Meral: Yeni Anayasa acil bir görev haline gelmiştir

TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada 3 kritik mesaj verdi.

Meral: Yeni Anayasa acil bir görev haline gelmiştir
Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral, TUSKON olarak IMF'nin bir ''öcü'' olarak görülmemesi gerektiğini düşündüklerini belirterek, ''Şartlarının ülkemiz menfaatlerine uygun ve maliyetinin düşük olması halinde IMF kredilerinin de bir finans kaynağı olarak kullanılmasında mahzur görmüyoruz'' dedi.

Meral, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonunun (TUSKON) 3. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, konfederasyonun, kuruluşundan bu yana düzenlediği 10 uluslararası Dış Ticaret Köprüsü ve çok sayıda yurt içi iş geliştirme platformu ile yabancı ve Türk işadamlarına 200 bine yakın karşılıklı iş görüşmesi yaptırarak 14 milyar dolar civarında yeni ticaret hacmi oluşturduğunu kaydetti.

TUSKON'a bağlı derneklerin, ihracatın Türkiye geneline yayılmasına vesile olduğunu söyleyen Meral, ''İhracatçılığı ulaşılamaz bir hedef olmaktan çıkarıp, herkesin hayalini kurduğu bir meslek haline getiren TUSKON, hükümetimizin 2023 yılı için koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefini yakalamak için gerekli olduğunu düşündüğü 40 bin yeni ihracatçıyı oluşturmaya soyunmuştur'' diye konuştu.

Bu hafta 40'a yakın işadamı ile gerçekleştirdikleri Endonezya gezisinde 450 civarında Endonezyalı iş adamı ile görüşmeler yaptıklarını belirten Meral, düzenlenen programlar sonucunda birçok TUSKON üyesinin hedeflendiği üzere küresel oyuncu haline geldiğini, ticaretle yetinmeyen bu firmaların başka ülkelerde üretime başladığını anlattı.

Meral, global ekonomik krize de değinerek, ''Uygulamaya konulacak mali kurala disiplinle uyulması ekonomimizin öngörülebilirliğini artıracak ve yatırım risklerini düşürecektir. TUSKON olarak IMF'nin bir öcü gibi görülmemesi gerektiğini düşünüyor, şartlarının ülkemiz menfaatlerine uygun ve maliyetinin düşük olması halinde IMF kredilerinin de bir finans kaynağı olarak kullanılmasında mahzur görmüyoruz'' şeklinde konuştu.

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen, tasarının Türk milletinin onurunu rencide ettiğini ve iki ülke arasında olumlu seyreden ilişkileri tehlikeye attığını söyleyen Meral, Türk iş dünyası olarak ABD yönetiminin bu noktadan geri dönülmesi için üzerine düşeni yapmasını beklediklerini kaydetti.

''KATSAYI UYGULAMASININ BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMESİNİ BEKLİYORUZ''

Meral, Türkiye'deki işsizlik sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, ''İşsizliğin artmasında ve Türk sanayisinin rekabet gücünü korumakta zorlanmasındaki en önemli faktör, çözülmek üzere iken tekrar çözümsüzlüğe itilen meslek liselerine uygulanan katsayı sistemidir. Sanayiciler olarak canımızı çok yakan ve gençlerin kabusu haline gelen, dünyada emsali olmayan haksız katsayı uygulamasının bir an önce çözülmesini bekliyoruz'' ifadesini kullandı.

Hükümetin, 2002'den bu yana gerçekleştirdiği reform sürecini sürdürmesi gereğine işaret eden Meral, yasalaşmayı bekleyen kamu personel reformu, vergi reformu, Türk Ticaret Kanunu, büyük mağazacılık yasa tasarısı gibi düzenlemelerin öncelikli olarak ele alınmasını beklediklerini bildirdi.

Meral, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye orta vadeli programdaki hedeflerine imalat sanayisini muhafaza ederek ulaşmalıdır. Dünyanın yaşamakta olduğu finans krizinde işletmelere yönelik kredi desteğinin artırılması fevkalade önemlidir. Ziraat Bankası, Halkbank kredileri ile KOSGEB kaynakları ve Eximbank'ın sermayesi artırılmalıdır. Kredi Garanti Fonu bir an önce aktif hale getirilmelidir. Yüksek oranlarda kar eden kamu bankaları halkın parasına gereği gibi sahip çıkarken, iş dünyasını daha düşük oranlarla fonlama görevini de yerine getirmelidirler.''

