Kurumlar arası çatışma yaşanmıyor

Tecrübe Konuşuyor programına konuk olan Abdullah Gül, kurumlar arası çatışma yaşanmadığını ama yetki yorumlarında farklılıklar olabileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramanın yasaların gereği olduğunu belirterek, ''Herhangi bir zorlama değil. Hakim karşısında devlet sırrı söz konusu değildir. Bunu kurumlar arası çatışma olarak yansıtırsak, yanlış olur'' dedi.
 
SEFERBERLİK BÖLGE BAŞKANLIĞINDAKİ ARAMA

Gül, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'ndaki aramanın ''kurumlar arası çatışmanın bir göstergesi olmadığını'' ifade ederek, şunları söyledi: ''Yasaların emrettiği neyse o oluyor. Şüpheli bir davranış söz konusu olmuş, savcılar bununla ilgilenmişler. Bağımsız yargı çerçevesinde soruşturma devam ediyor. Birkaç sene önceki yasal yapımız askeri mahkemelerin, sivil mahkemelerin baktığı olayları farklı şekilde tasnif ediyordu. Şimdi yasa değişikliği ile bugünkü geçerli nizam bu oldu. Onun gereği olarak bunlar yapılıyor. Herhangi bir zorlama değil. Bu yasa çerçevesinde bağımsız yargı, hakim karşısında devlet sırrı söz konusu değildir. 'O fotokopi alamaz...' Bunun kuralları bellidir. Orada inceleme yapar ve buna da herkesin saygısı var. Bunu 'kurumlar arası çatışma' olarak yansıtırsak yanlış olur.''

Devletin anayasal kuruluşları arasında eşgüdüm sağlanmasına herkesin katkı yapabileceğini belirten Gül, bugün yaşananların ''normalleşme'' olduğunu kaydetti. ''Bunlar yapılırken hatalar, yanlışlar olabilir'' diyen Gül, gizli bilgilerin yayınlanması gibi yanlışlıkların düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi.

Gül, ''Türkiye'nin çok güçlü bir ordusu var. Bununla gurur duyuyoruz. Bu hepimizin dikkatle koruması gereken ve övünmesi gereken bir kurumdur'' diye konuştu.

Yaşanan sorunlarla ilgili genel bir çerçeve çizdiğini ifade eden Gül, problemleri görmezden gelme ve tehditleri gözardı etme anlayışı içinde olmadığını vurguladı. Gül, Türkiye'nin doğru yönde güçlenerek ilerlediğini, çevresine ilham kaynağı olduğunu belirtti.

İŞİMİZİ DÜZGÜN YAPMAMIZ LAZIM


Gül, Cumhurbaşkanı seçilme sürecinde Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamanın hatırlatılması üzerine, şunları söyledi: ''Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, prensibim geçmişle ilgilenmemek. Bunları hep beraber yaşadık, bugün tartışmanın faydası yok. Bundan sonra işimizi düzgün yapmamız lazım. Bu konuda ben çok iyimserim. Bütün kurumlarımız üzerine düşeni hassasiyetle yaptıkları kanaatindeyim. Aksaklıklar olabilir, yetki tartışmaları olabilir, kıskançlıklar olabilir, zaman zaman kurumlar içindeki kişiler arasında güvensizlikler olabilir. Bunları çözmek için uğraşmak başta cumhurbaşkanı olarak ben olmak üzere kurumların başkanlarına düşüyor.''

Gül, ''Devlet günü'' olarak ifade edilen perşembe günleri yaptıkları haftalık olağan görüşmelerde bu konuların görüşüldüğünü belirterek, ''Zor konular konuşuluyor, çözülmesi gerekenler, dikkatler çekiliyor, 'şurada bir rahatsızlık var' deniliyor. Bunları çözmek ve işleri düzgün götürmek hepimizin görevi'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, yasama yürütme ve yargı organlarının başkanlarına geçen yıl da olduğu gibi geleneksel bir yemek vereceğini söyledi.

