Baykal, ekolojik pazardan bal ve hurma yedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Kartal'da açılan ekolojik pazarı ziyaret etti. Esnafla bir süre sohbet eden Baykal, pazardan

  Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP ) Genel Başkanı Deniz Baykal , Kartal ' da açılan ekolojik pazarı ziyaret etti . Esnafla bir süre sohbet eden Baykal , pazardan bal ve hurma yedi . Sözde Ermeni soykırımı konusunda görüşlerini açıklayan Baykal , " Öyle soykırım ya da maskeli soykırım sözleriyle değerlendirilebilecek bir konu değildir . Çok büyük bir konudur . Yaşanan acı olaylar dolayısıyla Ermeniler de Türkler de büyük acılar yaşamıştır . " dedi .

Deniz Baykal , tapu dağıtım töreninin ardından Kartal meydanında Neyzen Tevfik anıtının açılışına katıldı . Baykal ' ın partililer tarafından karşılandığı açılış sırasında ney dinletisi sunuldu . Deniz Baykal , Neyzen Tevfik ' in anıtının açılışından sonra da Kartal belediyesi tarafından kurulan ekolojik pazar yerine ziyarette bulundu . Parktan pazar yerine kadar vatandaşla selamlaşıp ayak üstü kısa sohbet etti . Bir pazarcının sertifikasını inceleyen Baykal , başka bir pazarcının tezgahından da bal tattı . Baykal , " Çok güzel , herkese tavsiye ederim . " dedi . Tezgahları tek tek dolaşıp , bir tezgahtan hurma alıp yiyen esnafla kısa süreli sohbetler eden Baykal daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı .

Amerika Birleşik Devletleri ( ABD ) Başkanı Obama ' nın Ermeni soykırımıyla alakalı olarak " Büyük felaket " demesini yorumlaması istenen Baykal , " Bu 24 Nisan ' da da yine geçen yıl yaşanmış olan sorunun aynen yaşanmış olduğuna tanık olduk . Geçen yıl da hatırlayacaksınız Obama konuşmasında Ermenice büyük felaket anlamına gelen sözleri kullanarak konuyu değerlendirmiş . Bu yıl yine soykırım anlamına gelen Ermenistan ' da kullanılan büyük felaket deyiminin Ermenicesini kullanarak yine aynı değerlendirmeyi yapmıştır . Geçen seneden bu seneye bu konuda değişen bir şey olmamıştır . Bunu tabi üzüntüyle karşılıyorum . " dedi .

" ERMENİLER DE TÜRKLER DE BÜYÜK ACILAR YAŞAMIŞTIR "

Her yıl Türkiye ' nin 24 Nisan ' da bu konuda suçlanması alışkanlığının artık anlamını kaybettiğini belirten Baykal , " Ciddiyetini de kaybetmiştir . Buna bir an önce son verme ihtiyacı vardır . Çünkü herkes çok iyi biliyor ki bu olay çok karmaşık bir olaydır . Öyle soykırım ya da maskeli soykırım sözleriyle değerlendirilebilecek bir konu değildir . Çok büyük bir konudur . Yaşanan acı olaylar dolayısıyla Ermeniler de Türkler de büyük acılar yaşamıştır . Büyük bir trajedi gerçekleşmiştir . Ama bu bir milletin siyasi suçlanması için gerekçe yapmak hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir . Tarihin bu acı sayfası karşısında bunca yıl sonra 100 yıla yakın bir süreden sonra bu tarihi olayları çarpıtarak bir milleti mahcup etmek için , suçlamak için hiçbir şekilde hukuki geçerliliği olmayan sözleri kullanarak bir milleti takbih etmek için bu tarihi olaylara müracaat etmek , bu olaylara başvurmak , iyi niyetli bir yaklaşım değildir . Maalesef bu tutum devam ediyor . Bu yıl da yine tek taraflı olarak Türk milleti bu facianın suçlusu olarak takdim edilmiş ve soykırım sözünün Ermenistan ' da kullanılan ifadesi yine aynen kullanılmıştır . Bundan büyük üzüntü duyuyorum . Bunu anlatmamız lazım ve artık ortadan kaldırmamız lazımdır . " diye konuştu .

