Hanefi Bostan: 'Tam Gün Yasası Büyük Haksızlıklara Neden Oluyor'

Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd

Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Tam Gün Yasası'nın sadece kamu çalışanlarını değil, onların verdikleri özel hizmetten yararlanan vatandaşları da mağdur edeceğini belirterek, "Yasa, üniversitelerde büyük haksızlıklara neden oluyor" dedi.
Hanefi Bostan, yaptığı yazılı açıklamada, kamuoyunda "Tam Gün Yasası" olarak bilinen "Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un getirdiği sorunlara değindi. Yasanın 30 Ocak 2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Bostan, "Yasanın yürürlük tarihini düzenleyen 20. Maddesi; söz konusu yasanın yürürlüğe girmesini üç gruba ayırmaktadır. Buna göre; üniversitelerde çalışan Profesör ve Doçentlere part time yasağı
getiren 3. Madde ile döner sermaye ve döner sermayeden yararlanma hükümlerini düzenleyen 5.Maddesi 1 yıl sonra; 209 sayılı "Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun"un 5. maddesinin yedinci fıkrası hariç, bazı maddelerinde değişiklik getiren düzenlemeler 6 ay sonra; diğer hükümler ise yayım tarihinde yürürlüğe girer. Bundan şu sonucu çıkarabiliriz: Bu yasaya göre, sağlık personeli için 6 ay sonra, diğer öğretim üyeleri
için 1 yıl sonra tam gün çalışma zorunluluğu gelmektedir" ifadelerini kullandı.
Tam Gün Yasası'nın Kamuoyunda, doktorların kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmanın yanında piyasada, özel hastanelerde, özel polikliniklerde çalışmalarına yasak getiren ya da özel muayenehane açmalarını engelleyen bir düzenleme olarak bilindiğini kaydeden Bostan, "Şüphesiz bu yasa sağlık alanında çalışan nitelikli ve uzman insanları mağdur etmektedir" dedi. Bostan, söz konusu yasa incelendiğinde, sağlık çalışanlarına yönelik gerek döner sermayeden aldıkları paylar, gerekse maaşlarına yönelik
iyileştirmeler yapıldığının da anlaşıldığının altını çizdi. Ancak yasanın 3. ve 4. maddelerinin yalnız sağlık çalışanlarını değil; aynı zamanda üniversitelerde çalışan tüm profesör ve doçentler, yani öğretim üyelerini de ilgilendirdiğini anımsatan Hanefi Bostan, şöyle konuştu:
"Yani, tam gün yükümlülüğü aynı zamanda hukukçular, iktisatçılar, veterinerler, biyologlar, mühendisler, teknikerler vs. tüm kısmi statüde çalışma olanağına sahip olanları da bağlamaktadır. Bir yıl sonra yürürlüğe girecek olan bu düzenlemeler, kamuoyuna sadece sağlıkçılara yönelikmiş gibi tanıtılmaktadır ki bu büyük yanılgıdır. Esas mağdur olanlar, sağlıkçı olmayan öğretim üyeleridir. Bu yasayla sadece kamu çalışanları değil, onların verdikleri özel hizmetten yararlanan vatandaşlarımız da mağdur
olacaktır. Zira bu insanlar, anılan kamu görevlilerinin kamu dışında vereceği hizmetlerden yararlanamayacaklardır".
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, sağlık alanında çalışmayan öğretim üyelerinin bu yasa ile sağlık alanında çalışanların sahip oldukları haklardan yararlanamamalarına rağmen, aynı kategoriye sokularak aynı yükümlülüklere ve yasaklamalara tabi tutulduklarını söyledi. Sağlıkçıların döner sermaye ve maaşlarındaki iyileştirmelerin, diğer öğretim üyeleri için söz konusu olmadığı halde, her iki grubun da tam gün yasasına tabi tutulduklarını anımsatan Hanefi Bostan, "Örneğin
bir hukuk profesörü, bürosunu kapatıp üniversitede tam gün çalışmaya başlayacak, ancak döner sermaye ve maaş açısından herhangi bir iyileştirmeden yararlanamayacaktır. İstanbul'un vergi rekortmenlerinden olan birçok Avukat Profesör'e "üniversitede tam gün çalışacaksın" dendiğinde, bu hocaların ne tür bir tercihte bulunacağı pek düşünülmemiş görülmektedir. Hele hele birçok yeni Hukuk Fakülteleri'nin açıldığı bugünlerde hocaların zorunlu bir tercihle karşı karşıya bırakılması doğru değildir" açıklamasında
bulundu.
