Bdp'li Hasip Kaplan, Kürtçe İbadetin Serbest Bırakılmasını İstedi
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Diyanet'in bütçesi üzerindeki görüşmelerde Kürtçe ibadete izin verilmesini istedi
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Diyanet'in bütçesi üzerindeki görüşmelerde Kürtçe ibadete izin verilmesini istedi. Kaplan, "Kürtler'in yeterince din adamları ve alimleri vardır ve sayıları yüz binlerledir. Türk imamın gelip Kürtçe öğrenmesi gibi bir talebimiz asla olamaz. Bölgede insanların örf ve adetleri bilen, gelenekleri bilen, cenazesini gömdüğü zaman Kürtçe duasını yapabilecek bir imamı istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi?" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2011 bütçesi üzerindeki görüşmelerinde Kürtçe ibadet talebini dile getirerek, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanların ana dillerinde ibadet edebilmelerinin önünün açılmasını istedi. Kaplan, komisyon toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Şu anda bölgede Kürtçe ibadetin fiilen yapıldığına işaret eden Kaplan, "Yaşamın her alanında dini vecibelerimiz var. Bölgede Şafi mezhebi yaygın. Cenazelerde dini vecibeleri imamlar kendi ana
dillerinde okurlar. Genelde resmi imamlar Türkçe ve Arapça okurlar. Bizde de genelde imamlar Kürtçe dua okur. Şu an resmi imamlar ana dil bilmedikleri için, Kürtçe bilmedikleri için mutlaka camilerde fahri imamlar var" diye konuştu.
Kur'an-ı Kerim'in tefsiri nasıl Arapça'dan Türkçe'ye çevrildiyse Kürtçe'ye de çevrilmesi gerektiğini belirten Kaplan, Diyanet'in kitaplık anlamında bir çalışma yapmayı planladığını ama bunu gerçekleştiremediğini söyledi. Kaplan şunları söyledi:
"Bu sene de sordum, Ahmed-i Hani'nin Kürtçe mevlidi veya divan edebiyatı, Cizre'de Melayi Ciziri'nin eserleri, bunlar var mı? Din alimlerinin yazdığı yüzlerce eser var. Kütüphanede niye yok diye sorduk. İbadeti insan hangi dilde hissediyorsa o dilde yapar. En iyi duayı kendi anasından öğrendiği dilde yapar. En iyi ibadeti kendi ana dilinde yapar. Bunun ayrımcılığının giderilmesi lazım. Diyanet'in artık Türk, İslam, Sünni, Hanefi bir örgütlenme olarak götürmesi mümkün değil. Türkiye'de hem Hanefi, hem
Şafi mezhebinden vatandaşımız çok. Hem de Alevilerin cemevlerinin ibadethane olması talebi var. Diyaneti'n biraz özerkleşmesi, özgürleşmesi gerekiyor. Diyanet'in siyasi hükümetlere bağlı olması, Diyanet'i de siyasileştirme sonucu doğuruyor. Birçok imam da siyasi iktidarın çıkarlarına hizmet eder duruma geliyor. En azından ruhani, vicdani ibadet yerinin özgür bırakılması gerekiyor."
Bölgede görev yapan imamların Kürtçe öğrenmesi gibi bir taleplerinin olmadığını söyleyen Kaplan, buna ihtiyaç da bulunmadığını vurguladı. Kürtler ve Türklerin birlikte yaşamaya başlamasından bu yana zaten Kürtçe eğitim ve ibadet yapıldığını söyleyen Kaplan, "Şu anda fiilen yapılıyor. Ama Diyanet'in atadığı imamlar genellikle genç, yeni mezun olmuş, Kürtçe bilmeyen imamlar. Gidiyor bir köyde köyün yaşlısıyla konuşacak ama dilini bilmiyor. İbadet konusunda bu tür sıkıntılar var. Sağlık Bakanlığı ile ilgili
de şikayetler var. Özellikle doğum kontrol servislerinde kadınların Kürtçe konuşmaları ve Kürtçe bilen doktor, hemşire talepleri geldi. Bunlar doğal şeyler. Kürtler'in yeterince din adamları ve alimleri vardır ve sayıları yüz binlerledir. Türk imamın gelip Kürtçe öğrenmesi gibi bir talebimiz asla olamaz. Bölgede insanların örf ve adetleri bilen, gelenekleri bilen, cenazesini gömdüğü zaman Kürtçe duasını yapabilecek bir imamı istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi? Diyanet tek tip hutbe kullanıyor. Bu
hutbenin Türkçesi de okunur, Kürtçesi de okunur, gerekirse Arapçası da okunur. Eğer toplumsal barışı sağlamak istiyorsanız insanlara anladığı dilde ulaşacaksınız" şeklinde konuştu.
