'KDK Olarak 28 Şubat Mağduriyetlerini Gidermeye Çalışıyoruz'
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç: '28 Şubat mağdurları için özellikle son 10 yılda haklarını iade edecek birçok düzenleme yapıldı ama yine noksanlıklar var. Bir kısmını da biz KDK olarak gidermeye çalışıyoruz' '28 Şubat'ta demokrasiye tankla balans ayarı vermek isteyenleri bu memleketin savcıları yakasından tuttu, sanık sandalyesine oturttu. Bu memleketin hakimleri de onlara ceza kanununa göre balans ayarı verdi. Bu da demokrasimizin geleceği açısından sevindirici'
MELİKE KINACI - Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, 28 Şubat mağdurlarının Kamu Denetçiliği Kurumuna (KDK) başvurduğunu belirterek, "28 Şubat mağdurları için özellikle son 10 yılda haklarını iade edecek birçok düzenleme yapıldı ama yine noksanlıklar var. Bir kısmını da biz KDK olarak gidermeye çalışıyoruz." dedi.
Malkoç, eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın vefatının 8. yılı dolayısıyla düzenlenen programa katılmak üzere geldiği Konya'da AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
"Erbakan" denilince akla ilk 28 Şubat sürecinin geldiğini anlatan Malkoç, 28 Şubat postmodern darbesinin 22. yılında, Erbakan gibi devlet adamlarının verdiği mücadelenin gençlere anlatılması gerektiğini ifade etti.
Malkoç, "28 Şubat sürecinin bin yıl süreceğini' söyleyenlerin olduğunu dile getirerek, "Onu söyleyenler şimdi yok oldu, kayboldu çok şükür. Çünkü hukukun, demokrasinin dışına çıkanların ülkede yok olması faydalıdır. Ama Erbakan'ın yetiştirdiği insanlar var, ülkeyi yönetiyorlar. Erbakan, milletin gönlünde yaşıyor. Bu çok anlamlı ve önemli." diye konuştu.
Şeref Malkoç, "28 Şubat'ta demokrasiye tankla balans ayarı vermek isteyenleri, bu memleketin savcıları yakasından tuttu, sanık sandalyesine oturttu. Bu memleketin hakimleri de onlara ceza kanununa göre balans ayarı verdi. Bu da demokrasimizin geleceği açısından sevindirici. Hak ettikleri cezayı aldılar." değerlendirmesinde bulundu.
Uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığı Erbakan'ın projelerinin yurt içi ve yurt dışı kaynaklı engellemelere maruz kaldığını belirten Malkoç, şunları kaydetti:
"Olağanüstü bir bilim adamı, fevkalade bir insan, iyi bir siyasetçi, nezaket sahibi bir Müslüman'dı. Keşke Türkiye ondan daha fazla faydalansaydı. Ama şunu sevinerek söylüyorum, bugün birçok rektöre, bakana, bakan yardımcılarına, milletvekillerine, iş adamlarına, sendikacılara baktığımızda, rahmetli Erbakan hocanın rahle-i tedrisatından geçenler olduğunu görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da zaten gençlik yıllarından beri onunla beraber çalışmıştır."
- "FETÖ konusunda 1980'lerden beri toplumu uyarırdı"
Türkiye'de her kesimin, vefatından sonra geçen 8 yıllık süreçte Erbakan'ın geçmişte söylediklerinin ne anlama geldiğini anladığını dile getiren Malkoç, şöyle devam etti:
"Özellikle FETÖ konusunda 1980'lerden beri toplumu uyarırdı, 'Çocuklarınızı onların okullarına vermeyin. Onlar, yabancılara, İsrail'e asker yetiştiriyor' derdi. O zaman toplum bunu anlamakta zorluk çekerdi. Şimdi bunlar daha iyi anlaşılıyor. Türkiye'de darbeler olmasaydı, yani 1960, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz olmasaydı, rahmetli Erbakan hocanın sanayi hamlesi gerçekleşseydi, Türkiye bugün Kore'den daha iyi yerde olurdu. Çünkü Erbakan ağır sanayiyi başlattığında, 'Fabrikalar kuracağız' dediğinde Kore henüz bu işe başlamamıştı. Bu darbeler olmasaydı, Türkiye'de fert başına düşen milli gelir en az 20 ile 25 bin dolar arasında olurdu. Türkiye çoktan yerli ve milli otomobilini yapmış, nükleer santrallerini kurmuş, uzay teknolojisini yakalamış olurdu. Bunlar bizi kısmen engelledi. Ama şimdi çok şükür, Türkiye'de hak ve özgürlükler, anayasal sistem anlamında güzel gelişmeler var."
- "Son 10 yılda birçok düzenleme yapıldı"
Malkoç, 28 Şubat mağdurlarının da KDK'ya başvurduğunu söyledi.
