Çin'in 'utanç seddi'nde Nobel deliği

Muhalif Liu'ya Nobel Barış Ödülü verilmesinin, Çin'in uzun özgürlük yürüyüşünde yeni bir adım haline gelmesini umut etmeliyiz. Birçok Çinli muhaliflere yapılan zulümden utanç duyuyor. Bu utanç yükünü ortadan kaldırmak için Çin'deki insan hakları camiasıyla birlikte çalışmalıyız


Liu Şiaobo, ülkesini seven cesur bir adam. Onu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterenlerin arasında bulunmak bir onurdu. Ödülü kazanması da son derece heyecan vericiydi. Şimdi bu anın, Çin’in daha fazla özgürlüğe doğru uzun yürüyüşünde yeni bir adım haline gelmesini umut etmeliyiz.
Norveç Nobel Komitesi’nin de açıkça anladığı gibi, bu Çin tarihinde kritik önemde bir an. Liu haklı olarak, ülkesinin ifade ve örgütlenme gibi temel demokratik özgürlükleri garanti altına almak için ne kadar yol alması gerektiğinin altını çizmek istiyor. Fakat bizim de Çin’in bu alanda ne kadar yol aldığını hatırlamamız lazım. 1960’lar ve 70’lerdeki Kültür Devrimi sırasında, bir entelektüeller kuşağının tamamı köklerinden koparıldı. Milyonlarca insan ülkeden gitti. Bugünkü durum, hem cesaret verici hem de cesaret kırıcı anlamlarda farklılık taşıyor. Bugün, Çin devleti 40 ila 50 yazarı ve blogcuyu, sadece akıllarından geçeni barışçıl bir biçimde dile getirdikleri için hapse atmış durumda.

Dev sansür aygıtı yerli yerinde
Elbette, hapse atılanlar, kendileri gibi susturulanların çok az bir kısmını temsil ediyor. Hükümetin dev sansür aygıtı, yani ‘Büyük Güvenlik Seddi’, yerli yerinde duruyor. Rejim içinde, bunun sadece yanlış değil, aynı zamanda geri tepen bir durum olduğunu görebilenleri desteklemek için çalışmalıyız. İnsan hakları herkesi ilgilendirir. Ve eğer hükümeti kendi halkına kötü muamelede bulunuyorsa, Çin’in istediği ve dünyanın da ihtiyaç duyduğu yapıcı diyaloğu kuramayız. Biz dışarıdakiler, Çin’in bütün seslerini duymalıyız, tıpkı içeridekilerin duyduğu gibi.
Liu’nun Çin’de insan hakları için 20 yıldan uzun süredir ortaya koyduğu barışçıl çabaları onurlandırır ve kutlarken şunu da hatırlamalıyız: Liu, kendisinin çok sayıda insandan sadece biri olduğunu unutmamızı istemezdi. Birçok başarısından biri de Çin’in gerçek bir demokrasi olmak için yapması gereken değişikliklerin altını çizen bir belge niteliğindeki Anlaşma 08’in oluşturulmasında yer almasıydı. Son iki yılda bu belgeyi, Liu ve 300’den fazla başka imzacının polis tarafından gözaltına alınmasına veya saldırıya uğramasına karşın, 10 binden fazla insan imzaladı.
Ve sonra nisandan beri kayıp olan  insan hakları avukatı Gao Zişeng gibi insanlar da var. Eğitim alma mücadelesi köylü bir ailenin çocuğu olarak doğduğu Şançi eyaletinde bir mağarada başlayan Gao, geçmişte işkence gördü ve hapsedildi. Ve bunların sebebi hukuku öğrenmesi, Çin hukukunun ciltlerce kitabını müthiş belleğine nakşetmesi ve muazzam bilgisini yozlaşmış yetkililerle ve dini azınlıkların bastırılmasıyla savaşmak için kullanmasıydı.
Liu’yu kutlarken, Çin hükümetine Gaonun nerede olduğunu ve başına ne geldiğini de soralım.
Ya da kendi kendini yetiştirmiş bir başta avukatı, Çen Guangçeng’i ele alalım. Çen kör, fakat o da mahkemeleri sıradan köylülerin haklarını savunmak için kullanıyor. 20’li yaşlarına kadar okumayı bile bilmiyordu. Fakat öğrenir öğrenmez Şandong eyaletindeki Linyi kırsalında yetkililerin zorla kürtaj yaptırdığı kadınların yaşadığı acılara dikkat çekmek için dava açtı. O da hapse atıldı. Dört yıllık cezasını daha geçen ay tamamlayıp serbest bırakıldı. Doğal olarak sürekli gözetim altında. Çen Guangçen’den de desteğimizi esirgemeyelim.