"MECLİS BAŞKANI ÖNCE YANLIŞI DÜZELTSİN"
Kaplan, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in BDP Grup Toplantısı'nda Kürtçe konuşulmasına yönelik tepkisiyle ilgili soru üzerine şöyle konuştu:
"Meclis tutanaklarına Kürtçe'nin hala 'bilinmeyen dil' diye yazılması bizim ayıbımızdır. Meclis'te milyonların konuştuğu dilin 'bilinmeyen dil' olarak yazılması bir milletvekili olarak en başta bana hakarettir. Bu yanlışı Meclis Başkanı önce düzeltecek. Sonra konuşacağız, tartışacağız. Bunun yöntemini belirleyeceğiz. Ne bu yasak yasak yasak. Kürtçe konuşmak yasak, ibadet etmek yasak, türkü söylemek, resim çizmek, roman yazmak yasak. Yasaklar ülkesi mi Türkiye? 20 milyon insanın gözünün içine baka baka
yasak. Kenan Evren yönetiminde mi yaşıyoruz. Milyonların konuştuğu dilleri, türküleri, halayları kim yasaklayacak? Hangi despot, hangi diktatör bunu başarabildi. Başaramazlar. Bu toplumun barışı için bunu birlikte yapacağız. Meclis Başkanı TRT Şeş'teki dilin de ne olduğunu çıksın anlatsın. Niye TRT Şeş'in dili Kürtçe oluyor da ben konuştuğum zaman bilinmeyen dil oluyor. Artık bu çifte standart bırakılsın."
URAS: "MECLİS ONA BUNA LAF YETİŞTİRECEĞİNE ÖNÜNDEKİ SORUNLARI ÇÖZSÜN"
Meclis'te yaşanan Kürtçe krizi ve Kaplan'ın Kürtçe ibadet talebine milletvekillerinden ilginç tepkiler de geldi. BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, herkesin anadilini özgürce konuşması gerektiğini dile getirerek, "Mahkeme başkanının 'anlaşılmaz bir dil' diye TRT Şeş'te konuşulan dili anlamaması, kendisinin anlaşılmaz olduğunu gösteriyor. Meclis Başkanı'nın şikayet ettiği Siyasi Partiler Yasası'nın zaten değişmesi gerektiğini biliyoruz. O zaman elbirliğiyle gelin bu Siyasi Partiler Yasası'nı
değiştirelim. Herkes anadilini özgürce konuşsun. Bunun niye böyle bir kriz haline geldiğini anlamak mümkün değil. Siyasilerin bu hakkı kullanmasını doğal karşılamak gerekiyor. Meclis ona buna laf yetiştireceğine, önündeki sorunları çözmeye yönelik adımlar atmalı" diye konuştu.
Herkesin kendi dilinde ibadetini yapması gerektiğini kaydeden Uras, "Hemen yan komşunuz İran'a gittiğinizde orada herkes kendi dilinde ibadetini yapabiliyor. Çok kültürlülük, çok dillilik bölmez. Resmi dilin yanı sıra ibadet dili, konuşma dili, eğitim dili. Herkes özgürce kendini ifade etmeli. İran bölünmüyorsa biz niye bölünelim. Kültür, dil zenginleştirir, bölmez. O yüzden desteklemek gerek. Kendi dilinde ibadet etmeyen bizden başka toplum yok ki zaten. Türkçe ibadet için de geçerli bu husus. Bir tek
Türkler kendi dilinde ibadet etmiyor" değerlendirmesini yaptı.
KAYA: "BDP'NİN TAVRI ŞOVA YÖNELİK"
AK Parti Ardahan Milletvekili Saffet Kaya ise, Meclis'teki Kürtçe krizini kesinlikle tasvip etmediğini belirterek, "Meclis'teki resmi dil bellidir, Türkçe'dir. Bu tamamıyla şova yöneliktir. Tasvip etmek mümkün değil. BDP'nin bu konudaki tavrını kınıyorum" dedi.
Kürtçe ibadet konusunda Doğu ve Güneydoğu'da bir ibadet sürecinin değerlendirilebileceğini söyleyen Kaya, "Onda hiçbir mani hal yok. Biliyoruz ki Doğu ve Güneydoğu'da anadili Kürtçe olan vatandaşlarımızın Türkçe konuşmakta zorlandığını biliyoruz. İnsanların kendi dilleriyle, kendi kültürleriyle özdeşleşmiş bir dille konuşmasında hiçbir sakınca yok. İbadette bir sakınca olacağını düşünmüyorum. Artık Türkiye'nin bu korkulardan kurtulması gerekir" diye konuştu.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz ise, BDP'nin tavrını kesinlikle tasvip etmediklerini ifade ederek, "Resmi diline sahip çıkmayan ülkelerin geleceği de olamaz. Herkes kendisine çekidüzen versin" dedi.
