Vadi'nin bestecisi yeni projeler peşinde

Kurtlar Vadisi dizisinde yaptığı müziklerle adından söz ettiren Gökhan Kırdar'ın yeni projeleri...

Gökhan Kırdar, Türkiye’de istisna yeri olan müzisyenlerden biri. Özellikle Kurtlar Vadisi dizisinde yaptığı müziklerle öne çıkan Gökhan Kırdar’ı ilk olarak Yerine Sevemem adlı şarkısıyla tanımıştık. 20 yılı aşan müzik uğraşısında başarılı çalışmalara imza atan Gökhan Kırdar’la müziğini ve yeni projelerini konuştuk…

Siz sanat yaşamınıza başlayalı 20 yılı aşkın bir süre oldu. Sizi ilk olarak ‘Serseri Mayın’ albümünüzle daha da doğrusu ‘Yerine Sevemem’ adlı şarkınızla tanıdık. O günden bugüne başta dizi ve film müzikleri olmak üzere pek çok başarılı çalışmaya imza attınız. Müziğe başlarken arzuladığınız şeyleri şu anda gerçekleştirdiğinizi söyleyebilir miyiz?

“Yerine Sevemem” ile yakalamış olduğum şöhret, artık gerçekten bulunduğum müzikal noktayla çok sayıda müzik dinleyicisinin yüzleşmesini sağlayabilecek bir noktaya gelmişti.

İkinci albüm çalışmam olan “Tutunamadım-1995” albümünde artık ilk düzenlemelerimi yapmaya başlamıştım. Dümene ben geçmiştim artık. Albümü dinlediğiniz zaman rock ve tekno düzenlemelere rastlayabilirsiniz.

Ve sonrasında hazırladığım her albüm beni dinleyenlerin müzik zevkini Akdeniz müziğinden bugün yapmakta olduğum kavramsal müzik noktasına getirebilmek içindi.

Her sanatçının görevi bu olmalıdır. Kendisini takip edenlerin sanat zevklerini arttırmak.

Türkiye’nin ilk elektronik albümü Trip’i yayınladınız. Ardından da Ethnotronix albümünüz yayınlandı. Bunlar Türkiye için çok farklı albümlerdi. Bu albümlerde yurtdışında da ses getirdi. Siz bu tarza ‘etnotronik’ diyorsunuz. Bu müziği nasıl tanımlıyorsunuz? Bu albümlerde istediğiniz etkiyi yaptığınızı düşünüyor musunuz?

“Etnotronik” adını verdiğim tarz, geçmiş ve geleceğin, eskiyle yeninin, doğuyla batının birleşip yeni bir 3.tür doğmasına yol açacak bir zemine dayanmaktadır.

Artık zıtlıklardan uyum yaratarak gezegen sanatı diyebileceğimiz bir noktaya hem sanatsal, hem düşünsel olarak gelmek durumundayız.

Çok büyük olduğunu bildiğimiz bir evrenin içerisinde artık zıt düşüncelerden çok barışı destekleyecek düşünceler üretebilmeliyiz. Gezegen bilincine ulaşılabilmesi de ancak sanatın sayesinde gerçekleşebilir.

Sizin bir de müzikolog tarafınız var. Hatta bu anlamda eski Türk-Şaman adetlerinde kullanılan sazlarla yaptığınız bir de Tüür diye bir projeniz var.

İslamiyet öncesinde Şamanizm’in kültürel ve müzikal yapısına inerek, yaptığınız araştırmayı ‘Tüür-Yağmur Duası’ ismiyle sundunuz.

Şaman kültüründe ibadet ve rehabilitasyon aracı olarak kullanılan kam davulunu, o dönemin ritüellerine uygun olarak yeniden hayata kazandırdınız.

Bu anlamdaki çalışmalarınız devam ediyor mu? Ediyorsa neler yapıyorsunuz?

96 yılından beri yapmakta olduğum enstrüman tarihi ve kam sanatıyla ilgili araştırmalarımın bir sonucudur “Tüür” Projesi.

Lüxemburg’da düzenlenecek kavramsal bir sergide benim de bir müzik projesiyle yer almam söz konusu olduğunda hayata geçirilmiştir.

Tarihte ilk enstrüman kabul edilen ve Orta Asya Kam’larının bilgilerine ulaştığım antik Türk çalgılarıyla elektronik müziğin birleşimi esasına dayanmaktadır.

Sadece müzik değil, birçok sanatsal konuda çalışmalar oluşturduğumuz bir projedir. Küresel ısınma öngörüsüyle 10 yıl önce hayata geçirilmiş, bu nedenle oluşabilecek doğa olaylarını durdurabilecek bilgiler, konsantrasyon ve ritüel konuları içeren kavramsal bir önermedir.

DİZİ FİLMLERLE DAHA ÇOK İNSANA ULAŞIYORUM

Tekrar dizi ve film müziklerine dönersek, 2002 yılında Los Angeles Film Festivali’nin en iyi filmi seçilen Crude’ün bestecisiydiniz.

Ondan sonra da film müzikleri anlamında önemli çalışmalarınız oldu. Film ve dizi müziği yapmayı neden tercih ettiniz hakkında neler söyleyeceksiniz?

