Kimisi fren, kimisi dinamo görevinde

Temsilcilerimiz haftayı kayıpsız geçerken Efes Pilsen Rakoçeviç'e rağmen (!) kazandı. Fenerbahçe Ülker, Rytas deplasmanında gülerken Rytas'ın yıldızı Jasikevicius göz kamaştırdı.


Sporda ve ana ekseninde döndüğümüz basketbolda da hayatın her alanında olduğu gibi zamanın acımasızlığı kendini çok çabuk gösteriyor. Geleceğin temelleri her zaman geçmişten beslenir belki ama basketbolda o parkeye çıktığınızda geçmişten gelen tecrübenizi, fiziksel olarak erozyona uğrayan yeteneklerinizi, başka uzmanlıklar yaratmakta kullanamazsanız bir yerde hem kendinize hem de takımınıza zarar veriyorsunuz. Igor Rakoçeviç gelişimini takip ettiğimiz, Kızılyıldız’da parlayan NBA’ye gidip Avrupa’ya dönüşünde Caja Laboral’de (eski adıyla Tau Ceramica) iki kez sayı kralı oluşuyla takdirimizi toplayan bir yıldız. Eli sıcak olduğunda durdurulamayan bir sayı makinesi...
Lakin hem geçen sene Ergin Ataman ile yaşadıkları hem de bu sene onu daha önceden tanıyan koç Velimir Perasoviç’in (Caja Laboral’de beraber çalışmışlardı) elini kolunu bağlayacak şekilde oynaması sonucunda artık Efes Pilsen’in işleyebilecek çarklarını yavaşlatan bir konumda. Caja Laboral zamanında takımın iyi pota altı oyuncuları sayesinde gelen ve özellikle de onun iki numarada beslenmesini sağlayan ‘transition’ oyunda çok başarılı bir yapıda olması onun yükselmesini sağlıyordu. Üstelik o zaman yetenekleri en üst seviyedeydi. Velhasıl-ı kelam artık Rako’nun bir bir azalan silahlarının yanında set hücumlarında eline top geldikten sonra başlayan düzensizliği ve zorlama kurguları top kayıplarını getirirken rakibinin direncini arttırıyor. O oyununu yeni duruma adapte etmek yeni kalıplar oluşturmak yerine her şeyi kendi kalıbına uydurmaya çalışıyor.
Efes Pilsen’in Sinan Erdem’de 84-78 kazandığı Union Olimpija maçının üçüncü çeyreğine gelindiğinde yapılan 12 top kaybının 4’ünde onun imzasının oluşu ve diğer top kayıplarında da emeği oluşu bunun bir kanıtı. Rako tabii ki Efes Pilsen’in hafif topallayarak ilerlemesindeki tek fren değil ancak takımın en önemli skorerinin olmadığı bölümlerde Efes Pilsen daha fazla sayı üretiyorsa (son 15 dakikada 48 sayı) burada Rako’nun yanına bu şekilde bir soru işareti koymakta beis görmüyorum.

Sinan Güler sağ olsun
Özellikle Wisniewski de onunla beraber parkedeyse Efes Pilsen’de savunma kalkanlarını ‘Uzay Yolu’ndaki Scotty dahi gelse çalıştıramazken hücumda da oyun zekâsı ve ritm aynı ölçüde bozuluyor. Perasoviç de bunun farkında olsa gerek ki Galatasaray, CSKA maçlarından sonra yine maçın sonunu Kerem–Sinan ikilisi ve onlara eşlik eden Nachbar-Roberts–Kerem Gönlüm’den oluşan kısa, akıllı ve mücadele dozajı yüksek bir beşle oynadı. Son 15 dakikasında Rakoçeviç’in olmadığı bölümde Kerem Tunçeri’nin artık ordinaryüs seviyesinde bir basketbol olgunluğuyla oluşturduğu sanal zekâ ve onun ürettiği ikili oyunlar, akıllı penetrelerle yön bulan Efes Pilsen hücumları Sinan Güler’in savunma ateşini alevlendirişiyle beraber Nachbar, Roberts’dan gelen ekstra sayılar krizdeki maçı çözdü. Perasoviç’le beraber 1990 Dünya Şampiyonası’nda Yugoslavya Milli Takımı’nda oynayan ve savaş çıktığında takımdan ayrılan ilk oyuncu olan 90’ların efsanelerinden (Slovenya bağımsızlık ilan edince çağırmıştı) Jure Zdovc’un, bence kısıtlı kadroyla oluşturduğu sistemli ve akıllı oynayan Union Olimpija’nın sezon başındaki iflasın eşiğinden dönüşünün üzerine geldiği bu yüksek seviye büyük bir alkışı hak ediyor. Efes Pilsen’in ise kendi evindeki dördüncü maçını da kazanırken kalan 4 maçtan üçünü deplasmanda oynayacak olmanın getirdiği dezavantajı aşması için Rakoçeviç–Wisniewski ikilisinin daha akıllı oynamasına ihtiyacı var. Bu arada Kerem’in son saniye basketinin ikili averajda Efes’i Olimpija’nın önüne geçirdiğini de notlara ekleyelim.

