'PKK ile hükümet işbirliği yapmıştır'
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal Demokratik Açılım'ın konuşulduğu tarihi öneme sahip oturumda, TBMM'deki vekillere seslendi.
Baykal şöyle konuştu :
Cumhuriyet Halk Partisi adına burada söz aldım. Tarihi bir oturum gerçekleştirmek olduğumuz açıktır. Bunu sadece düzenlemelerle ilgili olduğunu zannetmiyorum. 3,5 aydır bir açılım tartışması dayatıldı. Bu süreçte ortaya çıkan tabloları ve son olarak da bugün İçişleri Bakanı'nın konuşmasıyla bu söylemin içerisinden ortaya konan önerileri dikkate alarak bu konuşmayı yapıyorum.
İlk defa bu Meclis ulusal devlet kimliğini tahribe yönelik hükümet eliyle TBMM gündemine taşımıştır. İlk kez bugüne kadar izlemiş olduğumuz önemli mesafeyi tersine çevirmeye yönelik bir girişimdir. Şartlar el verdiği ve yapabildikleri ölçüde bir programı uygulamaya koyulduğunu görüüyoruz. Bu kırılmadır...
Bugüne kadar birçok toplantı gerçekleştirildi. Türkiye tarihi bir adım atacak diye ortaya konuldu. Ne yapacaksak anaların göz yaşı için yapılacağı beklentisi yaratıldı. Bunu neyle gerçekleştirileceği, kararı kimin aldığı ve bu gücün nerden geldiğini bilmiyoruz. Bu fırsat kaçırılırsa dış güçler bize dayatma yapacaktı. Bu süreç gizli bir süreç olarak yürütüldü. İktidar hiçbir ayrıntıyı ifade edemedi. Hiçbir somut teklif ifade edilmedi. Sadece iyi dilek ve temenniler sunuldu. Süreç ucu açık olarak yansıtıldı. Kimseyi küstürmeden kim ne isterse onu yapaacak gibi bir tutum izlendi. Atalay, dedi ki Anayasa değişikliği yok Başbakan bunu yalanladı. Var masada dedi. etnik ayrımcı çevrelere Anayasa değişikliği kararı masada tutuldu. Yani Başbakan kendi hazmetmiş millete diyor ki sizi alıştıra alıştıra anlatacağım. Bu süreci iktidar tek başına mı söylüyordu. Bu dayanışmayı kimlerle geliştirdi. İktidarın anaların gözyaşı konsuunda kim işbirliği yapacak. Kandilden 8 Mahmur'dan 26 kişi geldiler sınırdan içeriye girdiler. Birilerinin dağdan gelmesi son derece sevindirici bir olay. Ama buraya gelenler terör örgütünden ayrılarak geçmişten koparak gelme anlayışında değil mektuplu elçi olarak geldiler. Buraya PKK Lideri adına geldiklerini ifade ettiler. Türkiye'de hukuk katledilmiştir. Hangi mantık, hangi hukuki cambazlıkla 25 bin kişinin ölümüne neden olan örgütün lider mektubuna bizim hukuk sistemimiz nasıl olur da kararlar alır kararlar üretir. Mobil mahkemeyle nasıl olur da Türkiye'de böyle bir hüküm verilir... Bunun huhkuki dayanağını düşünmek mümkün değildir. Nasıl oluyor da birileri hukuk üzerinden söz verebiliyor ve uygulanabiliyor? Bu çok acı bir manzara olmuştur.Demekki ortada müşterek bir çalışma var .Oraya o insanları gönderenlerin muhattabı var. Bir tarafta iktidar bir tarafta İmralı birlikte hareket ediyor. DTP lideri diyor ki muhattap İmralı'dır.Merak ediyorum İçişleri Bakanı'nın konuştuğu kişilerden herhangi birine bu gizli kapalı sürdürülen işler hakkında bilgi verilmiş midir? PKK ve hükümet dirsek temasına girmiştir.