Batı da çok mücadele etti
Çin hükümetine, bu insanların rejim sözcülerinin ısrarla iddia ettiği gibi, sıradan suçlular değil, birer
milli hazine olduğunu görmesi için yardım etmemiz gerekiyor. Onlar, milyonlarca insanın taleplerine ve arzularına tercüman olmaya çalışıyor. Çin Komünist Partisi’ne, Batı’da şunu öğrenmek için uzun bir mücadele tarihi geçirdiğimizi anlaması konusunda da yardım etmemiz lazım: Halkına kulak vermeyen bir hükümet iyi yönetemez. Nobel ödüllü iktisatçı, dostum Amartya Sen demokrasilerde esasen kıtlık yaşanmadığına dikkat çekiyor.
Halkına kulak veren bir hükümet, onlara daha iyi hizmet edebilir. Demokrasi bazı şeyleri zorlaştırıyor, fakat bunların büyük kısmı, yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri gibi, zaten zor olması gereken şeyler.
Aslında yabancıların Çinli liderlere ahlaki ilerlemeler kaydetmeleri konusunda yaptıkları yardımlarla yazılmış uzun bir tarih de var. 19. asrın sonunda ülkeyi yöneten aydınların birçoğu, 1000 yıllık ayak bağlama uygulamasının sona erdirilmesine, kısmen bunu eleştiren Protestan misyonerlerle yapıcı bir diyalog sayesinde ikna edildi. Bence bu diyaloğun işe yaramasının nedeni, eleştirenlerin Çin’in geleneklerini anlama zahmetine girmesi ve Çin’e dair endişelerinin medeniyetini küçümsediklerinden değil, tam tersine derin ve bilgiye dayalı bir saygıdan kaynaklandığını göstermesiydi.
PEN’in 145 uluslararası merkezinden biri olan PEN Amerika Merkezi’nin halihazırda başkanı olmaktan onur duyuyorum; edebiyat dünyasının PEN’deki üyeleri ifade özgürlüğünü ve uluslararası kültürel alışverişi desteklemek için omuz omuza çalışıyor.

Onur ve utanç harekete geçirir
Liu Şiaobo’yu destekleme faaliyetimizin her adımında Bağımsız Çin PEN Merkezi’ndeki meslektaşlarımız bize yol gösterdi; Liu gibi onlar da Çin’de özgürlük davası için çalışıyorlar. Onların rehberliği sayesinde Çin’in gelişmesini biçimlendirme çabasına dışarıdan katılabiliyoruz. Bunu yapmamızın bir nedeni de, bütün halklar gibi, Çin halkının da uluslar topluluğunda saygı görmek istemesi. Fakat böylesine canı gönülden bir saygıdan, rejimin kendi halkından haklarını esirgemesi nedeniyle mahrum bırakılıyorlar ve bu, hükümet yetkililerini ihtiyaç duydukları saygıdan kendi kendilerini mahrum bıraktıkları gerçeğiyle iştigal etmek zorunda bırakıyor.
Dün Çinli bir sürgün bana, Liu gibi insanlara yapılan zulmü okuduğunda hissettiği şeyin utanç olduğunu anlattı. Bu utanç yükünü ortadan kaldırmak için Çin’deki insan hakları camiasıyla birlikte çalışmalıyız, Çinlilerin hepimizden hak ettiği saygıyı görmesi ancak böyle mümkün olabilir. Onur ve utanç harekete geçirici güçlü duygulardır. Liu’yu onurlandırmak ona çalışmasında destek olmak anlamına geliyor. Fakat Çin hükümetinin ona yaptıklarının utancı, birçok yurttaşını onun yanında yer almaya sevk ediyor. (Princeton Üniversitesi’nde felsefe profesörü, PEN Amerika Merkezi’nin başkanı, 8 Ekim 2010)