Yargı mensuplarına ince mesaj

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül TBMM'nin 23. Dönem 5. Yasama Yılı'nın açılış konuşmasını yaptı.

Yeni yasama yılının hayırlı olması dileğiyle sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye gündeminden, dünya gündemine bir çok konuda çeşitli açıklamalarda bulunurken birlik ve beraberlik çağrısı yaptı.

İŞTE ABDULLAH GÜL'ÜN KONUŞMASI:

Yeni yasama yılının ülkemiz ve milletimiz için verimli ve hayırlı olmasını temenni ediyorum. Cumhuriyet bu Meclis çatısı altında kuruldu, kutuluş savaşı Meclis tarafından yürütüldü.

Bu öneme binaen ve biraraya gelmemiz vesilesi ile ülkemiz gündeminde yer alan konulara ilişkin görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Parlamentolar önemli bir konuma sahiptir.

Milletimizin siyasal hafızasının ve geleceğe ilişkin hasasiyetinin olduğu bu meclis ender örneklerden bir tanesidir. Cumhuriyet bu meclis çatısı altında kuruldu, kurtuluş savaşı buradan yönetildi ve kazanıldı. Cumhuriyetin ilanı ve onu takip eden reformlar bu meclis eli ile gerçekleşti.

TBMM derken şu partiyi veya bu partiyi şu dönemi veya bu dönemi kast etmiyorum. Tek tek bu sıralarda oturanları, şu an oturanları ve gelecekte oturacakların iradesini kastediyorum. Milletimizin millet etme şuurunun tecessüm etmiş halini kastediyorum. Meclisimizin temsil ettiği bu anlam ve değer ciddi bir sorumluluktur. ihlassondakika.comTarihin yüklediği bu ağır yüke layık olmak herkesin misyonudur ve buna layık olmak da büyük bir şereftir. Demokrasi cumhuriyetimizin değiştirilemez niteliği haline getirilmiştir. demokrasi milletimizin dile getirilmesidir.

TBMM çalışmaları zaman zaman kesildi, ama milletimiz bu badireleri atlatmasını bildi.

Tarihin bu Meclis'e yüklediği misyona layık olmaz herkesin borcudur. Bu misyona laik olabilmek ise şerefdir.

Farklılıkları koruyacak şekilde demokrasiyi geliştirmek iktidarın olduğu kadar muhalefetin de sorumluluğudur.

Modern demokrasiler, aynı zamanda çoğunluğun iktidarının temel hak ve hürriyetleri korumak amacıyla sınırlandırıldığı, daha da önemlisi, iktidar kavramının da bu bilinçle tanımlandığı anayasal demokrasilerdir.

Tarihimiz göstermiştir ki, bunu bir an olsun unutanlar, milletin tecessüm etmiş iradesine zıt şeyler yapmaya kalkanlar, Türk halkının güvenini kaybetmişlerdir.

Aslolan, milletin tüm birlik nişanelerinin ve farklılıklarının, varlığının ve birliğinin korunması, dile gelmesi ve temsil edilmesidir. İktidar ve muhalefet bu çerçevede anlam taşımaktadır''

Halkımız değişik düşünceleri meclise taşıyarak üzerine düşeni yapmıştır.

Ülke gündeminin ilk sıralarında yer alan kimlik tartışmaları, demokratik standartların yükseltilmesi, yeni anayasa yapılması, din devlet ve toplum ilişkisine yönelik tartışmalar, iktidar olsun muhalefet olsun tüm tarafların, Meclis dışındaki siyasi partiler ve sivil toplumun tüm unsurlarının da katılımını ve ortak bir anlayışa varmasını gerektirmektedir

Demokrasinin işlemesi için öncelikle husus siyasi temsilin Meclis'te çeşitlenmesidir.

Tüm siyasi akımların temsil edilmediği bir Meclis eskik olacaktır.

Demokratik sistemin kendini yenilemesi için siyasetçilere düşen görev siyaset dilinin yenilenmesidir.

Milletin bu çatı altındaki temsilcileri, demokratik düzen ve ilkeler çerçevesinde milletin iradesinin tecellisi konusunda çok dikkatli olmalı ve milletin sesini bastıracak, iradesini askıya alacak girişimlere karşı durmalıdır.

Demokrasimiz üzerinde her zaman tehdit teşkil etmiş olan demokrasi karşıtı plan ve programlara millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi tek bir ses olarak karşı çıkmalıdır. Bu çatı altında, bu iradenin varlığından kuşkum yoktur

YARGI MENSUPLARINA İNCE MESAJ

Geride bıraktığımız sürece baktığımızda en sert tartışmalar yargının bağımsız ve tarafsız olması konusunda oldu.