Onbinlerce insan parti bayrakları ve otobüsler üzerinde gövde gösterisi yapmıştır. 20 Ekim'de Başbakan o gün yaşananlar için Türkiye'de umut verici gelişmeler oluyor diye söylemiştir. O gün akşam milletin infiali ortaya çıkınca bu kez Başbakan DTP'yi suçlamıştır... Bunu kabul etmem mümkün değildir diyerek konumunu tanzim etmeye çalışmıştır. Bunlar nasıl oluyor? Birileri Türk hukuku adına söz verebiliyor. Ortada bir müşterek çalışma var biri iktidar diğer tarafta muhatap İmralı... Öcalan'la konuşuluyor. Telefonla olmasa da kullanılıyor. İmralının talimatıyla oraya birileri geliyor. Bu gizlilikle yürütülmüş bir süreçtir. Beraber çalışma var PKK ve hükümet dirsek teması içerisindedir. Böyle bir işbirliği var. Bu işbirliğinin şartı olarak silah mı bırakılacak... Açık şekilde silah bırakılmayacak diye resmi açıklamalar yapılıyor... PKK silah bırakmayacak bizim hükümet bu teslim olanları aklayacak bu barış kardeşlik süreci olacak şey mi? Bu teslim olanlara serbest kalma sözü verildi. İktidar PKK'yı fiilen muahatab aldı. Elbette kutlaaycak 25 yıl mücadele etmiş sen mahkeme ile geleceksin ayağına tabii sevinecek. Bu ne kıyafet ne kutlama ile yanlıştır. Bu işin mantığı yanlıştır. Hiçbir terör örgütü silah bırakmadan muhatap alınmadı. Barış isteyenlerin yapması gereken derhal PKK'nın silah bırakmasını sağlamaktır. PKK'ya söylemezsen onlar iktidara sen operasyona son ver dediklerinde durum ortadadır. PKK'nın siyasi hedefi değişmemiştir. Hedef yeni bir millet çıkarmaktır. Yeni bir ayrışma çıkarmaktır. Yol haritası geldi İmralı'dan biz bilmiyoruz. kamuoyu bilmiyor. Ne var onda? Şimdi İmralı Türkiye'den ne istiyor neden söylemiyorsunuz..
Milletimiz bunun farkındadır ve tepki koymaktadır. İktidar bu insanların tepkisini bastırmaktadır.PKK bayrakları sebestçe ortaya çıkarken, şehidinin hatırası Türkiye bayraklarını anaların çıkarmasına müsade edilmemiştir...Gözyaşı dindirilecek analar bu durumda daha da çok ağlatılmaktadır... Türkiye'de terörün arkasında neyin yattığını iyi değerlendirmeliyiz.
Son dönemde Türkiye'ye karşı PKK gücünü kaybetmişti. 2002'de şehit sayısı sadece 6 idi. Bunun 23-24 terör tablosuyla karşı karşıyayız... 2002'de verilenin dört katı şehit verildi.Terörle mücadelede sıkıntılarımız oldu ama zafiyet içerisine düşenler bu mücadeleyi kazanamazlar. Öcalan ile temas onu tatmin ve tahliye etme arayışını iktidarın takip etmekte olduğunu biliyoruz.. Dubai'de bir anlaşma imzalandı 1 milyar Dolar verin Kuzey Irak'ta operasyon yapmayacağız dedi bu iktidar. Terörle mücadele devam edecek ama bugün tabloyu doğru değerlendirmek için soruna şöyle bakmalı. Önce terörle müzakereleri bırakmalıyız ancak bunun tersini şaşkın iktidarlar yapar.
Biz 20 yıl önce kamuyounun önüne bir proje ile çıktık. O zaman o raporda kürdüm demek, kürtçe konuşmak mümkündü. Diğer etnik kimlikler kullanılıyordu. Biz yıllar önce kafatası devleti olmadığımızı da ilan ettik. Ana dili konuşmak kimlikle iftihar etmek haklarıdır dedik. Bu raporu yazdık ve 1991'de TBMM'de ilk kez benim imzamla ve diğer 38 arkadaşın da imzasıyla Kürtçe konuşmanın önünü de açmak için teklif verdik. Biz o zaman etnik kimliği yasak etmeye karşı çıkmışız..Devlet etnik kimlik işine karışmamışız demişiz..
