CIA raporu İsrail'i şok edecek !
ABD'nin derin istihbarat örgütü STRATFOR'dan İsrail'i şok edecek bir rapor çıktı..!
Gölge CIA’ olarak bilinen ABD’li istihbarat kuruluşu STRATFOR’un raporunda Tel-Aviv’in bölgede Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirtildi. Analizde, İsrail ve Türkiye’nin ilişkilerinin bozulması durumunda ABD’nin Ankara’nın tarafını tutacağına işaret edildi.
George Friedman imzalı analizde Türkiye’nin Arap yanlısı, İsrail karşıtı bir tavır takınması durumunda, İsrail’in ulusal güvenliğinin uzun vadede göreceği zararın büyük olduğu belirtildi.
Yazar, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın benimsediği “İsrail’i haksız yere eleştiren büyük elçileri sınır dışı ederiz” şeklindeki yeni diplomasi anlayışının İsrail için ciddi stratejik sonuçları olacağını ifade etti.
İsrail, Mısır’la barış yaptığı 1979 tarihinden bu yana bölgedeki Arap ülkelerini bölme politikasını sürdürüyor. Bölgedeki kimi ülkelerle ortak çıkarlar doğrultusunda anlaşmalar yapan Tel Aviv, bu ülkelerin diğer Arap komşularıyla İsrail’e karşı birleşmesini engellemeye çalışıyordu.
SÖYLEM VE JEOPOLİTİK STRATEJİ FARKI
Bu süreçte İsrail’in müttefiki olan Ürdün ve Mısır, Tel Aviv’i eleştirmeyi sürdürdü. Bu eleştirilerin içişlerine yönelik hamleler olduğunun farkında olan İsrail, Kahire tarafsızlık ilkesini terk edip ordusunu kuvvetlendirmediği, Amman da Ürdün vadisine dış güçleri sokmadığı sürece ülkelerden gelen açıklamaları çok önemsemiyor. İsrailliler söylemle jeopolitik stratejiler arasındaki farkı görebiliyor.
Friedman, bu koşullar altında Lieberman ve yardımcısı Danny Ayalon’un tavrının daha da anlaşılmaz hale geldiğini ifade etti. Ayalon İsrail kamuoyunun desteğini kazanmış olabilir ancak yazar, Türk kamuoyunun tepkisini çekmenin tehlikesinin kazançtan daha büyük olduğunu belirtti ve ekledi: “Türkiye İsrail’in kendine düşman edinmesi için çok güçlü bir ülke.”
“Aslına bakılırsa, İsrail koltuk planının Türkiye’de ne gibi sonuçlar yaratacağının farkındaydı” diyen Friedman, İsraillilerin memnuniyetsizliklerini açık açık ortaya koyduklarında,Türkiye’deki laikleri İslamcılara karşı kışkırtabilecekleri ihtimalini göz önünde bulundurmuş olabileceklerini savundu.
İSRAİL'E KARŞI FİKİR BİRLİĞİ
Eğer durum böyleyse bu planda bir sorun var demektir çünkü Türkiye’yi aşağılamak hem İslamcıları hem laikleri İsrail’e karşı harekete geçirecektir. Türk kamuoyunda İsrail’e karşı bir fikir birliği oluşması da İsrail’in çıkarına olmaz.
Daha geniş çerçeveden bakıldığında bölgesel bir güç olarak ortaya çıkan Türkiye’nin, nüfuzusu kullanmaya hazır olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumun farkında olan Washington da Türkiye’yi Irak’tan çekilme planlarının kilit oyuncusu olarak görüyor. Aynı şekilde İran’la yaşanacak herhangi bir gerginlik halinde de Türkiye’nin hem bir iletişim kanalı hem de potansiyel bir müttefik rolü oynaması bekleniyor.
Dahası Türkiye, Afganistan’daki savaşa katkıda bulunuyor; Balkanlar’da, Orta Asya’da ve Kafkasya’daki güç dengesinde önemli roller oynuyor. Dolayısıyla ABD’nin Türkiye’yle çatışmak gibi bir niyeti yok. Washington, Ankara’yı kendisinin vekili olarak değil, çıkarlarının benzeştiği bir bölgesel güç olarak görüyor.
Elbette İsrail de ABD’nin müttefiki ancak Türkiye’nin Suriye, Irak ve bölgenin geri kalanında yapabileceklerini başaracak güce sahip değil. Bu yüzden eğer İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiler bozulursa, ABD’nin Tel Aviv’in tarafını tutması zor görünüyor. Dolayısıyla İsrail, Türkiye’yle olan ilişkilerini bozarak, ABD’yle olan ilişkilerini de riske atıyor.
İSRAİL'İN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR
ABD’yle ilişkiler bir kenara, İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Ortadoğu’da son dönemde yaşanan gelişmeler sürdüğü takdirde Ankara ve Kahire arasındaki ekonomik işbirliğinin büyümesi Türkiye’nin devleşmesini sağlarken, Mısır’ın da İsrail’e karşı tarafsızlığını yitirmesine neden olabilir. İsrail muhtemelen Mısır’dan ve Türkiye’den gelen iki ateş arasında kalmak istemeyecektir.
“Türkiye büyümesini sürdürüyor ancak İsrail büyümesinin üst sınırlarına ulaşmış durumda” diyen Friedman, Tel Aviv’in elinde Ankara’nın politikalarını şekillendirmek için pek fazla araç olmadığını ifade ediyor. Dahası Lieberman ve Ayalon, Türkleri aşağılayarak Ankara’nın Tel Aviv’le yakınlaşmak istemesini sağlamıyor.
