'Demokratikleşme, Haklar, Özgürlükler Ve Ab: Solidarnosc'tan Ab Üyeliğine Polonya Deneyimi' Paneli

Eski Polonya Cumhurbaşkanı Lech Walesa, "Türkiye'nin AB'ye girmesinin AB'nin çıkarına olduğunu göstermemiz gerekiyor

Eski Polonya Cumhurbaşkanı Lech Walesa, "Türkiye'nin AB'ye girmesinin AB'nin çıkarına olduğunu göstermemiz gerekiyor. Ülkenize her geldiğimde, ne kadar büyük imkanlara sahip olduğunuzu görüyorum. AB'nin sahip olmadığı çok fazla imkana sahipsiniz. Bunlar sadece Avrupa için değil, dünya için kazanç olacak" dedi.
Hak-İş ile Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nin Rixos Otel'de ortaklaşa düzenlediği "Demokratikleşme, Haklar, Özgürlükler ve AB: Solidarnosc'ten AB üyeliğine Polonya Deneyimi" konulu panelde konuşan eski Polonya Cumhurbaşkanı ve AB Düşünce Grubu üyesi Lech Walesa, 30 yıl önce komünizme karşı yaptıkları mücadeleden bahsetti. O dönemde hiç kimsenin "Polonya'da bir şey yapılabileceğine inanmadığını, bu sistemin yıkılabilmesi için ancak nükleer bir savaşın çıkmasına inanıldığını" kaydeden Walesa, yeni bir
döneme girildiğini, bu dönemin yeni yapılanmalar ve programlar gerektirdiğini söyledi.
Devletlerin çıkarlarının, birliğin genişlemesini zorlaştırdığını kaydeden Walesa, "Türkiye'nin AB'ye girmesinin AB'nin çıkarına olduğunu göstermemiz gerekiyor. Ülkenize her geldiğimde, ne kadar büyük imkanlara sahip olduğunuzu görüyorum. AB'nin sahip olmadığı çok fazla imkana sahipsiniz. Bunlar, sadece Avrupa için değil, dünya için kazanç olacak" diye konuştu.
Sendika mücadeleleri sonunda Cumhurbaşkanı olduğunu ve bunu kendisinin seçmediğini belirten Walesa, şunları kaydetti:
"Eski Cumhurbaşkanları Sendikası kurmaya çalıştım. Gorbaçov, Bush, Mitterand ile bir araya geldiğimde onlara da söyledim. Herkes bu fikrimi destekledi ama kimin liderlik yapacağı konusu bizi böldü. Belki sizin yaşayan eski cumhurbaşkanlarınız da bu girişimi destekler."

"İKİ POLONYALI BİR ARAYA GELİRSE, İLK İŞLERİ BİR SİYASİ PARTİ KURMAK"
Komünizmin Polonya'ya zorla getirildiğini söyleyn Walesa, "Stalin, bunu başardığı zaman, şöyle bir şaka yapıyordu: 'Bu bir domuza eyer takmak gibi. Polonya bu sisteme uygun değil'. Polonyalıları tanıyanlar da bilir, biz özgürlüğümüze çok düşkünüz. İki Polonyalı bir araya gelirse, ilk işleri bir siyasi parti kurmak oluyor" ifadelerini kullandı.
Komünist sistemin, parti ve örgütlerin kurulmasına izin vermediğini, bu grupların hemen çözüldüğünü kaydeden Walesa, geçmişte hükümet tarafından büyük destek gösterileri düzenlendiğini aktardı. Walesa, "Bize 'kaç kişisiniz bir bakın' diyorlardı. Sonunda bizi bir şey yapamayacağımıza inandırdılar. Ben ve birkaç destekçim bir çözüm olabileceğine inanıyorduk. Ancak dünyadaki büyüklerin hiçbiri bize şans tanımadı. Sonra mucizevi bir şey oldu, bir Polonyalı Papa seçildi. Papa'nın etkisiyle, insanların inançlı
olduklarını, etrafımızdaki komünistlerin dışlarının kırmızı, içlerinin beyaz olduğunu gördük. Onlardan korkmamaya başladık" dedi.
Glasrnost ve Perestroyka akımlarının, komünist rejimden kurtulmak için oluştuğunu ve kendisinin de bu akımları desteklediğini belirten Walesa, komünist sistemin içinden bir parçanın çıkması durumunda sistemin devrileceğini bildiğini söyledi. Walesa, Mihail Gorbaçov'un aslında mağlup olduğunu çünkü amaçladığı şeyin tam tersinin olduğunu belirterek, "Genel Sekreter, mağlup olduğu için Nobel ödülüne sahip oldu. Yani mağlup olsanız bile Nobel Ödülü alabilirsiniz, unutmayın" diye konuştu.
Bugünkü sistemin de sorunları olduğunu belirten Walesa, "Reformların sürekli olması ve sendikaların Avrupa'da da daha etkili olması gerekiyor. Avrupa'yı hangi temeller üzerine inşa etmek istiyoruz? Özgürlük, serbest pazar, hukukun üstünlüğü. Avrupa'nın değerlere de dayandırılarak yapılandırılması gerekiyor. Dinler arasındaki temel değerleri tespit etmemiz lazım. Ortak Avrupa ekonomisini nasıl sağlamlaştırırız diye sormak lazım. Demokrasinin güçlendirilmesi gerekiyor, artık insanlar ilgisiz, katılım az"
şeklinde konuştu.
Konuşmasının sonunda katılımcıların sorularını yanıtlayan Walesa, daha sonra Hak-İş tarafından onuruna verilen yemeğe katıldı.