Halk Oylamasının Ardından
ATSO Başkanı Çetin: 'Temennimiz, ülkenin yönetim sisteminin değiştiği bir oylamada milletin bir kesiminin kazanmış bir kesiminin kaybetmiş görülmemesi ve oylama sonuçlarının işaret ettiği uzlaşma ihtiyacının iyi anlaşılmasıdır.'
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, referandum sonucunda uzlaşma ihtiyacı çıktığını bildirdi.
ATSO Başkanı Çetin, 16 Nisan referandumu ve bundan sonraki süreçte odaklanılması gereken konulara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Türkiye'nin 16 Nisan'da önemli bir siyasi oylamayı geride bırakarak halkın yüzde 51.4'ünün başkanlık sistemine geçilmesine onay verdiğini aktaran Çetin, 'Referanduma katılımın yüksek olması ve oylamanın güvenlik içerisinde gerçekleşmiş olması demokrasimizin gelişmesi açısından memnuniyet vericidir. Temennimiz, ülkenin yönetim sisteminin değiştiği bir oylamada milletin bir kesiminin kazanmış bir kesiminin kaybetmiş görülmemesi ve oylama sonuçlarının işaret ettiği uzlaşma ihtiyacının iyi anlaşılmasıdır. Türkiye tarihi, özellikle son iki yüzyıllık tarihimiz, toplumsal uzlaşmanın, birlik ve beraberliğin hayati bir konu olduğunu, toplum içinde kutuplaşma devam ettikçe temel sorunların çözülemediğini sayısız örnekle ortaya koymuştur. Toplumsal uzlaşma Türkiye'nin dünyada güçlü olmasının tek yoludur. Dolayısıyla demokrasimizi güçlendirecek adımların atılmasına hepimiz öncelik vermeli ve destek olmalıyız.' ifadelerine yer verdi.
TUİK tarafından açıklanan işsizlik verilerini de değerlendiren Çetin, ekonomide yatırım ve üretim iklimine dönük daha radikal reformların aciliyetini bir kez daha hatırlattığını kaydetti.
Son bir yılda çalışma hayatına 1 milyon 93 bin kişi girerken, ekonominin 397 bin kişilik istihdam yaratabildiğini aktaran Çetin, şöyle devam etti:
'Bu istihdam artışının 81 bini tarım, 96 bini temizlik-güvenlik gibi destek hizmetleri, 61 bini ticaret, 37 bin sağlık ve sosyal hizmetlerden ve yeme-içme sektöründen kaynaklanırken, imalat sanayi, inşaat, ulaştırma ve diğer sektörlerde istihdam artışı çok yetersiz kalmıştır. İmalat sanayi istihdamı 2015 Ocak ayında 4 milyon 970 binden, 2017 Ocak ayında 4 milyon 906 bine inmiştir. Bunun sonucunda genel işsizlik oranı yüzde 13'e, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15.2'ye, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 24.5'e yükselmiştir. Genç nüfustaki işsizlik oranının bir yılda yüzde 19.2'den yüzde 24.5'a sıçraması, bu oranın tarım dışında yüzde 27'ye çıkması Türkiye'nin ekonomik reform gündemine odaklanması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır'
Türkiye'nin artık gelecekte nerede olmak istediğine karar vermesi gerektiğine de işaret eden Çetin, gelecek yıllarda akıllı makinaların ve robotların istihdamın hızlı artmasını engelleyeceğini vurguladı.