İkisinin de çekici tarafları var. Film yaptığınız zaman festivallere katılıp uluslararası sinemalarda gösteriliyor. Ama dizi ise her hafta insanlarda bağımlılık yaratıyor ve takip ediliyor.

Dizi müziği yapmak daha fazla insana ulaşmanızı sağlıyor. ‘Kurtlar Vadisi-Irak” beş milyon kişi tarafından izlendi. Ama ‘Kurtlar Vadisi’ dizi olarak geçmiş yıllarda saniyede otuz milyon kişiye ulaşıyordu.

Maksat daha fazla insana ulaşmaksa dizi müziği yapmak daha uygun. Film müziği yapmak ise sıkıştırılmış bir zaman gerektirmiyor ve sanatsal değeri daha fazladır.

Dizi müzikleri arasında en önemli çalışmanız Kurtlar Vadisi. Kurtlar Vadisi’nin müziklerini nasıl yapmaya başladınız? Bu projede yaptığınız müziklerin -filmden bağımsız olarak- bu kadar ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?

Gerçekleştirdiğim ilk dizi müziği prodüksiyonu 1993 yılında yayınlanan değerli Kemal Sunal’ ın oynadığı ‘Bay Kamber’ dizisidir.

Aynı yıl içerisinde değerli Atıf Yılmaz’ın filmi “Gece, Melek ve Bizim Çocuklar” için yaptığım çalışma da ilk film müziği prodüksiyonumdur.

Daha sonra 1994 yılında yayınlanan ilk albüm çalışmam ‘Serseri Mayın’ ve ‘Yerine Sevemem’ başarısı beni solo kariyerime yönlendirdi.

Ve ben 2002 yılında Amerika’da IFB Film Festivalinde birinci film seçilen ‘Crude’ un müziklerini gerçekleştirerek film müziği çalışmalarıma ağırlık vermeye başladım.

’Kurtlar Vadisi’ ve değerli Osman Sınav’ ın iknasıyla da yaklaşık 6 yıl içerisinde 24 dizi projesi ve 7 uzun metraj film müziği prodüksiyonu gerçekleştirmiş durumdayım.

Yaptığınız müzik hakkında doğunun ‘sound’unu batının aletleriyle çalıyorsunuz dersek yanılır mıyız? Bu müzik tarzıyla doğuyla batıyı birleştirmek gibi bir amacınız var mı?

Zıt olduğu düşünülen medeniyetlerin sanat yoluyla birleşmesi sayesinde birbirine uzak olduğu düşünülen toplumlar üzerinde birbirlerine karşı sempati oluşturabilirim diye düşünüyorum. Bu ilk fırsatta savaş düşünmeye başlanmasını da ortadan kaldıracaktır.

Yurtdışında da eserlerinizin ilgi görmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradan hareketle Türk müziğinin yurt dışında ne derece etkili olduğu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Türk müziği her zaman dünya üzerindeki müziğin çıkış ve hareket noktasını oluşturmuştur. Sadece bunun ispatlanmaya çalışılması, tekrar hatırlatılması gerekmektedir. Bu hedefle çalışmalarımı gerçekleştirmeye çalışıyorum.

KURTLAR VADİSİ KONSERİ NİSAN AYINDA

Türkiye’de korsana karşı ilk internet albümünü yapan müzisyensiniz. Korsanın müziğe nasıl bir zarar verdiğini düşünüyorsunuz? Böyle bir albüm yapma fikrini nasıl geliştirdiniz?

Ekonomisi az gelişmiş ülkelerde insanların sanata harcayabilecekleri rakamlar sınırlıdır, ama buna rağmen estetiğe ve bilgiye açlığın da had safhada yaşandığı ülkelerden biri olan Türkiye için bana göre yapılabilecek tek çözüm, yasal yollardan sizin çalışmalarınızı edinmek isteyen dinleyicilerle birlikte zaman içinde birebir interaktif iletişimler kurarak yol alabilmektir.

Harçlığı yetmediği için albümü paylaşım sitelerinden bulmaya çalışan çocuklara birşey söyleyemem ama ücretsiz demo çalışmalarımın onlara yeterli geleceğini düşünüyorum.

Buna rağmen gücü varken bedava yaşamayı seçenlerinse sanata çok değer verdiklerini ve toplumsal davranamadıklarını düşünüyorum.

Yakın zamanda yeni çalışmalarınızla karşılaşacak mıyız? Bu konuda dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz?

‘Gökhan Kırdar Kurtlar Vadisi Müzikleri Anadolu ve Dünya Turnesi’ hazırlıklarımız var. Nisan ayından itibaren başlamayı planlıyoruz. Ayrıca ‘Aşk’ la’, ‘Yerine Sevemem’ ve ‘Üstüme Basıp Geçme’ Müzikal Film projelerim üzerinde hazırlıklar yapıyoruz.

Bunun yanında OQLUB adında dünya üzerindeki tüm dinleyenlerimi aynı çatı altında toplamayı amaçlayan bir Gökhan Kırdar Klubü oluşturduk. www.gokhankirdar.info adresinden OQLUB’ a katılabiliniyor. Ayrıca klüp üyesi olan dinleyenlerime 14 albümlük arşivimi de hediye ediyorum.