Dsp Lideri Türker'den Anayasa Açıklaması

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, anayasa değişikliği konusunda hükümetin yangından mal kaçırır gibi davrandığını, bu konuda iktidar ve muhalefetin uzlaşmak zorunda olduğunu söyledi

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, anayasa değişikliği konusunda hükümetin yangından mal kaçırır gibi davrandığını, bu konuda iktidar ve muhalefetin uzlaşmak zorunda olduğunu söyledi.
Bursa Serbest Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası'nın yeni yerine taşınması dolayısıyla düzenlenen törene katılan DSP ve TÜRMOB Genel Başkanı Masum Türker, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Anayasa paketindeki bazı maddelere karşı olduklarını belirten Türker, "Türkiye'de tam demokrasinin üçlü bir düzenlemeyle gerçekleştirileceğine inanıyoruz. Bunlar, seçim yasası, siyasi partiler yasası ve anayasa. Anayasanın değiştirilmesini, demokratik yaşamı daha mükemmelleştirmek amacıyla talep
edenlerin, önce seçim yasalarında değişiklik yapması gerekiyor. Bizim olmazsa olmaz şartımız, seçim barajının gözden geçirilmesi ve yüzde 5'e düşürülmesiyle ilgilidir. Şu anda hükümetin böyle bir duruşu olmadı. Ama yarın öbür gün anayasayla ilgili referanduma gidildiğinde, halka hayır demek için gerekçelerimizi izah etmemiz lazım. Mevcut anayasa teklifini değerlendiriyoruz. 3 maddenin muhakkak değiştirilmesi gerekiyor" dedi.
Siyasi partilerin kapatılmasında parlamentoya yetki verilip grupların etkin kılınacağını, bunun son derece yanlış olduğunu ileri süren Türker, "Bu, iki ihtilaflı kişinin, ihtilafında hakim olmasıdır. Bu konuda karşı önerimiz var. Yargıtay ceza daireleri başkanlarından oluşan kurulun kullanılmasını öneriyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin oluşumu biraz başkanlık sistemine gidişin göstergesi. Bizce bu konuda acele ediliyor. Eğer amaç iktidara yakın kişileri atamaksa, 2012'ye kadar cumhurbaşkanı yeni anayasa
üyelerine kendisi atayacak. Dışarıdan fazla insan alınması, Anayasa Mahkemesi'nin yüce divan olarak yargılama fonksiyonunu ciddi bir şekilde zedelemektedir. Yargı geleneğinden gelmeyenlerin sayısının artmasını ve atanma şekillerini doğru bulmuyoruz" diye konuştu.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki değişikliklerinin yargı adaleti ve bağımsızlığıyla ilgisi olmadığını söyleyen Türker, "Bu daha çok atama, terfi ve disiplin işlerinde etkin olan kadrolaşmaya yönelik bir fonksiyondur. Yargıtay ve Danıştay üyeleri dışında katılmasını doğru bulmuyoruz. Üniversiteden 3-4 üyenin ve hukukçuların katılması hakimlerin bağımsızlığını zedeleyecektir. Ama bir öneri var, o da düşünülebilir. O da, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar arasında belli bir sayıda aday
seçilmesi. Bu da, gösterildiği gibi 10 bin kişiden değil, herkesin bir oy kullandığı şekilde değil, kaç kişi seçilecekse o kadar kişiye oy verme şeklinde olmalıdır. Şimdiki getirilen düzenleme, son 7-8 yıl içerisinde AKP'nin istihdam ettiği hakim ve savcıların gücüyle, Hakim Ve Savcılar Kurulunu ele geçirme operasyonudur. Bu 3 konuda görüşlerimizi söyleyeceğiz. Ama şu an görünen o ki, AK Parti bir uzlaşıya girmeden teklifi parlamentoya göndermiştir. Bu nedenle bir uzlaşı, bir diyalog içinde olması
gerekiyor. İzledikleri uzlaşı ve diyalog yolu kendilerine destek verecek nitelikte değil. Ama biz sabırlıyız. Daha önümüzde bir süreç var. Belki dinler, biraz değişirler. Ama bir destek alamazlarsa 330'u tutturamazlar. Büyük ihtimalle 315 oyda kalacaklar" dedi.
Türker, "AK Parti içinde bölünme olacak mı" sorusuna ise, "İstedikleri kadar kontrol etsinler alacakları oy 315'tir" cevabını verdi. Kendilerinin anayasa değişiklik paketine destek vermeyeceklerini bildiren Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim milletvekillerimiz, yeni genel başkanları dolayısıyla, liderin iki dudağı arasında değildir. Birlikte izleyip değerlendireceğiz. Gerekçelerimizi ortaya koyacağız. Halka hayır gerekçemizi oluşturduktan sonra, tavrımızı belirleyeceğiz. Körü körüne siz iyi yaptınız demiyoruz. Biz hala yol yakınken, 'Gelin gerçek demokrasiyi beraber tesis edelim. Önce seçim barajı ve bazı maddeleri iyileştirelim' diyoruz. Bizim yaklaşımız şu: Siyasi parti olarak, sağda veya solda, ekonomi, sosyal, kültürel
politikalarımız farklı olabilir, ama tam demokrasi konusunda farklı olamayız. Onun için bu farklılığı asgariye indirip, iktidar ve muhalefetin uzlaşma zorunluluğu var. Şu anda hükümeti kovalayan yok, bir dayatma var. Sanki Nisan ayı sonuna kadar bu bitmeli. Yangından mal kaçırır gibi bir anayasa yapılmaz. Anayasayı yapalım da sonra yarın düzeltiriz mantığı bir şey getirmez. Bilakis yanlış yanlışla düzeltilmiş olur ki, ileride daha büyük problemlere neden olur."