Şimdi diyor ki bizi ayrı millete dönüştüreceksiniz.. Şimdi imtiyazlı bir statü isteniyor. Bu kürtler için de bizler için de yanlıştır. Ne olacağını merak ediyorsanız Irak'a bakınız. Etnik kimliğe saygı duyacağız ama bunu ayrım konusu yapılamaz. Silahla bombayla patlama ile dış kuvvetlerle etnik ayrıştırmayı dayatmaya gelemeyiz. Boyun eğemeyiz.
Bunu sadece PKK hissediyor diye Türki milleti lafından PKK rahatsız diye biz de bundan rahatsız olmak zorunda mıyız? Diğer devletler bizi Türk diye niteliyor. Ermenileri Türkler katletti derken Kürtleri katmıyor mu? Biz burada milli devlet oluşturmuşuz. Kimse etnik kimliği sorgulayamaz. Şimdi burada gelip ayrı devlet kuracağız diye bir şeyi savunmayın bu 19 yy'ın projesi. Burada yaşayan Kürtler de Türk milletinin kürdüdür. Demokrasi de hiçbir milli devlet milli ayrışmayı destekleyen politikalara destek vermez.
Etnik kimlik herkesin şanı şerefi onurudur... Başka etnik kesim hangi hakka sahipse Türkiye'de Kürtler de ona sahip olacaktır. Bu demek değil ki bak analar ağlıyor benim istediğimi ver biz de ayrılalım. Yaşanan olay iktidarın bu sürece teslimidir. Hükümet PKK'la işbirliği yapıyor. Çıkmaz yoldur. Bir yere götürmez. PKK'ya değil Kürt halkına açılım yapacaksınız.
Bölgeye ciddi bir ekonomik program ayırmak çok ciddi ekonomik yatırım yapmalıyız. Hala GAP'ı bitiremedik. Hangi ihaleleri yaptınız 12 milyar Dolar ayrılmıştı. Buna bir an önce son verin. Teşvikle ekonomi finanse edilemez... Anca yolsuzluk ekonomisi olur... .Doğrudan devlet olarak yatırım yapacaksın gidecek orada potansiyeli değerlendireceksiniz.... 11 çocuğu var işi yok elbette o çocuk teröre gidecektir... Bu finansman işi değil devlet yatırımları zarar ederse zarar etsin... O işte bile mayın işinde bile o bölgenin refahını düşünecek değildir..
Türkiye'de devlet eğitim projelerine girişmelidir. Anaların gözyaşına sahip çıkacaksanız orada çocukları okutacak, bölgeye sahip çıkacaksınız... kadınlara sahip çıkacaksınız.. yatırım yapacaksınız...
Diplomasiyi seferber ederek kullanmak lazım... Geçenlerde Kuzey Irak yönetimi ile bir araya gelindi yakın işbirliği içine girilmesi öngörüldü. Bizim Kuzey Irak ya da Irak'tan beklememiz gereken bir şey yok mu? Mesela PKK'yı terör örgütü ilan edemez mi? Koca Türkiye olarak Erbil'i ziyaret ettiniz ne aldınız? Örgütü terör örgütü ilan edebildiniz mi? Kandil yolları kimin kontrolünde? Bu yolları denetlemek mümkün değil mi? PKK'yı etkisiz hale getirin Türkiye'nin gücünü ortaya koyun...
Biz PKK ile anlaşırız diyorsanız bu mümkün değildir. PKK'yı orada kullanacak güçler var. Türkiye'yi doğru yola çıkaracak husus çözüm oradaki insanları kazanmaktır. Lafla değil uygulama ile yapmalıyız. Bizim çok acı geçmiş yaşanan ızdıraplar var. İlişkiler kurarken kimse kimseyi peşin olarak mahkum etmemeli. Hepimiz birbirimize saygı duymak zorundayız. O nedenle ben bin yıllık tarif içerisinde yaşanmış acıların hepsine saygı duyuyorum. Artık bunlar siyasi çekişme konusu olamaz. Ama o anılar üzerinden geleceğe bakamayız.. O nedenle geçmişi bu acı anıları ile birbirmize fatura ederek değil yeni geleceğe yüzümüzü döndürmeliyiz diyorum. Türkiye'nin 72 milyon tapusu var ve bunlar her bir vatandaşın elindedir kimse bunu etnik kimliği sorgulayamaz.... Hepimizin bireysel hakkı hukuku güvenceye alınacaktır...