Bazı problemleri çözdüklerini, bazıları için de destek olmaya devam edeceklerini anlatan Malkoç, "Haksızlık, zulüm olduktan sonra telafi etmeye çalışsanız da noksanı mutlaka oluyor. 28 Şubat mağdurları için özellikle son 10 yılda haklarını iade edecek birçok düzenleme yapıldı ama yine noksanlıklar var. Bir kısmını da biz KDK olarak gidermeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Darbelerin bütün ülkeler için ağır sonuçları olduğunu vurgulayan Malkoç, "Mısır'da aynı Kenan Evren'in benzeri, demokrasiyi, hukuku, genç yavruları katleden bir yönetim var. Evren ile Sisi'yi mukayese ettiğinizde çok benzerlikler bulursunuz. İkisi de hukukun, demokrasinin düşmanı, ikisi de idamcı, ikisi de can alan, katleden insanlardır. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, hakkaniyetin olmadığı yerde zulüm vardır. Orada da zulüm çok açık, net görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
Malkoç, eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın vefatının 8. yılı dolayısıyla düzenlenen programa katılmak üzere geldiği Konya'da AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
"Erbakan" denilince akla ilk 28 Şubat sürecinin geldiğini anlatan Malkoç, 28 Şubat postmodern darbesinin 22. yılında, Erbakan gibi devlet adamlarının verdiği mücadelenin gençlere anlatılması gerektiğini ifade etti.
Malkoç, "28 Şubat sürecinin bin yıl süreceğini' söyleyenlerin olduğunu dile getirerek, "Onu söyleyenler şimdi yok oldu, kayboldu çok şükür. Çünkü hukukun, demokrasinin dışına çıkanların ülkede yok olması faydalıdır. Ama Erbakan'ın yetiştirdiği insanlar var, ülkeyi yönetiyorlar. Erbakan, milletin gönlünde yaşıyor. Bu çok anlamlı ve önemli." diye konuştu.
Şeref Malkoç, "28 Şubat'ta demokrasiye tankla balans ayarı vermek isteyenleri, bu memleketin savcıları yakasından tuttu, sanık sandalyesine oturttu. Bu memleketin hakimleri de onlara ceza kanununa göre balans ayarı verdi. Bu da demokrasimizin geleceği açısından sevindirici. Hak ettikleri cezayı aldılar." değerlendirmesinde bulundu.
Uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığı Erbakan'ın projelerinin yurt içi ve yurt dışı kaynaklı engellemelere maruz kaldığını belirten Malkoç, şunları kaydetti:
"Olağanüstü bir bilim adamı, fevkalade bir insan, iyi bir siyasetçi, nezaket sahibi bir Müslüman'dı. Keşke Türkiye ondan daha fazla faydalansaydı. Ama şunu sevinerek söylüyorum, bugün birçok rektöre, bakana, bakan yardımcılarına, milletvekillerine, iş adamlarına, sendikacılara baktığımızda, rahmetli Erbakan hocanın rahle-i tedrisatından geçenler olduğunu görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da zaten gençlik yıllarından beri onunla beraber çalışmıştır."
- "FETÖ konusunda 1980'lerden beri toplumu uyarırdı"
Türkiye'de her kesimin, vefatından sonra geçen 8 yıllık süreçte Erbakan'ın geçmişte söylediklerinin ne anlama geldiğini anladığını dile getiren Malkoç, şöyle devam etti:
"Özellikle FETÖ konusunda 1980'lerden beri toplumu uyarırdı, 'Çocuklarınızı onların okullarına vermeyin. Onlar, yabancılara, İsrail'e asker yetiştiriyor' derdi. O zaman toplum bunu anlamakta zorluk çekerdi. Şimdi bunlar daha iyi anlaşılıyor. Türkiye'de darbeler olmasaydı, yani 1960, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz olmasaydı, rahmetli Erbakan hocanın sanayi hamlesi gerçekleşseydi, Türkiye bugün Kore'den daha iyi yerde olurdu. Çünkü Erbakan ağır sanayiyi başlattığında, 'Fabrikalar kuracağız' dediğinde Kore henüz bu işe başlamamıştı. Bu darbeler olmasaydı, Türkiye'de fert başına düşen milli gelir en az 20 ile 25 bin dolar arasında olurdu. Türkiye çoktan yerli ve milli otomobilini yapmış, nükleer santrallerini kurmuş, uzay teknolojisini yakalamış olurdu. Bunlar bizi kısmen engelledi. Ama şimdi çok şükür, Türkiye'de hak ve özgürlükler, anayasal sistem anlamında güzel gelişmeler var."
- "Son 10 yılda birçok düzenleme yapıldı"
Malkoç, 28 Şubat mağdurlarının da KDK'ya başvurduğunu söyledi.
Bazı problemleri çözdüklerini, bazıları için de destek olmaya devam edeceklerini anlatan Malkoç, "Haksızlık, zulüm olduktan sonra telafi etmeye çalışsanız da noksanı mutlaka oluyor. 28 Şubat mağdurları için özellikle son 10 yılda haklarını iade edecek birçok düzenleme yapıldı ama yine noksanlıklar var. Bir kısmını da biz KDK olarak gidermeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Darbelerin bütün ülkeler için ağır sonuçları olduğunu vurgulayan Malkoç, "Mısır'da aynı Kenan Evren'in benzeri, demokrasiyi, hukuku, genç yavruları katleden bir yönetim var. Evren ile Sisi'yi mukayese ettiğinizde çok benzerlikler bulursunuz. İkisi de hukukun, demokrasinin düşmanı, ikisi de idamcı, ikisi de can alan, katleden insanlardır. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, hakkaniyetin olmadığı yerde zulüm vardır. Orada da zulüm çok açık, net görülüyor." değerlendirmesinde bulundu.