döneminde de ekonomi yılda ortalama yüzde 3 . 6 oranında büyümüştür . Bizim dönemimizde ise yıllık ortalama büyüme yüzde
4 . 3 . Kendimizi kendimizle kıyaslamak yetmez . Son 7 yılda diğer ülkelere baktığımızda , Çek Cumhuriyeti ve Brezilya , yılda ortalama yüzde 3 . 6 büyümüşler . Aynı dönemde Meksika yılda ortalama 1 büyürken , Macaristan yüzde 1 . 6 büyümüş . Bu büyüme performansı bir tesadüfün eseri değildir . Bunu bir tesadüf gibi görmek , konjonktüre bağlamak açık söylüyorum en başka sizin emeklerinizi inkardır , sizin alın terinizi , girişimlerinizi yok saymak olur ve girişimcilerimize haksızlık olur " şeklinde konuştu .
Başbakan Erdoğan , Mali Kural ile ilgili yasanın da TBMM ' ye sunulmak üzere olduğunu buldurdu . Mali Kural ile aslında fiilen uygulamakta oldukları mali disiplini yasalaştırmaktan başka bir şey yapmadıklarını ifade eden Erdoğan , bütçe açığına ilişkin rakamlara da konuşmasında yer verdi .
Başbakan Erdoğan , 2002 yılı sonunda iktidara geldiklerinde bütçe açığının milli gelirin yüzde 11 . 5 ' ine tekabül ettiğini hatırlatarak , " Neredeyse bugünkü Yunanistan ' ın bütçe açığına denk . Biz bunu iktidarımızın ikinci yılında , 2004 yılında yüzde 5 . 2 ' ye indirdik . İktidarımızın üçüncü yılında , 2005 ' te ise yüzde 1 . 1 gibi rekor bir seviyeye indirdik . Takip eden yıllarda ise bütçe açığını yüzde 0 . 6 ile 1 . 8 arasında tutmayı başarabildik . 2009 ' da bütçe açığımız küresel krizin etkisiyle yüzde 5 . 5 ' a çıktı . Aradaki
fark eksi 3 . 6 " dedi .

" POPÜLİZME ASLA TEVESSÜL ETMEDİK "
Mali disiplinden asla taviz vermediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan , " Hiçbir hal ve şart altında hedeflerimizden şaşmadık ve popülizme asla tevessül etmedik . Referandum ve önümüzdeki yıl yapılacak seçimler dolayısıyla bütçe dengesinden şüphe duyanlar da gereksiz bir tedirginlik içindeler " şeklinde konuştu .
Daha önceki seçimlerde öngörülen ve gerçekleşen bütçe harcamaları hakkında da bilgi veren Başbakan Erdoğan , " Popülizm bunu neresinde? Bu ülke bol keseden dağıtan siyasetçileri gördü . Bu ülke Merkez Bankası ' na sınırsızca para bastırarak enflasyonu azdıran hükümetleri gördü . Bu ülke ' kim ne verdiyse , iki katını veriyorum ' derecesinde popülizmi , seçim dönemin sonuna kadar açılan muslukları gördü . Ama bu ülke seçimlerin ardından yüksek enflasyonla , yüksek bütçe açığıyla adeta kaşıkla verilenin kepçeyle geri
alındığını da gördü . ' Böyle bir siyaset tarzı , böyle bir ekonomi yönetimi Türkiye ' nin hakkı değil ' dedik . Tüm bu ağır faturalara son verdik " diye konuştu .

" TÜRKİYE ' DEKİ SİYASETİN EN BÜYÜK HASTALIĞI "
Başbakan Erdoğan , aynı söylemlerin 2009 mahalli seçimlerinde bir kez daha dile geldiğini belirterek , şöyle konuştu :
" Aynı söylemin bugünlerde bir kez daha siyasete egemen olmaya çalıştığını görüyoruz . Bazıları çıkıyor , ' yoksulluğa son vereceğiz ' . Ya arkadaşım , biz göreve geldiğimizde Türkiye ' de resmi rakamla 17 milyon yoksul vardı . Şimdi bu rakam geldi , geldi artık 13 ' ün altına düştü . Peki bunu nasıl yapacaksınız? Şunu bir söyleyin . Formülünüz ne , kaynağınız ne? Gidip bir yoksulun kapısını vurdunuz mu? Atımlarınızı bir yoksul haneden içeriye attınız mı? Her türlü sosyal yardımın karşısında durdunuz . Bugün çıkıp fukara
edebiyatı yapıyorsunuz . Tamam da planınız , projeniz ne? Bu millete acı çektirmeyelim , hemen bunu yapmaya gayret edelim . Yapmazsak zaten milletim bunun faturasını bize keser . Türkiye ' de siyasetin en büyük hastalığı işte maalesef budur . Bol keseden atan , Kaf dağının ardındakini vaat eden , oy toplamak için ekonominin gerçeklerini görmezden gelen ama seçildikten sonra da vaatlerini ve milleti unutan bir siyasetçi modeli . Anayasa değişikliğine karşı çıkacaksın , millete gitmekten korkup Anayasa Mahkemesi ' ne
gideceksin . Sonra milletten bahsedeceksin , yoksulluktan bahsedeceksin . Türkiye bu modellerden çok gördü ve tamamını ıskartaya çıkardı . "