Korkmaz, Kürtçe ibadet talebiyle ilgili olarak ise, "İbadet kul ile Allah'ın arasında olan bir şey. Herkes ibadetini yaparken hangi lisanı kullanır, ben bunlara karışmıyorum ama Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçe'dir. Herkes buna uymak zorundadır. Herkes nasıl ibadet etmek isterse etsin" yorumunu yaptı.
(ZÇ-CC-Y)
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2011 bütçesi üzerindeki görüşmelerinde Kürtçe ibadet talebini dile getirerek, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayanların ana dillerinde ibadet edebilmelerinin önünün açılmasını istedi. Kaplan, komisyon toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Şu anda bölgede Kürtçe ibadetin fiilen yapıldığına işaret eden Kaplan, "Yaşamın her alanında dini vecibelerimiz var. Bölgede Şafi mezhebi yaygın. Cenazelerde dini vecibeleri imamlar kendi ana
dillerinde okurlar. Genelde resmi imamlar Türkçe ve Arapça okurlar. Bizde de genelde imamlar Kürtçe dua okur. Şu an resmi imamlar ana dil bilmedikleri için, Kürtçe bilmedikleri için mutlaka camilerde fahri imamlar var" diye konuştu.
Kur'an-ı Kerim'in tefsiri nasıl Arapça'dan Türkçe'ye çevrildiyse Kürtçe'ye de çevrilmesi gerektiğini belirten Kaplan, Diyanet'in kitaplık anlamında bir çalışma yapmayı planladığını ama bunu gerçekleştiremediğini söyledi. Kaplan şunları söyledi:
"Bu sene de sordum, Ahmed-i Hani'nin Kürtçe mevlidi veya divan edebiyatı, Cizre'de Melayi Ciziri'nin eserleri, bunlar var mı? Din alimlerinin yazdığı yüzlerce eser var. Kütüphanede niye yok diye sorduk. İbadeti insan hangi dilde hissediyorsa o dilde yapar. En iyi duayı kendi anasından öğrendiği dilde yapar. En iyi ibadeti kendi ana dilinde yapar. Bunun ayrımcılığının giderilmesi lazım. Diyanet'in artık Türk, İslam, Sünni, Hanefi bir örgütlenme olarak götürmesi mümkün değil. Türkiye'de hem Hanefi, hem
Şafi mezhebinden vatandaşımız çok. Hem de Alevilerin cemevlerinin ibadethane olması talebi var. Diyaneti'n biraz özerkleşmesi, özgürleşmesi gerekiyor. Diyanet'in siyasi hükümetlere bağlı olması, Diyanet'i de siyasileştirme sonucu doğuruyor. Birçok imam da siyasi iktidarın çıkarlarına hizmet eder duruma geliyor. En azından ruhani, vicdani ibadet yerinin özgür bırakılması gerekiyor."
Bölgede görev yapan imamların Kürtçe öğrenmesi gibi bir taleplerinin olmadığını söyleyen Kaplan, buna ihtiyaç da bulunmadığını vurguladı. Kürtler ve Türklerin birlikte yaşamaya başlamasından bu yana zaten Kürtçe eğitim ve ibadet yapıldığını söyleyen Kaplan, "Şu anda fiilen yapılıyor. Ama Diyanet'in atadığı imamlar genellikle genç, yeni mezun olmuş, Kürtçe bilmeyen imamlar. Gidiyor bir köyde köyün yaşlısıyla konuşacak ama dilini bilmiyor. İbadet konusunda bu tür sıkıntılar var. Sağlık Bakanlığı ile ilgili
de şikayetler var. Özellikle doğum kontrol servislerinde kadınların Kürtçe konuşmaları ve Kürtçe bilen doktor, hemşire talepleri geldi. Bunlar doğal şeyler. Kürtler'in yeterince din adamları ve alimleri vardır ve sayıları yüz binlerledir. Türk imamın gelip Kürtçe öğrenmesi gibi bir talebimiz asla olamaz. Bölgede insanların örf ve adetleri bilen, gelenekleri bilen, cenazesini gömdüğü zaman Kürtçe duasını yapabilecek bir imamı istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi? Diyanet tek tip hutbe kullanıyor. Bu
hutbenin Türkçesi de okunur, Kürtçesi de okunur, gerekirse Arapçası da okunur. Eğer toplumsal barışı sağlamak istiyorsanız insanlara anladığı dilde ulaşacaksınız" şeklinde konuştu.