Tarafsızlığını ve adalet konusundaki titizliğini beyanlarıyla göstermek zorunda kalan yargı mensuplarından bekleniyor. Yargı mensupları hukukun üstünlüğüne olan inançlarını yeniden kuşanarak işlerini yapacaklardır.

Tutukluluk süreleri fiili mahkumiyete dönüştürülmemelidir. Tutukluluk bir cezalandırmaya dönüştürülmemeli, önlem alınmalı...

TERÖRE TAVİZ YOK

Güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza yöneltilen tek bir silah bile olduğu müddetçe, bunun cevabı en sert şekilde verilecektir. Sorunun demokratikleşmeyle ilgili boyutunun muhatabı da çözüm zemini de Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir

Daha fazla demokrasi, daha fazla çoğulculuk siyasi sorunların çözüm yöntemidir. Devletin birliği ve bütünlüğü temel siyasi perspektifimiz ve tartışmaya açık olmayan ilkemizdir. Çare etnik odaklı siyaset dili değil, daha fazla demokrasidir.

EKONOMİK FALİYETLER

Türkiye istikrar programları ile ilerisini gören bir vizyon inşaa etmek zorundadır. Ekonomisi sağlam olmayan bir ülkede istikrar sağlanamaz. Sağlıklı bir ekonomi sağlıklı bir sosyal sistem çağdaş bir hukuk sistemi ile elele gidebilir. Nitekim bu yılın ilk yarısında Türk ekonomisinin ilk çeyrekteki büyümesi takdir edilmesi gereken bir başarıdır. Bu başarının sağlanmasına katkı yapan kurumların titizlikle korunması başarının sürdürülmesi için önemlidir. Memnuniyetle görüyoruz ki alınan tedbirlersayesinde ekonominin yeniden büyüme trendine girmesi olumlu sonuçları da beraberinde getirmiştir.

Küçük üretici, esnaf, sanaatkarlardan oluşan sosyo ekonomik yapının sancılı bir süreçten geçmesinin bütün sorumlular tarafından incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sektör temsilcilerinin de bu duyarlılığı dikkate alarak önerilerii oluşturmaları ekonominin genel sağlığı açısından büyük önem arzetmektedir. Bugün başlatılan çalışmaların meyveleri orta ve uzun vadede alınabilecektir.

Geçen hafta New York'ta yaptığımız pek çok faaliyet ve temas bu gerçeği göstermiştir. 23 Eylül'de benim yönettiğim zirve BM tarihinde 6. zirve olmuştur. Dış politika aynı zamanda rasyonel davranmayı, makul riskleri göze alarak atak olmayı gerektiren bir alandır. Türkiye'nin gerek bölgesinde gerek dünyada olan sorunlara çözüm üretmek istemesi tabiidir. Stratejik ortaklıklar Türkiye'yi geniş bir ağa dahil olmuş bir ülke haline getirmiştir. İnsanlığın ortak sorunlarının çöümünde elini taşın altına koyan bir ülke olarak takdir görmektedir. Tüm komşularımız olmak üzere yakın çevrelerle ilişkilerimizi geliştirmek temel unsur haline gelmiştir.

AB İLE YÜRÜTÜLEN İLİŞKİLER

Bu yeni kabiliyet sayesinde Türkiye sadece bölgesel misyon ve sorumluluklarını yerine getiren bir ülke değil. Aynı zamanda insanlığın ortak sorunlarının çözümünde elinin taşın altına koyan bir devlet olarak da taktir görmektedir.

Ülkemizin batıya yönelimi nesiller üstü bir politika olup stratejik bir gerekçesi vardır. Türkiye'nin AB üyeliği de bu temelde stratejik bir tercihtir. Burada kendi yapacaklarımıza odaklanmak istiyorum. Bu süreçte yolumuza devam etmeli, ülkemiz ve milletimizin hayrına olan tüm reformları gerçekleştirmeliyiz. Öncelikli çıkması gereken yasaların daha süratli bir şekilde el birliği ile meclisten çıkartılmasının yollarının bulunmasıdır. Elbette tek taraflı bir süreç değildir.

Bilakis milletimizin samimi beklentisi ve tarihi sorumluluğumuz bu geniş coğrafyada aktif rol üstlenmemizi gerektirmektedir. Bölgenin barışa kavuşamamış olması dünyanın diğer bölgelerinde de vahim karşılanmaktadır. Filistin ile İsrail arasında başlayan görüşmeler olumlu olmuştur. Uluslararası gündemi meşgul eden bir konu ise İran'ın nükleer programına ilişkin gelişmelerdir. Nükleer programın sorunsuz bir şekilde çözümlenmesini istiyoruz. İran'ın nükleer programını kullanabilmesinin gerektiğini düşünüyoruz.

Sözlerime burada son verirken başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzerine tüm üyelerini saygıyla anıyorum. Sizleri de saygıyla selamlıyorum.