Can'dan AİHM eleştirisi

Demokrat Yargı Başkanı Can AİHM kararlarını eleştirdi.

Can'dan AİHM eleştirisi
Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can’dan AİHM’e ağır suçlamalarda bulundu.

Bürokratik bir mekanizmaya dönüşen AİHM devrimci niteliğini yitirdi, muhafazakarlaştı. Vicdani ret ve yüzde 10 seçim barajı kararları da bunun somut örnekleri.

Hak ihlalleri konusunda dünyanın en çok mahkum olan ülkesi Türkiye’ye geçtiğimiz hafta bir ceza daha geldi. Nüfuz Cüzdanlarındaki din hanesi insan haklarına aykırı bulundu. Karar Türkiye’de olumlu bulundu. Hükümet de kaldırılabileceğini açıkladı. Kararı olumlu bulan hukukçulardan biri de Demokrat Yargı Derneği Başkanı Osman Can.

KARAR OLUMLU
Tartışmasız karar çok olumlu diyen Can, “Müslüman veya değilim sanane. Devlete bunu sormak lazım. Anayasa Mahkemesi 1990-1991’de bunu uygun bulmuştu. Ama Anayasa’nın 24’inci maddesi kimsi kimse dini inancının açıklamaya zorlanamaz diye açık kural koymuş. Ancak buna rağmen kullanıldı. Gecikmiş bir karar” dedi.

Alevilerin din hanesine “Alevi” yazılması talebine karşın AİHM’in daha doğru bir karar verdiğini söyleyen Can, “Din hanesinin nüfus cüzdanlarında yazılması çağdışı bir uygulama. Kimse kendi dinini açıklamaya zorlanamaz. Açıklamak isteyenler zaten istedikleri şekilde açıklayabilir” dedi.

AİHM NEDEN MUHAFAZAKARLAŞIYOR?

Osman Can’ın AİHM’e de eleştirileri var. Can, AİHM’in Türkiye’nin insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesinde önünü açtığını, ancak son yıllarda çok ciddi anlamda bir muhafazakarlaşma yaşadığını ileri sürdü. Can şunları söyledi:

“Politik bir muhafazakarlıktan bahsediyorum. AİHM çok ciddi anlamda muhafazakarlaştı. Max Weber bunları normal karşılar. Ama Türkiye’de Max Weber’i okuyan ne bir yargıç vardır ne bir hukukçu vardır. Max Weber devlet işleyişin rasyonelleştirici etkisi olduğunu, aynı zamanda bürokrasinin gelişmenin önünde ciddi bir engel oluşturacağını söyler. Çünkü bürokratik tandans her zaman bürokratik alanını genişletmeye eğilimlidir. Bu yargıçlar için de geçerli. Devlet erkeni kullanan her kurum için de geçerli. AİHM de bir bürokratik mekanizma. Bir iktidar erk kullanıyor. Bunlarda kendi iktidar alanlarını meşruiyetlerini genişletme refleksi ile hareket ediyor. Bu ne demek? Daha geniş imkanlara sahip olmak için üye devletlerin onay vermesi lazım. Üye devletlerin onay vermesi için onları ikna etmem gerek. İkna etmek için de kimi kararlarda geri olabilecek şeyler yapmam lazım.”

MUHAFAZAKARLAŞMAYA İKİ ÖRNEK

AİHM’nin muhafazakarlığını savunan Osman Can’ın bununla ilgili de iki önemli örneği var. Biri vicdani ret konusundaki kararları, diğeri ise yüzde 10 barajı. Osman Can bu konuda da şunları söyledi:

“Vicdani ret konusunda kararları dikkatle incelemek gerek. Beklenmedik, inanılmaz gerici kararlar da veriliyor. Türkiye açısından çok özgürleştirici kararları da oldu, ama belli bir aşamadan sonra o özgürleştirici etkisini azaltmaya başladı. Devrimci olarak ortaya çıkarsınız, bir dönem sonra muhafazakarlaşmaya başlarsınız. AİHM de muhafazakarlaşıyor.

Bir önemli kararı da yüzde 10 barajı ile ilgili. Bu barajı sözleşmeye aykırı bulmadı. Yüzde 10 baraj siyasi süreçte önemli bir handikaptır. Düşünün ülkede 20 parti var. Neredeyse tamamı yüzde 10 altında kalmış. Bir tanesi yüzde 11 almış. Bu durumda o parti Meclis’in yüzde 100’üne hakim olabilir. Bu toplumsal iradenin yüzde 90’ının parlamento dışında kalması, yüzde 10’un toplumsal iradeyi yansıtması demek. Ne yazık ki böyle kararları da var.”