Bu konuda Türkiye ' de birbirinden farklı değerlendirmelerin yapıldığını belirten Baykal , " Türkiye ' nin bu milli haksızlık karşısında tutarlı tek bir ses çıkaramamış olması çok üzüntü verici bir durumdur . Başbakan , yaptığı açıklamada memnuniyetini ifade etmiştir . Dış işleri Bakanlığı bu açıklamanın kabul edilemez olduğunu , belgesiz olduğunu , haksızlık olduğunu ifade etmiştir . Bu ne demektir? Yani bu farklılığın altında ne yatıyor . Sanırım bu farklılığın altında Başbakanlığın iç topluma hükümetin bu konuda başarılı çalışmalar yaptığı izlenimini verme ihtiyacı yatıyor . Dışişleri Bakanlığı ' nın yaptığı açıklama ise Türkiye bakımından bu değerlendirmenin kabul edilemez niteliğini vurguluyor . O da dünyaya böyle diyor . Başbakanın böyle bir haksızlık karşısında siyasi kaygılar ve hesaplarla Türkiye ' ye yapılmış haksızlığı görmezden gelme , geçiştirmeyi mazur görmeyi içine sindirmiş olması , Başbakanın kendisini Türkiye ' yi dünyaya karşı savunma hükümlülüğünden azade kıldığının bir ifadesidir . Çok kaygı verici bir olaydır . Gönül isterdi ki Türkiye bu konuda tek bir ses çıkarsın , doğruyu söylesin . Obama ' nın yaptığı değerlendirmenin yaptığı haksızlığı , yanlışlığını kabul edilemezliğini , içeride herhangi bir siyasi hesap dolayısıyla bunu örtbas etme kaygısı olmaksızın bunu cesaretle söyleyebilsin . Ama Başbakanın bunu yapamadığını üzüntüyle gördük . Bu kaygı verici bir tablodur . Neredeyse Obama ' nın mesajının gerçek niteliği konusunda Türk milletini yanıltmaya Obama adına katkı yapma anlamını taşımaktadır . " dedi . Başbakanın görevinin Türkiye ' ye karşı Obama ' nın avukatı olmak anlamına gelmediğini belirten Baykal , " Türkiye ' ye yapılan haksızlığa karşı dünyaya karşı Türkiye ' nin avukatı olarak Türkiye ' nin hakkını savunmaktır . " şeklinde konuştu .

" ÇOCUKLAR ÇOCUK MAHKEMESİNDE YARGILANMALI "

Çocuk suçlularla ilgili fikirlerini de basın mensuplarıyla paylaşan Baykal , " Türkiye ' de ne yazık ki çocukların ne yargılanması ne de çocuklar hakkında verilen cezaların çektirilmesi konusunda uluslararası anlayışa uygun bir sistemin , düzenin kurulamadığı açıktır . " dedi .

Türkiye ' de çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması gerekliliğine işaret eden Baykal , " Çocuklarla ilgili suçlar , çocuk psikoloji ve pedagojisinden anlayan , onların durumlarını , sorunlarını takdir edebilecek soruşturma yetkilileri tarafından soruşturulmalıdır . Durumlarını , sorunlarını takdir edebilecek soruşturma yetkilileri tarafından soruşturulmalıdır . Yine içinde psikologların bulunduğu , psikolojik eğitim almış yargıçların bulunduğu mahkemelerde yargılanmalıdır ve cezalarını genel hapishanelerde değil çocuklara özgü ıslahevlerinde ve özel kurumlarda çekmelidirler . Buna ihtiyaç vardır . Asıl sorun budur . " diye konuştu .