Bu iyileştirme ile birlikte bir tıpçı profesörün aylık 10-15 bin TL maaş alabilecekken, bir hukukçu, iktisatçı, veteriner, mühendis ya da tarihçi profesörün ise 2800-3000 lira almaya devam edeceklerini kaydeden Hanefi Bostan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Kanaatimizce bu düzenleme Türkiye'nin tanınmış hukukçu, iktisatçı, veteriner, ziraatçı, mühendis, tekniker ve tarihçilerinin, yani başka bir ifadeyle sağlıkçı olmayanların bir tercih yapmalarına sebebiyet verecektir. Kısacası üniversite hocaları, ya gecekondu mahallesine taşınarak, gururlu bir profesör olmayı ya da üniversiteyi bırakarak piyasa adamı olmayı tercih edeceklerdir. Çünkü bu yasa, sağlıkçılara hem hak hem de yükümlülük getirmekle birlikte, sağlıkçı olmayan öğretim üyelerine yalnızca
yükümlülük getirmektedir. Söz konusu değişiklik Kanununun 2547 Sayılı Yasaya yönelik yeni düzenlemeleri; hem 2547 sayılı yasanın 5. maddesinin 1. Fıkrasının e bendinin "Yükseköğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlayacak önlemler alınır" emredici hükmüne, hem de Anayasanın eşitliği düzenleyen 10. Maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Yeni yasa iki grup öğretim üyesi oluşturmuştur: Birinci gruptakiler döner sermaye benzeri yan ödemeden mahrum bırakılıp tamgün çalışma zorunluluğu getirilenler;
ikinci gruptakiler ise hem aylık hem de döner sermaye katkı payları artırılarak tam gün zorunluluğu getirilen öğretim üyeleridir. Bu itibarla bu yasanın herkese aynı imkân ve aynı fırsatı tanıdığını düşünmek mümkün değildir. Sonuç olarak; her iki grup öğretim üyeleri mağdur edilmiş olsa bile, dönerden yararlanamayan öğretim üyeleri, George Orwell'i hatırlatacak şekilde, "eşitler arasında daha az eşit olanlar" konumuna sokulmuştur".
Bostan, bir siyasi partiye üye olan ve TBMM'de çok yoğun bir mesaiye sahip olan milletvekili avukatlık bürosu açıp avukatlık yapabiliyorken, yıllarca ticaret hukuku sahasında uzmanlaşmış ve teorik bilgilerini uygulamayla bütünleştirmesi ve geliştirmesi gereken bir ticaret hukuku profesörünün ise avukatlık yapamadığının altını çizdi. Özellikle özel hukuk alanındaki hocaların sahalarında gerçek anlamda uzman olabilmeleri için mutlaka alanlarındaki uygulamayı bilmeleri gerektiğini söyleyen Hanefi Bostan,
"Bu da ancak uygulamanın içinde yer almakla olur. Ayrıca bir tıp hocası tıp fakültesi hastanesinde teorik bilgilerini pratik tecrübe etme imkânına sahipken; bir özel hukuk hocasının teorik bilgilerini pratik tecrübe etme imkânı bu yasa değişikliği ile ortadan kaldırılmaktadır" dedi.
Türk Eğitim Sen olarak bu haksızlığın ve getirilen çifte standart uygulamanın bir an önce düzeltilmesini istediklerini vurgulayan Hanefi Bostan, "En azından tıp ve diş hekimliği fakülteleri dışında döner sermayesi olmayan fakülte, yüksek okul ve enstitülerde görev yapan öğretim üyelerine ve idari personele; sağlıkçı öğretim üyelerine döner sermaye dışında yapılan yeni maaş artışı kadar ilave maaş artışı yapılması bir zorunluluktur. Bunun dışındaki bir uygulamayı kabul etmemiz ve sessiz kalmamız
bekleneme" açıklamasında bulundu.