Türkiye bunu başaracaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi adına burada söz aldım. Tarihi bir oturum gerçekleştirmek olduğumuz açıktır. Bunu sadece düzenlemelerle ilgili olduğunu zannetmiyorum. 3,5 aydır bir açılım tartışması dayatıldı. Bu süreçte ortaya çıkan tabloları ve son olarak da bugün İçişleri Bakanı'nın konuşmasıyla bu söylemin içerisinden ortaya konan önerileri dikkate alarak bu konuşmayı yapıyorum.
İlk defa bu Meclis ulusal devlet kimliğini tahribe yönelik hükümet eliyle TBMM gündemine taşımıştır. İlk kez bugüne kadar izlemiş olduğumuz önemli mesafeyi tersine çevirmeye yönelik bir girişimdir. Şartlar el verdiği ve yapabildikleri ölçüde bir programı uygulamaya koyulduğunu görüüyoruz. Bu kırılmadır...
Bugüne kadar birçok toplantı gerçekleştirildi. Türkiye tarihi bir adım atacak diye ortaya konuldu. Ne yapacaksak anaların göz yaşı için yapılacağı beklentisi yaratıldı. Bunu neyle gerçekleştirileceği, kararı kimin aldığı ve bu gücün nerden geldiğini bilmiyoruz. Bu fırsat kaçırılırsa dış güçler bize dayatma yapacaktı. Bu süreç gizli bir süreç olarak yürütüldü. İktidar hiçbir ayrıntıyı ifade edemedi. Hiçbir somut teklif ifade edilmedi. Sadece iyi dilek ve temenniler sunuldu. Süreç ucu açık olarak yansıtıldı. Kimseyi küstürmeden kim ne isterse onu yapaacak gibi bir tutum izlendi. Atalay, dedi ki Anayasa değişikliği yok Başbakan bunu yalanladı. Var masada dedi. etnik ayrımcı çevrelere Anayasa değişikliği kararı masada tutuldu. Yani Başbakan kendi hazmetmiş millete diyor ki sizi alıştıra alıştıra anlatacağım. Bu süreci iktidar tek başına mı söylüyordu. Bu dayanışmayı kimlerle geliştirdi. İktidarın anaların gözyaşı konsuunda kim işbirliği yapacak. Kandilden 8 Mahmur'dan 26 kişi geldiler sınırdan içeriye girdiler. Birilerinin dağdan gelmesi son derece sevindirici bir olay. Ama buraya gelenler terör örgütünden ayrılarak geçmişten koparak gelme anlayışında değil mektuplu elçi olarak geldiler. Buraya PKK Lideri adına geldiklerini ifade ettiler. Türkiye'de hukuk katledilmiştir. Hangi mantık, hangi hukuki cambazlıkla 25 bin kişinin ölümüne neden olan örgütün lider mektubuna bizim hukuk sistemimiz nasıl olur da kararlar alır kararlar üretir. Mobil mahkemeyle nasıl olur da Türkiye'de böyle bir hüküm verilir... Bunun huhkuki dayanağını düşünmek mümkün değildir. Nasıl oluyor da birileri hukuk üzerinden söz verebiliyor ve uygulanabiliyor? Bu çok acı bir manzara olmuştur.Demekki ortada müşterek bir çalışma var .Oraya o insanları gönderenlerin muhattabı var. Bir tarafta iktidar bir tarafta İmralı birlikte hareket ediyor. DTP lideri diyor ki muhattap İmralı'dır.Merak ediyorum İçişleri Bakanı'nın konuştuğu kişilerden herhangi birine bu gizli kapalı sürdürülen işler hakkında bilgi verilmiş midir? PKK ve hükümet dirsek temasına girmiştir.