Çetin, 'Dolayısıyla Türkiye ar-ge yoğun yüksek teknoloji sektörlerinde hızlı bir ilerleme sağlamak zorundadır. Halen özel sektör daha garantili ve karlı olan altyapı, inşaat, enerji sektörlerine yatırım yapmakta olduğu için, teşviklere rağmen yüksek sermaye, uzun vadeli ar-ge gerektiren riskli alanlara girmemektedir. Bu alanlarda gelişme için kamunun yüksek teknoloji sektörlerine doğrudan yatırım yapması, uzmanlaşmış teknoparklar kurularak açık inovasyonun özendirilmesi, küresel çapta öncü şirketlerin ve yüksek vasıflı işgücünün Türkiye'ye çekilmesi, vergi adaletinin sağlanması, fikri mülkiyet haklarını etkin koruyan bir hukuk sistemi, Türkiye'nin çağdaş, demokratik hukuk devleti olarak dünya kamuoyu tarafından saygı görmesi konularında hızlı bir ilerleme kaydetmemiz gerekmektedir. Referandum sonucunun bu yolda hızlı bir gelişme yaratmasını ümit ediyorum.' değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
ATSO Başkanı Çetin, 16 Nisan referandumu ve bundan sonraki süreçte odaklanılması gereken konulara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Türkiye'nin 16 Nisan'da önemli bir siyasi oylamayı geride bırakarak halkın yüzde 51.4'ünün başkanlık sistemine geçilmesine onay verdiğini aktaran Çetin, 'Referanduma katılımın yüksek olması ve oylamanın güvenlik içerisinde gerçekleşmiş olması demokrasimizin gelişmesi açısından memnuniyet vericidir. Temennimiz, ülkenin yönetim sisteminin değiştiği bir oylamada milletin bir kesiminin kazanmış bir kesiminin kaybetmiş görülmemesi ve oylama sonuçlarının işaret ettiği uzlaşma ihtiyacının iyi anlaşılmasıdır. Türkiye tarihi, özellikle son iki yüzyıllık tarihimiz, toplumsal uzlaşmanın, birlik ve beraberliğin hayati bir konu olduğunu, toplum içinde kutuplaşma devam ettikçe temel sorunların çözülemediğini sayısız örnekle ortaya koymuştur. Toplumsal uzlaşma Türkiye'nin dünyada güçlü olmasının tek yoludur. Dolayısıyla demokrasimizi güçlendirecek adımların atılmasına hepimiz öncelik vermeli ve destek olmalıyız.' ifadelerine yer verdi.
TUİK tarafından açıklanan işsizlik verilerini de değerlendiren Çetin, ekonomide yatırım ve üretim iklimine dönük daha radikal reformların aciliyetini bir kez daha hatırlattığını kaydetti.
Son bir yılda çalışma hayatına 1 milyon 93 bin kişi girerken, ekonominin 397 bin kişilik istihdam yaratabildiğini aktaran Çetin, şöyle devam etti:
'Bu istihdam artışının 81 bini tarım, 96 bini temizlik-güvenlik gibi destek hizmetleri, 61 bini ticaret, 37 bin sağlık ve sosyal hizmetlerden ve yeme-içme sektöründen kaynaklanırken, imalat sanayi, inşaat, ulaştırma ve diğer sektörlerde istihdam artışı çok yetersiz kalmıştır. İmalat sanayi istihdamı 2015 Ocak ayında 4 milyon 970 binden, 2017 Ocak ayında 4 milyon 906 bine inmiştir. Bunun sonucunda genel işsizlik oranı yüzde 13'e, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15.2'ye, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 24.5'e yükselmiştir. Genç nüfustaki işsizlik oranının bir yılda yüzde 19.2'den yüzde 24.5'a sıçraması, bu oranın tarım dışında yüzde 27'ye çıkması Türkiye'nin ekonomik reform gündemine odaklanması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır'
Türkiye'nin artık gelecekte nerede olmak istediğine karar vermesi gerektiğine de işaret eden Çetin, gelecek yıllarda akıllı makinaların ve robotların istihdamın hızlı artmasını engelleyeceğini vurguladı.
Çetin, 'Dolayısıyla Türkiye ar-ge yoğun yüksek teknoloji sektörlerinde hızlı bir ilerleme sağlamak zorundadır. Halen özel sektör daha garantili ve karlı olan altyapı, inşaat, enerji sektörlerine yatırım yapmakta olduğu için, teşviklere rağmen yüksek sermaye, uzun vadeli ar-ge gerektiren riskli alanlara girmemektedir. Bu alanlarda gelişme için kamunun yüksek teknoloji sektörlerine doğrudan yatırım yapması, uzmanlaşmış teknoparklar kurularak açık inovasyonun özendirilmesi, küresel çapta öncü şirketlerin ve yüksek vasıflı işgücünün Türkiye'ye çekilmesi, vergi adaletinin sağlanması, fikri mülkiyet haklarını etkin koruyan bir hukuk sistemi, Türkiye'nin çağdaş, demokratik hukuk devleti olarak dünya kamuoyu tarafından saygı görmesi konularında hızlı bir ilerleme kaydetmemiz gerekmektedir. Referandum sonucunun bu yolda hızlı bir gelişme yaratmasını ümit ediyorum.' değerlendirmesinde bulundu.