"MECLİS BAŞKANI ÖNCE YANLIŞI DÜZELTSİN"
Kaplan, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in BDP Grup Toplantısı'nda Kürtçe konuşulmasına yönelik tepkisiyle ilgili soru üzerine şöyle konuştu:
"Meclis tutanaklarına Kürtçe'nin hala 'bilinmeyen dil' diye yazılması bizim ayıbımızdır. Meclis'te milyonların konuştuğu dilin 'bilinmeyen dil' olarak yazılması bir milletvekili olarak en başta bana hakarettir. Bu yanlışı Meclis Başkanı önce düzeltecek. Sonra konuşacağız, tartışacağız. Bunun yöntemini belirleyeceğiz. Ne bu yasak yasak yasak. Kürtçe konuşmak yasak, ibadet etmek yasak, türkü söylemek, resim çizmek, roman yazmak yasak. Yasaklar ülkesi mi Türkiye? 20 milyon insanın gözünün içine baka baka
yasak. Kenan Evren yönetiminde mi yaşıyoruz. Milyonların konuştuğu dilleri, türküleri, halayları kim yasaklayacak? Hangi despot, hangi diktatör bunu başarabildi. Başaramazlar. Bu toplumun barışı için bunu birlikte yapacağız. Meclis Başkanı TRT Şeş'teki dilin de ne olduğunu çıksın anlatsın. Niye TRT Şeş'in dili Kürtçe oluyor da ben konuştuğum zaman bilinmeyen dil oluyor. Artık bu çifte standart bırakılsın."
URAS: "MECLİS ONA BUNA LAF YETİŞTİRECEĞİNE ÖNÜNDEKİ SORUNLARI ÇÖZSÜN"
Meclis'te yaşanan Kürtçe krizi ve Kaplan'ın Kürtçe ibadet talebine milletvekillerinden ilginç tepkiler de geldi. BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, herkesin anadilini özgürce konuşması gerektiğini dile getirerek, "Mahkeme başkanının 'anlaşılmaz bir dil' diye TRT Şeş'te konuşulan dili anlamaması, kendisinin anlaşılmaz olduğunu gösteriyor. Meclis Başkanı'nın şikayet ettiği Siyasi Partiler Yasası'nın zaten değişmesi gerektiğini biliyoruz. O zaman elbirliğiyle gelin bu Siyasi Partiler Yasası'nı
değiştirelim. Herkes anadilini özgürce konuşsun. Bunun niye böyle bir kriz haline geldiğini anlamak mümkün değil. Siyasilerin bu hakkı kullanmasını doğal karşılamak gerekiyor. Meclis ona buna laf yetiştireceğine, önündeki sorunları çözmeye yönelik adımlar atmalı" diye konuştu.
Herkesin kendi dilinde ibadetini yapması gerektiğini kaydeden Uras, "Hemen yan komşunuz İran'a gittiğinizde orada herkes kendi dilinde ibadetini yapabiliyor. Çok kültürlülük, çok dillilik bölmez. Resmi dilin yanı sıra ibadet dili, konuşma dili, eğitim dili. Herkes özgürce kendini ifade etmeli. İran bölünmüyorsa biz niye bölünelim. Kültür, dil zenginleştirir, bölmez. O yüzden desteklemek gerek. Kendi dilinde ibadet etmeyen bizden başka toplum yok ki zaten. Türkçe ibadet için de geçerli bu husus. Bir tek
Türkler kendi dilinde ibadet etmiyor" değerlendirmesini yaptı.
KAYA: "BDP'NİN TAVRI ŞOVA YÖNELİK"
AK Parti Ardahan Milletvekili Saffet Kaya ise, Meclis'teki Kürtçe krizini kesinlikle tasvip etmediğini belirterek, "Meclis'teki resmi dil bellidir, Türkçe'dir. Bu tamamıyla şova yöneliktir. Tasvip etmek mümkün değil. BDP'nin bu konudaki tavrını kınıyorum" dedi.
Kürtçe ibadet konusunda Doğu ve Güneydoğu'da bir ibadet sürecinin değerlendirilebileceğini söyleyen Kaya, "Onda hiçbir mani hal yok. Biliyoruz ki Doğu ve Güneydoğu'da anadili Kürtçe olan vatandaşlarımızın Türkçe konuşmakta zorlandığını biliyoruz. İnsanların kendi dilleriyle, kendi kültürleriyle özdeşleşmiş bir dille konuşmasında hiçbir sakınca yok. İbadette bir sakınca olacağını düşünmüyorum. Artık Türkiye'nin bu korkulardan kurtulması gerekir" diye konuştu.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz ise, BDP'nin tavrını kesinlikle tasvip etmediklerini ifade ederek, "Resmi diline sahip çıkmayan ülkelerin geleceği de olamaz. Herkes kendisine çekidüzen versin" dedi.
Korkmaz, Kürtçe ibadet talebiyle ilgili olarak ise, "İbadet kul ile Allah'ın arasında olan bir şey. Herkes ibadetini yaparken hangi lisanı kullanır, ben bunlara karışmıyorum ama Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçe'dir. Herkes buna uymak zorundadır. Herkes nasıl ibadet etmek isterse etsin" yorumunu yaptı.
(ZÇ-CC-Y)