Onbinlerce insan parti bayrakları ve otobüsler üzerinde gövde gösterisi yapmıştır. 20 Ekim'de Başbakan o gün yaşananlar için Türkiye'de umut verici gelişmeler oluyor diye söylemiştir. O gün akşam milletin infiali ortaya çıkınca bu kez Başbakan DTP'yi suçlamıştır... Bunu kabul etmem mümkün değildir diyerek konumunu tanzim etmeye çalışmıştır. Bunlar nasıl oluyor? Birileri Türk hukuku adına söz verebiliyor. Ortada bir müşterek çalışma var biri iktidar diğer tarafta muhatap İmralı... Öcalan'la konuşuluyor. Telefonla olmasa da kullanılıyor. İmralının talimatıyla oraya birileri geliyor. Bu gizlilikle yürütülmüş bir süreçtir. Beraber çalışma var PKK ve hükümet dirsek teması içerisindedir. Böyle bir işbirliği var. Bu işbirliğinin şartı olarak silah mı bırakılacak... Açık şekilde silah bırakılmayacak diye resmi açıklamalar yapılıyor... PKK silah bırakmayacak bizim hükümet bu teslim olanları aklayacak bu barış kardeşlik süreci olacak şey mi? Bu teslim olanlara serbest kalma sözü verildi. İktidar PKK'yı fiilen muahatab aldı. Elbette kutlaaycak 25 yıl mücadele etmiş sen mahkeme ile geleceksin ayağına tabii sevinecek. Bu ne kıyafet ne kutlama ile yanlıştır. Bu işin mantığı yanlıştır. Hiçbir terör örgütü silah bırakmadan muhatap alınmadı. Barış isteyenlerin yapması gereken derhal PKK'nın silah bırakmasını sağlamaktır. PKK'ya söylemezsen onlar iktidara sen operasyona son ver dediklerinde durum ortadadır. PKK'nın siyasi hedefi değişmemiştir. Hedef yeni bir millet çıkarmaktır. Yeni bir ayrışma çıkarmaktır. Yol haritası geldi İmralı'dan biz bilmiyoruz. kamuoyu bilmiyor. Ne var onda? Şimdi İmralı Türkiye'den ne istiyor neden söylemiyorsunuz..
Milletimiz bunun farkındadır ve tepki koymaktadır. İktidar bu insanların tepkisini bastırmaktadır.PKK bayrakları sebestçe ortaya çıkarken, şehidinin hatırası Türkiye bayraklarını anaların çıkarmasına müsade edilmemiştir...Gözyaşı dindirilecek analar bu durumda daha da çok ağlatılmaktadır... Türkiye'de terörün arkasında neyin yattığını iyi değerlendirmeliyiz.
Son dönemde Türkiye'ye karşı PKK gücünü kaybetmişti. 2002'de şehit sayısı sadece 6 idi. Bunun 23-24 terör tablosuyla karşı karşıyayız... 2002'de verilenin dört katı şehit verildi.Terörle mücadelede sıkıntılarımız oldu ama zafiyet içerisine düşenler bu mücadeleyi kazanamazlar. Öcalan ile temas onu tatmin ve tahliye etme arayışını iktidarın takip etmekte olduğunu biliyoruz.. Dubai'de bir anlaşma imzalandı 1 milyar Dolar verin Kuzey Irak'ta operasyon yapmayacağız dedi bu iktidar. Terörle mücadele devam edecek ama bugün tabloyu doğru değerlendirmek için soruna şöyle bakmalı. Önce terörle müzakereleri bırakmalıyız ancak bunun tersini şaşkın iktidarlar yapar.
Biz 20 yıl önce kamuyounun önüne bir proje ile çıktık. O zaman o raporda kürdüm demek, kürtçe konuşmak mümkündü. Diğer etnik kimlikler kullanılıyordu. Biz yıllar önce kafatası devleti olmadığımızı da ilan ettik. Ana dili konuşmak kimlikle iftihar etmek haklarıdır dedik. Bu raporu yazdık ve 1991'de TBMM'de ilk kez benim imzamla ve diğer 38 arkadaşın da imzasıyla Kürtçe konuşmanın önünü de açmak için teklif verdik. Biz o zaman etnik kimliği yasak etmeye karşı çıkmışız..Devlet etnik kimlik işine karışmamışız demişiz..
Şimdi diyor ki bizi ayrı millete dönüştüreceksiniz.. Şimdi imtiyazlı bir statü isteniyor. Bu kürtler için de bizler için de yanlıştır. Ne olacağını merak ediyorsanız Irak'a bakınız. Etnik kimliğe saygı duyacağız ama bunu ayrım konusu yapılamaz. Silahla bombayla patlama ile dış kuvvetlerle etnik ayrıştırmayı dayatmaya gelemeyiz. Boyun eğemeyiz.
