Dtp Konvoyuna Saldırı İddiasının Ardından
İzmir'de, 2009 Kasım ayında DTP konvoyundaki kavga sırasında aralarında polis memurlarının da bulunduğu yayalara ve cankurtarana çarptığı iddiasıyla hakkında dava açılan sürücü İ
İzmir'de, 2009 Kasım ayında DTP konvoyundaki kavga sırasında aralarında polis memurlarının da bulunduğu yayalara ve cankurtarana çarptığı iddiasıyla hakkında dava açılan sürücü İ.D., ikinci duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanık İ.D. ile avukatlar ve şahitler katıldı. İ.D., daha önceki ifadesinde, 22 Kasım 2009'da kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'ü karşılamak için eşi ve iki kız kardeşiyle birlikte arabasıyla havalimanına gittiğini belirterek, dönüşte bir grubun taşlı sopalı saldırısına maruz kaldıklarını, kurtulabilmek için panikle arabayı sürdüğünü ifade etmişti. İ.D.; kimseye kasıtlı olarak çarpmadığını belirterek "Herhangi bir kişiye çarptığımı da görmüş değilim.
Ambulansa çarptığımı televizyonda gördüm. Esnafım. Canavar mıyım ki tanımadığım birine veya aracına bilerek çarpayım?" diye konuştu.
Görgü şahitlerinden N.D. ise olay günü eski DTP'lilerin Türk'ü Adnan Menderes Havalimanı'nda karşıladığını, Basmane semtindeki il binasına giderken konvoyun Üçyol'da saldırıya uğradığını, araçta ağabeyi İ.D.'nin yanı sıra yengesi, ablası, halası ve onun 11 yaşındaki oğlunun bulunduğunu söyledi. Olay yerinden kaçmaya çalıştıklarını anlatan N.D., şöyle konuştu: "Ancak, araca demirlerle, sopalarla vurdular, taş attılar. Ağabeyime, 'Bizi buradan kurtar!' diye bağırdık. Bu sırada araç kontrolden çıkarak sağa
doğru gidip kaldırıma çarptı ancak yayalara çarpıp çarpmadığını bilmiyorum. O panikle hiçbir şey görmedim. Ağabeyim de panik halindeydi, ölümden döndük."
Olay sırasında elindeki kamerayla çekim yapan D.İ. de şahit olarak dinlendi ve kayıtlar bilirkişi nezaretinde seyredildi.
Avukat Mehmet Bayraktar, müvekkili İ.D.'nin tahliyesini talep ederek; ''Siyasi bir provokasyon. Bu olayın faturası da müvekkilimize kesilmek istenmiştir. Müvekkilimiz, eş ve kardeşlerini saldırıdan kurtarmaya çalışmıştır'' dedi.
Hakim, sanık İ.D.'nin tutuksuz olarak yargılanmak üzere tahliyesine karar verip duruşmayı erteledi.
Savcı ise hazırladığı iddianamede, sanığın iki defa basit yaralama, basit yaralamaya teşebbüs, kemik kırığına sebep olacak şekilde yaralama, kamu malına zarar verme, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçlarından cezalandırılması isteniyor. Ayrıca konvoydakilerin zafer işaretleri ve başka el kol hareketleri yaptığı, terör örgütü lehine slogan attığı, terör örgütünü temsil eden renklerde bez salladığı ve böylece semt sakinleri ve işi sebebiyle oradan geçmekte olan kişilerin tepkilerini çektiği öne
sürüldü.
İddianamede, şüphelinin konvoya ve konvoya katılan kişilere, semt sakinleri ve oradan geçmekte olan kişiler tarafından hem sözle hem de bir şeyler atmak şeklinde fiili tepkilerle karşılık vermesine sinirlendiği, konvoy araçlarının güvenlik içinde geçip gidebilmeleri için oluşturulan güvenlik şeridinden geçip gitmek yerine sırf kızgınlık, zarar vermek ve yaralamak maksadıyla aracı önce orada konvoydakilerin güvenliğini sağlamak için gelmiş Asayiş Şube Ekipler Amirliği'nde görevli polis memuru M. E.'nin
üzerine sürdüğü, M.E.'nin kendisini kurtarınca K.K.'ya polis memuru H.Y., B.P. ve G.U. daha sonra da ambulansa çarptığı, tüm bu eylemleri gerçekleştirdikten sonra kaçtığı, şüphelinin ise üzerine atılı eylemleri kasıtlı şekilde gerçekleştirmediği, araçtaki yakınlarını korumak istediği ve aracının ön kaputunun havaya kalkması nedeniyle önünü göremediğini iddia ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır."
İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanık İ.D. ile avukatlar ve şahitler katıldı. İ.D., daha önceki ifadesinde, 22 Kasım 2009'da kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'ü karşılamak için eşi ve iki kız kardeşiyle birlikte arabasıyla havalimanına gittiğini belirterek, dönüşte bir grubun taşlı sopalı saldırısına maruz kaldıklarını, kurtulabilmek için panikle arabayı sürdüğünü ifade etmişti. İ.D.; kimseye kasıtlı olarak çarpmadığını belirterek "Herhangi bir kişiye çarptığımı da görmüş değilim.
Ambulansa çarptığımı televizyonda gördüm. Esnafım. Canavar mıyım ki tanımadığım birine veya aracına bilerek çarpayım?" diye konuştu.
Görgü şahitlerinden N.D. ise olay günü eski DTP'lilerin Türk'ü Adnan Menderes Havalimanı'nda karşıladığını, Basmane semtindeki il binasına giderken konvoyun Üçyol'da saldırıya uğradığını, araçta ağabeyi İ.D.'nin yanı sıra yengesi, ablası, halası ve onun 11 yaşındaki oğlunun bulunduğunu söyledi. Olay yerinden kaçmaya çalıştıklarını anlatan N.D., şöyle konuştu: "Ancak, araca demirlerle, sopalarla vurdular, taş attılar. Ağabeyime, 'Bizi buradan kurtar!' diye bağırdık. Bu sırada araç kontrolden çıkarak sağa
doğru gidip kaldırıma çarptı ancak yayalara çarpıp çarpmadığını bilmiyorum. O panikle hiçbir şey görmedim. Ağabeyim de panik halindeydi, ölümden döndük."
Olay sırasında elindeki kamerayla çekim yapan D.İ. de şahit olarak dinlendi ve kayıtlar bilirkişi nezaretinde seyredildi.
Avukat Mehmet Bayraktar, müvekkili İ.D.'nin tahliyesini talep ederek; ''Siyasi bir provokasyon. Bu olayın faturası da müvekkilimize kesilmek istenmiştir. Müvekkilimiz, eş ve kardeşlerini saldırıdan kurtarmaya çalışmıştır'' dedi.
Hakim, sanık İ.D.'nin tutuksuz olarak yargılanmak üzere tahliyesine karar verip duruşmayı erteledi.
Savcı ise hazırladığı iddianamede, sanığın iki defa basit yaralama, basit yaralamaya teşebbüs, kemik kırığına sebep olacak şekilde yaralama, kamu malına zarar verme, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçlarından cezalandırılması isteniyor. Ayrıca konvoydakilerin zafer işaretleri ve başka el kol hareketleri yaptığı, terör örgütü lehine slogan attığı, terör örgütünü temsil eden renklerde bez salladığı ve böylece semt sakinleri ve işi sebebiyle oradan geçmekte olan kişilerin tepkilerini çektiği öne
sürüldü.
İddianamede, şüphelinin konvoya ve konvoya katılan kişilere, semt sakinleri ve oradan geçmekte olan kişiler tarafından hem sözle hem de bir şeyler atmak şeklinde fiili tepkilerle karşılık vermesine sinirlendiği, konvoy araçlarının güvenlik içinde geçip gidebilmeleri için oluşturulan güvenlik şeridinden geçip gitmek yerine sırf kızgınlık, zarar vermek ve yaralamak maksadıyla aracı önce orada konvoydakilerin güvenliğini sağlamak için gelmiş Asayiş Şube Ekipler Amirliği'nde görevli polis memuru M. E.'nin
üzerine sürdüğü, M.E.'nin kendisini kurtarınca K.K.'ya polis memuru H.Y., B.P. ve G.U. daha sonra da ambulansa çarptığı, tüm bu eylemleri gerçekleştirdikten sonra kaçtığı, şüphelinin ise üzerine atılı eylemleri kasıtlı şekilde gerçekleştirmediği, araçtaki yakınlarını korumak istediği ve aracının ön kaputunun havaya kalkması nedeniyle önünü göremediğini iddia ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır."