4 Ekim Dünya Mimarlık Günü
TMMOB Mimarlar Odası Van Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr
TMMOB Mimarlar Odası Van Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şahabettin Öztürk, çevrelerinde etkisiz de olsa kimi önlemlerin alınması ve yaptırımların uygulanması için çabalar gösteren Birleşmiş Milletler'in, bu yıl 'Dünya Habitat Günü' temasını; eşitsizlikleri ve farklılıkları azaltan, yoksul ya da varsıl olsun, tüm kültür ve yaş grupları için konut sağlayan sürdürülebilir bir kentsel dünya için ortak öngörü vurgulanması amacıyla 'Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar' olarak belirlediğini ve Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) de aynı gün kutlanan 'Dünya Mimarlık Günü' için aynı temayı kabul ettiğini belirtti.
Her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan Dünya Mimarlık Günü ve Dünya Habitat Günü'nü ile ilgili bin açıklama yayınlayan Dr. Şahabettin Öztürk, bu yılın "Dünya Habitat Günü" temasının "Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar" olarak belirlendiğini ve Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) de "Dünya Mimarlık Günü" için aynı temayı kabul ettiğini söyledi. Dr. Şahabettin Öztürk, "Dünyamız, küresel düzeyde izlenen ekonomik politikalar ve buna bağlı olarak fiziksel çevreye yapılan yanlış müdahaleler sonucunda; küresel ısınma, afetler, toplumsal eşitsizlikler, zengin-yoksul arasındaki uçurumun artması, kültür, cinsiyet ve yaş grupları arasındaki farklılıkları büyüten, aynı zamanda tek tip bir insan modelinin dayatıldığı sorunlarla baş başadır. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu sorunlara yönelik çözüm arayışları ivedi olarak küresel sistemin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Birleşmiş Milletler çevrelerinde etkisiz de olsa kimi önlemlerin alınması ve yaptırımların uygulanması için çabalar gösterilmektedir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler, bu yıl 4 Ekim'de yapılacak olan 'Dünya Habitat Günü' temasını; eşitsizlikleri ve farklılıkları azaltan, yoksul ya da varsıl olsun, tüm kültür ve yaş grupları için konut sağlayan sürdürülebilir bir kentsel dünya için ortak öngörü vurgulanması amacıyla 'Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar' olarak belirlemiş ve Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) de aynı gün kutlanan 'Dünya Mimarlık Günü' için aynı temayı kabul etmiştir" dedi.
Bu yıl için seçilen temanın kentsel yaşam ve kentsel çevrede yaşanan krizlerin ulaştığı seviye karşısında toplumsal ve mesleki sorumlulukları yeniden anımsamalarını sağlamakta ve göreve çağrı niteliği taşımakta olduğunu ifade eden Dr. Şahabettin Öztürk, "Küresel kapitalizm kendi ekonomik krizini bir süreliğine de olsa aşmak için kentsel alanı ve yaşam alanlarını metalaştırmaktadır. Bunun için kamu ve kültür varlıkları, kamusal alan, kent ortak donatı alanları, yeşil alanları ve hatta asırlardır varlığını sürdüren yurttaşların yaşadığı mahalleler, kimi küresel şirketlerin ve yerli ortaklarının hedefi haline gelmiştir. Akarsular, nehirler, göller, kıyılar, vadiler, tarım alanları ve orman alanları kimi özel şirketler tarafından HES, termik ve nükleer santral yatırımları ile tehdit edilmekte, kendi hüküm ve tasarrufları altına alınmaktadırlar. Genel olarak dünyada yaygınlaşmakta olan doğa ve kent yağmasından bizim de içerisinde bulunduğumuz yoksul ve dışa bağımlı ülkeler daha fazla etkilenmektedirler. Bu süreçte 'Yeni sömürgecilik' kent ve doğa yağmasını siyasal iktidarlarla ortaklaştırarak varlığını pekiştirmektedir" ifadelerini kullandı.
