'En Büyük Jest Ambargoları Kaldırmak' Londra
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorunuyla ilgili en büyük jestin, adadaki bütün ambargoların aynı anda kaldırılması olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorunuyla ilgili en büyük jestin, adadaki bütün ambargoların aynı anda kaldırılması olacağını söyledi.
Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House adlı düşünce kuruluşunun "Yılın Devlet Adamı" ödülünü almak için İngiltere'de bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Bloomberg HT kanalının sorularını yanıtladı.
AB Komisyonunun açıklayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Stratejisi belgesiyle ilgili, "ambargoların kaldırılmasına yönelik karşılıklı bir jestin" söz konusu olup olamayacağına ilişkin bir soru üzerine Gül, şu yanıtı verdi:
"Bütün bunlar konuşulabilir tabii. Ama aslında en büyük jest şu; bir anda adadaki bütün ambargoları, aynı anda kaldırmak. KKTC'deki Türklere, Rum kesimi ambargo uygularken, Türkiye'nin limanlarını açması politik olarak doğru değil. Yoksa limanların açılması ekonomik olarak bizim lehimize. Türk ekonomisi, Kıbrıs Rum ekonomisinden çok daha büyük. Bizim korkacağımız, çekineceğimiz bir durum yok. Tam tersine çok arzu da ederim doğrusu."
KKTC'ye yönelik ambargolar devam ederken, Türkiye'nin bunu görmezlikten gelip, Rum kesimine karşı kısıtlamayı kaldırmasının "zor ve doğru olmadığını" belirten Gül, 2006 yılında adadaki tüm ambargoların kaldırılması konusunda bir teklifte bulunduklarını anımsattı.
Türkiye'nin en büyük jesti 2004 yılında yaptığını vurgulayan Gül, Annan Planıyla ilgili referandumu hatırlattı. "Jest yapmayı tabii ki severiz ama eğer bir kıymeti harbiyesi olacaksa, bir değeri olacaksa" diyen Gül, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda çözüm yanlısı olduğunu herkesin bildiğini kaydetti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerçekten bu işten hep beraber kurtulmak lazım. Sadece Türkiye ve Kıbrıslılar değil, Avrupa da kurtulmalı, çünkü Avrupa kendi ilkelerine aykırı olarak içine bir problem aldı. Bir ülkenin AB'ye üye olması için önce iç meselelerini çözmesi, sınır meseleleri olmaması gerekir. Bu konuda AB, bu ilkesini o zaman çiğnedi."
-"DÜZENLEME SEÇİMDEN ÖNCE YAPILABİLİR"-
İlerleme raporunda, Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunun da yer almasının beklendiğinin belirtilmesi üzerine Gül, Avrupa'da Türkiye'de ifade özgürlüğünün önünde engel olduğuna dair bir imajın olmasını istemediğini söyledi. Gül, "İsteyen istediğini yazabilir, isteyen istediğini söyleyebilir ve bugün herhangi bir AB ülkesinde olan basın özgürlüğü, Türkiye'de de vardır" diye konuştu.
Anayasanın ayrı ve büyük bir mesele olduğunu söyleyen Gül, "Anayasa, seçimden sonra ele alınacak bir konu" dedi. Gül, "gazetecilerle ilgili davalar konusundaki yasal düzenlemenin ise seçimden önce yapılabileceğini" kaydetti. Gül, dün Chatham House'da yaptığı konuşmada, konuya ilişkin görüşlerini Adalet Bakanıyla paylaştığını ve bir kanun değişikliğine gidilebileceğini söylemişti.
-İRAN-
İran'a yönelik yaptırımlar ve ekonomik baskılar konusunda bir soru üzerine de Gül, "Türkiye herşeyi ilkesel bazda yapıyor. BM Güvenlik Konseyinin İran'a karşı aldığı bazı yaptırımlar, kısıtlamalar var. Bunlar bağlayıcı kararlar. Dolayısıyla BM'ye üye olan herkesin bunu uygulaması gerekir. Türkiye bunları uyguluyor. Bunun ötesinde bazı ülkelerin, tek taraflı olarak kendilerinin aldıkları kararlar var. Bu da o ülkeleri bağlar açıkçası. Bunlar bağlayıcı değil" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin İran'la olan ticaretinin, İran'ın ithalatında en büyük olmadığını kaydederek, şunları kaydetti:
"Türkiye, İran'a ne satıyor ki. Aslında Türkiye gaz alıyor. Türkiye'nin dış ticaret hacmine bakarsanız, Türkiye'nin İran'a sattığı çok fazla birşey yok. Almanya, Fransa, İngiltere, İran'a esas mal satıyorlar. İran'ın dış ticaretine baktığınızda, İran'a en çok mal satan, İran'ı besleyen Türkiye imiş gibi, bu da Türkiye üzerinde psikolojik baskı."
"İki yıl sonra bugün Abdullah Gül nerede ve isminin başında hangi sıfat var" sorusuna ise Gül, "Bugünü biliyoruz, geleceği bilemeyiz. Bakalım ne gösterecek" yanıtını verdi. BM Genel Sekreterliği için adının geçtiğinin söylenmesi üzerine ise Gül, "Kimler söylüyor bilmiyorum ama bugün ben Cumhurbaşkanı olarak görevimi en iyi şekilde yapmakla meşgulüm" dedi.
