Her sorun neden krize dönüyor?
Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesiyle Türkiye-ABD ilişkileri yine gerildi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesiyle ilgili olarak, "İlişkilerimiz ne kadar derinse, o işbirliğine uymayan bir davranış o denli tepki yaratıyor" dedi.
Davutoğlu, CNN Türk'te "Ankara Kulisi" programında yaptığı açıklamada, Türkiye-ABD ilişkilerinin doğasında bir problem olmadığını, son bir yılda da iki ülke arasında çok yoğun temasların gerçekleştirildiğini kaydederek, "İlişkilerimiz ne kadar derinse, o işbirliğine uymayan bir davranış o denli tepki yaratıyor" diye konuştu.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi yolunda beklenilmeyen ölçüde ilerleme kaydedildiğini ve bu konuda Türkiye'nin büyük katkısı olduğunu belirten Davutoğlu, "Türkiye'yi en iyi anlaması gereken bir ülke tarafından anlaşılmıyorsak bunu sorgularız. İlkesel olarak tarihin bu şekilde değerlendirilmesine karşıyız, kim olursa olsun, ilişkilerimizin yoğunluğu ne olursa olsun ilkesel olarak buna karşıyız" dedi.
Davutoğlu, "Geçmişte (ABD'deki tasarı oylamalarına) daha az tepki verilmiş olabilir, ama ne zaman böyle bir gelişme olduysa Büyükelçi istişareler için çağrıldı. Bu konudaki sınırlarımızın özellikle dostlarımız tarafından iyi anlaşılması lazım" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın görevine dönmesi konusunda değerlendirmelerin sürdüğünü kaydetti.
TÜRKİYE ERMENİSTAN PROTOKOLLERİ
Davutoğlu, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecini "doğru tahlil etmek gerektiğini" söyledi.
"23 Mart 2010'da çektiğiniz resim, 23 Nisan 2010'da geçerli olmayabilir. Hiçbir sosyal olayı dondurarak bakmayı doğru görmüyorum. Bu işleyen bir süreçtir. Üç sene önce Ermenistan ilişkilerinin bu noktaya geleceğini düşünür müydünüz?" diye konuştu.
Protokoller konusunda psikolojik bir işleyiş de olduğunu belirten Davutoğlu, "Formel işleyiş dışında, siyaset psikolojisinin, toplumsal psikolojinin zamanlaması var, o zamanlamayı en doğru şekilde yapmak zorundayız" dedi.
"Bu sıkıntıların çıkacağını en başından beri biliyorduk. 17 yıldır süren bir statükoda, bu statükonun ortaya çıkardığı sektörler de oluyor. Bunun değişmesiyle, yeni duruma intikal edilmesi vakit alıyor" diyen Davutoğlu, "Bu statükonun sürmesi, kimsenin (diğer ülkelerin) hatta birçok insan farklı düşünse de, Rusya'nın da lehine değildir" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, ABD'ye gösterilen tepki bağlamında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Nisan ayında ABD'de düzenlenecek nükleer güvenlik zirvesine katılıp katılmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu konuyu değerlendireceğiz. Amerika'daki toplantı çok taraflı bir toplantı. ABD-Türkiye ilişkileri ile ilgili değil. Katılması ya da katılmaması bu toplantı kapsamında bir tepki olarak değerlendirilmez. Mutlaka Türkiye'den bir katılım olacak, ama hangi düzeyde katılacağı konusunu değerlendiriyoruz."
Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'de çalışan Ermeni vatandaşlarıyla ilgili sözlerini de değerlendiren Davutoğlu, "Bu demeci doğru okumak, anlamak lazım. Başbakan'ın orada işaret etmek istediği husus şuydu; metnin bütününe bakanlar tarafından bu doğru anlaşılmıştır, bizim için bu konunun insani bir boyutu olduğunu ve Türkiye'nin olaya sürekli insani bir perspektiften baktığını göstermek için yapılmış bir açıklamaydı" dedi.
Davutoğlu, CNN Türk'te "Ankara Kulisi" programında yaptığı açıklamada, Türkiye-ABD ilişkilerinin doğasında bir problem olmadığını, son bir yılda da iki ülke arasında çok yoğun temasların gerçekleştirildiğini kaydederek, "İlişkilerimiz ne kadar derinse, o işbirliğine uymayan bir davranış o denli tepki yaratıyor" diye konuştu.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi yolunda beklenilmeyen ölçüde ilerleme kaydedildiğini ve bu konuda Türkiye'nin büyük katkısı olduğunu belirten Davutoğlu, "Türkiye'yi en iyi anlaması gereken bir ülke tarafından anlaşılmıyorsak bunu sorgularız. İlkesel olarak tarihin bu şekilde değerlendirilmesine karşıyız, kim olursa olsun, ilişkilerimizin yoğunluğu ne olursa olsun ilkesel olarak buna karşıyız" dedi.
Davutoğlu, "Geçmişte (ABD'deki tasarı oylamalarına) daha az tepki verilmiş olabilir, ama ne zaman böyle bir gelişme olduysa Büyükelçi istişareler için çağrıldı. Bu konudaki sınırlarımızın özellikle dostlarımız tarafından iyi anlaşılması lazım" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın görevine dönmesi konusunda değerlendirmelerin sürdüğünü kaydetti.
TÜRKİYE ERMENİSTAN PROTOKOLLERİ
Davutoğlu, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecini "doğru tahlil etmek gerektiğini" söyledi.
"23 Mart 2010'da çektiğiniz resim, 23 Nisan 2010'da geçerli olmayabilir. Hiçbir sosyal olayı dondurarak bakmayı doğru görmüyorum. Bu işleyen bir süreçtir. Üç sene önce Ermenistan ilişkilerinin bu noktaya geleceğini düşünür müydünüz?" diye konuştu.
Protokoller konusunda psikolojik bir işleyiş de olduğunu belirten Davutoğlu, "Formel işleyiş dışında, siyaset psikolojisinin, toplumsal psikolojinin zamanlaması var, o zamanlamayı en doğru şekilde yapmak zorundayız" dedi.
"Bu sıkıntıların çıkacağını en başından beri biliyorduk. 17 yıldır süren bir statükoda, bu statükonun ortaya çıkardığı sektörler de oluyor. Bunun değişmesiyle, yeni duruma intikal edilmesi vakit alıyor" diyen Davutoğlu, "Bu statükonun sürmesi, kimsenin (diğer ülkelerin) hatta birçok insan farklı düşünse de, Rusya'nın da lehine değildir" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, ABD'ye gösterilen tepki bağlamında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Nisan ayında ABD'de düzenlenecek nükleer güvenlik zirvesine katılıp katılmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu konuyu değerlendireceğiz. Amerika'daki toplantı çok taraflı bir toplantı. ABD-Türkiye ilişkileri ile ilgili değil. Katılması ya da katılmaması bu toplantı kapsamında bir tepki olarak değerlendirilmez. Mutlaka Türkiye'den bir katılım olacak, ama hangi düzeyde katılacağı konusunu değerlendiriyoruz."
Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'de çalışan Ermeni vatandaşlarıyla ilgili sözlerini de değerlendiren Davutoğlu, "Bu demeci doğru okumak, anlamak lazım. Başbakan'ın orada işaret etmek istediği husus şuydu; metnin bütününe bakanlar tarafından bu doğru anlaşılmıştır, bizim için bu konunun insani bir boyutu olduğunu ve Türkiye'nin olaya sürekli insani bir perspektiften baktığını göstermek için yapılmış bir açıklamaydı" dedi.