''SERMAYE, BASKICI SİSTEMLERDEN KAÇAR''


Türkiye'nin son yıllarda dahil olduğu gelişmiş ekonomiler liginde başarı elde etmesi için özgürlük ve demokrasinin önemini vurgulayan Meral, ''Servet, para ve sermaye, baskıcı sistemlerden kaçar, özgürlüğü tanıyan ve koruyan sistemlere doğru akar. Rekabet demokratik olmayan toplumlarda yıkıcı bir güce dönüşürken demokratik ülkelerde bir gelişme aracı haline gelir ve kaynakların etkin kullanımına imkan sağlar. Bu yüzden özgür toplumlar zengin, özgür olmayanlar fakirdir'' dedi.

Hükümetin gerçekleştirmeye çalıştığı açılımlar ve demokratikleşme çabalarının sadece siyasi sonuçları olacak adımlar olarak değil, aynı zamanda ekonomik kalkınmanın yolunu açma çabaları olarak görülmesi gerektiğini belirten Meral, ''Demokrasinin gereği gibi tesis edildiği, insanların siyasi değişimin sabit ve düzenli olarak işleyen kurallar çerçevesinde gerçekleştiğinden emin oldukları ve yarınlarından endişe duymadıkları bir Türkiye, hızla kalkınan bir Türkiye demektir. Hukukun evrensel anlam ve muhtevasıyla egemen olduğu bir Türkiye, aynı zamanda insanların iktisadi bakımdan da gelecek planlarını yapabildikleri ve yatırım kararları alabildikleri bir Türkiye demektir'' diye konuştu.

''YENİ ANAYASA ACİL BİR GÖREV HALİNE GELMİŞTİR''

Rızanur Meral, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Görevi problemlere çözüm üretmek olan siyaseti, kısır çekişmelerle, anlamsız korkularla ve ideolojik saplantılarla, çözümün önünü tıkama aracı haline getirmenin telafisi zor kayıplara yol açabileceğinden endişe ediyoruz. Bu tip bir anlayış Türkiye'mizin önündeki fırsatların kaçmasına neden olabilir. İktidar ve muhalefetiyle TBMM'deki tüm vekillerimiz, tarihi bir sorumluluğu omuzlarında taşımaktadır. Soğuk savaşın sürdüğü 1980'lerin paranoya temelli siyaset sistemine ve dışa kapalı korumacı ekonomik sistemine göre hazırlanmış mevcut anayasamız, günümüz Türkiye'sinin ihtiyaçlarına cevap veremez haldedir. Artık, yeni bir anayasa hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşlarımızın istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak çağdaş düzenlemelerin önünü açmak acil bir görev haline gelmiştir.''

Demokratik açılım hamlelerinin önündeki yasal engellerin kaldırılması, Alevi çalıştayları ile başlatılan sürecin tamamlanması, başörtüsü yasağının gençlerin geleceğine ipotek koyarak huzursuzluk üretmesine son verilmesi gerektiğini söyleyen Meral, ''Ergenekon, Balyoz ve Erzurum'da devam eden Erzincan davası, Türkiye'nin tam bir hukuk devleti olması için fırsata çevrilmelidir'' dedi.

DARBE TARTIŞMALARI

''Darbe'' tartışmalarına da değinen Meral, ''Türkiye'de artık darbe dönemi geride kalmıştır. 2010 Türkiye'sinde darbe mi olur?'' gibi rasyonel gerçeklere dayanmayan duygusal sözlerin geçilmesi gerektiğini belirterek, ''Yasal düzenlemeler ve yargı birliği ile cunta oluşturup, iktidarı çalışamaz hale getirme hevesleri kökünden kurutulmalıdır'' dedi.

Meral, sözlerini şöyle tamamladı:

''Önümüzde tarihi bir fırsat durmaktadır. TBMM'nin saygıdeğer milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Yüksek Yargı, tüm devlet kurumları, STK'lar ve iş dünyası umutların ve beklentilerin gerçekleşmesi istikametinde ortak irade koymakta geç kalmamalıdır. Bölgemizdeki problemlerin Türkiye olmadan çözülemeyeceği görülür hale gelmiştir. Türkiye'ye bağlanan umutlar Karabağ problemini Kıbrıs probleminden farksız hale getirmiştir. Ermenistan dahil komşu ülkeler Türkiye'nin gözüne bakmaktadır. Bu durumda kısır çekişmelerle kaybedilecek vaktimiz kalmamış, onlarca yılda yapılacak işleri birkaç seneye sığdırmak gibi bir sorumluluk omuzlarımıza yüklenmiştir. Hiç kimse Türkiye'yi bu sorumluluğu üstlenebilecek olgunluktan uzak görme karamsarlığına düşmemelidir. Böyle bir karamsarlığı başta Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşını veren iradenin asla kabullenmeyeceği malumdur.''(ekoayrıntı)