TSK'YA KARŞI SAYGISIZLIK

Gül, ''Cumhurbaşkanı olarak, 2010 yılında artık Türkiye'de bir askeri darbe olmadığı ihtimalini söyleyebilecek rahatlık içinde misiniz?'' sorusuna, ''Böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Bu Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı da saygısızlık olur. Yanlış arzular olabilir ama böyle bir şey asla söz konusu olmaz'' yanıtını verdi.

'BU ÜLKEDE İKİ HALK SÖZ KONUSU DEĞİL

''Demokratik açılım'' konusunda da değerlendirmelerde bulunan Gül, çevresine istikrar yayan Türkiye'nin kendi sorunlarını kendi tecrübesiyle çözebilecek güçte olduğunu dile getirdi. ''Terör örgütü elebaşı yakalandığında fırsat vardı, maalesef bu fırsat kaçırıldı'' diyen Gül, bugün terörün bitirilmesiyle ilgili tarihi bir fırsatın bulunduğunu belirtti. Uluslararası konjonktür müsait olduğu için bölgede teröre artık yer olmadığını anlatan Gül, terörü dolaylı ya da dolaysız destekleyecek bir güç bulunmadığını ifade etti.

PARTİ KAPATMAYA İLKE OLARAK KARŞIYIM

Parti kapatmayla ilgili soruları da yanıtlayan Gül, ilke olarak parti kapatmaya karşı olduğunu, suç işleyenlerin cezalandırılması görüşünde olduğunu söyledi. Gül, ''Partiler tüzel kişilik, parti kendisi yanlış yapmıyor. Partiyi yönlendiren yani otobüsü süren yapıyor yanlışı'' dedi.

Parti kapatma yerine kişilerin cezalandırılması için anayasa değişikliği gerektiğini belirten Gül, bu konuda TBMM'deki siyasi partiler arasında bir mutabakat gördüğünü kaydetti.

Mevcut hukuk kurallarının siyasi partileri de bağladığına dikkati çeken Gül, partilerin kuralsız olamayacağını söyledi. Gül, ''Partinin genel başkanı 'PKK var oluş nedenimizdir' derse mahkeme ne yapsın?'' dedi.

Terör ile bölge insanının sorunlarının ayrılmasının önemine işaret eden Gül, ''Kimse teröre mazeret göstermemeli ama diğer taraftan vicdanlara ters gelen konular varsa bunların ayıklanması hepimizin görevi'' diye konuştu.

AB İSTİSMAR EDİYOR

''Kıbrıs, Heybeliada Ruhban Okulu, Türkiye-Ermenistan ilişkileri gibi konular geliyor, AB yolculuğunu yavaşlatabiliyor'' denilmesi üzerine Gül, ''Ben bu işleri AB ile bağlantılı görmüyorum. AB diye bir şey olmasa bunlar bizim kendi meselelerimizdi. Bunlara biz AB bağlantısında bakarsak o zaman iş zor açıkçası'' dedi.

Gül, Türkiye'nin Kıbrıs meselesi konusunda 2004 yılında bütün iyi niyetini gösterdiğini belirtti.''Ama hayatın gerçeği olarak Kıbrıs yine Türkiye'nin önünde duruyor'' sözleri üzerine Gül, şöyle konuştu:''Duruyor evet. Ama burada AB bu işi biraz istismar ediyor açıkçası. Birçok üye ülke için bu konu çok önemli değilken, bu konuyu önümüze çıkartıyorlar. Bu konu bir şekilde hallolmuş olsa o zaman başka bir kaygısını gösterecek. Bizim buna fırsat vermememiz lazım. Önce kendi yapmamız gerekenleri yapacağız. Bütün fasıllar, kanunlar, bunları bitireceğiz.Ümit ederim ki, 2010 yılında Meclisin AB ile ilgili konularını ayrı bir yöntemle götürürler. Bu çok iyi olur. Ayın mesela belli haftası olabilir veya AB ile ilgili kanunlar ayrı bir usulle ele alınabilir. Özel şekilde ele alınması gerekir.''