Türkiye ' nin yanlış yönetimin büyük sancısını yaşayan ülke konumunda olduğunu belirten Baykal , " Ekonomik sıkıntılar , hukuk yaşamını ciddi şekilde etkilemeye başlamıştır . Suç sayısı , suç oranları tehlikeli bir biçimde artmıştır . Suçluluk yaygınlaşmıştır , Suçluluk yaşı düşmeye başlamıştır . Ekonomik sıkıntılar Türkiye ' de yargıyı derinden etkilemeye başlamıştır . Çekler , senetler ödenememiştir . Cezaevleri dolup taşmıştır . Böyle bir tabloyu ortadan kaldırmak için durup durup af çıkarmak bu sorunun çözümü açısından güven veren etkili uygun bir yaklaşım değildir . Af , hukukun etkinliğini , adaletin kesinliğini tahrip eden bir uygulamadır . Türkiye bu konuda çok acı deneyler yaşamıştır . Şimdi köşeye sıkışınca ikide bir şu kapsamda bu kapsamda da olsa af yöntemine başvurmak doğru bir adalet politikası sayılamaz . " şeklinde konuştu .

Baykal , yönetimin yapması gerektiğine inandıkları iki noktayı da şöyle anlattı ; " Birincisi ekonomik sıkıntıları ortadan kaldıracak , işsizliğe son verecek , en büyük sosyal afet olan işsizliği azaltacak etkin önlemleri bir an önce devreye sokmak lazımdır . Ortaya çıkabilecek çocuk suçluluğu konusunda da çocuk psikolojisinden anlayan , çocuğun şartlarını dikkate alan , çocuk suçluluğunu teşvik edecek olmayan bir soruşturma sistemini bir yargılama sistemini ve bir infaz sistemini en kısa zamanda devreye sokmak lazımdır . Yani çocuk konusuna doğru yaklaşım , çocuğu kavrayan bir soruşturma , yargılama ve infaz sistemini devreye sokmaktır . ve işsizliği bir an önce azaltacak etkin tedbirleri devreye sokaktır . İşsizlik ortadan kalkarsa herhangi bir affın getiremeyeceği iyileştirici etkiyi , düzeltici etkiyi böylece sağlamak mümkündür . Af suçluluğu kökten kaldırmaz , af suçluluğu teşvik edici olabilir . Suçluluğu ortadan kaldıracak olan , işsizliği yenmektir . Yapılması gereken budur . Suçluluk karşısında da adil durumun özelliklerini kavramış bir yaklaşıma ihtiyaç vardır .

Anayasa değişikliği konusunda BDP ile partilere verilen hazine yardımı üzerinden para anlaşmazlığı yapıldığını ileri süren Baykal , " Kulağımıza böyle söylentiler gelmekte . " diye konuştu . Baykal , sözlerini şöyle sürdürdü : " BDP ile ilişkilerini yeni ve ciddi bir pazarlığa oturtmak noktasındadırlar . Bu pazarlıkta bizim yerimiz yok . İlk teklifi yapan imzalar da yaşanan hukuksuzluklar , yanlışlıklar , imzaların geri çekilmesi , yeniden imza atılarak tekliflerin sunulması ve bu tip pazarlıkların bu noktaya gelmesi şimdi işte siz bize parasal destek verin , biz de anayasaya destek verelim anlayışının ortaya çıkması , bu anayasa değişikliğinin milletin payına , yararına , Türkiye ' nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek adil düzenleme anlayışının ötesinde al gülüm ver gülüm pazarlığıyla yapılan bir anlayışa dayandığını ortaya koymaktadır . Bu pazarlıkta bizim yerimiz yoktur . Bizim tavrımız çok açıktır . O tavrı da bundan sonra da sürdüreceğiz . Ben AK Parti içindeki sağduyulu , vatansever milletvekillerinin büyük bir sorumluluk altın9da olduklarına inanıyorum . Bir avuç AK Partili , Türkiye ' nin içine sürüklenmekte olduğu bunalımdan çıkarabilir . "