“Türkiye bölgedeki pozisyonunu riske atmadan İsrail’i eleştirebilir. Ancak İsrail Türkiye’i küstürürse bölgedeki Arapları silahlandırma kapasitesine sahip bir düşman edinecektir” diyen yazar Türkiye-İsrail krizinden kaçınmanın uzun vadede Ankara’dan çok Tel Aviv’in işine geldiğini ifade ediyor.
George Friedman imzalı analizde Türkiye’nin Arap yanlısı, İsrail karşıtı bir tavır takınması durumunda, İsrail’in ulusal güvenliğinin uzun vadede göreceği zararın büyük olduğu belirtildi.
Yazar, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın benimsediği “İsrail’i haksız yere eleştiren büyük elçileri sınır dışı ederiz” şeklindeki yeni diplomasi anlayışının İsrail için ciddi stratejik sonuçları olacağını ifade etti.
İsrail, Mısır’la barış yaptığı 1979 tarihinden bu yana bölgedeki Arap ülkelerini bölme politikasını sürdürüyor. Bölgedeki kimi ülkelerle ortak çıkarlar doğrultusunda anlaşmalar yapan Tel Aviv, bu ülkelerin diğer Arap komşularıyla İsrail’e karşı birleşmesini engellemeye çalışıyordu.
SÖYLEM VE JEOPOLİTİK STRATEJİ FARKI
Bu süreçte İsrail’in müttefiki olan Ürdün ve Mısır, Tel Aviv’i eleştirmeyi sürdürdü. Bu eleştirilerin içişlerine yönelik hamleler olduğunun farkında olan İsrail, Kahire tarafsızlık ilkesini terk edip ordusunu kuvvetlendirmediği, Amman da Ürdün vadisine dış güçleri sokmadığı sürece ülkelerden gelen açıklamaları çok önemsemiyor. İsrailliler söylemle jeopolitik stratejiler arasındaki farkı görebiliyor.
Friedman, bu koşullar altında Lieberman ve yardımcısı Danny Ayalon’un tavrının daha da anlaşılmaz hale geldiğini ifade etti. Ayalon İsrail kamuoyunun desteğini kazanmış olabilir ancak yazar, Türk kamuoyunun tepkisini çekmenin tehlikesinin kazançtan daha büyük olduğunu belirtti ve ekledi: “Türkiye İsrail’in kendine düşman edinmesi için çok güçlü bir ülke.”
“Aslına bakılırsa, İsrail koltuk planının Türkiye’de ne gibi sonuçlar yaratacağının farkındaydı” diyen Friedman, İsraillilerin memnuniyetsizliklerini açık açık ortaya koyduklarında,Türkiye’deki laikleri İslamcılara karşı kışkırtabilecekleri ihtimalini göz önünde bulundurmuş olabileceklerini savundu.
İSRAİL'E KARŞI FİKİR BİRLİĞİ
Eğer durum böyleyse bu planda bir sorun var demektir çünkü Türkiye’yi aşağılamak hem İslamcıları hem laikleri İsrail’e karşı harekete geçirecektir. Türk kamuoyunda İsrail’e karşı bir fikir birliği oluşması da İsrail’in çıkarına olmaz.
Daha geniş çerçeveden bakıldığında bölgesel bir güç olarak ortaya çıkan Türkiye’nin, nüfuzusu kullanmaya hazır olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumun farkında olan Washington da Türkiye’yi Irak’tan çekilme planlarının kilit oyuncusu olarak görüyor. Aynı şekilde İran’la yaşanacak herhangi bir gerginlik halinde de Türkiye’nin hem bir iletişim kanalı hem de potansiyel bir müttefik rolü oynaması bekleniyor.
Dahası Türkiye, Afganistan’daki savaşa katkıda bulunuyor; Balkanlar’da, Orta Asya’da ve Kafkasya’daki güç dengesinde önemli roller oynuyor. Dolayısıyla ABD’nin Türkiye’yle çatışmak gibi bir niyeti yok. Washington, Ankara’yı kendisinin vekili olarak değil, çıkarlarının benzeştiği bir bölgesel güç olarak görüyor.
Elbette İsrail de ABD’nin müttefiki ancak Türkiye’nin Suriye, Irak ve bölgenin geri kalanında yapabileceklerini başaracak güce sahip değil. Bu yüzden eğer İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkiler bozulursa, ABD’nin Tel Aviv’in tarafını tutması zor görünüyor. Dolayısıyla İsrail, Türkiye’yle olan ilişkilerini bozarak, ABD’yle olan ilişkilerini de riske atıyor.
İSRAİL'İN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR
ABD’yle ilişkiler bir kenara, İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Ortadoğu’da son dönemde yaşanan gelişmeler sürdüğü takdirde Ankara ve Kahire arasındaki ekonomik işbirliğinin büyümesi Türkiye’nin devleşmesini sağlarken, Mısır’ın da İsrail’e karşı tarafsızlığını yitirmesine neden olabilir. İsrail muhtemelen Mısır’dan ve Türkiye’den gelen iki ateş arasında kalmak istemeyecektir.
“Türkiye büyümesini sürdürüyor ancak İsrail büyümesinin üst sınırlarına ulaşmış durumda” diyen Friedman, Tel Aviv’in elinde Ankara’nın politikalarını şekillendirmek için pek fazla araç olmadığını ifade ediyor. Dahası Lieberman ve Ayalon, Türkleri aşağılayarak Ankara’nın Tel Aviv’le yakınlaşmak istemesini sağlamıyor.
“Türkiye bölgedeki pozisyonunu riske atmadan İsrail’i eleştirebilir. Ancak İsrail Türkiye’i küstürürse bölgedeki Arapları silahlandırma kapasitesine sahip bir düşman edinecektir” diyen yazar Türkiye-İsrail krizinden kaçınmanın uzun vadede Ankara’dan çok Tel Aviv’in işine geldiğini ifade ediyor.