DTP'nin kapatılma davası
Anayasa Mahkemesi, DTP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı 8 Aralık Salı güne esastan görüşmeye başlayacak.
Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davasını 8 Aralık 2009 Salı güne esastan görüşmeye başlayacak. Dava tarihi Anayasa Mahkemesi'nin resmi internet sitesinden duyuruldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan kapatma davasında DTP'nin temelli kapatılması isteniyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, açtığı davanın 121 sayfalık iddianamesinde DTP, 'devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelmek'le suçlandı. Partinin eylemleri ile üyelerinin beyanlarına dayandırılan iddianamede 'bölücü nitelikteki' fiillerin partinin genel başkan dâhil bütün organlarınca açıkça benimsendiği belirtildi.
DTP'nin terör örgütü tarafından kurdurulduğu ve yönetildiğine dair bilgiler, parti üyelerinin beyanları ve eylemleri, kesinleşmiş mahkeme kararları ve yerel savcılıkların açtığı soruşturmalar davaya delil olarak gösterildi. İddianamede yer alan beyan ve eylemlerin sahibi milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan, İbrahim Binici, Osman Özçelik, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve Sevahir Bayındır ile DTP Genel Başkan Nurettin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DEP eski milletvekilleri Sedat Yurttaş, Mahmut Alınak, Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve DEHAP eski Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın da aralarında bulunduğu 221 parti üyesine beş yıl siyaset yasağı istendi.
Başsavcı Yalçınkaya, iddianamede partide üye, yönetici, belediye başkanı ve milletvekili olarak görev alanların dava süresince bir başka siyasi parti listesinden veya bağımsız olarak seçimlere katılamayacağı yönünde karar verilmesini de talep etti. İddianamede şu suçlamalar yer alıyor: Cezaevindeki terör örgütü liderinden aldıkları talimatlarla DEHAP'ı kapatıp, DTP'yi kurdular. Öcalan, avukatlarıyla 5 Mayıs 2004 tarihinde yaptığı görüşmede bu yönde talimat verdi. Eş başkanlık sistemi de Öcalan'ın direktifi.
Anayasa Mahkemesi'ne açılan davayla ilgili, "ceza davası" prosedürü izlendi. Davayı kabul eden mahkeme, DTP'den savunma almıştı. Davada kapatılma kararı için AB'ye uyum çerçevesinde yapılan anayasa değişikliğine göre 'nitelikli çoğunluk' aranacak. Buna göre DTP, 11 üyenin en az 7'sinin oyuyla kapatılabilecek.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ise davaya ilişkin yaptığı açıklamada Siyasi Partiler Yasası'nın, partilerle ilgili yasaklar bölümüne dikkat çekmişti, Yalçınkaya, bu bölümde milli devlet niteliğinin korunması kapsamında 'bağımsızlığın, devletin tekliğinin ve eşitlik ilkelerinin korunmasına, azınlık yaratılmasının önlenmesine, bölgecilik ve ırkçılığa' ilişkin yasaklamaların bulunduğuna işaret etmişti.
Bu yüzden siyasi partilerin tüzük ve programları ile beyan ve eylemlerinin; devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacağı, suç işlenmesini teşvik edemeyeceği kaydedilmişti. Anayasa'nın 68. maddesi yönünden inceleme sonucunda, "Anılan partinin eylemlerinin ve üyelerinin beyanlarının 'devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne' aykırılık oluşturduğu, bu nitelikteki fiillerin partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği, bu durumun partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organlarınca açıkça benimsendiği gibi, bu fiillerin doğrudan doğruya parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği nedeniyle söz konusu fiillerin odağı haline geldiğinin belirlendiği" ifade edilmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, açtığı davanın 121 sayfalık iddianamesinde DTP, 'devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelmek'le suçlandı. Partinin eylemleri ile üyelerinin beyanlarına dayandırılan iddianamede 'bölücü nitelikteki' fiillerin partinin genel başkan dâhil bütün organlarınca açıkça benimsendiği belirtildi.
DTP'nin terör örgütü tarafından kurdurulduğu ve yönetildiğine dair bilgiler, parti üyelerinin beyanları ve eylemleri, kesinleşmiş mahkeme kararları ve yerel savcılıkların açtığı soruşturmalar davaya delil olarak gösterildi. İddianamede yer alan beyan ve eylemlerin sahibi milletvekilleri Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan, İbrahim Binici, Osman Özçelik, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve Sevahir Bayındır ile DTP Genel Başkan Nurettin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DEP eski milletvekilleri Sedat Yurttaş, Mahmut Alınak, Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve DEHAP eski Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın da aralarında bulunduğu 221 parti üyesine beş yıl siyaset yasağı istendi.
Başsavcı Yalçınkaya, iddianamede partide üye, yönetici, belediye başkanı ve milletvekili olarak görev alanların dava süresince bir başka siyasi parti listesinden veya bağımsız olarak seçimlere katılamayacağı yönünde karar verilmesini de talep etti. İddianamede şu suçlamalar yer alıyor: Cezaevindeki terör örgütü liderinden aldıkları talimatlarla DEHAP'ı kapatıp, DTP'yi kurdular. Öcalan, avukatlarıyla 5 Mayıs 2004 tarihinde yaptığı görüşmede bu yönde talimat verdi. Eş başkanlık sistemi de Öcalan'ın direktifi.
Anayasa Mahkemesi'ne açılan davayla ilgili, "ceza davası" prosedürü izlendi. Davayı kabul eden mahkeme, DTP'den savunma almıştı. Davada kapatılma kararı için AB'ye uyum çerçevesinde yapılan anayasa değişikliğine göre 'nitelikli çoğunluk' aranacak. Buna göre DTP, 11 üyenin en az 7'sinin oyuyla kapatılabilecek.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ise davaya ilişkin yaptığı açıklamada Siyasi Partiler Yasası'nın, partilerle ilgili yasaklar bölümüne dikkat çekmişti, Yalçınkaya, bu bölümde milli devlet niteliğinin korunması kapsamında 'bağımsızlığın, devletin tekliğinin ve eşitlik ilkelerinin korunmasına, azınlık yaratılmasının önlenmesine, bölgecilik ve ırkçılığa' ilişkin yasaklamaların bulunduğuna işaret etmişti.
Bu yüzden siyasi partilerin tüzük ve programları ile beyan ve eylemlerinin; devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacağı, suç işlenmesini teşvik edemeyeceği kaydedilmişti. Anayasa'nın 68. maddesi yönünden inceleme sonucunda, "Anılan partinin eylemlerinin ve üyelerinin beyanlarının 'devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne' aykırılık oluşturduğu, bu nitelikteki fiillerin partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği, bu durumun partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organlarınca açıkça benimsendiği gibi, bu fiillerin doğrudan doğruya parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği nedeniyle söz konusu fiillerin odağı haline geldiğinin belirlendiği" ifade edilmişti.