09.11.2010 12:24:20
Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House adlı düşünce kuruluşunun "Yılın Devlet Adamı" ödülünü almak için İngiltere'de bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Bloomberg HT kanalının sorularını yanıtladı.
AB Komisyonunun açıklayacağı 2010 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Stratejisi belgesiyle ilgili, "ambargoların kaldırılmasına yönelik karşılıklı bir jestin" söz konusu olup olamayacağına ilişkin bir soru üzerine Gül, şu yanıtı verdi:
"Bütün bunlar konuşulabilir tabii. Ama aslında en büyük jest şu; bir anda adadaki bütün ambargoları, aynı anda kaldırmak. KKTC'deki Türklere, Rum kesimi ambargo uygularken, Türkiye'nin limanlarını açması politik olarak doğru değil. Yoksa limanların açılması ekonomik olarak bizim lehimize. Türk ekonomisi, Kıbrıs Rum ekonomisinden çok daha büyük. Bizim korkacağımız, çekineceğimiz bir durum yok. Tam tersine çok arzu da ederim doğrusu."
KKTC'ye yönelik ambargolar devam ederken, Türkiye'nin bunu görmezlikten gelip, Rum kesimine karşı kısıtlamayı kaldırmasının "zor ve doğru olmadığını" belirten Gül, 2006 yılında adadaki tüm ambargoların kaldırılması konusunda bir teklifte bulunduklarını anımsattı.
Türkiye'nin en büyük jesti 2004 yılında yaptığını vurgulayan Gül, Annan Planıyla ilgili referandumu hatırlattı. "Jest yapmayı tabii ki severiz ama eğer bir kıymeti harbiyesi olacaksa, bir değeri olacaksa" diyen Gül, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda çözüm yanlısı olduğunu herkesin bildiğini kaydetti. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerçekten bu işten hep beraber kurtulmak lazım. Sadece Türkiye ve Kıbrıslılar değil, Avrupa da kurtulmalı, çünkü Avrupa kendi ilkelerine aykırı olarak içine bir problem aldı. Bir ülkenin AB'ye üye olması için önce iç meselelerini çözmesi, sınır meseleleri olmaması gerekir. Bu konuda AB, bu ilkesini o zaman çiğnedi."
-"DÜZENLEME SEÇİMDEN ÖNCE YAPILABİLİR"-
İlerleme raporunda, Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunun da yer almasının beklendiğinin belirtilmesi üzerine Gül, Avrupa'da Türkiye'de ifade özgürlüğünün önünde engel olduğuna dair bir imajın olmasını istemediğini söyledi. Gül, "İsteyen istediğini yazabilir, isteyen istediğini söyleyebilir ve bugün herhangi bir AB ülkesinde olan basın özgürlüğü, Türkiye'de de vardır" diye konuştu.
Anayasanın ayrı ve büyük bir mesele olduğunu söyleyen Gül, "Anayasa, seçimden sonra ele alınacak bir konu" dedi. Gül, "gazetecilerle ilgili davalar konusundaki yasal düzenlemenin ise seçimden önce yapılabileceğini" kaydetti. Gül, dün Chatham House'da yaptığı konuşmada, konuya ilişkin görüşlerini Adalet Bakanıyla paylaştığını ve bir kanun değişikliğine gidilebileceğini söylemişti.
-İRAN-
İran'a yönelik yaptırımlar ve ekonomik baskılar konusunda bir soru üzerine de Gül, "Türkiye herşeyi ilkesel bazda yapıyor. BM Güvenlik Konseyinin İran'a karşı aldığı bazı yaptırımlar, kısıtlamalar var. Bunlar bağlayıcı kararlar. Dolayısıyla BM'ye üye olan herkesin bunu uygulaması gerekir. Türkiye bunları uyguluyor. Bunun ötesinde bazı ülkelerin, tek taraflı olarak kendilerinin aldıkları kararlar var. Bu da o ülkeleri bağlar açıkçası. Bunlar bağlayıcı değil" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin İran'la olan ticaretinin, İran'ın ithalatında en büyük olmadığını kaydederek, şunları kaydetti:
"Türkiye, İran'a ne satıyor ki. Aslında Türkiye gaz alıyor. Türkiye'nin dış ticaret hacmine bakarsanız, Türkiye'nin İran'a sattığı çok fazla birşey yok. Almanya, Fransa, İngiltere, İran'a esas mal satıyorlar. İran'ın dış ticaretine baktığınızda, İran'a en çok mal satan, İran'ı besleyen Türkiye imiş gibi, bu da Türkiye üzerinde psikolojik baskı."
"İki yıl sonra bugün Abdullah Gül nerede ve isminin başında hangi sıfat var" sorusuna ise Gül, "Bugünü biliyoruz, geleceği bilemeyiz. Bakalım ne gösterecek" yanıtını verdi. BM Genel Sekreterliği için adının geçtiğinin söylenmesi üzerine ise Gül, "Kimler söylüyor bilmiyorum ama bugün ben Cumhurbaşkanı olarak görevimi en iyi şekilde yapmakla meşgulüm" dedi.
09.11.2010 12:24:20