Erdoğan Lübnan'a en doğru mesajı verdi

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta sembolik yönü ağır, belki etkisi daha da ağır bir ziyaret vesilesiyle Lübnan'da ağırlandı. İki günlük ziyaret resmi söylem itibarıyla ikili ekonomik ilişkilere odaklıysa da, Erdoğan doğal olarak yılın büyük kısmında Lübnan'ı felce uğratan siyasi tıkanıklıktan uzak duramadı.

Neyse ki tarafsızdı
Erdoğan, itfaiye eri misali yardım vaat ederek ülkesinin olası anlaşmazlıkları yatıştırma yönünde ciddi çabalara destek olacağını vurguladı. Belki Erdoğan Lübnan’ın bazı ufak yangınlarını söndürmeye yardım edebilir ama mucizevi bir çözüm de sunmuyor. Erdoğan Ankara’nın yakın komşularıyla barış, istikrar, refah ve güvenlik olarak sıralanan bildik hedeflerini yineledi ve bundan dolayı ziyaretinin daha stratejik nitelikte olduğunu vurguladı.

Neyse ki, bu ziyaret Lübnan’ın siyasi yelpazesinin neredeyse tamamını kapsıyordu. Tüm tarafların liderleriyle görüştü ve ister güneyde ister kuzeyde isterse başkentte olsun, aynı mesajı vererek aynı ilkelere vurgu yaptı ve dar, tek yönlü çıkarlara hitap etmedi. Erdoğan’ın ziyareti, beş yıldan fazla zamandır süren müzakere ve hazırlıkların meyvesi olan önemli ikili anlaşmaların imzalanmasıyla da ilgiliydi. Bir serbest ticaret anlaşması yapılması, Schengen Bölgesi gibi bir alan yaratılması gibi, liberalleştirme ve işbirliğini içeren diğer alanların yanı sıra, UNIFIL’deki Türk askerlerinin varlığının devam etmesi ziyaret süresince merkezi önemdeydi.
Erdoğan’ın ziyareti sırasında protestolar var mıydı? Elbette Lübnanlı Ermeniler seslerini yükseltti. Türkiye’nin İsrail’le yaşadığı son gerilimlerin, Ankara üzerinde öncelikli gündemi İsrail-Filistin ihtilafı olan çevreleri tatmin edecek şekilde sözlerini yerine getirmesi yönündeki basıncı artırdığı da unutulmamalı.

Gizli bir gündemi yoktu
Lübnan bu ziyaretten, sağlıklı ikili ilişkilerin, devletler birbirlerine eşit temelde yaklaştığında kazandığı değere dair bir mesaj çıkarabilir. Ziyaretin ardında gizli nedenler yoktu, ortak çıkarlara odaklıydı. Erdoğan ulusal egemenliğin devletin büyüklüğüyle bağlantılı olmadığını, sağlam ekonominin ancak tam egemenlikle gelişebildiğini vurguladı.
Uluslararası toplumu oluşturan diğer ülkeler, küçük bir ülke olsa da Lübnan’a büyüklük taslamamalı; Erdoğan’ın ziyareti Lübnanlılara ortak çıkarlar, karşılıklı saygı ve geleceğe yönelik sağlam bir vizyon üzerine kurulan ikili ilişkiler tesis etmenin değerini hatırlatmalı. (Lübnan’da İngilizce yayımlanan gazete, başyazı, 26 Kasım 2010)