Chp Parti Meclisi Toplantısı (2)
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ne bir televizyon kanalında ne bir gazete binasında ne de başka bir yerde Dursun Çiçek'le biraraya gelip herhangi bir görüşme yapmadığını söyledi.
Baykal, Parti Meclisi Toplantısı öncesinde yaptığı açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın görevden alınmasının yolsuzlukla mücadele olup olmadığının sorulması üzerine Baykal, "Yolsuzlukla mücadele hukuk planında yapılır, böyle idari kararlarla bu mücadele olmaz. Siyasi tercihlere göre belediye başkanlarının ayıklanarak alınması, gerekenleri himaye ve teşvik ederek, birilerini işine gelmediği için görevden alarak yolsuzlukla mücadele yapılmaz.
Yolsuzlukla mücadele hukuk zemininde yapılır. Eğer hükümet hukuk zemininde mücadele vermek istiyorsa İçişleri Bakanı, hakkında iddia ortaya atılan bütün belediye başkanları ile ilgili bu soruşturma kapısını açmalıdır. Bunu engellememelidir. Bütün iddialar yargıya intikal ettirilmelidir. Hükümet ve İçişleri Bakanlığı bazı belediye başkanlarının arkasından çekilmelidir. Bu kararın, hukuki ne gibi bir sonuç vereceğini de bilmiyoruz. Bir siyasi tartışmanın sonucunda bu kararın alınmış olduğu izlenimi oldukça
yaygındır. İşin gerçeğinin ne olacağı yarın yargı kararı ile ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
Hükümetin arkasından çekilmesi gerektiğini söylediği belediye başkanlarının kim olduğuna yönelik bir soruya da Baykal, "Hükümetin arkasından çekilmesi gereken belediye başkanı sayısı oldukça yüksektir" karşılığını verdi.
İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek ile görüştüğüne ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine de Baykal, "Hayır, böyle bir görüşme yapmadım. Ne bir televizyon kanalında ne bir gazete binasında, ne başka bir yerde Sayın Dursun Çiçek'le biraraya gelip herhangi bir görüşme yapmadım. Bu doğru değildir. Öyle anlaşılıyor ki, karalamayı, suçlamayı, gerçek dışı iddialar ortaya atmayı bir siyasi yöntem olarak kullanmak isteyenler oldukça yaygındır. Bu yöntemi uluorta
kullanmaktadırlar, sorumsuzca bu iddiaları ortaya atmaktadırlar. Bu iddianın benimle ilgili yönü kesinlikle gerçek değildir" yanıtını verdi.
Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili bir soru üzerine de Baykal, daha önceki açılımlarda olduğu gibi Anayasa değişikliğinde de hazırlıksızlıklar ve tutarsızlıkları görüldüğünü savundu. Baykal, konunun parlamento süreci işlerken değerlendirileceğini belirterek, "Yargıya intikal edeceği bir taraf olursa bu değerlendirilecektir. Bu konuda hukuk duyarlılığı kesinlikle bir kenara itilerek, 'yaptım oldu' anlayışıyla, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın daha önce uyarmış olduğu yanlışa sürüklenilerek, yola
çıkmışlardır. Bunun her aşamada yanlışlıkları kendini göstermektedir. Bu da o çerçevede bir tutarsızlık olarak görülüyor" diye konuştu.
Anayasa değişikliği teklifinin oylanması ve milletvekillerinin tavrına ilişkin bir soru üzerine Baykal, şunları kaydetti:
"Herhangi bir küçük yarar hesabının ötesinde, ülkeyle ilgili çok temel bir konuyu değerlendiriyoruz. Bu temel konunun ülkemize çok büyük sorunlar, sıkıntılar yaratması kaçınılmaz görünüyor. Olay büyük bir olaydır. Böyle bir olaya hiçbir sorumlu siyaset adamının ve hiçbir siyasi partinin küçük siyasi yarar, çıkar çerçevesinde değerlendirme yapmayacağını umut ediyorum. Şu anda bunun tersinin gerçekleştiğine dair bir somut olay da yoktur. Ben bu paketin parlamentoda AK Parti dışındaki bütün siyasi partiler
tarafından soğuk bir şekilde değerlendirildiğini, kimsenin bunun faziletine inanmadığını, haklılığını paylaşmadığını ve bazılarının belki 'bu yanlışı yapmanda sana yardımcı olurum ama karşılığında da şunu beklerim' hesabı içine girdiğini gösteriyor. Böyle bir tablo zaten bu projenin tereddüt yarattığını ortaya koymaktadır. Haklı bir tereddüttür bu. Ayrıca AK Parti milletvekillerinin de kendi aralarında bu konuda rahatsızlık içinde olduğu açıklamaları da var. Bunu saygıyla karşılıyorum. Hiçbir milletvekili,
hangi partiden olursa olsun, böyle büyük bir yanlışa gözü kapalı, siyasi talimatla sürüklenmemelidir. Bir bağımsız değerlendirme yapma anlayışında olan milletvekillerinin ortaya çıkacağına inanıyorum, güveniyorum. Özsaygısını kaybetmemiş, sorumluluğunun bilincinde olan bazı AK Parti'li milletvekillerinin bu yanlışa alet olmayacağına güveniyorum."
