6 konfederasyon 4 Şubat'ta iş bırakacak
TEKEL direnişinin 50. günü olan 2 Şubat 2010 tarihinde bir araya gelen 6 işçi ve memur konfederasyonu, daha önce aldıkları “Üretimden Gelen Gücün Kullanılması” kararını 4 Şubat'ta uygulamaya koyacaklarını ilan ettiler.

Öte yandan, Türkiye’nin dört bir yanından gelerek Türk-İş önünde toplanan yaklaşık 6000 TEKEL işçisi bugün (2 Şubat), 1 günlük açlık grevine başladı. 6000 işçinin gerçekleştirdiği açlık grevinden sonra, yaklaşık 200 işçi süresiz olarak açlık grevine devam edecek.
Açlık Grevi eyleminin başlaması nedeniyle, Tek-Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, Türk-İş önünde toplanan işçilere seslenerek bir konuşma yaptı. Hükümetin dayattığı 4/C uygulamasını asla kabul etmeyeceklerini ifade eden Türkel, Başbakan’ın “Tekel işçisinin alanı boşaltması, aksi takdirde 1 ay içinde müdahale edileceği” yönündeki tehdidine karşı, “Burada direnen işçilere herhangi bir müdahale olursa, bütün Dünya bilsin ki bunun tek sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümetidir” dedi.
Türkel’in konuşması sırasında işçiler attıkları sloganlarla sık sık alanı inlettiler. “Direne direne kazanacağız”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Yaşasın açlık grevimiz”, “Yaşasın Genel Grevimiz” gibi sloganlar sıklıkla atıldı.
Türkel’in konuşmasından sonra açlık grevine yarın da devam edecek olan ve aralarında Tek-Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in de bulunduğu 200 işçinin isimleri tek tek anons edilerek, alkışlar arasında Türk-İş binasına alındılar. Diğer işçilerin ise çadırlarda açlık grevini sürdüreceği ifade edildi.
4/C Nedir? Neden “1 günlük iş bırakma”?
Kamuoyunda 4/C adıyla bilinen kanun maddesi, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 4. maddesinin C fıkrasıdır ve bu yasanın 4. maddesinde Devlet Memuru kavramının tanımı yapılır. 4. maddenin A fıkrası “Memur”u, B fıkrası “Sözleşmeli Personel”i C fıkrası ise “Geçici Personel”i tanımlar. 4. Maddenin C fıkrasında tanımlanan “Geçici Personel”, hiçbir hakkı bulunmayan, en fazla 10 ay boyunca çalıştırılacak ve bu çalışmanın sonunda tekrar işe alınma garantisi bulunmayan, kıdem, sosyal haklar ve sendika hakkından yoksun olarak çalışan personelleri tanımlar. Bu personeller daha çok, devletin çok kısa süreli işlerini gördürtmek için alınmış çalışanlardır. 4/C’li bir çalışanın hiçbir hakkı olmadığı gibi, ücretleri de insanca yaşanacak düzeyin oldukça altındadır.
TEKEL işçileri on yıllardır yürüttükleri mücadelelerle kazandıkları haklarını kaybetmemek, haklarını koruyarak başka kurumlara işçi statüsünde yerleştirilmek istiyor. Bunca yıldır verdikleri mücadele sonunda kazandıkları hakların, 4/C uygulamasıyla ellerinden alınmaması için mücadele ediyor ve direniyorlar. Oysa 4/C uygulamasını kabul edecek olurlarsa, sıradan bir işçinin en kötü koşullarda yaptığı iş sözleşmesinden dahi daha kötü koşulları kabul etmek zorunda kalacaklar.
Hükümetin dayattığı 4/C uygulaması, sadece TEKEL işçilerinin sorunu değil, tam tersine tüm Türkiye İşçi Sınıfının sorunudur. Hükümet, TEKEL işçileri üzerinden gündeme getirdiği 4/C uygulamasını hayata geçirdiği takdirde, işçi sınıfına yönelttiği topyekün saldırılara bir yenisini daha ekleyecek, bundan sonra özelleştirilmesi gündeme gelen diğer kurumlarda da aynı şekilde 4/C uygulamasını gerçekleştirmesinin yolu açılmış olacak. Yani eğer bu saldırı geri püskürtülemezse, ileride özelleştirilecek diğer kurumlarda çalışanlar da aynı şekilde 4/C’li statüsünde, tüm haklarından yoksun bırakılarak ve iş güvencesiz olarak diğer kurumlara kaydırılacak. Bu adımı diğer adımlar da izleyerek, ilerleyen süreçlerde özel sektörde dahi benzeri uygulamaların ve hak kayıplarının önünü açacak düzenlemeler yapılması gündeme gelebilir.
Bu nedenle TEKEL işçilerinin yürüttüğü bu mücadele yalnızca TEKEL işçilerini ilgilendiren bir mücadele olmadığı gibi, kaybedilmesi halinde tüm Türkiye İşçi Sınıfını doğrudan etkileyecek bir mücadeledir. Bu nedenle “1 günlük İş bırakma / Üretimden Gelen Gücün Kullanılması” uygulaması, yalnızca TEKEL işçilerinin değil, Türkiye işçi ve emekçilerinin, topyekün bir saldırıya karşı topyekün bir karşı duruş sergilemesi anlamında büyük önem taşımaktadır.
