Birdal'dan Gündem Değerlendirmesi

BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 'anadil' konusunda yapılan açıklamaları 'talihsizlik' olarak yorumladı

BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 'anadil' konusunda yapılan açıklamaları 'talihsizlik' olarak yorumladı. Birdal, Türkiye'de hak ve özgürlükler konusunda konuşması gerekenlerin başta insan hakları savunucuları olmak üzere aydınlar, vicdan sahibi insanların yanı sıra eşit, özgür ve bir arada yaşamı savunanlar olduğunu söyledi.
Birdal, İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi ile Akdeniz Kent Konseyi tarafından ortaklaşa organize edilen 'Görülmüştür' adlı karma serginin kapanış kokteyline katıldı. Türkiye genelindeki 20 cezaevinde kalan toplam 100 mahkumun karikatür, kara kalem, tuval üzerine yağlı ve sulu boya çalışmalarının yanı sıra çeşitli el emeği göz nuru eserlerinin sergilendiği etkinlikte gazetecilerin sorularını da yanıtlayan BDP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Türkiye'de bireysel hak ve özgürlüklere tam
anlamıyla ulaşılamadığını, bu nedenle de 'İnsan Hakları Haftası'nın bir bayram havasında kutlanamadığını söyledi. Anadil hakkının insanın olmazsa olmazı ve doğuştan gelen bir hak olarak öne çıktığını vurgulayan Birdal, 'Lozan Antlaşması'nın 39. maddesi 6. fıkrasında 'anadil'in bir hak olduğunun kabul edildiğini, Türkiye'nin de söz konusu antlaşmaya taraf olan ülkeler arasında yer aldığını hatırlattı.

"ASKER AÇIKLAMALARIYLA KIŞLASINDAN ÇIKMIŞ OLDU"
Türkiye'nin taraf olmuş olduğu diğer uluslararası antlaşmalarda da 'herkesin kendi anadilinde eğitim görmesi'nin bir hak olarak kabul edildiği ve bunun anlaşmaya taraf olan ülkelerin iç hukukuna yansıtıldığına dikkat çeken Birdal, "Arkadaşlarımız da bu hakkın meşruiyetini Meclis'e taşıyorlar. Ama ne yazık ki, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bunun parti kapatma nedeni olabileceğini dile getirerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve savcıları bu konuda göreve davet etti. Bu çağrılar üzerine bugün
Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama yapıldı ve 'anadil hakkı'nın bu faşist darbe anayasasının başlangıç maddesine aykırı olduğu, üniter bir devletin birlik ve bütünlüğüne aykırı olduğu dile getirildi. Asker böylelikle kışlasından çıkmış oldu. Kürt halkının anadilde eğitim hakkını reddeden inkarcı bir anlayışın, sorunların demokratik ve barışçıl çözümü konusundaki adımların tehdit ve tehlike oluşturduğunu bugün kaygıyla yeniden gördük" dedi.

"HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA EN SON KONUŞACAK OLAN ASKERDİR"
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaları 'talihsizlik' olarak yorumlayan Birdal, Türkiye'de hak ve özgürlükler konusunda konuşması gerekenlerin başta insan hakları savunucuları olmak üzere aydınlar, vicdan sahibi insanların yanı sıra eşit, özgür ve bir arada yaşamı savunanlar olduğunun altını çizdi. Birdal, "Bu konuda en son konuşması gereken Genelkurmay'dır tabii, o da kışlasından çıkmak kaydıyla. Herkesin görüş ve düşüncesini dile getirmesi, en temel insan hakkıdır. Ama üniformayla
kışlada hele hele 'İnsan Hakları Haftası'nda böylesi bir açıklama yapılmasını büyük bir talihsizlik olarak görüyoruz. BDP olarak bunu şiddetle reddediyoruz" diye konuştu.

"DİYARBAKIR HAVAALANI'NA KÜRTÇE 'HOŞGELDİNİZ' YAZISI ASACAĞIZ"
Diyarbakır'ın hemen girişinde Kürtçe olarak 'Hoşgeldiniz' yazısının yer aldığını hatırlatan Birdal, bunun yanında Türkiye genelindeki 91 ilçe ve beldenin girişinde yine Türkçe ve Kürtçe ifadeler yer aldığının altını çizdi. Birdal, Diyarbakır Valiliği'nin söz konusu tabelaları yasakladığını, karara itiraz ederek konuyu yargıya taşıdıklarını ve bu girişimleriyle birlikte yasağın kaldırıldığını hatırlattı. Bugün bu tabelaların meşru olarak kullanıldığını kaydeden Birdal, Türkiye'nin de taraf olduğu
uluslararası hukukun bunu kabul ettiğini belirterek, İspanya'nın Bask bölgesindeki havaalanlarında olduğu gibi Diyarbakır Havaalanı'na da Kürtçe olarak 'Hoşgeldiniz' yazılı tabela asacaklarını açıkladı.

"ŞİDDET, ÇATIŞMA VE SAVAŞTAN BUGÜN DE NEMALANANLAR VAR"
Birdal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir halkın onuruna saygı duymak gerekir. Eğer bir arada eşit ve özgür bir yaşamdan, kardeşlikten bahsediliyor, demokrasi ve hukuka bağlı kalınacağından bahsediliyorsa anadil hakkının da kabul edilmesi, bunun anayasal güvence altına alınması gerekir. Bugüne kadar şiddet, çatışma ve savaştan nemalananlar hala Türkiye'yi germek istiyor. Yine böylesi bir ortam oluşturmak istiyorlar. Biz bu gelişmeleri kaygıyla izliyoruz."
Türkiye'nin bir seçim sürecine girdiğini ifade eden Birdal, seçimlerin demokratik ve barışçıl bir ortamda yapılabilmesi için güvenliği tehlikeye düşürebilecek açıklamalardan da kaçınılması gerektiği uyarısında bulundu. Terör örgütü PKK'nın 'eylemsizlik' kararı aldığını dile getiren Birdal, yaklaşık 2 aydan bu yana silahların sustuğunu ve gözyaşı dökülmediğini, annelerin birkaç aydır yataklarında rahat uyuduğunu belirterek, 'eylemsizlik kararı'nın kalıcı hale getirilmesi noktasında bir irade ve sorumluluk
gösterilmesi gerektiğini, bu süreci heba edecek açıklamalar da yapılmaması gerektiğini söyledi.

"BİRİLERİ YOK SAYILIRSA DİĞERLERİ DE YOK SAYILIR"
Mersin'de bir türkü barda 'Kürtçe' parça söylemediği için bir kişinin ölümü, 2 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olayın hatırlatılması üzerine Birdal, "Ankara'daki gerilim şu ya da bu şekilde Mersin'e, Adana'ya, Edirne'ye, Tekirdağ ve Diyarbakır'a da yansıyor. Bu nedenle Ankara'da olanların böylesi bir sorumluluğu var. Örneğin Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Gödelek'in son 12 yılda 4 kez yapılan anket sonuçları iyi irdelenmelidir.
Mersin, çok kültürlü bir dokusu var. Halkların kardeşliğinin minyatür örneği burada verilecekken, araştırmada çıkan sonuçlar bizi kaygılandırıyor. Çünkü bireyin varlığı, diğerinin varlığıyla eşdeğerdir. Eğer birileri yok sayılırsa, diğerleri de yok sayılır. Araştırma sonuçları işte tam da bu noktada uyarıcı bir nitelik taşımalıdır" dedi.
(SNK-CC-Y)