Öztürk, kıyıların yapılaşmaya açılması, limanların 'portlaşması', akarsular üzerinde 200'ü aşkın HES yapma girişimleri, tarım alanlarının 'ekolojik tarım', orman alanlarının 'ekolojik turizm' adı altında veya yasa yapmak suretiyle yok edilmesi için her şeyin yapıldığını kaydedetti.
Her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan Dünya Mimarlık Günü ve Dünya Habitat Günü'nü ile ilgili bin açıklama yayınlayan Dr. Şahabettin Öztürk, bu yılın "Dünya Habitat Günü" temasının "Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar" olarak belirlendiğini ve Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) de "Dünya Mimarlık Günü" için aynı temayı kabul ettiğini söyledi. Dr. Şahabettin Öztürk, "Dünyamız, küresel düzeyde izlenen ekonomik politikalar ve buna bağlı olarak fiziksel çevreye yapılan yanlış müdahaleler sonucunda; küresel ısınma, afetler, toplumsal eşitsizlikler, zengin-yoksul arasındaki uçurumun artması, kültür, cinsiyet ve yaş grupları arasındaki farklılıkları büyüten, aynı zamanda tek tip bir insan modelinin dayatıldığı sorunlarla baş başadır. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu sorunlara yönelik çözüm arayışları ivedi olarak küresel sistemin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Birleşmiş Milletler çevrelerinde etkisiz de olsa kimi önlemlerin alınması ve yaptırımların uygulanması için çabalar gösterilmektedir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler, bu yıl 4 Ekim'de yapılacak olan 'Dünya Habitat Günü' temasını; eşitsizlikleri ve farklılıkları azaltan, yoksul ya da varsıl olsun, tüm kültür ve yaş grupları için konut sağlayan sürdürülebilir bir kentsel dünya için ortak öngörü vurgulanması amacıyla 'Daha İyi Kentler, Daha İyi Yaşamlar' olarak belirlemiş ve Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) de aynı gün kutlanan 'Dünya Mimarlık Günü' için aynı temayı kabul etmiştir" dedi.
Bu yıl için seçilen temanın kentsel yaşam ve kentsel çevrede yaşanan krizlerin ulaştığı seviye karşısında toplumsal ve mesleki sorumlulukları yeniden anımsamalarını sağlamakta ve göreve çağrı niteliği taşımakta olduğunu ifade eden Dr. Şahabettin Öztürk, "Küresel kapitalizm kendi ekonomik krizini bir süreliğine de olsa aşmak için kentsel alanı ve yaşam alanlarını metalaştırmaktadır. Bunun için kamu ve kültür varlıkları, kamusal alan, kent ortak donatı alanları, yeşil alanları ve hatta asırlardır varlığını sürdüren yurttaşların yaşadığı mahalleler, kimi küresel şirketlerin ve yerli ortaklarının hedefi haline gelmiştir. Akarsular, nehirler, göller, kıyılar, vadiler, tarım alanları ve orman alanları kimi özel şirketler tarafından HES, termik ve nükleer santral yatırımları ile tehdit edilmekte, kendi hüküm ve tasarrufları altına alınmaktadırlar. Genel olarak dünyada yaygınlaşmakta olan doğa ve kent yağmasından bizim de içerisinde bulunduğumuz yoksul ve dışa bağımlı ülkeler daha fazla etkilenmektedirler. Bu süreçte 'Yeni sömürgecilik' kent ve doğa yağmasını siyasal iktidarlarla ortaklaştırarak varlığını pekiştirmektedir" ifadelerini kullandı.
Öztürk, kıyıların yapılaşmaya açılması, limanların 'portlaşması', akarsular üzerinde 200'ü aşkın HES yapma girişimleri, tarım alanlarının 'ekolojik tarım', orman alanlarının 'ekolojik turizm' adı altında veya yasa yapmak suretiyle yok edilmesi için her şeyin yapıldığını kaydedetti.