Asker Erdoğan rüşvetçiyi iki seksen uzatmış
Vatani hizmetini yedek subay olarak Tuzla'da yapan Başbakan Erdoğan'ın, kantin sorumlusuyken kendisine 'rüşvet teklif'i imasında bulunan bir toptancıyı "iki seksen bir dokzan" uzattığı aktarıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın askerde kantin sorumluluğu yaparken, kantinlere mal satan tüccarın, "Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur" demesi üzerine toptancıyı hırpaladığı aktarıldı.
Yeni Akit Gazetesi yazarı Serdar Arseven, bugünkü köşe yazısında, 1982 yılında askere giden ve yedek subay eğitimini Tuzla’da yapan Başbakan Erdoğan'ın kantin sorumlusu olduğu dönemden bir hatırasını aktardı.
Arseven'in "Askeri garon" başlıklı köşe yazısında yer verdiği Erdoğan'ın hatırası şöyle:
"Sayın Başbakan, asteğmen iken “kantinlerin” sorumluluğunu üstlendiğinde...
O zamana kadar “kantinlere mal satan” bir tüccar kendisine “Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur!” deyince...
Tahmin edin ne olmuştu?..
Evet, aynen öyle!..
Münasebetsiz tüccar, iki seksen bir doksan!.."
Vatandaş eski vatandaş değil... Soruyor sorguluyor... Öyle, “tek tip askerlik” söylemi filan da tutmaz. Al işte... Vatandaş sormaz mı:
Serdar Arseven'in yazısı...
Beyaz TV’nin canlı yayınında “Garsonluk vatan görevi midir?” diye sordum.
Tereddüt hâsıl oldu.
Sayın Başbakan, “Askerî garson” uygulamasına son verilmesi ve bu tür işlerin özel sektöre devredilmesi gerektiğini ifade edince Cihet-i Askeriye’den itiraz geldi:
“Efendim, öyle olur olmaz kişiler tesislerimize girerse güvenlik zâfiyeti oluşur!..”
Haydaaa!.. Siville askeri nasıl ayıracaksın...
Başbakan bilmez mi, böyle bir ayrımın mümkün olmadığını... Hem de ne bilir...
Bakın nasıl...
Ondan bir hatıra:
Sayın Başbakan, asteğmen iken “kantinlerin” sorumluluğunu üstlendiğinde...
O zamana kadar “kantinlere mal satan” bir tüccar kendisine “Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur!” deyince...
Tahmin edin ne olmuştu?..
Evet, aynen öyle!..
Münasebetsiz tüccar, iki seksen bir doksan!..
Askeriyeye sivil girer. Girebilir...
Ne yani, askerin bütün inşaatlarını kahraman Mehmetçik mi yapıyor?.. Yooo, ne münasebet...
Ziyade olsun, Fenerbahçe Orduevi’ne eklemlenen göz kamaştırıcı “sosyal tesislerin” hangi siviller tarafından nasıl üstlenildiğini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştuk...
Yani, çok da ikna edici değil, “Efendim, garsonlar özel sektörden gelirse güvenlik zâfiyeti oluşur” gerekçesi.
Sivil inşaatçı giriyor işte, sivil garson niye girmesin?..
Bir vatan evlâdından mektup var:
“Mevcut askerin takriben üçte biri ‘geri hizmette’ imiş...
Nedir geri hizmet?..
Komutanın eşyası taşınacak... Bu işi niçin kahraman Mehmetçik yapsın?..
Etraf temizlenecek, diğer resmi kurumlarda ‘taşeron’ işi... Kahraman Mehmetçik niçin ‘taşeron’un işini üstlensin?..
Garsonluk... Silah tutması gereken eller niçin bardak, kadeh tutsun?..”
Yeni Akit Gazetesi yazarı Serdar Arseven, bugünkü köşe yazısında, 1982 yılında askere giden ve yedek subay eğitimini Tuzla’da yapan Başbakan Erdoğan'ın kantin sorumlusu olduğu dönemden bir hatırasını aktardı.
Arseven'in "Askeri garon" başlıklı köşe yazısında yer verdiği Erdoğan'ın hatırası şöyle:
"Sayın Başbakan, asteğmen iken “kantinlerin” sorumluluğunu üstlendiğinde...
O zamana kadar “kantinlere mal satan” bir tüccar kendisine “Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur!” deyince...
Tahmin edin ne olmuştu?..
Evet, aynen öyle!..
Münasebetsiz tüccar, iki seksen bir doksan!.."
Vatandaş eski vatandaş değil... Soruyor sorguluyor... Öyle, “tek tip askerlik” söylemi filan da tutmaz. Al işte... Vatandaş sormaz mı:
Serdar Arseven'in yazısı...
Beyaz TV’nin canlı yayınında “Garsonluk vatan görevi midir?” diye sordum.
Tereddüt hâsıl oldu.
Sayın Başbakan, “Askerî garson” uygulamasına son verilmesi ve bu tür işlerin özel sektöre devredilmesi gerektiğini ifade edince Cihet-i Askeriye’den itiraz geldi:
“Efendim, öyle olur olmaz kişiler tesislerimize girerse güvenlik zâfiyeti oluşur!..”
Haydaaa!.. Siville askeri nasıl ayıracaksın...
Başbakan bilmez mi, böyle bir ayrımın mümkün olmadığını... Hem de ne bilir...
Bakın nasıl...
Ondan bir hatıra:
Sayın Başbakan, asteğmen iken “kantinlerin” sorumluluğunu üstlendiğinde...
O zamana kadar “kantinlere mal satan” bir tüccar kendisine “Malı bizden almaya devam edersen sana yardımım dokunur!” deyince...
Tahmin edin ne olmuştu?..
Evet, aynen öyle!..
Münasebetsiz tüccar, iki seksen bir doksan!..
Askeriyeye sivil girer. Girebilir...
Ne yani, askerin bütün inşaatlarını kahraman Mehmetçik mi yapıyor?.. Yooo, ne münasebet...
Ziyade olsun, Fenerbahçe Orduevi’ne eklemlenen göz kamaştırıcı “sosyal tesislerin” hangi siviller tarafından nasıl üstlenildiğini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştuk...
Yani, çok da ikna edici değil, “Efendim, garsonlar özel sektörden gelirse güvenlik zâfiyeti oluşur” gerekçesi.
Sivil inşaatçı giriyor işte, sivil garson niye girmesin?..
Bir vatan evlâdından mektup var:
“Mevcut askerin takriben üçte biri ‘geri hizmette’ imiş...
Nedir geri hizmet?..
Komutanın eşyası taşınacak... Bu işi niçin kahraman Mehmetçik yapsın?..
Etraf temizlenecek, diğer resmi kurumlarda ‘taşeron’ işi... Kahraman Mehmetçik niçin ‘taşeron’un işini üstlensin?..
Garsonluk... Silah tutması gereken eller niçin bardak, kadeh tutsun?..”