FENERBAHÇE ÜLKER TOPARLANDI

Fiziksel olarak bazı kabiliyetleri yaş kemali gereği erozyona uğrayan bir başka yıldız olan Litvanya efsanesi Sarunas Jasikevicius ise basketbol zekâsını öyle bir frekansta kullanıyor ki sahaya yaydığı enerji dahi yetiyor. Fenerbahçe Ülker, Cholet deplasmanındaki yenilgi sonrası bazı eski kötü alışkanlıkları tekrar kazanıyor mu yoksa ‘bu bir kerelik kaos sistemi oksimoronuna karşı olan zaaf mı’ diye düşünürken, Vidmarsızlık (1.5 yıl öncesinde bu terimi kullanacağımızı söyleseler!) acaba savunmada Rytas deplasmanında yine başa bela mı olacak derken çok kritik bir galibiyet girdi. L. Rytas, Bajramoviç’in de sakatlığında pota altında Cemal Nalga, Bjelica ve genç yetenek Valanciunas üçlüsüne kalmıştı. El Amin ve Jasikevicius gibi iki önemli kısayla güçlenen, Newley, Gecevicius ve Jomantas dış oyuncu rotasyonu zaman zaman özellikle de Saras’ın ikinci çeyrekte ağırlığını koymasıyla Rytas’ın 11-0’lık seri yakalamasını sağladı. Kontrol kaybını hisseden koç Spahija bu bölümde hatalar yapan Emir Preldziç (ondaki düşüş incelenmeli) ve Lynn Greer’ı kenara alarak akıllı yönlendirmeyle içerden Oğuz’u beş numarada kullanıp ondan 10 sayı bulunmasıyla takımı rahatlattı. Ukiç’in üçüncü çeyrekteki solo virtüoz performansını (5/7 üçlük 24 sayı) son bölümde Mirsad ve Oğuz da katkı verip senfoniye çevirince Fenerbahçe çok stratejik bir galibiyete imza attı. Maçta en önemli anlar rakip takımda da olsa Jasikevicius gibi bir üstadın ikili oyunlarla Cemal Nalga’yı dahi efektif hale getirmesiydi. Fenerbahçe’nin kalan 4 maçından üçünün İstanbul’da oluşu liderlik için bir avantaj.

DUSKO JUJOSEVIC KAPIYA KONULDU
Altı ay önce Partizan’da ‘Mesih’ değeri gören koç Dusko Vujosevic, CSKA Moskova’da daha kasım bitmeden görevden alındı. Sporda ‘vahşi batı’ kuralları hâlâ geçerli. Sekiz yıldır Final Four oynayan takımın bu yıl ‘son 16’ şansını mucizelere bırakması sabırlı başkan Vatuitin’e dahi fazla geldi. Pek çok sebep konuşulabilir ancak oyuncular Vujoseviç’in sistemini kabullenmek istemedi gibi. Özel olarak sevdiğim koçun böyle gitmesi ayrı dokundu itiraf etmem gerekirse. Sabır artık çok rastlanmayan bir erdem. Bazen “Kangren olan kolu kesmek gerek” denir ama burada Avrupa basketbolunda ve sporda hâlâ başka büyük kangrenler var. Onları kesmek için ise...

GÖZE ÇARPANLAR
Dikkat Çekenler: Sergio Rodriguez, Sergio Llull, İbrahim Jaaber, Paulius Jankunas, Bojan Bogdanovic, Victor Claver, Ricky Rubio, Dragan Milosavljevic
Haftanın Takımı: Power Electronics Valencia
Haftanın Koçu: David Blatt
Genç Neferler: Leon Radoseviç, Tibor Pleiss, Dragan Milosavljevic, Giorgio Shermadini
Ustalara Saygı Kuşağı:
Sarunas Jasikevicius

Haftanın hareketi: Brad Newley’in Oğuz Savaş’a
yaptığı blok
Haftanın basketi: Charles Smith’in Roma’ya son saniyede maçı kazandıran üçlüğü
Haftanın söylentisi: Vujoseviç’in yerine düşünülen isimler Pini Gershon, Bozidar Maljkovic, Panayotis Yannakis ve Ergin Ataman...