"TEKEL İŞÇİLERİNE YÖNELİK ZORBA YAKLAŞIMI KINIYORUM"
Baykal, TEKEL işçilerinin bugün gerçekleştirdiği 1 günlük eyleme de değinerek, daha önce 2 ay süren eylemin son derece demokratik yaşandığını belirtti. Baykal, bu eylemin tüm vatandaşların saygı ve takdirini kazandığını ifade ederek, işçilerin kimseyi üzmeden, rahatsız etmeden, sorumluluk duygusu içinde kendilerine yapılan haksızlığı duyurduklarını söyledi. Eylemi bitirirken de 1 Nisan'da bir günlük oturma eylemi yapacaklarını söylediklerini hatırlatan Baykal, "Bunun Türkiye'de ülkeyi yönetenleri
rahatsız etmesi için ne neden var? Bu 2 ay yapılmış olan bir eylemin bir gün tekrar edileceğine dair bir anlayış. Buna karşı bir takım zorlayıcı eamayı, suçlamayı, gerçeönlemlerin alınması, TEKEL işçisi avına çıkılması, 'sen TEKEL işçisi misin?' diye sorularak kimlik sorularak birilerinin alınması, götürülmesi ne kadar yakışıksız, ne kadar üzüntü verici. Bunu kınıyorum. Bu büyük bir demokratik hazımsızlıktır. Elbette işçi gelecek, konfederasyonun önünde bir günlük varlığını hissettirme eylemini yapacak
ve sonra da yine yasalara tam saygı anlayışı içinde oradan ayrılacak. Buna niye izin vermiyorsun? Bu ne zorbalık? Bu ne biçim anlayış? Bu hazımsızlık, bu zorbaca yaklaşım toplumumuz tarafından kınanacaktır" diye konuştu.
Baykal, iktidarın TEKEL işçilerine yönelik tutumunu kınadığını belirterek, "Özgüvenini kaybetmiş bir iktidar, vatandaşlarının demokratik şikayet hakkına karşı, hiçbir yanlışlık ortaya çıkmadığı yaşanarak görüldüğü halde bu sembolik eyleme karşı hazımsızlık çok üzüntü vericidir" dedi.
(MÜG-CC-Y)
Yolsuzlukla mücadele hukuk zemininde yapılır. Eğer hükümet hukuk zemininde mücadele vermek istiyorsa İçişleri Bakanı, hakkında iddia ortaya atılan bütün belediye başkanları ile ilgili bu soruşturma kapısını açmalıdır. Bunu engellememelidir. Bütün iddialar yargıya intikal ettirilmelidir. Hükümet ve İçişleri Bakanlığı bazı belediye başkanlarının arkasından çekilmelidir. Bu kararın, hukuki ne gibi bir sonuç vereceğini de bilmiyoruz. Bir siyasi tartışmanın sonucunda bu kararın alınmış olduğu izlenimi oldukça
yaygındır. İşin gerçeğinin ne olacağı yarın yargı kararı ile ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
Hükümetin arkasından çekilmesi gerektiğini söylediği belediye başkanlarının kim olduğuna yönelik bir soruya da Baykal, "Hükümetin arkasından çekilmesi gereken belediye başkanı sayısı oldukça yüksektir" karşılığını verdi.
İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı hazırladığı iddia edilen Albay Dursun Çiçek ile görüştüğüne ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine de Baykal, "Hayır, böyle bir görüşme yapmadım. Ne bir televizyon kanalında ne bir gazete binasında, ne başka bir yerde Sayın Dursun Çiçek'le biraraya gelip herhangi bir görüşme yapmadım. Bu doğru değildir. Öyle anlaşılıyor ki, karalamayı, suçlamayı, gerçek dışı iddialar ortaya atmayı bir siyasi yöntem olarak kullanmak isteyenler oldukça yaygındır. Bu yöntemi uluorta
kullanmaktadırlar, sorumsuzca bu iddiaları ortaya atmaktadırlar. Bu iddianın benimle ilgili yönü kesinlikle gerçek değildir" yanıtını verdi.
Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili bir soru üzerine de Baykal, daha önceki açılımlarda olduğu gibi Anayasa değişikliğinde de hazırlıksızlıklar ve tutarsızlıkları görüldüğünü savundu. Baykal, konunun parlamento süreci işlerken değerlendirileceğini belirterek, "Yargıya intikal edeceği bir taraf olursa bu değerlendirilecektir. Bu konuda hukuk duyarlılığı kesinlikle bir kenara itilerek, 'yaptım oldu' anlayışıyla, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın daha önce uyarmış olduğu yanlışa sürüklenilerek, yola
çıkmışlardır. Bunun her aşamada yanlışlıkları kendini göstermektedir. Bu da o çerçevede bir tutarsızlık olarak görülüyor" diye konuştu.
Anayasa değişikliği teklifinin oylanması ve milletvekillerinin tavrına ilişkin bir soru üzerine Baykal, şunları kaydetti:
"Herhangi bir küçük yarar hesabının ötesinde, ülkeyle ilgili çok temel bir konuyu değerlendiriyoruz. Bu temel konunun ülkemize çok büyük sorunlar, sıkıntılar yaratması kaçınılmaz görünüyor. Olay büyük bir olaydır. Böyle bir olaya hiçbir sorumlu siyaset adamının ve hiçbir siyasi partinin küçük siyasi yarar, çıkar çerçevesinde değerlendirme yapmayacağını umut ediyorum. Şu anda bunun tersinin gerçekleştiğine dair bir somut olay da yoktur. Ben bu paketin parlamentoda AK Parti dışındaki bütün siyasi partiler
tarafından soğuk bir şekilde değerlendirildiğini, kimsenin bunun faziletine inanmadığını, haklılığını paylaşmadığını ve bazılarının belki 'bu yanlışı yapmanda sana yardımcı olurum ama karşılığında da şunu beklerim' hesabı içine girdiğini gösteriyor. Böyle bir tablo zaten bu projenin tereddüt yarattığını ortaya koymaktadır. Haklı bir tereddüttür bu. Ayrıca AK Parti milletvekillerinin de kendi aralarında bu konuda rahatsızlık içinde olduğu açıklamaları da var. Bunu saygıyla karşılıyorum. Hiçbir milletvekili,
hangi partiden olursa olsun, böyle büyük bir yanlışa gözü kapalı, siyasi talimatla sürüklenmemelidir. Bir bağımsız değerlendirme yapma anlayışında olan milletvekillerinin ortaya çıkacağına inanıyorum, güveniyorum. Özsaygısını kaybetmemiş, sorumluluğunun bilincinde olan bazı AK Parti'li milletvekillerinin bu yanlışa alet olmayacağına güveniyorum."
"TEKEL İŞÇİLERİNE YÖNELİK ZORBA YAKLAŞIMI KINIYORUM"
Baykal, TEKEL işçilerinin bugün gerçekleştirdiği 1 günlük eyleme de değinerek, daha önce 2 ay süren eylemin son derece demokratik yaşandığını belirtti. Baykal, bu eylemin tüm vatandaşların saygı ve takdirini kazandığını ifade ederek, işçilerin kimseyi üzmeden, rahatsız etmeden, sorumluluk duygusu içinde kendilerine yapılan haksızlığı duyurduklarını söyledi. Eylemi bitirirken de 1 Nisan'da bir günlük oturma eylemi yapacaklarını söylediklerini hatırlatan Baykal, "Bunun Türkiye'de ülkeyi yönetenleri
rahatsız etmesi için ne neden var? Bu 2 ay yapılmış olan bir eylemin bir gün tekrar edileceğine dair bir anlayış. Buna karşı bir takım zorlayıcı eamayı, suçlamayı, gerçeönlemlerin alınması, TEKEL işçisi avına çıkılması, 'sen TEKEL işçisi misin?' diye sorularak kimlik sorularak birilerinin alınması, götürülmesi ne kadar yakışıksız, ne kadar üzüntü verici. Bunu kınıyorum. Bu büyük bir demokratik hazımsızlıktır. Elbette işçi gelecek, konfederasyonun önünde bir günlük varlığını hissettirme eylemini yapacak
ve sonra da yine yasalara tam saygı anlayışı içinde oradan ayrılacak. Buna niye izin vermiyorsun? Bu ne zorbalık? Bu ne biçim anlayış? Bu hazımsızlık, bu zorbaca yaklaşım toplumumuz tarafından kınanacaktır" diye konuştu.
Baykal, iktidarın TEKEL işçilerine yönelik tutumunu kınadığını belirterek, "Özgüvenini kaybetmiş bir iktidar, vatandaşlarının demokratik şikayet hakkına karşı, hiçbir yanlışlık ortaya çıkmadığı yaşanarak görüldüğü halde bu sembolik eyleme karşı hazımsızlık çok üzüntü vericidir" dedi.
(MÜG-CC-Y)