Bunu sadece PKK hissediyor diye Türki milleti lafından PKK rahatsız diye biz de bundan rahatsız olmak zorunda mıyız? Diğer devletler bizi Türk diye niteliyor. Ermenileri Türkler katletti derken Kürtleri katmıyor mu? Biz burada milli devlet oluşturmuşuz. Kimse etnik kimliği sorgulayamaz. Şimdi burada gelip ayrı devlet kuracağız diye bir şeyi savunmayın bu 19 yy'ın projesi. Burada yaşayan Kürtler de Türk milletinin kürdüdür. Demokrasi de hiçbir milli devlet milli ayrışmayı destekleyen politikalara destek vermez.
Etnik kimlik herkesin şanı şerefi onurudur... Başka etnik kesim hangi hakka sahipse Türkiye'de Kürtler de ona sahip olacaktır. Bu demek değil ki bak analar ağlıyor benim istediğimi ver biz de ayrılalım. Yaşanan olay iktidarın bu sürece teslimidir. Hükümet PKK'la işbirliği yapıyor. Çıkmaz yoldur. Bir yere götürmez. PKK'ya değil Kürt halkına açılım yapacaksınız.
Bölgeye ciddi bir ekonomik program ayırmak çok ciddi ekonomik yatırım yapmalıyız. Hala GAP'ı bitiremedik. Hangi ihaleleri yaptınız 12 milyar Dolar ayrılmıştı. Buna bir an önce son verin. Teşvikle ekonomi finanse edilemez... Anca yolsuzluk ekonomisi olur... .Doğrudan devlet olarak yatırım yapacaksın gidecek orada potansiyeli değerlendireceksiniz.... 11 çocuğu var işi yok elbette o çocuk teröre gidecektir... Bu finansman işi değil devlet yatırımları zarar ederse zarar etsin... O işte bile mayın işinde bile o bölgenin refahını düşünecek değildir..
Türkiye'de devlet eğitim projelerine girişmelidir. Anaların gözyaşına sahip çıkacaksanız orada çocukları okutacak, bölgeye sahip çıkacaksınız... kadınlara sahip çıkacaksınız.. yatırım yapacaksınız...
Diplomasiyi seferber ederek kullanmak lazım... Geçenlerde Kuzey Irak yönetimi ile bir araya gelindi yakın işbirliği içine girilmesi öngörüldü. Bizim Kuzey Irak ya da Irak'tan beklememiz gereken bir şey yok mu? Mesela PKK'yı terör örgütü ilan edemez mi? Koca Türkiye olarak Erbil'i ziyaret ettiniz ne aldınız? Örgütü terör örgütü ilan edebildiniz mi? Kandil yolları kimin kontrolünde? Bu yolları denetlemek mümkün değil mi? PKK'yı etkisiz hale getirin Türkiye'nin gücünü ortaya koyun...
Biz PKK ile anlaşırız diyorsanız bu mümkün değildir. PKK'yı orada kullanacak güçler var. Türkiye'yi doğru yola çıkaracak husus çözüm oradaki insanları kazanmaktır. Lafla değil uygulama ile yapmalıyız. Bizim çok acı geçmiş yaşanan ızdıraplar var. İlişkiler kurarken kimse kimseyi peşin olarak mahkum etmemeli. Hepimiz birbirimize saygı duymak zorundayız. O nedenle ben bin yıllık tarif içerisinde yaşanmış acıların hepsine saygı duyuyorum. Artık bunlar siyasi çekişme konusu olamaz. Ama o anılar üzerinden geleceğe bakamayız.. O nedenle geçmişi bu acı anıları ile birbirmize fatura ederek değil yeni geleceğe yüzümüzü döndürmeliyiz diyorum. Türkiye'nin 72 milyon tapusu var ve bunlar her bir vatandaşın elindedir kimse bunu etnik kimliği sorgulayamaz.... Hepimizin bireysel hakkı hukuku güvenceye alınacaktır...
Türkiye bunu başaracaktır.